Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Kureyşi

İbniss şiirleri

Recommended Posts

AHİR ZAMANDA İSTANBUL

 

Ya Resul Allah yine Medine’desin

Mescidi Nebevi de sohbettesin

Ashabının gönülleri sende, gözleri dudaklarında

Ama başları hep yerde

İçeri giren Zeyd Bin Harise

Mescit kapısında izin beklemekte

İzin çıkıyor mübarek dudaklarından

Zeyd Bin Harise de bir mektup, uzaklardan

Mektubu açıyorsun ‘ Beklenen şey’ diyorsun

Sonra ‘Ya Ali, oku’ buyuruyorsun

Ve Hz. Ali okuyor ahir zaman mektubunu

 

Günahkar bir beden

Allah’a karşı emare bir nefs

Ve bunlara rağmen sana aşık bir kalp var Ya Resul Allah

Cehenneme layık ellerimden dizilen satırlar

Ve gönlümde biriken hatıralar

 

Ey Ashabı Güzin dinleyin

Ahir zamanda İstanbul’da doğdum

Allah’ın kitabında ‘belde i tayibe’ buyurduğu

Efendimiz’ in hadisinde tayyibleşen bu şehirde

Artık tayyibliği kalmadı bu beldenin

Ne de fethe mahzar bir yanı

Aşkla inkarın, sevapla günahın tek kapta yoğrulup

Yollara serpiştirildiği bu şehir, İstanbul

Bir yanda Eyüp sırtlarında yatan mübarek sahabe

Diğer yanda Beyoğlu’ nda semaya çıkan eğlence

Bunların hepsi bir şehirde iç içe

 

Sultan Ahmet te maşuka açılan eller

Aya Sofya da Fatih’ in küfre karşı isyanı ama neyler

Ashap soruyor ‘ Ya Resul Allah Aya Sofya da ne’

Gözlerin doluyor bir an duruyorsun ve bir cümle

İstanbulluyu kahreden bir cümle

‘Ahirette Fatih’ in İstanbullu dan alacaklısı’ diyorsun

Ashap bir anlam veremiyor ama biz şimdi anlıyoruz

Allah’tan senden ve Fatih ten aflar diliyoruz

Mahzarına layık Fatih’in emaneti

Elimizde sızlatıyor Fatih ‘in kemiklerini

Sen iki damla yaş döküyorsun

‘ Ya Ali devam et’ diyorsun

Sonra Ya Resul Allah

En tepede Süleymaniye

Kanuni den emanet bir tepe

Rüyasında emrettin ona bu camiyi

Mimar Sinan ardınızda dinledi sizi

Sonra Yavuz vardı hilafetine sahip çıkan

Hicaz’ a hadim olan

Abdulhamidler vardı küfre karşı dimdik duran

Ama çember daralıyor

Küfrün İslam’ın boğazına taktığı çelik çember

Yardımlarınla kırdık o çemberi

Ama ne çıkar buhranlar geçiriyor Ruh u İslam

Ashap soruyor’ Ya Resul Allah bu mektup ne diyor’

Sen hala buruk ; Hakkı söylüyor, hakkı söylüyor

Devam et Ya Ali devam etki ümmetim ne halde seyredin

Seyredin ki onlara şefaat eyleyin

 

 

Sonra Ya Resul Allah

Alimler geçti bu beldeden

Varislerini üzmedik ama dinleyemedik

O varisler ki hakkı söylüyor

Biz günahkarlar kulak tıkıyor…

Eyüp sırtlarında meftun şanlı sahabe

Beyoğlu’nda semaya varan eğlence

Ey Ashap İstanbul bundan ibaret değil

Dinleyin dinleyin ki bizlere şefaat eyleyin

Kandiller buruk geçer kuytularda

Akıtılan göz yaşları toprak olmakta

Minareler semadan haber almakta

Müezzinler tutkun. Ezan okumakta

Ezan mı okunuyor ne kim bilir

Anlamını bilenlerden hürmet edilir

Sonra camiler bomboş

Saflar düzensiz imamlar kendinden habersiz

Özlem var sadece özlem

Günaha ara veren alimlerin sana özlemi

İstanbul hilale hasret Resule aç

İstanbul şahadete susuz günah kusmakta

Ve İstanbul ahir zaman şehri

Mektuplar yazmakta Asrı saadete

Ey Ashap ahir zaman İstanbul da

Böyle işte. Günaha doymuş küfür kusmuş

Ve imana aç İstanbul

İstanbul da İslam böyle işte

 

