Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Sign in to follow this  
Metafor

Cemaleddin Efgani

Recommended Posts

efganip2gr1.jpg

 

“Doğunun yetiştirdiği fıtratların en yükseği olmasa bile en yükseklerinden biri olduğu şüphe götürmeyen merhum Cemaleddin Efgani’ye dair birkaç söz söylemek istiyorum. İçimizde merhumu görmeyen çoksa da zannederim işitmeyen, bilmeyen yoktur. Muhtemeldir ki sevgili okuyucularımız şu satırlarda Cemaleddin’in özel hayatına, ilmi hayatına, siyasi hayatına ait malumat göreceklerini zannediyorlar. Hayır öyle etraflı bir tercümehali ileride yazarız. Benim bugün yapmak istediğim şey varsa o da hazretin pak hatırasına sürülmek istenen bir lekeyi, bir bühtan pisliğini göstermek, onun mahiyetini, nereden geldiğini tetkik etmektir. Cemaleddin’in basılmış ve basılmamış bir çok risaleleri, makaleleri, konuşmaları varsa da merhumun en büyük en kalıcı eseri bence Mısır müftüsü Muhammed Abduh’tur. Evet, Şinasi millete en muazzam hizmetini Namık Kemal’i yetiştirmek suretiyle yerine getirdiği gibi Cemaleddin’de İslam alemine en kıymetli bir yadigar olarak merhum müftüyü [Abduh] bırakmıştır. Şeyh Muhammed Abduh ölmüş yüreklere gayret ruhu, şehamet ruhu üfleyen sihirli beyanı, o çoşkun feyzi hangi kaynaktan alıyordu? Şüphesiz büyük üstadı Cemaleddin’in düşüncelerinden. Cemaleddin’in İstanbul’a birinci gelişi Ali Paşa’nın sadrazamlığına rastlamıştı. Merhum Afganlılara mahsus o sevimli kıyafet içinde olarak Paşa’nın meclisine girer, en yüksek şeref mevkiini ihraz eder, kimsenin nail olamayacağı hürmeti görürdü. Bununla beraber Cemaleddin’i takdir eden yalnız Ali Paşa değildi. İstanbul’un bütün emirleri, vezirleri, büyükleri adetce, kıyafetce, dilce kendilerine bigane gelmesi icap eden bu zatın ilmine, diyanetine, alicenaplığına hayran olmuşlardı. Aradan altı ay kadar bir zaman geçince Cemaleddin, Meclis-i Maarif azalığına getirildi. Bu memuriyetinde maarifin yaygınlaştırılması için düşündüğü vasıtaları pervasızca söyledi ki arkadaşları bunun görüşüne iştirak etmiyordu. Zamanın şeyhulislamı bulunan zat Cemaleddin’in fikirlerini özel menfaatlerine aykırı gördüğü için fena halde kızıyor, zavallıyı gözden düşürmek için vesile arıyordu.

 

1287 Ramazınında idi ki Darulfunun müdürü Tahsin efendi [Mösyö Tahsin] merhim Şeyh’den fenlerin ve sanatların teşviki yolunda bir konuşma yapmasını istemişti. Cemaleddin türkçesinin o kadar iyi olmadığını ileri sürererk mazur görülmesini istemişse de berikinin ısrarı üzerine muztar kalarak etraflı bir konuşma tertip etmiş, bununla beraber zemen ve zamana uygun olup olmadığın anlamak için önceden memleketin ileri gelenlerine göstermişti.

 

Darulfunun açılacağı gün Cemaleddin’in konuşmasını dinlemek için İstanbul’un emirleri, alimleri, eşrafı kamilen toplanmıştı. Şeyhulislam da cemaatın içinde bulunuyordu. Cemaleddin konuşma kürsüsüne çıkınca olanca dikkatini konuşmanın içinde kötüye yorulmaya müsait bir iki cümle yakalamaya hasretmişti.

