Sinema Ve Tv'de Necip Fazıl

[Muvazene 190]

Üstad Necip Fazıl; yazdığı senaryo romanları, senaryoları ve televizyona uyarlanan tiyatro eserleri ile sinema ve televizyon alanında da "olay adam" olmuştu. "İdeologya örgüsü" isimli eserinde, bir sanat ve tebliğ vasıtası olarak sinema konusunda önemle durmuştur. Bu görüşleri ışığında yazdığı orijinal senaryolar ve senaryo romanları ne yazık ki Türk sinemasını yönetenlerce gereğince değerlendirilememiştir. Bir kumarbazın hayatını anlatan "Nam-ı diğer Parmaksız Salih" isimli senaryosu And Film sahibi Yönetmen Turgut N.Demirağ tarafından iki defa filme alınmış ve geniş ilgi görmüştür. Tulumbacıların maceraları çerçevesinde eski istanbul hayatından kesitler veren "Yangın var" senaryosu da yönetmen Lütfü Ö.Akad tarafından filme alınmış ve Türk sinemasının klasik filmleri arasına girmiştir.

 

1963 yılında yeni istanbul Gazetesinde sinema yazıları yazarı olarak ve rejisör asistanlığı yaparak girdiğim sinema alanında; fikirleri ve eserleri ile üstadın üzerimde büyük emeği ve hakkı vardır. Diyebilirim ki üstadın eserlerini filme almak gayesiyle bu alana girdim. Yönetmenliğini yaptığım bütün filmlerde onun eserlerinden faydalanmaya çalıştım. Bunlar arasında "Deprem" ve "Sen bana ölümü yendirdin" senaryolarından faydalanarak hazırladığım "Çile" ve "Zehra" filmleri başta gelir. İtiraf etmeliyim ki; Türk sinemasının maddi ve teknik imkânlarının darlığı ve sansür problemi yüzünden hiçbiri, üstada lâyık çalışmalar olmadı. Bunun acısını hala çekerim. Halen elimde bulunan orijinal iki senaryosunu, lâyık olduğu çalışmayla filme çekmek en büyük arzumdur.

Allaha şükürler olsun ki "Bir adam yaratmak" isimli televizyon oyununu çekmek nasip oldu ve vazifemi bir ölçüde yerine getirebildim.

 

1938 yılında yazdığı ve İstanbul Şehir Tiyatrolarında oynanan "Bir adam yaratmak" piyesini, 40 yıl sonra üç bölümlük televizyon oyunu halinde televizyona aktarma konusunda yapımcı arkadaşım Ahmed Bayazıd ile birlikte üstada açarak gerekli izni aldığımızda üzerimdeki yükün ağırlığından ezilecek halde idim. Çünkü Üstad 40 yıl önce büyük Tiyatro adamı Muhsin Ertuğrul tarafından sahneye konan ve başrolü oynanan temsili halâ unutamıyordu. Bugünkü tiyatro ve sinema birikimi ile eserini , gerektiği kalite ve mükemmeliyetle gerçekleştiremeyeceğimizden endişe ediyordu. Eserin televizyonda yayını olay oldu. Türkiye'nin her yanından tebrikler yağıyordu. Basının ilgisi büyüktü ve müsbetti. Televizyonda yayın bittikten sonra Üstad küçük bir sohbette olayının değerlendirmesini yaparken "Korktuğum gibi olmadı..." diyordu. Bundan aldığımız cesaretle, yine Ahmed Bayazıd arkadaşımla birlikte bu defa "Reis Bey" piyesinin üzerinde çalışarak, televizyona uyarlamasını yaptık. Fakat maalesef oyunun çekimini gerçekleştiremedik, ölüm yıldönümünde "Reis Bey" isimli TV oyunu ile üstadın hatırasını anmak, en büyük emelimdir. Allahtan gani gani rahmet dilerim. Nur içinde yatsın.

 

(Yücel Çakmaklı, Türk Edebiyatı Dergisi - Temmuz 1983)