 

 

Günahkar aşığın

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ey kulum! Sana benden daha yakın olabilecek kim?

Şah damarınla aranda ramak sayan ilmim..

Share this post


Link to post
Share on other sites

Uçurum etrafında dolaşan oraya düşebilir,

Günahtan daha büyük uçurum hangisidir?

Share this post


Link to post
Share on other sites

ALLAH razı olsun kardeşim...yolun açık olsun inş...kitaplarınıda okuruz...İSTİKAMETİN BÜYÜKLERİMİZİN YOLU OLSUN...MÜREKKEBİN TÜKENMESİN...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Son gün manasında, oluşun ilki o; Ahiret

Et bakalım, o güne varmayı hele tehir et

 

Bir nida, ardı sükut iş tamam; İsrafil(a.s.) sur’da

Mevt seni bulucu, ister kal’ada ol ister surda

Share this post


Link to post
Share on other sites

Her bakışımda bir günah kapımı çalardı “tık tık tık”

Milyon sıklet yükledim gözlerime, harama bakamaz artık.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Uçurum etrafında dolaşan oraya düşebilir,

Günahtan daha büyük uçurum hangisidir?

 

 

E Vallahi hepside güzelll...

Gerçekten yürekten bir "eyvallah" cümlesi döküldü dudaklarımdan.Ben bu "eyvallah" sözünü çok severim.Ama öyle sokak tarzı ile değil.Yürekten gelenini seviyorum.Özünde teslimiyetin ötesi,sevilenden gelen her şeyin kabulü olduğunu düşünüyorum.(Bu düşünceyi bana kazandıran sevdiğim bir hocamdır.Allah rağzı olsun ondan.)

Bu yüzden yüreğinizden süzülüp satırlara dökülen bu güzel satırları paylaştığınız için içten bir ''Eyvallah'' diyorum vesselam...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Varlık sebebimiz, biricik önderimiz, ulaşılması gereken tek nokta olan Allah Resulü’nün birkaç tane hadis i şeriflerini haddimiz olmayarak ve üstadımız Necip Fazıl Kısakürek’in bir eserinde görerek şiirselleştirme çalışmamı da sizlere sunmak isteğimi mazur görünüz…

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Dağ arkasından gelecek felaket habercisiyim

Teslim ol Ey Kureyş! Allah’ın elçisiyim.

 

Allah Resulü’ne ilk vahiy gelişinden tam 3 yıl sonra… artık açıktan İslam’ın tebliğ emri…. Allah Resulü Mekke’ye hakim bir tepede.. ve sadece yangın, sel, düşman akını gibi olağan dışı hâllerde çalınan gongun başında..

Gongu kim çalarsa çalsın tüm Mekke gongun başına toplanmak zorunda.. bu bir kanun…

Sıradan bir günken, Mekke çarşılarını gong sesi inletti. Kim elinde ne varsa, hangi işle meşgul ise bırakıp tepeye hücum etti. O da ne.. Ebu Talip’in yeğeni M…..d orada…

Allah Resulü, topluluğa seslendi: ‘Ey Kureyş! Sizlere şu tepe arkasında size saldırmak üzere toplanmış bir düşman ordusu var desem ne dersiniz..’

‘Sana inanırız Ya M….d .. çünkü sen yalan söylemezsin.. sen eminsin.’

