Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Muvazene

Muhammed İkbal'in Sapkınlığı Üzerine

Recommended Posts

Daha önceden açılan şuradaki başlık vesilesiyle, Muhammed İkbal'in reformist ve ehl-i sünnet dışı görüşlerinin olup olmadığına dair küçük bir tartışma yapılmıştı. M.İkbal'in "İslam Düşüncesi" adını taşıyan kitabından aşağıya yapmış olduğum bazı iktibaslar ile onun nasıl bir çizgide olduğunu görelim:

 

*Hz. Peygamberin kayınbabası ve en yakın sahabelerinden biri olan hz. Ebubekir, iç karışıklık tehlikesinin baş göstermesi nedeniyle, biraz aceleyle ve düzensiz bir şekilde halife seçilmiştir. (sayfa 9)

 

*Dini bir sisteme yaklaşırken başvurulacak üç temel bakış açısı vardır: Birincisi, Üstadın bakış açısı; ikincisi, yorumcunun bakış açısı, üçüncüsü ise eleştirel araştırmacının bakış açısı. s.45

 

*Ben burada eleştirel bakışı benimseyen araştırmacının yaklaşımını benimseyerek İslam’a bakmaya çalışacağım. s.47

 

*Eleştirel yöntemi benimseyen din araştırmacısının konusunu incelerken ve irdelerken nasıl bir yaklaşım biçimine sahip olduğunu biraz önce kısa ve özlü bir şekilde göstermiştim. O halde şimdi bu kısa makalenin elverdiği yer ölçüsünce, eleştirel yaklaşımı benimseyen bir araştırmacı olarak İslam'la ilgili bütün soruları sorabilmenin ve bu dini sistemin gerçek manasını gün ışığına çıkarabilecek cevaplar verebilmenin benim için tam olarak henüz mümkün olmadığını ifade etmek zorundayım. s.49

 

*Tam bu noktada, şeytana bir ölçüde hayranlık duyduğumu itiraf etmekle okuyucuyu rahatsız etmemiş olacağımı umuyorum. Açıkça kendisinden düşük olduğuna inandığı Hz. Adam’in secde etmeyi reddetmekle, şeytan, kanaatimce, nasıl ki, kara kurbağasının güzel ve çekici gözleri onu fiziki görünümü bakımından itici ve iğrenç olmaktan kurtarmışsa, manevi isyanından ve kirlenmişliğinden kurtarabilecek bir karakter özelliği olan yüksek bir kendine saygı duygusu sergilemiştir. Ve ben Yüce Allah’ın, şeytanı, takatsiz, zayıf insanlığın atasının önünde kendisini düşük konuma ittiği için Hz. Adem’e secde etmeyi reddetmediğini, bilakis, Kainat’ın Yegane Hakim’inin iradesine mutlak anlamda itaat etmeyi redettiği için cezalandırdığını düşünüyorum. s.63

 

*(Münevver Ayaşlı’nın "Haminne’nin Suret Aynası" kitabında M. İkbal ile ilgili bir tesbiti, İkbal'in bu sapık görüşünün nasıl bir fikre dayandığına işaret ediyor :“İkbal, egonun yani benliğin şahsiyeti geliştirdiği ve kuvvetlendirdiğini iddia eder.” s. 134 )

 

*Ben, bu lanet olası dini ve sosyal mezhepçiliği, ayrılıkçılığı kınıyorum. Allah adına, insanlık adına, Hz. Musa adına, Hz. İsa adına ve O’nun adına –ben bu yüce ismi düşündüğüm zaman, tefekküre daldığım zaman, ruhumun derinliklerinde, tellerinde bir kıpırdanma, alev alev yüyüyen bir duydu atei yanıveriyor- evet, insanlığa özgürlük ve eşitlik nihai mesajını getiren o yüce peygamberin adına bu ayrılıkçılıkları kınıyorum.

 

*İslam tek ve parçalanamaz bir bütündür. İslamda etrafı kalın duvarlarla örülmüş ve mezhepçilik taassubu, ayrılığa yol açacak, parçalanmaya neden olacak, Müslümanları birbirine düşürecek bir Vehhabilik, bir Şiilik, bir Mirzacılık, bir Sünnilik anlayışına yer yoktur. S.80

 

