Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Ebubekirr

Avrupalı Yazarların Gözüyle Şanlı Osmanlı Devleti

Recommended Posts

Hırsızlara gelince, bunlar İstanbul'da son derece nadirdir. Ben Türkiye'de on dört sene kaldığım halde bu müddet zarfında hiçbir hırsızın orada ceza gördüğünü işitmedim.Yol kesen haydutların cezası kazıktır. Ben bu memlekette geçirdiğim süre içerisinde yalnız altı haydutun kazıklandığını işittim. Onlar da hep Rum cinsindendi. Türkiye'de yankesiciliğin ne olduğu mâlum değildir, onun için ceplerin el çabukluğundan korkusu yoktur.

 

 

A. de la Motraye isimli gezginin "Voyages en Europe, Asie et Afrique" adlı kitabının 1727 yılında yayınlanan La Haye baskısının birinci cildinin 258. sayfasından...

 

 

***

 

 

Gerek İstanbul'da, gerek Osmanlı İmparatorluğu'nun bütün şehirlerinde hüküm süren emniyet ve asayiş hiçbir tereddüde imkan bırakmayacak surette ispat etmektedir ki Türkler hiçbir zaman görülmemiş derecede medenîdirler ve o kadar uzun zaman haklı olarak itham edilmelerine rağmen bugün barbarlıkla artık hemen hemen hiç alakaları kalmamıştır.

 

 

Türk ve İslam düşmanı Guer isimli avukatın 1747 yılında Paris'te yayınlanan "Moeurs et usages des Turcs" adlı kitabının ikinci cildinin 188. sayfasındaki itirafları.

 

 

***

 

 

Bu çok önemli başkentte dükkâncı herkesçe mâlum namaz saatlerinde dükkânını açık bırakıp gittiği ve geceleri evlerin kapıları alelâde bir mandalla kapatıldığı halde senede yalnız dört hırsızlık vakası bile olmaz. Ahalisi sırf Hristiyanlardan meydana gelen Galata ve Beyoğlu'nda ise hırsızlık ve cinayet vakaları duyulmadan gün geçmez.

 

 

A.Ubicini, La Turquie, Paris 1955, syf 339-330

 

 

***

 

 

İnanılmaz şey! Barbarlar diyarında ve muazzam bir şehrin o muazzam batakhanesinde ne cinayet, ne cebir, ne de şiddet oluyor, herkesin hukuku eşitlik esasına göre temin ediliyor,

 

bütün bedbahtlar emin bir sığınak buluyor ve büyük küçük, Müslüman Hristiyan hep aynı adalete tabî tutuluyordu.

 

 

A.Ubicini, La Turquie, Paris 1955, syf 437

 

 

***

 

 

Osmanlı Türkleri, toplum ve fert olarak ahlâklarının ciddiyetini Şeriatın iffet ve hâyâ hükümlerine borçludurlar. Ahlakî ve dînî bir hukuk sisteminin zorunlu bir sonucu olan bu durumun, barbarlık örf ve adetlerinden, milletin göçebeliğinden ve kocaların kıskançlığından kaynaklandığını ileri sürmek haksızlıktır.

 

 

Mouradgea d'Ohsson'un 1791 yılında yayınlanan "Tableau Général de l'Empire ottoman" isimli kitabının dördüncü cildinin birinci kısmının 263-264. sayfalarından...

 

 

***

 

 

Avrupa başkentlerindeki sahte nezâketle hiçbir alâkası olmayan Müslüman Türk nezâketinden bahse mecbur olduğumu zannediyorum. Avrupa'da nezâket çoğu defa kin ve garazla hıyanet ve ihaneti örten bir perde olduğu halde, Türklerde aksine millî karakterlerini meydana getiren sarsılmaz hakkaniyet ve adalet ile iyilik severlik ruhunun tabî bir neticesidir. Zaten Kuran'da nezakete dair ayetler vardır ve o mukaddes kanunun bütün düsturları gibi bu ayetler de aynen ve harfiyen tatbik edilir.

 

 

Dr. A.Brayer'nin 1836 yılında yayınlanan "Neuf années a Constantinopla" adlı eserinin birinci cildinin 293. sayfasından...

 

 

***

 

 

Türk dilini tetkik ederken konuşma lehçesinin muntazam ve fevkalâde mükemmel bir sıra düzeni, kulağa hafifçe yansıyan muhteşem ve ölçülü sesleri, ahenk kanunu ve nihayet uzun ve kısa seslerin bir nevî mûsiki'yi andıran tatlı akışı karşısında hayran kalmamak kabil değildir. İnsan bu dilin bir bilim kurulu tarafından özellikle düzenlenmiş mantıkî esaslardan doğmuş olduğuna hükmedecek hâle gelmektedir.