‘O hâlde iman ediniz ki ben Allah’ın elçisiyim’

‘……Yalancı.. bizi bunun için mi topladın…’

…………………………………….

Share this post


Link to post
Share on other sites

Evet Ya Ömer Allah’ ın Resulü’ yüm

Ve unutma ki emrinin memuruyum

 

Hicretin 6. yılı.. Allah Resulü sahabelerine umre sözü vermiş ve bin beş yüz sahabeyle Mekke’ye yola çıkmıştır.

Kureyş izin vermeyerek.. geri çekilmezlerse savaş kararı alacaklarını bildirdi.. Allah Resulü mahzun.. Hudeybiye antlaşması hazırlanıyor.. maddeleri Kureyş öneriyor.. madde planında hepsi Müslümanların aleyhinde..

Ve imza sırası… Allah resulü.. M….d resulullah yazdırıyor… itiraz. Biz bunu kabul etseydik sizinle savaşmazdık. Silinsin.. Allah resulü silinmesi emrediyor. Katip olan hz. Ali buna cesaret edemiyor..

Allah resulü karalanması gereken yeri öğreniyor ve karalıyor.. M…….d bin Abdullah.. yazdırıyorlar.. müminler şaşırmış.. nasıl olurda bu antlaşma imzalanır.

Hz. Ömer efendimize: ‘Bu nasıl olur ? Sen Allah’ın Resulü değil misin ?’ diyor. ‘Evet’ diyor Allah elçisi.. ‘ Ben Allah’ın Resulüyüm.’

Ve hz. Ömer’ de müthiş sarsıntı.. vefatına kadar ne tövbeler edip ne sadakalar vermiştir affı için……

Allah bizi onlardan ayırmasın……

………………………………………………………….

Share this post


Link to post
Share on other sites

Kısasa riayet edin, onda hayır vardır

Asamı birine sürtsem, kısas onun hakkıdır.

 

 

Bir gün Allah resulü bir arkadaşının yanına vardığında elindeki sopayı şaka yolu ile böğrüne dokundurmuştu.. O sahabenin gömleği yoktu. o sahabe.. Ey Allah'ın Resulü.. ‘İzin verde kısas yapayım canım acıdı.’ dedi.

Efendimiz hemen sopayı ona verdi.. ‘Buyur.’ dedi ‘vur’.. ‘Ama benim gömleğim yoktu.’ diye cevap verdi o sahabe.. hemen gömleğini çıkardı Allah resulü.. ve o zat. eğilerek mübarek böğürlerini öptü efendimizin.. ve Allah Resulü buyurdular ki.. aranızda kısas uygulayınız. o hayırlıdır...

Share this post


Link to post
Share on other sites

SAĞOLASIN KARDEŞİM...YÜREĞİNDEN DÖKÜLÜP BİZLERLEDE BU GÜZELLİKLERİ PAY ETTİĞİN İÇİN...YOLUN HER DAİM AÇIK OLSUN,BÜYÜKLERİMİZİN NAZAR VE BEREKETİ HER DAİM ÜZERİNİZDE OLSUN...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Sizden hala cehalet seziyorum

Irkı için itilen bir beşer görüyorum

İki sahabe arasında hafif bir tartışma geçer.. sahabenin bir tanesi siyahi.. ve diğer efendimiz, siyahi efendimize Ey siyah kadının oğlu! diye seslenir ve onu hakir görür..

Allah Resulü o siyahi efendimizi mescidde görüyor. Biraz üzgün hissediyor ashabını. Neyi olduğunu soruyor ve hadiseyi öğreniyor..

Ve ashabını toplayıp vaaz veriyor.. sizlerden hala cahiliye devri adetlerinizi görüyorum diyerek endişesinden bahsediyor.

Ve siyahi efendimizi inciten diğer efendimiz, arkadaşının evinin önüne gidiyor ve başını eşiğe dayıyor. Siyahi arkadaşına: ‘Sen başıma basıp geçmeden buradan kalkmam diyor.’ Ve siyahi efendimiz ağlayarak arkadaşının başını yerden kaldırıyor kardeşini affettiğini bildiriyor.

