İbrahim Ethem - Ben sultan doğdum, bana saray gerek... Öyle bir saray ki, genişlikte en geniş de, darlıkta en dar...
Balıkçı - Saraya mı, saraya mı gidiyorsun...
İbrahim Ethem - Saraya!... ( Gömleğini uzatır ) İçine yalnız beyaz gömleklilerin alındığı... Kuma uzatılıp kalıbının çıkarıldığı... Boyuna göre yer verildiği... Saray!... İçinde kılıçlı böceklerin nöbet tuttuğu... Havaya, ışığa bile yasak denildiği... Darlığın genişliğe çevrildiği... Saray!...
( Gömleğini indirir, azametli tavır ) Ben, Belh Sultanı İbrahim Ethem, sarayıma gidiyorum!
Balıkçı - (Çığlık, çığlık) Ayrılma, kal !
İbrahim Ethem - Hiç ayrılmamaya, büsbütün kalmaya gidiyorum!
( Derinlerden, müziksiz koro halinde bir ilahi... )
Toprakta kimler yatur?
İğnesin suya atan,
Balıklara getirten,
İbrahim Ethem yatur!...