Muvazene 190 Report post Posted May 16, 2009 1965 ler olacak, bürosundayız, ben ve Pakdil. Üstad bir yerden para bekliyor. Parasını bir adam getirdi. Galiba üçbin lira civarında bir para.. Üstad bir ara o günler parasız olduğunu da söylemişti. Parayı aldı, hep birlikte dışarı çıktık. Sonra vedalaşıp ayrıldık. Pakdil tutturdu : — Üstad'tan para isteyelim! Verirdi, vermezdi, ayıp olurdu, olmazdı gibilerinden konuşu yoruz. — Haydi koş iste! Diye hep beni ileriye sürüyor Pakdil. — Canım istenmesine istenir de, ama gel vaz geçelim. Falan diyorum, aldırmıyor. 'Sen iste, yok sen iste, haydi ikimiz birlikte isteyeyelim gibi tartışmalardan sonra, hizmet dayıya düştü, çarnâçar koşup yetiştim Üstad'a. Pakdil, yüz metre kadar geride keyifle ve merakla bizi seyrediyor. — Üstad'ım, dedim, biraz paraya ihtiyacımız var. — Yani sen ve o. İkiniz de şimdi parasızsınız. Ve İstanbul'dasınız. Tabii, elbette başka kimden istiyeceksiniz. Bendekiler yeter mi? Sonradan gönderme falan olmayacak. Bayılırım parasız kalmalara, bilirim. Alın. Cebindeki paranın önemli bir bölümünü avucuma sıkıştırdı. Utana sıkıla aldım. * Yeniden çıkacak olan Büyük Doğu'ların ebadını konuşuyoruz. Üstad düşündüğü ebadı bize açıklamak için, Mehmet Soyak'a : — Git bir Akbaba dergisi al gel. Diye talimat verdi. Mehmet kalktı, kapıya doğru gitti ve sonra geri dönüp : — Param yok Üstad'ım. Üstad, birden bire neşelendi. Çıkarıp bir beş lira verdi. Mehmet gidip dergiyle dönünce, paranın üstünü de Üstad'ın önünü-ne bırakmıştı. Üstad, bir Mehmet'in yüzüne, bir paralara baktı, sonra paraları toplayıp kendi cebine attı. Bizler, artan paralan normal olarak Mehmet'e bırakır diye beklemekteydik oysa. Üstad ekledi : — Çook güzel, beş parasızsın, hoşuma gitti. Bana parasızlık günlerimi hatırlattın, bayıldım. Hep birlikte gülüştük. (Akif İnan - Mavera Dergisi Üstad Özel Sayısı) 2 Share this post Link to post Share on other sites
mumin 414 Report post Posted April 21, 2013 Ne harika bir manzaradır bu ya hu. Gerçekten yüzümde sade tebessüm ile keyifle okudum. Üstadımla bir yönümü daha ortak buldum. Benim de parasızlıktan haz aldığım devrem olur. Çaresiz kalmak para hususunda değişik bir zenginliğin emaresidir. "Bayılırım parasız kalmalara." :) Yüce gönüllü Üstadım benim biriciksin sen. Share this post Link to post Share on other sites
mumin 414 Report post Posted June 7, 2014 Hadiste geçer ki "abdur'dinar olan abdur'dirhem olan lanetlenmiştir". Dinara tapan, dirhemin kulları! Yalnız Allah'a tapan Allah kölelerine selam, yürekleri şad olan cebi parasız ulu kullar. Parasız kalmak Allaha yaklaşmaktır biraz da..Ne zaman kı dünyaya, mala, paraya meyl arttı Allah'a uzaklaşır kul. Yani azizim parasız kalmak iyidir iyi. Üstad'ın burada duyduğu zevk, aldığı haz Allahla beraber olmanın hazzıdır aslında. Para dolmayan gönlü, masiva girmeyen kalbi marifetullah, muhabbetullah doldurur nitekim. Share this post Link to post Share on other sites
mütereddid 254 Report post Posted June 8, 2014 Necip Fazı'lı onbeş-yirmi dakika dinleyen biri kendi dünyasının ne kadar küçük, değersiz olduğunu derin derin anlar. Sohbetlerin, büyüklerin dizlerinin dibine oturmanın neler ifade ettiğini anlıyorum. Tasavvuftaki sohbet medeniyetini anlıyorum.İnsan ister ki odalar dolusu parası olsun ve bu eli sonuna kadar açık insana versin ve sonra da para nasıl harcanırmış seyre dalsın.Cahit Zarifoğluhttps://www.facebook.com/photo.php?v=283015038506650 1 Share this post Link to post Share on other sites