Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Sign in to follow this  
Murat Aydın

Bir Manevi Gençlik Hareketine Ihtiyaç Var!

Recommended Posts

Soruyu yönelten : Mehmet Köprülü

 

Cevaplayan : SETA (Siyaset-Ekonomi ve Tarih Araştırma Vakfı Genel Koordinatörü İbrahim Kalın)

 

Soru :

-Öne çıkan bir vasfınız da akademisyenlik. ABD ve Türkiye'de bunun farklı tecrübelerine şahit oldunuz. Akademisyenlik küresel anlamda nerede duruyor, Türkiye'de ne anlama geliyor?

 

Cevap:

-Bir ilim kurumuna, yani üniversiteye mensup olmak anlamında akademisyenlik onur verici bir sıfat. Dünyaya yeniden gelsem herhalde yine bu mesleği seçerdim (gerçi fotoğrafçı olmayı da hayal etmişimdir ama ilim hep daha ağır basıyor). Akademisyenlik, insana bazı imkanlar sunduğu gibi büyük sorumluluklar da yüklüyor. Her şeyden önce elde ettiğiniz ilmin hakkını vermek zorundasınız. Bilmekle yapmak arasında yakın bir ilişki var. Herşeyi bilmek mümkün değil ama insanın bildiğiyle amel etmemesi daha kötü birşey.

 

Fakat bir de ''profesyonel akademisyenlik'' diye de bir tehlike var. Yani yaptığımız ilim, bilgi üretme işini, ahlaki ve sosyal kaygılardan arındırılmış, adeta mekanik bir şekilde yapmak. Detayda kaybolup büyük bir resmi kaçırmak. Ağaçlara bakarken ormanda kaybolmak. Akademizm, ciddi bir tehlikedir. Yer yer üretkenliği, yaratıcılığı öldürür. Çünkü amaç bazen bilgi sahibi olmak, bilgiyle kemale ermek ve yol göstermek değil, akademik ünvan elde etmektir.

 

Maalesef Türkiye'deki üniversite sistemi akademisyenleri böyle bir akademizme icbar ediyor. Maddi olarak orta sınıfa zar zor dahil olan akademisyenler, bir de bir sürü siyasi baskı altında bulunuyor. Akademideki fikir özgürlüğü çok ciddi bir sorun. Türkiye'deki insanlar okudukça aydınlamıyor; tersine bazen kafaları daha da kararıyor. Akademik özgürlüğe açıkça karşı çıkan bir sürü profesör, dekan, rektör var Türkiye'de. Sürekli baskı altında olan, işini kaybetme yahut hakketiği ünvanı almama korkusunu yaşayan bir ilim adamının dürüst, samimi ve yaratıcı olması mümkün değil. Bu yüzden Türkiye'de yaklaşık 80 bin akademisyen var ama akademik üretim dünya sıralamasının çok çok altında.

 

Aslında Türkiye'de azımsanmayacak bir akademik-ilmi-bilimsel birikim var. Bu birikimi doğru kanalize edebilirsek önümüzdeki 15-20 yıl içerisinde üniversiteyi tekrar kendi ayakları üzerine kaldırabiliriz. Üreten, rekabet edebilen, hür ve bağımsız bir şekilde konuşabilen, çözüm üreten bir üniversiteye şiddetle ihtiyacımız var. Türkiye'nin 21.yüzyılın önde gelen aktörlerinden biri olması için güçlü ve bağımsız bir akademiye ihtiyaç var.

 

Genç Dergi - Mart 2008 -s.36

Share this post


Link to post
Share on other sites

Kıytırık,kopya tezlerle doçent,profesör olan,işinin hakkını vermek şöyle dursun aldığı maaşı sadece başörtüyle savaşarak hak edeceğine inanan akademisyen tiplerden memleketimizde bayağı mevcut olduğundan ben bu kitleye olan saygımı yitirdim.

Oxford'un coğrafi farklılıkları dışında tek farkı onu Oxford yapan akademisyenleri.Bizimkilere baksana bir.Komik.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...
Sign in to follow this  

×
×
  • Create New...