Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
cihat

Üstad Ve Yeni Nesil

Recommended Posts

selamumaleykum dostlar...

Hergün biraz daha uzağa düşen hak yolunu

ve avuçlarımızın arasından bir balıkgibi kayıp gidişini seyrediyoruz üstad'ın davasını...

olaylara seyirci kalıyor,sadece yaftalıyoruz meseleleri .

internet sayfalarında kendimizi kandırmak,vicdanımızı rahatlatmak için bi kaç söz yazar,bi kaç şiir yorumladık mı bide kafi geliyor herşey

Üstad'ın koca bir ömre sığdıramadığı büyük davasına o kadar yabancıyızki...

olayın edebi yönüne tıkanıp kalmaktan vazgeçmeli artık üstad 'ı felsefi açıdan incelemeliyiz..

üstadın şiirlerini yazılarını ancak o nun felsefi yönünü araştırmada kullanmalıyız

tıpkı üstadın Allah'ı aramada kalemini kullandığı gibi...

 

Bu büyük davayı ağaç yaşken yerleştirilmeli beyinlere ...

okullarda uygulanan ve üstadın deyimiyle'balığın tırmandığı kavaktan bahseden bi tarih'te Büyük Doğu'ya nasıl bir yer bulabiliriz.Bu yönde bi çalışma olmadığı takdirde öyle görünüyorki Üstad ,yeni nesil için tozlu raflarda el değmemiş bi kitap veya sevgilisine söylemek için şiirlerinden bölümler çalınan bir şair olarak kalır.

Neyapıp etmeli yeni nesle anlatmalı Üstadı ve onun haklı davasını...

Kendimden örnek vereyim;lise'yi yeni bitirdim ve ne yazıkki Üstadı çok kısa bir süredir tanıyorum.. yazık değilmi bu gençliğe yazık değil mi üstadın emeğine...

bir ülkede edebi olarak kalemi had safaya ulaşmış bir kişi nasıl olurda edebiyat kitaplarında bir sayfaya sıkıştırılır.Felsefeci olarak zaten kısır bir toplumda Üstad gibi bir düşünce adamına felsefe kitaplarında nasıl yer verilmez...

yazık değil mi Üstadın bunca emeğine....derhal bi düzenleme yapılmalı bu konu hakkında

selametle....

Share this post


Link to post
Share on other sites

Fikir: Eskimeyen,solmayan,pörsümeyen hep yeni ve güzelin peşinde,kemiyet,mekan ve zaman üstü bir gidişin ve arayışın adıdır.

Nizam:Bu gidiş ve arayış yolu üzerine düşen verimlerin cemiyet ve madde planına nakşedilmesi işidir.Ama asla mekanın bulduğu fikrin tam verimi olmayıp;fikir mekan şartlarından önce var olan ebedi ve müstakil bir gidişin adıdır.Yoksa mekan fikrin mutlak durağı ve icra sahası değildir.

Hikmet: O'ndan ve nebilerden sonra beşerin en üstünü Hz. Ebubekir'in mübarek ağızlarından dökülen "Allah'ım hayretimi artır"kelamınının ta kendisi olup iç cihetiyle eşya ve hadiselerin künhüne vakıf olabilme;dış cihetiyle de duvarda yürüyen karıncanın bile akibetini düşünüp teftiş ve murakebe altına alabilme gayreti olup İslam ölçüsünde gösterme işidir.Muazzam bir akıl ve kalb irtaibatını kurabilme ölçüsü...

Felsefe: "Hayret"ten ziyade eşyayı "şaşkınlık" içerisinde ya büsbütün aklı veyahut da ruhu nehyederek anlama ve birbirini tekzib etme işidir.Bizde ki-hikmetteki-"hayret"makamıyla Felsefede ki "şaşkınlık"makamının arasındaki fark şu kadar ki;biri eşyanın ardındaki mutlak iradeyi bildikten sonraki hali.Bu biliş sırasıyla ilm-el yakin (İlmen idrak),aynel yakin (idrakten sonra Allah'ın nuruyla görüş) ,Hakkel yakin (fena hali,Hak'ta kayboluş,bedahat);diğeri ise eşyanın ardındaki iradeyi ve nereye irca edeceğini bilemeyişten kaynaklanan hal.Ve gayet öznel ve ferdi ruh kamaşmalarından tezahür eden Felsefenin realitede cemiyet nizamına ve vicdanına tatbik edilebilir hiç bir nizamnamesi yoktur.Platon'un "Devlet" yapısı önümüze bir model olarak sürülse de bu ideal devlet ve adalet nedir? Sorgulamalarının ötesine geçmez.