………………………………..

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ölü etini yemekten tiksiniyorum

Gıybeti sizlere böyle yasaklıyorum.

 

Şöyle buyurdu Allah Resulü ashabına: ‘Sizler.. bir kardeşinizin güneşte kalmış cesedini yer misiniz? İşte kardeşinin arkasından, Onun istemediği bir şekilde konuşmak buna eşdeğerdir.’

……………………………………..

Share this post


Link to post
Share on other sites

Tapan varsa M…..d’ e

Bilsin ki, O ölü bir beşerdir

Benim inancım gökler sahibine

O ki ihtiyaçsız bakidir.

Allah Resulü vefat etmişler.. bütün Medine kutlu evde.. bir kişi hariç.. ve herkes şaşkınlık içerisinde.. herkes suskun.. herkes bitkin sadece ağlıyorlar..

Hz. Osman, konuşamamış, kekelemeye başlamıştı konuşunca, hıçkırıklar boğuyordu dahası sesini…

Hz. Ömer, çıldırmıştı.. çekmişti kılıcını atılmıştı ortaya.. Resulullah ölmedi. Kim öldü derse onun boynunu uçururum… o gelecek..

Zaten kimsenin bir şey diyecek hâli yoktu. Olsa bile Hz. Ömer’e kim karşı gelebilirdi.

Bir tek kimse yoktu, Medineliler hariç.. bir tek kişi.. kemiyette bir, keyfiyette sayı ilminin acizliğini hissettiği bir kişi.. Allah Resulünün biricik dostu, peygamberlerden sonra en büyük insan, Hz. Ebu Bekir…

Bu biricik zatın evi Medine’nin çıkışına doğru. Her gün gelip peygamberini ziyaret etmekte. O gün ise kızı, Allah Resulünün zevcesi Aişe validemiz, çağırtmış babasını..

Ve o büyük insan, kutlu evin önünde, hayrete düşmüş.. herkes ne acayip.. ve o kutlu insan, Hz. Ömer’in sakalına yapışıp: ‘Kendine gel Ya Ömer!’ diye onu sallamış, Hz. Ömer’in diz çöküp, kılıcını bırakıp hüngür hüngür ağlamasına sebep olmuştu.

Sonra kutlu haneye yöneldiler. Allah Resulü divan üzerinde yatmakta.. üzeri beyaz bir bezle örtülü.. yüzünü açıp ağlamaya başladı kutlu insan. Göz yaşları efendisinin sakallarına damladı.. sonra eğilip alnından öptü.. ‘Yaşarken ne güzeldin. Ölürken ne güzelsin.’ deyip örtüyü kapattı.

Ve dışarı çıktı.. kendisinin neden peygamberlerden sonra en büyük olduğunu gösterircesine, halkı topladı ve kendine getirdi..

Kim M…..d’e tapıyorsa.. bilsin ki artık o öldü. Ama kim Allah’a tapıyorsa bilsin ki, o hayyum ve kayyumdur……….

Ve dağılan ashap toplanarak, defin işleriyle halife seçimiyle ilgilendi…

Kutlu insan her düzenin toparlayıcısı… Allah resulünü nereye gömsek?

‘Ben kendisinden işittim ki, peygamberler vefat ettiği yere gömülür.’ Hz. Aişe’nin hanesi böyle büyük bir lütufa daha sahip. Hem öldüklerinde oradaydı, hemde kıyamete kadar orada olacaktı.

Hayber’de dönümlerce hurmalık… Allah Resulünün tek mirası.. diğer tüm varlığını sağlığında dağıtmışlar.. şimdi sorun o hurmalıklar ne olacak.. kızı Hz. Fatıma’ ya mı verilecek? Kızları da zaten babasından kalan mirası istemekte halifeden..

