Muvazene 190 Report post Posted April 26, 2009 ÖLDÜRDÜLER! Tarihimi, kefenlik bir bez gibi dürdüler; Beni, dirilmesi yok ölümle öldürdüler! (1967) 1 Quote Share this post Link to post Share on other sites
Metafor 3 Report post Posted April 26, 2009 Öldürdüler ki ne öldürdüler. Hem mânevî, hem maddî olarak öldürdüler. Ama Allah, Üstad gibleri de gönderiyor elhamdülillah. Quote Share this post Link to post Share on other sites
Muvazene 190 Report post Posted April 26, 2009 Üstad’ın cumhuriyet devriyle birlikte baş gösteren sözde yenilik hareketlerine getirdiği tenkidlerden müteşekkil, hiciv niteliği taşıyan nefis bir şiiri. İslam ile yoğrulmuş bin yıllık devasa bir medeniyet, önce maarif ile temel eğitimde körpe dimağlara yanlış, çarpık, bozuk, iğrenilecek bir devir gibi anlatıldı. Tarih kitapları, kendi tarihine, kendi atasına düşman sözde tarihçilerce yanlı olarak yazıldı, tarihî gerçekler saklandı, tarihin hakiki manâda muhasebesi ve murakabesi yapılmayarak, sadece etrafındaki devletlerle savaşan ve antlaşma imzalayan, bunun da zerre kadar ruhuna inemeyen bir sahadan ibaret bırakıldı tarih. Devrimciler tarafından belirlenen bu politikanın yanı sıra, geçmiş nesiller ile bugünün kuşağı arasındaki ipleri tamamen koparmak, onların dünyasından uzaklaştırmak, onlarla iletişim kurmayı sağlayacak tek araç olan, tarihin ruhu, manâsı, özü, pırıltısı, herşeyinin muhafaza edildiği kitaplardan da el çekilmesini sağlamak ve tarihi tam olarak dürüp bir kenara koymak için dil devrimini de yaptılar. Tarihi kefenlik bir bez gibi dürmek için bundan iyisi yapılamazdı. Tersinden başarı. Tarihimizle birlikte, tarihimizin teşekkülünde en önemli unsur olan İslamiyet de dürülüp kaldırılınca, insanların İslamiyet yerine sarılmaları istenen başka bir sistem ortaya serildi devrimbaz kodamanlar tarafından. O sistem komünizmdi. Her şeyi materyalist felsefeye bağlayan, insan ilişkilerindeki her noktayı maddiyat çerçevesinde ele alan ve insanın mânevî dünyasını yok sayarak Allah ve öteki dünya hakikatini de reddeden komünizm, öldükten sonra dirilmeyi kabul etmediği için, kafasına girdiği insanları dirilmesi yok ölümle öldürmüştür. Komünizmin peşinden giden kitleler, Allah’a ve ona bağlı olarak ölümden sonraki dirilişe, hayata inanmadıkları için, Üstad’ın Sakarya şiirinde dediği gibi ‘giden ölümsüz gerçek (İslam) yerine, gelen ölümlü yalana bağlamışlardır. Dirilmesi yok ölümle ölen insanlardan biri de Aziz Nesin idi. Müslüman olmalarını kast ederek Türk milletinin enayi, %60’ının aptal olduğunu söyleyen Nesin, Nazım Hikmet’ten sonra bu topraklarda boy atmış ateist, komünistlerdendi. Çalışmalarıyla Sovyet dünyasında da ün kazanan Nesin, ölümünden önce İstanbul’da UNESCO desteği ile “aşırı dinciliğe karşı mücadele” konferansı düzenleyecekti. Dirilmesi yok ölümle öleceğine inananlardan sadece biri olan Nesin’in, koskoca bir ömrü boşa harcayışı ne ibretlik bir hayat hikâyesidir. Quote Share this post Link to post Share on other sites
Metafor 3 Report post Posted April 26, 2009 Aziz Nesin, İstanbul'da düzenlemeyi planladığı konferanstan önce 'bu konferansı düzenlemeden ölmeyeceğim' diyor. Ne hikmettir ki, düzenleyemeden ölüp gidiyor. Düzenleseydi epey fırtına kopardı herhalde. Epey olay çıkardı. Nedir bu ateistlerden çektiğimiz. Bir Vakit yazarının dediği gibi, ateşi bol olsun. Quote Share this post Link to post Share on other sites
mukarrabin 103 Report post Posted April 27, 2009 rûhu şâd olsun... Quote Share this post Link to post Share on other sites
yavuzlenk 26 Report post Posted April 27, 2009 iki mısra ama bir kitap... 1 Quote Share this post Link to post Share on other sites
mumin 414 Report post Posted April 5, 2013 Devrim,cumhuriyet dedikleri aslında bizzat düzenleyenlerin bile beklemediği bir netice doğurdu. Güvercin bekliyorlardı fare çıktı. Bir idrak bir beyin kamil Müslüman ve Türkse buna gönül rahatlığı ile kalkışması imkansızdı. İmam hatiplerin, medreselerin, mekteplerin kapatılmasından sonra İHL'leri tekrar açtırma sebeplerinden biri de komünizmin gençlikte derin tahribiydi. Kefenleyecek, namaz kıldıracak imam yokluğundan bahsetmiyorum ama ilk zikrettiğim sebep tam bir ironi. Kucağına keyfi oturduğun Batı'nın empoze etmeye çalıştığı ve hatta o idea uğruna mazine beton döktüğün koca çınar.. Sonra gençlik komünizme akıyor diye zorunlu ikişer saatlik din dersi koyma girişimleri. Bu da inkılaba ters bulunuyor ve "Fransa'daki gibi" ahlak dersleri koyalım deniyor. Fransa'da var ya bize de yakışırdı o elbise. Okuyoruz da koca bir eyvah çekiyoruz ve kaybettiklerimize vahh Quote Share this post Link to post Share on other sites