 

Toplu Hüküm: Bizde kısaca felsefe yoktur bizde hikmet vardır."İslam felsefesi " değil,İslam hikmetleri;Bizde fikir hikmetle irtıbatlı olduğu için "Üstad'in Felsefesi" değil,Üstad'ın fikirleri.Esasen deryada katre mesabesinde ehemmiyeti olmasına rağmen neredeyse en önemli çözüm olarak gördüğünüz "Üstad'ın felsefe kitaplarında da okutulması"Onun tanınmasından ve BÜYÜK DOĞU'nun idrak edilmesinden ziyade,Üstadın ve Büyük Doğu'nun fasit ve ütopik bir dairede telakki edilmesine ve hep bu gözle bakılmasına yol açacaktır.Son günlerde kasıtlı olarak Üstadımızın "Büyük Doğu Örgüsü"nün (ideolacya Örgüsü) sürekli realiteden ve nizamname hüviyetinden çıkarılıp felsefi ve ütopik bir görüş mecrasına çekilmeye çalışılıyor olması da demenki görüşümüzün bir isbatıdır.Mahalle ağzıyla Hüseyin Üzmez gibiler işin gırgırında ola dursunlar,münevver çevrede bu elem verici manzarayı görebilen ve yırtınan bir tek Mustafa Miyasoğlu hocamız ve belkide bir kaçtane yanık kafa var.Bunla alakalı Miyasoğlu hocamıza ait bir yazı forumumuzda da olsa gerek.

 

Bir sitem ve rica: Üstad ve Büyük Doğu'yla tanışmış olmasıyla bile kendi emsallerinin ve yaşıtlarının arasında belli bir seçkinliği olan Sevgili genç kardeşim her ne kadar umumi olarak söylemiş olsada bu forumda yazmış olması hasebiyle bizi de muhatap alıcı "meseleyi yaftalıyoruz;işin edebi yönüne tıkanıp kalıyoruz,bir kaç söz yazıyor,şiir yorumladık mı?"gibi sözleri bizi üzüntüye sevketti.Maalesef kardeşimizin şahsında da müşahede ettim ki yazılarımızın/yazıların çoğu okunmuyor(istisnalar var),okunsa da sathi geçiliyor.Şahsımıza hiç bir liyakat payı biçmeden,hakikatın ifşasının zaruri olduğu yerde tevazununda yapılamayacığına göre söylüyorum.Sevgili kardeşimizin "Üstad'ı felsefi açıdan incelemeliyiz"den kastettiği "hikmetler dairesinde fikirlerini tehkik etmeliyiz" namına forum sayfamızda dahi yeri gelince fikir cihetinde ne ölçüde yırtındığımızı sırf çabamızın onda bir mesabesindeki yazılarımızı okusa dahi anlayabilirdi.Hem de satıhçı,dar,sığ ve hasis ideolijerdeki gibi sadece tenkit ve teşhis değil,teşhis ve tedavi metoduyla hareket ettiğimizin ve bunun da bir BÜYÜK DOĞU metodolojisine münhasır olduğunun bilinmesini,bilhassa bunun bilinmesini istirham ediyorum.Bu farkımız çok mühim.Belki şahsımız üzerinde "enaniyet sahibi" kanaati uyanabilir.Lakin biz şahsımızda tecelli eden güzellikleri asıl sahiplerine,çirkinlikleri de kendimize mal ettikten sonra ne söylenirse söylensin;sırf Üstad'ımın talebesi ve Büyük Doğu'yu idrak etme makamında olduğumuz için bile yazılarımızın kitaplık çapta ve fikir yüklü olduğunu söyleme mecburiyetindeyiz.Son olarak Büyük Doğu'ya muhatab olma liyaketiyle üstün bir idrak gayretinin ve kafa sancısının semeresi olan yazılarımızın tekrar tehkik edilmesini sevgili kardeşimden ve O'nun gibi genç ve heyacanlı kardeşlerimizden rica ediyorum.Üstad'la yeni tanıştığını söyleyen kardeşime de tanışıklığının devam etmesini diliyor,okumadıysa ve kifayeti de var ise "ideolacya Örgüsü"nü ve "Batı tefekkürü ve İslam Tasavvufu" isimli kitaplarını okumasını tavsiye ediyorum.

