Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
BDG

Büyük Doğu

Recommended Posts

Büyük Doğu

 

 

Yeni yeni kurulmaya başlayan sağ düşünce ve aksiyonun gelenekleri de yeni yeni doğmaktadır. Yalnız burada, üzerinde önemle durulacak nokta, oluşan geleneklerin idealimize uygunluğunu gözden kaçırmamaya çalışmaktır. İnançsızlardan alınacak gelenekler, bizim için yıkıcı olabilir.

 

Bizim kuracağımız birinci gelenek, hakkı teslim geleneği olmalıdır. Şu veya bu sebeple hakkı teslim etmeyen insanlar, bu yolda başarıya varamazlar. Şeytan suret-i haktan görünerek ayağını kaydırır da farkına bile varmaz insan.

 

Şimdi, her şeyden önce şu hakkı teslim edelim ki, Büyük Doğu, düşünce, edebiyat ve aksiyon alanında İslam idealinin kurucusudur Türkiye'de, çağımızda. Ondan sonra doğan ve gelişen hareketler, doğrudan doğruya veya dolayısıyla ondan beslenmişler, ondan güç almışlardır.

 

Büyük Doğu'yu sadece bir dergi zannedenler aldanır. Büyük Doğu, bir mekteptir. Bir düşünce, edebiyat ve aksiyon akımıdır. Türk düşünce, edebiyat ve aksiyon hayatı İslam’dan kutuplar kadar uzaklaştığı bir günde doğmuş ve tam yirmi beş yıl, fikir, sanat ve aksiyonda sürekli olarak ağırlığını buyurmuş, bütün bir gençliğe ideal aşılamış kutlu bir ocaktır. Büyük Doğu'nun meşalesi, en sıkıntılı terör günlerinde bile sönmemiş, yanmış, gönüllere umut ve ışık vermiştir.

 

Sağ düşünce kurulurken, onu her türlü sapmadan, bidatten, dalaletten koruyan ehl-i sünnet yolundan kıl feda etmeden açık ve seçik bir şekilde dava yolunu ortaya koyan bir düşünce, inanç, aksiyon okulu olmuştur Büyük Doğu.

 

Eğer Büyük Doğu, sağ hareketin merkezinde düzenleyici rolünü yapmamış olsaydı, şimdi siz, Türkiye ne korkunç bir inanç ve iddia kargaşalığının, anarşisinin içinde kalmış olacaktı, bir düşününüz.

 

Büyük Doğu yepyeni bir nesil yetiştirdi. Hatta birçok kimseler onun ne kadar tesirinde olduğunun farkında bile değillerdir. Ama İslam idealini güden kaç kişi ve organ varsa, az veya çok, Büyük Doğu'nun tesirinde kalmıştır. Bu inkâr edilemez bir hakikattir.

 

Bizi büyüten, besleyen, her sıkıntılarımıza katlanan ana ve babalarımızın hakkını nasıl teslim zorundaysak, İslam idealini taşıyan genç nesillerin manevi alanda babası olan Büyük Doğu'nun hakkını unutmak büyük bir nankörlük olur, bilmeliyiz.

 

Ama bir gün incelenecek ve hakkı teslim edilecektir. Onu inceleyecek nesiller gelmeye başlamıştır. Hala bile, Büyük Doğu'nun fikir alanında getirdikleri henüz incelenmemiştir. Büyük Doğu hareketinde bir tomurcuk gibi potansiyel halde kalan öyle görüşler saklıdır ki, ilerde, uygun mevsim gelince, binlerce yemişi birden devşirecektir.

 

Türk Milletinin en kritik dönemlerinden biri olan bu son döneminde, Büyük Doğu'nun zuhuru, bir lütuf, bir mutluluk olmuştur.

 

Büyük Doğu'nun açtığı tarih dosyası, gelecek zamanlar için altınla tartılacak bir belgeler arşividir.

 

Büyük Doğu'nun bu yirmi beş yıllık çilesini de tek başına omuzlayan üstad Necip Fazıl Bey olmuştur. Hapisler, akıl almaz baskılar, tehditler, ithamlar, anlayışsızlıklar, maddi sıkıntılar içinde yılmadan bu emaneti günümüze kadar alın akıyla getirmiştir. Bu uğurda çiğnemediği ikbal olmamış, uğramadığı çile kalmamıştır. Ama Allah'ın lütfüyle bugün de, yine dimdik ve sapa sağlam ayakta duran Büyük Doğu idealini gönüllere işlemek için her türlü fedakarlığı göze almaktan çekinmeden, yolunda, başlangıçtaki aşk ve şevkle çalışmaktan bir an bile geri durmamaktadır.

 

Ne mutlu, kendini bir ideale adamış olanlara!

 

 

Sabah, 26 Mart 1968- Sezai Karakoç

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

Bu yazı Sezai Karakoç'un Diriliş Yayınları'ndan çıkan "Sütun" adlı günlük yazılarının toplandığı kitapta yer almaktadır.

