NFK-Fan 285 Report post Posted February 13, 2006 İSTASYON Burda gelir insana, Boş günlerin usancı. Çalar birden kampana, Ölüm çanından acı. Sonra bir düdük öter, Kesik çığlıklarla der: Burdan bildik gidenler, Yarın döner yabancı... (NFK/1928) Share this post Link to post Share on other sites
mukarrabin 103 Report post Posted February 25, 2009 ayrılığın hüznü ve yılların sebeb olduğu yabancılık... bâzen ayların, bâzense günlerin neden olduğu uzaklık... rûhu şâd olsun... Share this post Link to post Share on other sites
e-selcuk 25 Report post Posted February 25, 2009 "Burdan bildik gidenler Yarın döner yabancı" bu mısrada Üstad ne demek istiyor acaba... Share this post Link to post Share on other sites
Muvazene 190 Report post Posted February 28, 2009 Üstadın bohemlik döneminde yazdığı bir şiir. İstasyon mefhumu gerçek anlamında veya mecazi manada kullanılmış olabilir. İstasyon, insanların yolculuk yaparak bulunduğu yeri değiştirmesini sağlayan, vatanlarından ayrılıp gurbete gitmelerine veya gurbet elden sılaya dönmelerine ortam hazırlayan bir mekân. Üstadın şiirinde istasyon, bıkma duygusunun yaşandığı bir mahiyete sahip ilk iki mısraya göre. Boş günlerin usancı, istasyonda insanın karşısına çıkıyor. Birden çalan kampana neden ölüm çanından acı? Ölümden daha acı ne vardır bu dünyada? Kampana, trenin kalkış vaktini bildirmek için çalıyorsa, yani başka bir yere gidecek olan insanın gidiş vakti geldiyse, ölüm çanından acı olmasının sebebi, ayrılığa sebep oluşundandır. Tabi Üstad, bu şiirin ilk kıtasında bir istasyonun sebep olduğu ayrılık duygusunu mu işlemiştir, tam emin değilim. İkinci kıtada trenin öten düdüğüne kişileştirme sanatı yüklenerek bir söz söyletiliyor. Ki kalkış esnasında trenlerin düdüğü çığlık atan bir insanın sesindeki keskinliğe sahiptir. Ve bu keskin düdük sesi, çığlık çığlık konuşan bir insana benzetilerek ona şöyle söylettiriliyor: "Burdan bildik gidenler, Yarın döner yabancı..." Şiirin manasını kesin olarak çözdürecek mısralar tam da bunlar. Eğer İstasyon mefhumu, yukarıdaki anlatıma göre ele alındıysa, istasyondaki tren ile buradan uzaklaşanlar, buradan başka yerlere gidenler, geri döndüklerinde bir yabancı olarak, buralara yabancılaşmış olarak dönecekler. Peki bu yabancılaşmanın sebebi nedir? Bildik gidip de yabancı olarak dönüyorsa insan, ruhen, zihnen, fikren bir değişime uğramıştır. Bu tren insanları nereye götürmüştür ki, o bildik gidenler yarın yabancı döneceklerdir? Şiiri çözmeye çalışırken de karşımıza bir çok soru çıkabiliyor. Ki şiirdeki istasyonun gerçek manasıyla kullanıldığını pek sanmıyorum son mısralardan dolayı. Mecaza yönelik bir anlatım kendini hissettiriyor. Şiire daha geniş açıdan bakan arkadaşlarımızın yorumlarını bekliyorum. Share this post Link to post Share on other sites
mukarrabin 103 Report post Posted February 28, 2009 üstâd'ın bulunduğu bir istasyonda gördüklerinin, düşündüklerinin resmidir gibi geldi şiir... belki hâlâ o istasyonda bulunduğu vakit doğdu şiir... belkide istasyonda bulunduğun günün akşamında, evinde iken... yada bir hafta, bir ay sonrasında bilmem nerede?... son iki mısrada kişinin bir bildiğini bilmem nereye uğurlamasından sonra o kişinin yarın (yahut yıllar yıllar sonra) tekrar dönüşünde zamanın (ve mekanın) insanda sebep olabileceği zahiri ve batınî değişiklik sebebi ile nasıl tanınmaz, tanınamaz bir hâle gelebileceği anlatılmak istenmiş gibi... tabi hep "gibi" ve "belki"lerden ibaret düşüncelerimiz... hakîkat; "mânâ şairin kalbindedir" derler ya... doğrudur... ve de doğrusunu üstâd bilir diyelim... vesselam... Share this post Link to post Share on other sites