*(Sünnilik dışında kalan Vehhabilik, Şiilik gibi sapık kolları ehl-i sünnet itikadındaki herkes reddeder. Lakin; mezhepçiliği kınıyorum, reddediyorum diyerek sünniliği de İslam'ın parçalanmasına sebep olan mezheplerden biri olarak kabul ederek sünniliği (yani ehli sünneti de) reddeden bir bakış, reformist, mezhepsiz ve sapık bir bakıştır)İslam’ın kutsal kitabına göre, kadınların toplumda çeşitli yerlerden ayrı tutulmalarıyla ilgili bazı kurallar vardır. Örtü/nme, bunlardan yalnızca biridir. Bir diğer kural ise, erkeklerle kadınlar buluştukları, bir araya geldikleri zaman, birbirlerinin gözlerine doğrudan bakmamaları gerektiği kuralıdır. Eğer bu evrensel / yaygın olarak uygulanan bir kural olmuş olsaydı, belki de o bildik örtünmeye gerek kalmayabilirdi. s.97

 

*Bazı fakihlere göre kadın, İslam’ın halifesi olarak bile seçilebilir. s.99

 

*Ancak bana göre, kültürel açıdan konuşmak gerekirse, daha da önem arz eden nokta, mirac hikayesinin ortalama Müslüman üzerinde her zaman yaptığı o büyüleyici etki ile Müslüman düşüncesinin ve muhayyilesinin mirac hikayesini ele alış tarzıdır. Bu, ortaçağ kültürünü sembolize eden İlahi Komedya’nın en yüce kısmını bir model, bir motif olarak teçhiz eden Muhyiddin İbn Arabi vasıtasıyla Dante gibi cins bir kafaya bile cezp edici bir şekilde hitap edebilen bir şey olduğuna göre, sadece dini dogma olmamalı, çok daha fazla, çok daha bir şey olmalı. s.104

 

*İmdi, hal böyle olunca, Descartes’in Method’unun [Metod Üzerine Nutuklar başlıklı kitabının] ve [Roger] Bacon’ın Novum Organum başlıklı kitabının kökeninin, Grek düşüncesini tartışan İbn Teymiye, Gazali, Razi ve Maktul / katledilen Şehabüddin Sühreverdi gibi Müslüman düşünürlere kadar götürüleceğine inanmam için haklı nedenlerim ve gerekçelerim var. s.106

----------------

 

Bu miktardaki iktibasla bile M. İkbal'in itikat çizgisini anlamak mümkün. Onun hakkında inceleme yapan ve makale yazanlar da İkbal'in tesiri altında kaldığı kişilere değinirken bu itikat çizgisinin kimlerden alındığını gösteriyor:

 

Prof. Dr. Abdülkadir Karahan'ın "Dr. M. İkbal ve Eserlerinden Seçmeler kitabından:

Batı etkisinden çok daha fazla İkbal'in edebi kişiliği, Doğu-İslam dünyasının mümtaz niteliklere sahip bazı mutasavvıf, şair ve bilgininin etkisile kendini bulmuş, olgunluğa kavuşmuştur, demekte hata yoktur. Hallac, Şebüsteri, Mevlana, Hafız, Bidil, Galib, Cemaleddin Afgani gibi zatlar bunların başlarında gelmektedir. S.48

-

Münevver Ayaşlı’nın "Haminne’nin Suret Aynası" kitabından:

Mısır’da yükselen bir sese de kulak verip ona da bağlanıyor İkbal: "Cemaleddin Efgani ve onun en büyük şakirdi Muhammed Abduh." S.143

-

Yard. Doç. Dr. Mehmet Katar'ın "Dinler Tarihi" kitabından:

"Muhammed İkbal gibi Müslüman düşünürler, Kuran’ın mesajını modern çağa göre yorumlamayı ve İslam’ın fikri değişim gücünü örneklerle göstermeyi başarmışlardır." s.181

Share this post


Link to post
Share on other sites

Kafalarda oluşan soru işaretlerine ilaç gibi gelecektir bu çalışma.Oldukça geniş kapsamlı ve açıklayıcı bir araştırma olmuş şahsım adına çok teşekkür ederim.

 

Hz. Peygamberin kayınbabası ve en yakın sahabelerinden biri olan hz. Ebubekir, iç karışıklık tehlikesinin baş göstermesi nedeniyle, biraz aceleyle ve düzensiz bir şekilde halife seçilmiştir. (sayfa 9)

 

Sadece bu sözü bile nasıl bir insan olduğunu kısaca özetleyebilir...

Share this post


Link to post
Share on other sites
*Tam bu noktada, şeytana bir ölçüde hayranlık duyduğumu itiraf etmekle okuyucuyu rahatsız etmemiş olacağımı umuyorum.