 

not:Yazımız bütün bir yönüyle Büyük Doğu'ya muhatab bir şahsa düşen azami incelik ve nezaket ölçüsüne bağlı olup,hiç bir polemik unsuru taşımamaktadır. hususi yapım itabarıyla muhatabım benden çok küçük dahi olsa "siz"diye hitab ederim.Bu da karşımdaki birinden "sen" diye hitab edilmesine tahammül edemediğimin bir alametidir.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Konu kaldığı yerden devam edebilir..

 

Cihat kardeşimizden özür diliyorum... Hakkını helal et..

Share this post


Link to post
Share on other sites

Asıl benim özür dilemem gerekiyor.İstemedende olsa haddimi aştığımın farkındayım .

Ayrıca Kılıçkıran ağabeyimizden'de özür dilemem gerekiyor.

Benim tek istediğm bu konunun tartışılması üzerinde kafa yorulması, eğer bu konu polemik unusuru taşımıyorsa site yönetimi kapatmasında bir sakınca yoktur.Ama eğer kalacaksa bu konu biz sadece fikirlerimizi beyan etmeliyiz ...ayrıca bir Üstad yoldaşına hakkım her zaman helaldir...

İyi çalışmalar diliyorum ve sizi rahatsız ettiysem affınıza sığınıyorum...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Estağfirullah, böyle şeyler olur...

 

Konu devam edebilir. Selametle..

Share this post


Link to post
Share on other sites

Eğitim de dahil bütün iş ve oluşları bünyesinde toplayan kainat çapındaki gayenin dışarıdan içeriye (muhitten-merkeze) belki de milyar üstüne milyar defa katlanıp öz belirtici bir yumak halinde kudretini yukarıdaki temas ettğimiz dört ana şubenin tecritinden (ayrımından) ve bu davaya muhatatapların yine aynı ölçüde bunlara bedahat(şüphesizlik ötesi inanış) halinde inanışından aldığını söyleme mecburiyetindeyiz.Yani Fikir,Nizam,Hikmet ve Felsefe...Bu dört şube ve bu dört şubenin belirttiği mana üzerinde ittifak etmedikçe aşılabilecek hiç bir yol;sistemleştirelecek hiç bir oluş yoktur.Bilhassa Hikmet ve Felsefenin aynı kafadan çıkıyor olmasına mukabil alınla ense arası gibi bir zıddiyet içerisinde olduğununun bilinmesi gerekiyor. Ancak bu biliş sonrası derin bir nefes alıp eğitim üzerinde tahlil,teşhis ve terkip yoluna gidebiliriz.Elhamdülillah öyle bir muazzam fikriyatın içindeyiz ki;üstün bir hendeseyle çizilmiş ve her noktası belirtilmiş bir mimari plan gibi bize sadece o noktalar arası mesafeyi en doğru bir şeklide çizmek ve A noktasından B noktasına giden yolu C noktasında birleştirmemek düşüyor.Öyleyse A ile B arasındaki noktayı en doğru bir şekilde birleştirmek ancak islam hikmetleriyle olur.Bu arada,böylece eğitim üzerindeki görüşlerimiz ve teşhisimiz de yazımız içerisinde vücut bulmaya başladı.Kısaca saf tefekkür ve "hayret makamı" ölçüsüne dayalı ve buradan ferdi, fikir caddesine çıkarıcı İslam Hikmetleri'nin refakat ettiği eğitim sistemine muhtacız.Burada hikmetten kastımız yukarıda ki yazımızda da temas ettğimiz gibi herşeyin künhüne-özüne inmeye çalışmanın;ilm-el yakin mutlak iradeyi bildikten sonra aynel yakin'e ulaşmanın adı olduğuna göre,bu ulaşma çabası içerisinde çağımızda ruha hakim müsbet (pozitif ) ilimlerin de doğru ellerde nasıl kıymetleneceğini ve insanı tasallutu altına alan bir canavar olmaktan çıkıp en ileri seviyede fakat hakim ruhun emrinde iyi ve güzel namına verimleşitireleceğini uzun boylu yazmaya gerek duymuyoruz.