‘Ben işittim ki, peygamberler miras bırakmazlar.. nebilerin malı müminlerindir.’ Kutlu insan bu derde de çare bulmuştur…

Henüz Allah Resulü defin edilmemişken, Medine’de bir kargaşa….. Ensar, halife seçimlerini konuşuyor ve kendilerinden bir yönetici, muhacirden bir yönetici gelmesini istiyordu.

El atılmasa büyük fitne patlak verecek. Kutlu insan hemen yanına Ebu Ubeyde bin Cerrah’ı ve Hz. Ömer’i alarak Ensar topluluğuna vardı. Yöneticinin Kureyş ten seçileceğini ve iki aday getirdiğini söyledi. Oysa ki halifeliğe en layık kendisi idi…. Hz. Ömer bunu belirterek hemen kendisinden biat aldı ve arkasından Ebu Ubeyde ve Ensar ve tüm Medine….

Kutlu insan yine bir dağınıklığı düzletmişti….

Allah Resulü buyurdu ki: ‘Güneş, insanlar arasında(peygamberler hariç) Ebu Bekir’den daha hayırlı bir kimse üzerine doğmadı.’

Allah bu büyüklerin yolundan ayırmasın bizleri….

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ağzıma gelen zehri tadıyorum

Hayber’de yediğim, keçiyi anımsıyorum

 

Allah Resulü Hayber’in fethindeler. Son Yahudi kalesi Ceziret’ül Arap’tan kazınmış…

Bir Yahudi kadın Allah Resulüne ve ashabına bir keçi ikram etmişler.. ve hepsi sofrada. Allah Resulü ilk lokmayı ağzına aldığında et ona zehirli olduğunu haber verip, yememesi gerektiğini bildirir.

Ve hemen lokmayı çıkarırlar ve ashabına yememesi gerektiğini söylerler. Lakin bir tanesi yutmuştur bile.. yarım saat geçmeden o efendimiz vefat ederler.. şehit rütbesi ile..

Yaşarken hayatın en üst rütbelerini takan Allah Resulü ölürken de elbette en büyük rütbeyle ölmeliydi… şehitlikle..

Ve Allah Teala, habibinin vefatına yakın, Hayber’de aldığı zehrin etkisini göstermiş, Allah Resulü: ‘Zehrin damarlarımda gezdiğini hissediyorum.’ demişti.

Ve zehirlenmek yolu ile ölümün en şerefli hâli, en şerefli insana nasip olmuş; Allah Resulü, sevgilisinin yanına bütün üstünlüklerle çıkmıştı…

……………………………………….

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ben ki başbuğuyum insanlık ordusunun

Ve kuru ekmek yiyen bir kadın yavrusuyum

 

Bir gün bir bedevi Allah Resulü’nün huzuruna çıkacaktı. İlk kez çıkacağı huzurda nasıl davranacağını bilemedi.

Mescide girdiğinde efendimizin heybetinden o kadar etkilendi ki; vücudu titremeye başladı ve kekeleyerek konuşmasına engel olamadı.

Allah Resulü onu önüne oturttu. Adeta dizleri dizlerine değiyordu. Elini dizine koyarak: ‘Korkma, bende senin gibi kuru ekmek yiyen bir kadının oğluyum.’ dedi.

Ve bu incelik hangi devlet reisinde var..

…………………………………………

Share this post


Link to post
Share on other sites

Tüm rejimler toplanın! Şu hükmü geçecek hakkı gösteriniz

Emeğinin karşılığını işçiye, teri kurumadan veriniz……..

 

Ve bin dört yüz yıl evvelden bugünkü sosyalist züppelere tokat gibi cevap….

İslam, hayatın her alanında sorunları izale ettiği gibi içtimai bir sorun hâline gelen ve bir takım densizlerin dillerine doladığı, işçi haklarını koruma altına almış ve bizlere sadece dudağımızda uçuk çıkaracak bir hayrete düşmemize cevaz vermiştir…

Ne ulvi dava.. Allah’ım sen İslam’ı hakiki anlayanlardan eyle……

……………………………..