 

Cemaleddin konuşmasında diyordu ki;

 

“İnsani kazanımlar canlı bir bedene benzer. İnsanoğlunun ürettiği sanatların her biri o bedenin bir uzvu mesabesindedir; mesela iktidar bir yönetim için, bedende iradenin merkezi olan beyin gibidir. Demircilik kol, çiftcilik ciğer, gemicilik ayak gibidir...”

 

Cemaleddin bu gibi basit benzetmelerle bütün uzuvları saydıktan sonra şu neticeyi veriyordu;

 

“ İnsanoğlunun saadeti bu suretle teşekkül eder. Cismin hayatı ise ruh ile kaim olmasına nazaran bu cismin, yani insanoğlunun saadet ruhu ya nübüvvet ya da hikmet [felsefe/bilim/sanat] ile olur. Lakin bunlar başka başka şeylerdir. Nübüvvet [peygamberlik] bir ilahi lutüftur ki çalışmakla elde edilemez. Cenab-ı Hak mahlukları arasında her kimi isterse bu lutfa mazhar kılar; “Allah peygamberliği kime vereceğini daha iyi bilir.” [En’am, 6/124] Hikmete [felsefe/bilim/sanat] gelince bu fikir üretmekle, bilgi öğrenmekle olur. Sonra nebi hatadan masumdur, halbuki filozof hataya düşebibilir. Bir de peygamberin hükümleri batıl vesveselerin hucümundan ilahi ilimle korunmuştur. Bunları kabul etmek imanın temel şartlarındandır. Filozofların görüşlerine gelince, bunlara tabi olmak kesinkes şart olmayıp, ilahi şeriata ters olmamak şartıyla ve akla uygun olanları kabul edilebilir...”

 

İşte Cemaleddin’in nübevvete ait olmak üzere söylediği sözler bundan ibarettir ki İslam alimleri icmaıyla sabit olan hakikata tamamıyla uygun olduğu halde şeyhulislam, merhumdan intikam almak için “Cemaleddin nübüvvet bir nevi sanattır diyor” şaiyasını çıkardı, bunu teyid için de “nübüvveti sanatlara dair verdiği bir nutukta zikretti” dedi. Daha sonra camilerde vaizlere Şehy’in aleyhinde yürümelerini emretti. Zavallı Cemaleddin aleyhindeki sözlerin sırf iftira olduğunu, hakikatın meydana çıkması için şeyhulislam ile muhakeme edilmesi lazım geleceğini söylediyse de kimseye dinletemedi. Mesele gazetelerin ağzına düştü, bunların bir kısmı şeyhulislamı, bir kısmı Şeyh’in lehinde idare-i kelam etti.

 

Nihayet merhumun sevdiklerinden bır kısmı ona sabır ve sukunet tavsiye ettiler. Zaman bu gibi haksız şayiaları hükümden düşürür, hakikatı meydana çıkarır dedilerse de dini gayreti ilmi kadar yüksek olan Cemaleddin bir türlü duramadı. Herhalükarda şeyhulislamla muhakeme edilmesini ısrarla istedi. Sonuçta, ortalık durulunca kadar daha sonra isterse geri dönmek üzere İstanbul’u terk etti. Zavallı Cemaleddin her manasıyla mazlum bir halde İstanbul’u terk ederek Mısır’a gitmeye karar verdi.

 

İşte merhumun ne zaman bahsedilse “ilmine, faziletine, siyasetine söz yoksa da ne yazik ki mulhid [dinsiz] idi, nübüvvete inanmazdı” derler ki anlamadan, dinlemeden söylenen bu sözlerin nereden çıktığı görülüyor...”