Fakat şu asla yanlış anlaşılmasın biz felsefenin varlığını reddetmiyoruz.Sadece müstehak olduğu makama koyuyoruz,metodoloji olarak seçmiyoruz ve "varlık zıttıyla kaimdir" düsturuna göre hikmetin muazzam aynasında felsefeyi temaşa ediyor ve bir ibret vesikası olarak önümüze seriyoruz.Ve felsefe de dahil hiç bir şeye kayıtsız kalamayız.

Demek ki yukarıdaki dört ana şubenin eğitimle direk irtibatlı olduğu,hatta eğitimin içinde eridiği güneşin varlığı kadar yakın bir gerçek.

 

Sevgili kardeşlerim kütüphenelik çapındaki bu meseleyi tekrar ele alışımızın ana sebepleri yazımızda da mevcut olup,bazı anlaşılmayan yerlere tekrar açıklık getirmek istedik.Bu sefer asıl meramımızın anlaşılacağını ümid ediyorum.Bu bahsi açan sevgili kardeşimin de fikirlerini bekliyor; ayrıca siz kardeşlerime yakışır vakarlılığı göstererek meseleyi tatlıya bağladığınız için de teşekkür ediyorum.Ne güzel...

 

Muhabbetle…

Share this post


Link to post
Share on other sites

Sayın Kılıçkıran son derece güzel ve saptamalarıyla hakiki bir yazı yazmış...

fakat;

Sözkonusu konuda yani ' mevcut eğitim ve öğretim sisteminde üstadı'ın yeri'konusunda pek yeterli omayan içerikte'..bunun sebebi Sayın Kılışarslan'ın değindiği konular değil,ülkenin sosyal ve politik yapısının böyle bir sisteme alışık olmadığı bu tür teşebbüslerin yani Sayın Kılıçkıran'ın bahsettiği 'islam hikmetleri 'çerçevesindeki konuların her zaman bertaraf edildiği malumunuz... öyleyse biz bunun hassasiyetini göz önünde bulundurarak fikir beyanında bulunmalıyız...aksi takdirde sunduğumuz çözüm önerileri birer ütopik düşünce olarak kalmaya mahkum olur...

bunu unutmamalıyız yani sayın Kılıçkıran ağabeyimizin dile getirdiği ferdi fikir sokağına çıkarmak ancak bu şekilde mümkün olacaktır.zira o fikir sokağı oldukça girift bir labirenttir ve her köşe başında çöplükler vardır adına nefs denilen...hal böyle iken daha gerçekçi olmalı ve çözüm önerilerimiz (görüntüde dahi olsa) çağa barışık olmalıdır...

yoksa siz başörtünün dahi yasak olduğu ve her türlü islami adımın laiklik adı verilen mayın tarlasına gözü kapalı atıldığı hatta bu konuların siyasi koz olarak kullanıldığı bir ülkede na tür bir fikir akımının olacağını beklersiniz

Yapılması gereken;ülkede fikirle ikna etmiş olduğunuz geniş bir kamuoyu oluşturup büyük bir fikir ortamı sağlamaktır.Bu ortamı yeni nesiller için mümkün kılmanın yegane yolu ise eğitim ve öğretim deki fikir'in yerini sağlam tutabilmekten geçer...

saygı ve selamlarla.....