Share this post


Link to post
Share on other sites

Bu gelen Hale olmalı yanılmıyorum

Vuruş Hatice’nin vuruşu, onu çok özlüyorum

 

Mekke’nin fethi senesi. Fahr-i kainatın doğduyu beldeye geldiğini haber alan eski ahbapları akınla Mekke’ye gelmekte. Allah Resulü, Mekke’de evindeler; yahut bir hanede misafir. Arkadaşlarıyla birlikte sohbetteler. Bir an kapı çaldı.

Adet üzerine mecliste Allah Resulü varsa ve kapı çalarsa O izin vermeden asla kimse başını kaldırmazdı. Fakat bu sefer farklıydı.

Kapı çalındığında Allah Resulü’nün, yüzü kızardı, heyecanlandı ve bir cümle sarf etti. ‘Hatice’ nin vuruşu bu. Kardeşi Hale gelmiş olmalı.’

Şu inceliğe bakınız. Aradan on bir yıl geçmiş. Hala karısının, Haticet-ül Kübra’nın kapı çalışını unutmamış.

Hemen kapıya yöneldi ve kapıyı kendisi açtı. İçeriye davet etti baldızını. Kendi hırkasına altına serdi ve tam bir saat sohbet ettiler…..

O nasıl bir aşktır ki hâla unutulamamış. Nerede Allah Resulünün eşine karşı rikkati, ve nerede bizde ki kabalık..

Her yönüyle Müslüman ideali, Allah Resulüne benzemekten başka hiçbir yoldan geçmez…

…………………………………

Share this post


Link to post
Share on other sites

Makamların en yücesi iki elimdedir

Yetim hamisi dulun gözü, yerimdedir

‘Cennete ilk girecek benim. Fakat cennete girerken bir kadının beni geçmeğe çalıştığını gördüm.. bu kimdir diye sordum.. bana dul kalıpta yetimlerini büyüten kadındır diye cevap verildi….’

Ne mutlu öyle dula…

…………………………….

Share this post


Link to post
Share on other sites

Saadet o kimsenin, imanı nazarımla temelli

Yedi kere saadet sahibi, nazarım imanının emeli

 

Allah Resulü buyurdular ki : ‘ Saadet o kimsenin olsun ki beni gördü ve iman etti. Yedi kere saadet o kimseye olsun ki beni görmeden iman etti.’

Allah bizleri böyle bir makama eriştirdiği için binlerce hamd ne az kalır. İş bu iman üzere ölebilmekte.

Yüzlerce kez saadet o kimsenin olsun ki mümin olarak yaşadı, mümin olarak öldü..

Ne kutlu makam……

…………………………………………….

Share this post


Link to post
Share on other sites

Yalpalanma Ey Kureyş, faiz ayaklarım altındadır

Size sadece hatıram, ehli beytim ve Kuran’dır

 

Allah Resulü, veda haccındalar. Müslümanlara son büyük hutbesini burada gerçekleştirecekler..

Kadınların ve erkeklerin birbirlerindeki haklarını, kan davasını ve faizi ve daha neleri açıklayıp, sınır getirdiği bu konuşmada can alıcı noktalardan bir tanesi.

Kureyş kavmi, tüccar olduğundan ve de memleketleri büyük toplulukların hac merkezi görevi üstlendiğinden para avuçlarına akmakta.

Ve en büyük mesleklerinden birisi, tefecilik. Borç para verip, faizle geri almak. Allah Resulü bunu yasaklıyor.

Kureyş’te çalkantılar.. ilk kaldırılan faiz. Allah Resulünün amcası; Hz. Abbas’ın…..

Ve Allah Resulü insanlığa miras olarak Kuran’ı ve ehl-i beytini bıraktı…

Ne mutlu o varislere..

……………………………………..

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...

×
×
  • Create New...