 

 

Kaynak: Mehmed Akif; Sırat-ı müstakim, IV, sayı; 90, (17 Cemaziyelevvel 1328]

 

---

*Yazının kaynağı: http://www.aliseriati.com/kitaplar.php?Mak...4&Kat_id=34

Share this post


Link to post
Share on other sites

evvela resmi neden koyduğunu bilmiyorum.türkçede değil.

ikinci olarak: efganinin en büyük eseri abduh demişsin.katılmamak elde değil.efganinin eseri fil suresi tefsirindeki ebabili inkar edip ona sivrisinek diyen, taştan kastın sudançıkarken ayaklarına takılan şeyler olduğunu söyleyen ve ebrehenin ordusunun taşlarla değil bu sineklerden bulaşan sıtma sebebiyle helak olduğunu iddia eden reformisttir.aynı zamanda masondur.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Yazıyı bana ait sanmışsınız kardeşim, yazının sonundaki "Kaynak: Mehmed Akif; Sırat-ı müstakim, IV, sayı; 90, (17 Cemaziyelevvel 1328]" ibaresini göremediniz sanırım. Yazının kaynağı yazan yerin karşısındaki linkte de ifadeden belli olduğu üzre yazının yer aldığı site mevcut. O sitede de bu resim olduğu için ekledim.

Sapık olan Efgani ve Abduh'un sevdalısı değilim. Aksine bunlara sevdalı olan Akif'in bu hususta nasıl bir yanlış içinde olduğunu işaret etmek istedim bu yazısı ve fikirleri ile.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Yanlış ve doğrular... Bu iki mefhum 17 yıllık öğrencilik hayatım boyunca öğrendiğim kadarıyla hem göreceli hem de zamanın künhüne pelesenk olmuş kavramlardır sevgili Metafor. Mesela kimine göre İbn-i Teymiyye, Abduh, Efgani birer sapıkken kimine göre de kendi zamanlarının bedihi sayılmışlardır. Dediğim dedik, düdüğüm düdük insanlar vardır. Bu tür insanlardan oldum olası nefret ettim. Konuya dair yorumlarınızı okudum. Koskoca İslâm âlemi içerisinde bir siz anladınız, bir size bilmek hasıl oldu sanırım Mehmet Akif'in nasıl bir yanlış içinde olduğunu bilmek, ihata etmek :) Neyse bunlar latife, latifeyi bırakıp Latif olana gelelim biz. Bu mezkur şahıslarla biz ehl-i tasavvufların ve savunucularının anlaşamadığı en büyük nokta ''tasavvuftur'' takdir edersiniz ki. Ama bilinmez ki onların körü körüne eleştirdikleri tasavvuf kendi dönemlerinin Mısır'daki çarpık, sapmış, pörsümüş olan tasavvuftur. Toptan herkesi bir anda kâfir ederiz, mürted kılarız. Bir de öyle kesin kesin konuşuyoruz ki, çok gülüyorum. Hele ki n-f-k.com'da nedense bu meseleler üzerine bir takım eşhas bunu ısrarla insanların gözüne sokma gayretindeler, anlamış değilim. Yahu biz İbn-i Teymiyye, Abduh, Efgani'nin, Akif'in nasıl büyük bir yanlış (!) içinde olduğu tespit edene kadar atı alan Üsküdar'ı geçiyor. Hele otur, bir kendini topla... Kendi içindeki pisliği arıkla... Nedir bu karmaşa Azizan.

 

Birisi Harun Yahya'yı körü körüne eleştirir... Ötekisi başka birşey yapar. Bu bilmiş tavırlar... Neyse. Sanmayın ki ben sizden farklıyım, mezkur şahısları (Akif'i tenzih ediyorum) çok çok seviyorum...

 

Bu konuya böyle bir tepki vermezdim belki daha önce olsa, elimi kolumu sıvayıp, şu adam böyle bir sapıktır ötekisi şöyle bir zındıktır, derdim... Ta ki bir Allah dostunun sohbetine iştirak edip, İbn-i Teymiyye Abduh Seyyid Kutup hakkındaki ağzı kör yorumlarımıza O'nun kızdığını öğrenene kadar! Bırakın Allah dostları söylesin onların sapık oldugunu. Bizim bunları konuşmaya daha çok yolumuz var...