Share this post


Link to post
Share on other sites

Selamlar,

 

Üstadın ideolocyasının felsefe kitaplarında yer almasını kesinlikle savunamayız; çünkü o bir felsefe değil, ideoloji benzeri bir fikir sistemidir, uygulanabilirliği vardır ve çıkış noktası bakımından da felsefe kabul edilemez, yani oluşturulma metodu incelendiğinde buna bir felsefe ürünü denilemez. Lakin üstadın nefs muhasebesi neticesi olarak ortaya çıkan ve ideolojik olmayan bazı fikirlerinin ve felsefe üzerine ortaya koyduğu tahlillerin bu kitaplara girmesinde büyük bir sakınca yoktur. Yalnız felsefe kitaplarının işe yarayıp yaramayacağı da mevcut duruma bakarsak bir meçhul... Ayrıca kitapların hazırlanış formatı ve ortaya konulurken izlenen metod/oluşturulma amacı da bu ihtimali zorlaştırıyor. Tüm bunların yanında sizin ilk mesajınızdan anlaşılan o ki, siz üstadın ideolojik olarak nitelenebilecek fikirlerinin felsefe kitaplarına girmesini istiyorsunuz, ki paragrafın başında belirttiğim gibi bu pek uygun değil. Neyse, şu an için üzerinde durmaya pek gerek yok bu meselenin.

 

Uygulanabilirlik meselesine gelirsek:

 

Üstadın "İdeolocya Örgüsü" tüm azametiyle karşımızda durmakta ve bu fikirler bütünü, uygulanması gereken sistemi ince çizgilerine deyin incelemiş, billurlaştırmış vaziyettedir. Bu durumda, biz mütakiplere düşen bu sistemi hakim kılmak için çalışmaktır, burada hemfikriz sanırım.

 

İyi güzel de, bu sistemi nasıl hakim kılabiliriz? Ne yapalım?

 

Daha önce de birkaç yerde yazdığım gibi insanları ve dolayısıyla toplumları değiştirmek için çağımızda üç adet araç var: Eğitim-öğretim camiası, aile ortamı ve medya dünyası... Bu üç kurumca fertlere gereken terapi uygulandığı takdirde istenen bir nesli doğurmak mümkün olabilir. Tarih boyunca fikirlerin geniş halk kitlelerine empozesi ve bunların benimsenmesi bu üç kurum sayesinde gerçekleşmiştir.

 

Üstadın ideolocyasının bir özelliği de yavaş yavaş benimsenerek, olgunlaşarak ve git gide bilinçli taraftar sayısını arttırarak yükselmek amacında olması ve bilinçli kadrosunu üst mevkiilere getirerek uygulanabilirlik kazanma iddiasını taşımasıdır, sessiz bir devrim olma özelliği göstermesidir. Eğitim sisteminin de değişmesi ve bizim istediğimiz kıvama gelmesi böyle bir oluşa ihtiyaç duyuyor. Yani siz Üstadın fikirlerini kabullenmiş insanlar söz söyleme mevkiine ulaşmadığı sürece tepeden inme ve net çözüm ihtiva eden bir netice bekleyemezsiniz. Birtakım neticeler elde edebilirsiniz yabancı ellerce fakat bu tam manasıyla "istenen" olmayacaktır.

 

Bu demek değildir ki tepeden inme hamleyi yapacak insanın o mevkie geçmesine bekleyelim ve yerimizde rahat rahat oturalım... Bu insanları yetiştirmemiz, çevremizde Büyük Doğuya gönül vermiş sağlam bir kadro oluşturmamız ve toplumda üstadsever bir altkültür, üstadın fikirlerinden haberdar ve bunlara taraftar bir geniş zümre meydana getirmemiz gerekiyor. Bunu yaparken de idealist bir dairede hareket etmemiz şart. Herkes elinden geleni sonuna kadar yapmak durumunda. Davayı hakim kılacak grubun oluşturulması için ister "sadece meseleleri yaftalayın", ister "internet sayfalarında kendinizi kandırın(!)", ister "vicdanınızı rahatlatmak için birkaç söz yazıp birkaç şiir yorumlayın(!)", ister ele geçirdiğiniz/elinizde olan medya organları ile üstadın fikirlerini anlatın, ister aile ortamında, birinci dereceden sorumlu olduğunuz insanların üstadla tanışmasını ve hemhal olmasını temin edin, isterseniz eğitim sisteminin tüm çarpıklığına rağmen, belki de cumhuriyetin ilk yıllarındaki öğretmenlerin idealizminden örnek alıp onu kendi amacınız için kullanarak üstadsever bir gençliğin doğması için istidatlı öğrencilerinize bireysel olarak yol gösterin ve bunu yaparken bazı riskleri göze alın... Gaye tektir ve ona ulaşmak için dava içerisinde meşru kabul edilen her yol mübahtır, caizdir.