Share this post


Link to post
Share on other sites
Sağ düşünce kurulurken, onu her türlü sapmadan, bidatten, dalaletten koruyan ehl-i sünnet yolundan kıl fedaetmeden açık ve seçik bir şekilde dava yolunu ortaya koyan bir düşünce, inanç,aksiyon okulu olmuştur Büyük Doğu.

 

Sayın Sezai Karakoç'un yazısı, Büyük Doğu fikriyatını çepeçevre kuşatan bir mahiyet ile kaleme alınmış. Bir hayli kısa olmasına rağmen Büyük Doğu'nun ehemmiyetini anlatabilecek çapta bir yazı. Bilhassa yukarıda alıntıladığım kısım Büyük Doğu'ya ve Üstad'a mercek tutarken muhakkak üzerinde durulması gereken bir nokta. Üstad'ın fikir, zihin, sanat, aksiyon tâcının pırlantası ehli sünnettir.

 

Sezai Karakoç'un yukarıdaki yazıyı kaleme aldığı tarihten sonra, 4. baskısı 1978 yılında yapılmış olan İslam'ın Dirilişi kitabında maatteessüf buradaki fikirlerine mugayir satırlar görmek mümkün. Bu kitapta yer alan yazılar Diriliş Dergisi'nde kaleme alınan bazı yazıların derlenmesinden müteşekkildir ve 1966 yılında yayımlanmış olan bir Diriliş Dergisi sayısında bu mugayir fikirleri görmek mümkündür.

 

Öncelikle, Sezai Karakoç'un 1966 yılındaki Diriliş Dergisi'nde yayımlanan ve sonradan İslam’ın Dirilişi adıyla kitaplaşan yazılarından iki yer iktibas edeceğim:

 

“Ferid Vecdi, Reşid Rıza, Muhammed Abduh, Cemaleddin Afgani, ufak bir farkla M. İkbal ve Mehmed Akif, yıkılmakta olan yapıyı korumak için, bilhassa Batıya karşı klasik islam bilgileriyle donanmış olarak, daha çok ilmi bir muhtevaylave münazara üslubuyla bir düşünce direnişinde bulunurlar.”

 

“Türkiye’de Necip Fazıl Kısakürek, Mısırda S. Kutup ve arkadaşları, Pakistan’da Mevdudi, Nedevi ve arkadaşları, Kuzey Afrika’da Malik bin Nebi vedaha bir çok yazar, düşünür ve şair bu çağın 2. İslam düşüncesi hareketini yürütmüşler ve İslam insanının kültür, siyaset ve ekonomide Batı köleliğinden kurtulması için bir düşünce cihadına yer yer, ülke ülke girişmişlerdir”

 

Sezai Karakoç’un Abduh, Efgani gibi şeddeli sapıklar için “klasik islam bilgileriyle donanmış olarak” ifadesini kullanması bir hayli ilginç. Bu kişileri takip eden kesim onların klasik ve geleneksel diye tabir edilen âlimlerden olmadıklarını, yenilikçi, çağdaş sıfatları ile müsemma olduklarını bilmektedir. Yani Abduh, Efgani gibiler klasik İslam bilgileriyle donanmış değillerdir, aksine klasik İslam bilgilerine alternatif sunan kişilerdir onlar. Bu durumda Sezai Karakoç’un onları neden klasik İslam bilgileriyle mücehhez olanların sınıfına dâhil ettiğini anlamak için meseleyi daha fazla irdelemek lazım. Bulacağımız cevap her ne olursa olsun, Karakoç’un yukarıdaki yazısının ilgili yeri ile bu kitaptaki fikirleri arasında temelden ayrılan bir zıtlık olduğudur.

 

Ek olarak şunu da söylemek istiyorum ki, Karakoç'un 30 Eylül 1966 tarihinde çıkardığı Diriliş Dergisi'nde Seyyid Kutub'dan, Muhammed Abduh'tan yazılar bulunmaktadır. Ki zaten yapmış olduğum iktibasta da Karakoç'un Üstad'ın adının yanına yazmaktan çekinmediği doğru yolun sapık kollarına dair bir tenkid yöneltmediği de bariz. Yukarıya yapmış olduğum iktibası bu dergide görmek mümkün. Zamanında taramış olduğum bu dergiyi de incelemek isteyen arkadaşlarımız için buraya ekliyorum. Sezai Karakoç hem Üstad'ın ehli sünnet cephesinden övgüyle bahsediyor, hem de övgüyle bahsettiği o cepheye aykırı olan kişileri baz alıyor, onların İslam'a katkısından söz ediyor.

 

Dergiyi indirmek için tıklayınız: http://cid-800452227...-Eylul-1966.rar

 

Ayrıca Tıklayınız: Sezai Karakoç İle Röportaj

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...

×
×
  • Create New...