 

Mesajımı anlamayıp çemkirenler olabilir, bunu da görmezden geliyorum :)

Selamlar

Share this post


Link to post
Share on other sites
Ta ki bir Allah dostunun sohbetine iştirak edip, İbn-i Teymiyye Abduh Seyyid Kutup hakkındaki ağzı kör yorumlarımıza O'nun kızdığını öğrenene kadar! Bırakın Allah dostları söylesin onların sapık oldugunu. Bizim bunları konuşmaya daha çok yolumuz var...

 

O Allah dostunun ismini bize de lütfedin sevgili kardeşim, biz de dinleyip, feyz alıp istifade ederiz belki.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Net bir isim vermesem olur değil mi? Açıkcası Onlara (k.s) çıkıp bir densizin laf etmesinden korkuyorum, buna benim sebep olmamdan korkuyorum sevgili Metafor kardeşim... Ama size daha sonra bunun sahihliğine dair birkaç şey gönderebilirim, Arapça olsa da. Bir kısmı tercüme edildi, ama büyük kısmı hâla arapça...

 

 

İsim istedinizya benden, dikkat çekmemek hususunda size bu site adreslerini vereyim ki, içimiz rahat ola... Selam üzerinize olsun.

 

http://www.kalbiselim.com/

--

http://www.menzil.net/

--

http://www.osmannuritopbas.com/

Share this post


Link to post
Share on other sites
Sapık olan Efgani ve Abduh'un sevdalısı değilim.

cevap yazdığınızı görünce.hemen bana saldırdığınızı düşünmüş ve bekliyordum diyerek cevap vermeye hazırlanmıştım.ama beklemediğim birşey oldu.su-i zannım için özür dilerim.

 

murat aydın kardeşimize gelince.teymiyyenin kafir olduğunu söyleyen ALLAH dostu-dostları- var.efgani ve abduhun masonlukları kanıtlanmışken,sapıklıkları ortadayken sapık dememizin yanlış olduğuna katılmıyorum.

 

harun yahya ya gelince.onun bir programdaki konuşmasını izleyene kadar o adamı çok seviyordum.ama artık o adama hiç sevgim kalmadı.kendince metodlar icada kalkıyor.

 

 

bahsettiğiniz ALLAH dostunu tanımıyorum.onun için onun hakkında birşey demem yanlış olur.ama ALLAH dostlarının her hareketlerinde bir hikmet vardır.bahsettiğiniz ALLAH dostu böyle denilmesine kızıyorsa hikmet vardır.ama siz de kabul etmelisiniz ki abdulhakim arvasi hazretlerinin teymiyyeye kafir demesinde de bir hikmet vardı.

Share this post


Link to post
Share on other sites
cevap yazdığınızı görünce.hemen bana saldırdığınızı düşünmüş ve bekliyordum diyerek cevap vermeye hazırlanmıştım.ama beklemediğim birşey oldu.su-i zannım için özür dilerim.

 

murat aydın kardeşimize gelince.teymiyyenin kafir olduğunu söyleyen ALLAH dostu-dostları- var.efgani ve abduhun masonlukları kanıtlanmışken,sapıklıkları ortadayken sapık dememizin yanlış olduğuna katılmıyorum.

 

harun yahya ya gelince.onun bir programdaki konuşmasını izleyene kadar o adamı çok seviyordum.ama artık o adama hiç sevgim kalmadı.kendince metodlar icada kalkıyor.

 

 

bahsettiğiniz ALLAH dostunu tanımıyorum.onun için onun hakkında birşey demem yanlış olur.ama ALLAH dostlarının her hareketlerinde bir hikmet vardır.bahsettiğiniz ALLAH dostu böyle denilmesine kızıyorsa hikmet vardır.ama siz de kabul etmelisiniz ki abdulhakim arvasi hazretlerinin teymiyyeye kafir demesinde de bir hikmet vardı.