 

Saygı ve selamlarımla

Share this post


Link to post
Share on other sites

BU KONU BİRAZ ÖNCE KALDIRILMALI VE FORUMDAN SİLİNMELİ..ÇÜNK HERHANGİ BİR TARTIŞMAYA KONU OLAMADI .EN BAŞTA YAZDIĞIM YAZIMA HERHANGİ BİR CEVAP ALAMADIĞIM GİBİ,YAZIMIN KONUSUYLA PEK FAZLA İLGİSİ BULUNMAYAN ÖNEMSİZ DETAYLARIN TİTİZLİKLE ALINIP İRDELENDİĞİNİ GÖRÜYORUM...

 

BU SİTE İÇİN DAHA HAYIRLI OLACAKTIR...

 

SAYGI VE SELAMLARIMLA...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Selamlar,

 

O zaman asıl istediğiniz meseleyi tekrar yazın da o mevzuu üzerinde tartışalım.

 

Antrparantez, hayat detaylarda saklıdır. Tahminlerin de ötesindedir teferruatın önemi...

 

Site olarak üzerimize düşeni, en azından oturmuş düzenimizle, yani forum tabanımızla yaptığımıza inanıyoruz, zira Ernesto nickli üyemizin Şikayet ve dilek kutusu" bölümüne açtığı "About Forum Zone" başlıklı konuda bize sitemi ve kendisine verdiğimiz cevabımız orada, ortada.

 

Genel manada yapılması gereken hakkında bir şeyler de yazdık burada.

 

Tatmin olmadıysanız asıl istediğinizi net bir şekilde dile getirin de onun üzerinden devam edelim...

 

Saygı ve selamlarımla

Share this post


Link to post
Share on other sites

mesele zaten en başından belli;

"MEVCUT EĞİTİM SİSTEMİ İÇERİSİNDE ÜSTADIN YERİNİ TARTIŞMA"ama bu konu felsefe ve fikir arasındaki ilişkiye kaymış durumda ...

verilecek tepkiler ve öneriler bu yukarda belirttiğim doğrultuda olmalı...

 

Detaylar hiçbir zaman asıl konuyu gölgede bırakacak kadar büyütülmemelidir...

 

 

saygı ve selamlarımla....

Share this post


Link to post
Share on other sites

Selamlar,

 

Bütünler detaylardan oluşur. Hiç duydunuz mu bilmem. Amerika'da bir defasında, bir sinema filmi gösterime girer. Gösterimde, her 100 karede bir CocaCola amblemi gösterilir. Kimse olayın farkında değildir fakat istenilen verilmiştir. Sinemanın bitiminde CocaCola çok güzel satış yapar... Detaylardaki sapma bütünü sallandırır ve bütünü budamanın yolu detayları çökertmekten geçer. Türkiye'nin bugüne gelişinde de bunu görebiliriz. Bir detay bilinçli olarak, önemsenmediğinden atlanıyorsa buna diyecek bir şey yoktur fakat detaydaki bir arızadan kişinin haberi yoksa bazen tehlikeler başgösterebilir. (Fikirle felsefeyi karıştırmak gibi) Kaldı ki zaten "Detay"lar "bütün"den önemlidir gibi bir iddiamız olmadı, olmuyor, olamaz.