 

 

Rahip Viguier, Eléments de la langue turque, İstanbul, 1787

 

 

***

 

 

Halkın ve bilhassa fakir tabakanın en zarurî ihtiyaç maddeleri üzerine en ehemmiyetsiz bir verginin bile konulmasını yasaklayan, o gibi maddeleri en ucuz fiyatla sattırmayı en şerefli vazife bilen, tartılarla ölçüleri en sıkı kontrole tabii tutturan ve ıslah kabul etmez istifçi ve vurgunculara ölüm cezası verdiren de o ruhtur.

 

 

Dr. A.Brayer'nin 1836 yılında yayınlanan "Neuf années a Constantinopla" adlı eserinin birinci cildinin 286. sayfasından...

 

 

***

 

 

Şu noktada hemen bütün Dünya aynı kanaattedir. Yeni Türk, eski Türk'ün değerinde değildir. Bizim kumaşlarımızı, her Türlü refah vasıtalarımızı, ayıplarımızla kötülüklerimizi, mânâsızlıklarımızı benimsemiştir, fakat anlayışımız ile fikirlerimizi henüz kabul etmediği için bu yarım yamalak başkalaşma ve dönüşüm esnasında kendisindeki eski Osmanlı Türk karakterinin bütün iyi taraflarını da kaybetmiştir.

 

 

Eski Türk'ün, "Batı medeniyetinin türettikleri" olarak görüp değer vermediği bu gençler, gerçekten de tembel, kabiliyetsiz, imansız, parar düşkünü, Avrupa taklitçisi, her türlü millî anânenin düşmanı ve uşak ruhlu sürü sürü memurlardan ve atalarının pabuçları olamayacak kadar küstah, hâyâsız, ahlâksız bir nevî "şık gençlik" güruhundan ibarettir.

 

 

Meşhur İtalyan edebiyatçı Edmondo de Amicis'in "Constantinople" adıyla Fransızca'ya çevrilen eserinin 1883 Paris baskısının 425-426. sayfalarından...

 

 

*****

 

 

Not: O dönemde Avrupa'da Türk ifadesi sadece Türk kavmi için değil bütün müslümanlar için kullanılyordu. Hatta Hindistan'dan Avrupa'ya giden müslümanlara bile Türk deniyordu.

 

Yukarıda okuduğunuz bu bilgileri video hazırlamak için bilgisayara aktarmıştım. Daha sonra paylaşmak ihtiyacı duydum. Hazırladığım videoya buradan bakabilirsiniz:

 

http://video.yahoo.com/watch/6129677/15920936

 

Veya:

 

 

Videolar sert içeriklidir her yerde paylaşmayın.

 

Hatta bundan huylanan yöneticilerimiz bu yazıyı bile silebilirler.

 

Hoşçakalın.

 

  • Like 2

Share this post


Link to post
Share on other sites

Fatih Sultan Mehmed Han Hazretlerinin bir sözü var İtalyanlara;

 

"Bizim yaşadıklarımıza sizin hayalleriniz yetişemez,canımızı sıkmayın o çizmeyi ayağımıza giyeriz" diye.

  • Like 2

Share this post


Link to post
Share on other sites

Osmanlı Ahlakı denen birşey vardı.Kimse çalmaz,çırpmaz,harama yan gözle bakmaz,zina yapmazlardı,dindarlardı.Şimdi ise hal ortada...

 

Avrupalılar Osmanlı'dan korktuğu kadar hiçbir devletten korkmazdı.Bu yüzden zaten Fatih Sultan Mehmed vefat ettiği zaman bunu kutlamışlardır,eğlenmişlerdir.Çünkü Fatih Sultan Mehmet Osmanlı'nın Şanı, İslam'ın komutanı,Kafirlerin korkulu kabusuydu.

 

Peygamber Efendimizin de buyurduğu gibi :

 

 

“Kostantiniye (İstanbul) muhakkak fethedilecektir. Onu fetheden emir ne güzel emir; onu fetheden ordu ne güzel ordudur.”

 

Fetih Hadîsinin Kaynakları:

 

Hadîsin geçtiği kaynaklar kronolojik olarak şöyledir:

 

Buhârî (öl. 870)virgul.gif et-Târih’ul Kebîr

Ahmed b. Hanbel (öl. 855)virgul.gif Müsned

Taberânî (öl. 971)virgul.gif el-Mûcem’ül-Kebîr

İbn Kani (öl. 962)virgul.gif Mûcem’üs-Sahâbe

Hâkim en-Nisâbûrî (öl. 1014)virgul.gif el-Müstedrek Alâ’s-Sahihayn

Bezzâr (öl. 905)virgul.gif Müsned

 

 

Selametle kalın;

 

Saygılarımla...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...

×
×
  • Create New...