 

Bakın güzel kardeşim sizi anlıyorum ama konuştuğumuz konular gerçekten tehlikeli. Yani çok rastgele yorumlar yazabiliyoruz bazen. Ki bunlar sadece bir forum sayfası üzerinden. (Sadece forum sayfası derken burayı küçümsediğim gibi eblehçe bir şey çıkarılmasın). Sadece ben Cemaleddin E. adlı konu üzerine de yorum yapmıyorum. Genel olarak konuşuyorum, umarım sizde umuma ve umumî konuştuğumu anlıyorsunuz bunu umuyorum. Abdulhakim el Arvasi (k.s.) Hz.lerinin bunu dediğini biliyoruz, O'nların sözlerindeki hikmetleri de ihata etmeye çalışıyoruz. Bunu bize ''vatan, millet, din, kardeşlik'' kavramlarını öğreten Necip Fazıl'ın aktardığını da teyit ediyoruz, kabulleniyoruz. Buna birşey diyenimiz yok içimizde. Değinmek istediğim konu daha başka. Ha sen ya da ben bir Necip Fazıl olalım, Onun gibi birçok meseleyi halledelim, sonra sapıkları da temizleriz değil mi? Bunu derken haksızlık karşısında ''susalım, dogruları kimseye anlatmayalım'' da demiyorum.

 

Doğrunun iki ucu açıktır bazen. İnsanoğluyuz... ''Anlama'' üzerine adapte edilen bir beyin yapısına sahibiz. Şahıs ya anlıyor anlatılanı ya da ''yanlış anlıyor''. Çünkü beyin buna endekslenmiş. O yüzden mutedil düşünüp tahayyül ederek hareket etmek de fayda oluyor her zaman.

 

Harun Yahya'nın bir mason dönmesi olduğunu da biliyoruz. Fakat Rabb'in bizlere akıl, idrak ve sezgi gücünü verip bunları bünyemizde harmanlama kudretini yerleştirdiğini de biliyoruz değil mi? Şak diye Harun Yahya'yı silip atamaz ki kimse. O var, mevcut... Kurcalıyor öteden öteden. Okunmasın, izlenmesin diyemeyiz. ''Onu sevmiyorum'' demenin bile belirli raddeleri vardır. Bahsettiğim olay bu.

 

Sürç-ü lisan varsa, helal oluna haklarınız... Muhabbetle kalınız.

Share this post


Link to post
Share on other sites

onları kahraman olarak göstermeye çalışanların yüzüne hakikati çarpmak bizim görevimizdir.biz durduk yerde onlar hakkında atıp tutmuyoruz.

sadece o kimseleri islam kahramanı gibi gösterip sapıkça şeyleri yaymaya çalışanları durdurmak gayesindeyiz.yaptığımız şeyde buna çabalamaktan başka birşey değil.

onlar kahraman gibi gösterilmeye kalkılmasa bizde pisliklerini sıralayacak değiliz.ki zaten hepsini sıralamıyoruz.

 

 

Harun Yahya'nın bir mason dönmesi olduğunu da biliyoruz. Fakat Rabb'in bizlere akıl, idrak ve sezgi gücünü verip bunları bünyemizde harmanlama kudretini yerleştirdiğini de biliyoruz değil mi? Şak diye Harun Yahya'yı silip atamaz ki kimse. O var, mevcut... Kurcalıyor öteden öteden. Okunmasın, izlenmesin diyemeyiz. ''Onu sevmiyorum'' demenin bile belirli raddeleri vardır. Bahsettiğim olay bu.

 

harun yahya ya gelince. o adamın mason dönmesi olduğunu bilmiyordum.sizden öğrenmiş oldum.benim karşı çıktığım şey o adamın yapmaya çalıştığı yanlıştır.

Share this post


Link to post
Share on other sites
harun yahya ya gelince. o adamın mason dönmesi olduğunu bilmiyordum.sizden öğrenmiş oldum.benim karşı çıktığım şey o adamın yapmaya çalıştığı yanlıştır.

 

"mason dönmesi" nasıl oluyor ? Yahudi dönmesi gibi mi ?

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...
Sign in to follow this  

×
×
  • Create New...