 

Ayrıca ilk mesajınız "asıl konuyu gölgede bırakacak kadar ilgi çeken detay"larla kaplı bir mesajdı. Tartışmanın gelişimi de bunu ispatladı zaten.

 

"Yukarda belirttiğiniz doğrultuda"ki meseleye gelelim...

 

Üstadla gençlerin tanıştırılması konusunda öğretmenlerin bireysel çabaları çok büyük önem taşıyor. İdealizm ve önemi üzerinde daha önceki mesajlarımda durmuştum.

 

Üstadın öğretilerinin direk/dolaylı olarak eğitim sistemi içerisinde yer bulması için de gerekli olan ortam, üstadın ideolocyasına gönül vermiş kişilerin yetki mevkiine ulaşmasıyla sağlanır. Sözgelimi edebiyat kitaplarında daha detaylı incelenmiş, felsefe üzerine tahlilleri ve bazı nefs muhasebesi ürünleri felsefe kitaplarına girmiş, din kültürü derslerinde ürettiği fikirlere yakın tezler savunulan, öğrencilerin daha yakından tanıyıp daha ziyade sempati beslediği ve öğretisini benimsediği bir üstad hayal ediyorsak hafif de olsa tepeden inme hamleyi yapacak mevkide olmamız lazım. Bu mevzu üzerinde de durmuştum.

 

Saygı ve selamlarımla

Share this post


Link to post
Share on other sites

Heyhat!...Demek ki kelamımızın ömrü sıcak betona düşen yağmur damlası kadarmış.Niye anlamamak da ısrar ediyorsunuz.Bakın şu cümlemi üzerine basa basa söylüyorum: Büyük Doğu'yu ve Üstad'ı Felsefe ölçüsünde değerlendirmekten vazgeçmedikçe değil hayatın bir şubesi olan eğitimden hiç bir şube üzerinde konuşamayız ve ittifak edemiyiz.Yani Büyük Doğu'yu Büyük Doğu yapan Büyük Doğu'nun ruhu olan temel prensiplerin üzerinde tamlık şartına malik bir ittifaktan bahsediyorum.Bize şöyle gelseydiniz vaziyet değişirdi:"Ben meselelere Felsefi bir zaviyeden bakan biriyim.Her oluş ve buluşun ancak felsefe mihengine vurularak halledileceğine inanıyorum.Şimdi,meseleleri İslam ve İslam hikmetleri zaviyesinde ele alan siz Büyük Doğu'culara eğitim hususunda bir sual yönelteceğim..." gibi bir yaklaşımda bulunsaydınız biz de size cevaben eğitim meselesini Büyük Doğu ölçüsünde teferruatlı olarak ele alabilirdik.Ama hem Büyük Doğu'cu olduğunuzu söylüyorsunuz hem de Üstad ve Büyük Doğu'nun Felsefi bir cihetten mühümsenmesini istiyorsunuz.Büyük bir tezat...Üşenmiyorum tekrar ediyorum.Büyük Doğu'cu her meselenin künhü olan yukarıdaki dört temel mesele üzerinde yüzde yüz ittifak içindedir.Biz de sizinle bu temel ruhi prensipler üzerinde ittifak etmedikçe sizinle hiç bir mesele üzerinde meşveret ve istişare edemiyiz.Şunu idrak edelim;ne benim ne sizin ne de bir başkasının Üstad'ı ve Büyük Doğu'yu felsefe mihengine vurarak kıymetlendirmeye hakkı yoktur! Üstad,Büyük Doğu ve Büyük Doğu'nun toplum ve devlet üzerinde ki görüşleri ancak ve ancak ebedi arayışın adı olan mücerret fikrin eşya üzerinde hükmünü icra edici hikmet ölçüsünde değerlendirilir.Buradaki her sözümüz ince imbiklerden süzülüp, Üstad'ın ruhuna ve Büyük Doğu külliyatına sığınılarak söylenmiştir.Ve hiç bir sözümüz Üstadım ve davasıyla çelişmez.Bilakis her sözümüz ondandır.Öyle olduğu halde hale bir vehim içerisindeyseniz bile tevafuk eseri bu foruma iktibas edilmiş olan "Batı Tefekkürü Ve İslam Tasavvufu"'na ait bu bölüm bile başından beri anlatmak istediğim fikrimin tasdiki ve Büyük Doğu'da erimişliğimin isbatıdır.(enaniyet sahibi ithamlarını nazar-ı itibare almıyorum) Eğer Üstadıma ait bu bahsi okuduktan sonra yine aynı sözlerle "ben gerekli cevabı alamadım"diyeceksiniz sizin hala bir şekilde yukarıdaki yazılarımızı anlamadığınız kanaatine varacağım. Tekrar,ısrarla üzerine basarak söylüyorum:"Büyük Doğu Felsefe ölçüsünde kıymetlendiril-emez."Hem biz yukarıda sizin dediğiniz gibi "felsefe ve fikir arasındaki bir ilişki"den bahsetmiyoruz.Felsefe ve Hikmet ilişkisinden ve Büyük Doğu'nun hikmet üzerine bina edildiğinden bahsediyoruz. Fikir hepsine malik ihata edici yani kuşatıcıdır.Büyük Doğu hiç bir meselenin kıymet hükmünü felsefi bir açıdan koymaz;yalnızca hikmet...Eğitim de dahil...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Bir konu hakkında anlaşmamız gerekiyor..