Şeytana hayranlık duyan bir sapığı da ilk defa görüyorum. :)

Share this post


Link to post
Share on other sites

Allah razı olsun sizden,çok güzel bir çalışma yapmışsınız...

 

bazı kendinibilmezler de Üstadımız Necip Fazılın adının yanına Muhammed İklbalin adını yazıp ikisini de farklı ülkelerde aynı gaye uğruna mücadele etmiş şekilde göstermektedirler.

 

çok açıklayıcı olmuş...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Allah razı olsun Reyhan Hanım, güzel bir paylaşım oldu. Umarım eleştirenler artık nasıl eleştireceklerini öğrenmişlerdir. Teşekkür ederim.

Allah'a emanet olunuz...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Reyhan Hanım;

Sünnet ve cemaat ehlinden birisi olarak(Allah layık eylesin) "sapkınlık" ifadesini kullanmanız beni rahatsız etti. Üstadın kişilere değer hükmü vermesini anlarım da, siz kime istinaden "sapkın" yaftasını yapıştırdınız. Üstadın Muhammed İkbal ile ilgili bir hükmü var mı? yahut başka DEĞERLİ bir zatın... Siz tabiiki kendi bilgi birikiminize istinaden kendi içinizde bir şeyler düşünme, ŞÜPHE DUYMA liyakatine sahipsinizdir. Fakat kendi çıkarımlarınızdan yola çıkarak alenen Sapkın damgasını vurmanız bana doğru gelmedi.

acaba ben mi yanlış anladım?Bir takım iktibaslar yapmışsınız amma bunlardan çıkardığınız sapkınlık hükmü size ait. Hiç bir hakiki islam aliminin hükmünü, yorumunu görmedim ben. belki dikkatsizce okumuşumdur.

Ya siz yanlış anladıysanız,yahut yazdıkları sapkınlık derecesinde yanlışlar değilse...Sonuçta o "la ilahe illallah muhammedun rasulullah" diyen bir müslüman...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Sayın kübra kardeşim,

M.İkbal'in kitabından iktibas ettiğim yukarıdaki fikirler ehli sünnete zıttır. Dinimizde kadın halife olabilir mi? Olamaz. Ama M.İkbal, bu meseleyi kendine göre yorumlayan diğer sapkınları örnek göstererek olabileceğini iddia ediyor. Bu sadece tek bir örnek. Diğer iktibaslarda da ehli sünnete aykırı görüşleri vardır. Din sahasında söz söyleyen insanlar ya ehli sünnettir, ya da ehli sünnet dışıdır. Ki ikinci kesim, kendi itikadlarının bozuk olmasının yanında diğer insanların da itikadlarının bozulmasına sebep oldukları için çok tehlikeli bir konumdadırlar. Siz bu fikirleri savunan birinin neye ve kime istinaden sapkın olmadığını söylüyorsunuz? Sonuçta doğru yolun sapık kollarında yer alan her kişi de "La ilahe illallah Muhammedun rasulullah" diyordu. Diyordu lakin gökteki yıldızlar gibi olan sahabe efendilerimizi takip etmek, onlara uymak yerine kendi akıllarının ve nefslerinin yolundan giderek sapkınlığa düşmüşlerdir.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Muhammed İkbal kimdir?

 

Sual: Yamuk kişiler, Muhammed İkbali çok övüyor. Acaba İkbal de mi reformcudur?

CEVAP

İkbal, Pakistanın millî şairidir. 1905te öğrenim için gittiği Avrupada üç yıl kaldı ve düşüncelerinde büyük değişiklikler oldu. 1908de Lahora dönerek Felsefe ve İngiliz Edebiyatı öğretmenliği yaptı.

 

1923te İngilizler kendisine Sir ünvanı verdi. Bu arada, meşhur şarkiyatçı İngiliz Sir Thomas Arnold ile tanıştı, kurduğu yakın dostluk İkbalin düşüncesini etkiledi. Onun tavsiyesi üzerine Avrupaya gidip, burada felsefecilerden ders gördü. Bütün bunlar İkbalin üzerinde büyük tesir yaptı. Ehl-i sünnet âlimlerinin tuttuğu doğru yolu bırakıp, Batılı müsteşriklerin metotlarına kaymasına sebep oldu.

 

İslâmiyet karşısında felsefe ve aklı ön planda tutan bu metotlar, İkbalin düşünce ve fikirlerini de şekillendirerek, din konusunda kendine mahsus ve İslâm âlimleri tarafından reddedilen görüşler öne sürmesi neticesini de beraberinde getirdi.

 

İkbalin İslâmda dinî düşüncenin yeniden kuruluşu adıyla tanınan, 1928de Madras İslâm Derneğinin kurslarındaki konuşmaları, reformcu görüşlerle doludur. Onun bu reformcu görüşleri, İslamiyetin nakil yoluna ters oluşu sebebiyle, âlimlerce kabul görmedi.

 

Eserlerinde, Abduh ve Efgani gibi mason reformcuların fikirlerine genişçe yer verdi. İkbalin şahsiyetinin en önemli taraflarından biri de, İngilizlerin arzusuna uygun olarak, bağımsız Pakistanın kuruluşu için yaptığı çalışmalarıdır.

 

İngilizler, Pakistanı Hindistandan ayırıp küçük lokma hâlinde yutmak istiyorlardı. İkbal, 1931 ve 1932de Londrada yapılan toplantılara delege olarak çağrıldı ve burada da aynı fikri destekler konuşmalar yaptı. Yazdığı makale ve mektuplarda da ısrarla aynı fikri işledi.

 

İkbal, Cinnaha yazdığı mektuplarda; İngiliz hükümetinin, Hindistan Müslümanlarının Pakistan adı altında ayrı bir devlet kurmalarını istediğini belirtti. İkbalin bu çalışmaları, takdirle karşılanıp bağımsızlığın sembol şahsiyeti sayıldı.

 

Ölümünden 9 yıl sonra 1947de Pakistan bağımsızlığına kavuştu. Bu bağımsızlık, Hindistanda bir türlü tam hâkimiyet kuramayan İngilizlerin, Müslümanları parçalayarak hem Pakistana, hem de Hindistana daha kolay hâkim olmak için takip ettikleri bir siyasetin neticesidir. (Y. Rehber Ans.)

 

http://www.dinimizislam.com/detay.asp?Aid=4986

Share this post


Link to post
Share on other sites

Naçizane Bir Sorum Olacaktı;

Muhammed İkbal' in Osmanlı İmparatorlığu'nun Savaş Esnasında Lahor'un Meydanında Yapılan Yardım Toplantısında, Çıkıp "Ben Şu Anda Karşımda Efendimizi Görüyorum Soruyor Bana İkbal Sen Ne Veriyorsun"

"Ya Resulallah, Ben Bir Gedayım Sana Verebilecek Ne Param Var Ne Pulum Var Kabul Buyurursan Ben de Müslüman Bir Türk Olarak Sana Bir Bardak Kanımı Takdim Edeceğim.."

Olayı Gerçekleşmiş midir ?

Share this post


Link to post
Share on other sites

Naçizane Bir Sorum Olacaktı;

Muhammed İkbal' in Osmanlı İmparatorlığu'nun Savaş Esnasında Lahor'un Meydanında Yapılan Yardım Toplantısında, Çıkıp "Ben Şu Anda Karşımda Efendimizi Görüyorum Soruyor Bana İkbal Sen Ne Veriyorsun"

"Ya Resulallah, Ben Bir Gedayım Sana Verebilecek Ne Param Var Ne Pulum Var Kabul Buyurursan Ben de Müslüman Bir Türk Olarak Sana Bir Bardak Kanımı Takdim Edeceğim.."

Olayı Gerçekleşmiş midir ?

 

Bu yazdığınız hangi kaynakta geçiyor yahut kulaktan dolma bir duyum mu? İki çeşit fikir yürütülebilir; doğru da olsa yanlış da olsa bu sayfada tespit edilen sapkın fikirlerin babası İkbal'dir. Sizin ortaya koymuş olduğunuz mevzu olsun yahut ehl-i sünnet olan bir alim merhum Bayram Ali Hoca'nın vaktiyle dile getirdiği "Mevlana Hz.nin (manen) yetiştirdiği en büyük adamlardan biri Muhammed İkbal'dir..İkbal'in bütün eserlerini almışımdır..O M.İkbal dedi ki ; " Müslümanı gavur yapan adama molla derler..?! " eee nerde şimdi molla ? " sözü yukarıdaki saptamaların gölgesinde kalıyor. Bahsini ettiğiniz durum sahih olsa bile anlaşılan İkbal sonraki vaziyetini muhafaza edememiş ve de hak çizgiden kaymıştır. Açıkçası bu hadisenin gerçekleşip gerçekleşmediği konusunda bilgi sahibi değilim fakat hakikat olsa bile artık İkbal'in gözümüzdeki mevkisi bellidir. Belam İbni Baura'yı da biliriz, nasıl öldüğünü de zira aslolan akıbetin ne şekil olduğudur.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...

×
×
  • Create New...