Benim derdim hiç bir zaman B.D'yi felsefe, fikir veya islam islam hikmetleri çerçevesinde düşünme veya B.Dyi bunlardan biriyle ilişkilendirme değildi.B.D 'nin aksiyonunun Fikir ve İslam Hikmetleri doğrultusunda olduğuna ben zaten ilk yazıma cevaben yazmış olduğu yazıda Kılıçkıran'dan ikna olmuştum .Daha sonra kesinlikle bu yönde bir beyanım olmadı ve bu konuda ısrar etmedim.

Aksi olarak var gücümle konuyu yeniden toparlayıp sunmak isterken birkez daha ısrarla aynı yerlere çekildi konu...

Sayın Kılıçkıran hala benim B.D'yu felsefe rayına oturtmaya çalıştığımı savunuyor.!!!

Bu kesinlikle sözkonusu olamaz forumdaki yazıları baştan itibaren dikaktlice okuyanlar bu konu hakkında benim mağduriyetimi anlayacaklardır...

 

Ve şimdi karar verin...kurumuş betonlara fikir olarak yapışıp kalmayımı tercih etseydim bende...

 

saygı ve selamlarımla....

Share this post


Link to post
Share on other sites
Ve şimdi karar verin...kurumuş betonlara fikir olarak yapışıp kalmayımı tercih etseydim bende...

 

S.a..

Kimse size fikir "HARC"ınızın içinde kuruyup, betonlaşıp demiyor, aksine harcınızı sağlamlaştırmanız amma onu dondurmayıp, yani betonlaştırmayıp, fikr harcınızı oluşturan o birleşimlerin özünü kaybetmeyip hep taze ve yumuşak bırakmanızı istiyor ve bu yönde fikirlerini açıklıyorlardı sevgili Kılıçkıran ve NFK-Fan. Maşallah siz de anlamış, kabül etmiş, farkına varmışsınız. Ne güzel.

 

"Mevcut Eğitim Sistemi İçerisinde Üstad'ın Yeri" konusu ile ilgili bir tartışma oluşturmak istemişsiniz forumda. Gayet güzel bir konu düşünmüşsünüz tebrik ediyorum. Bir zamanlar böyle bir tartışmı yapmıştık. Aşağıdaki linkten bakabilirsiniz..

http://www.n-f-k.com/nfkforum/index.php?showtopic=8&hl=

Share this post


Link to post
Share on other sites

bu konunun daha öncede konuşulduğunu bilmiyordum .beni en başında uyarabilirdiniz.

 

harcımın bütün gayesi üyeleri bu konuya yoğunlaştırmaktı..fakat harcın suyu biraz fazla kaçırıldı...sağlık olsun...

 

saygı ve selamlarımla

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...

×
×
  • Create New...