Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]

kaldırım

Üye
  • Content Count

    8
  • Joined

  • Last visited

Posts posted by kaldırım


  1. Onu Anlat İşte

     

    İsmini almış tüm bebekler büyüdüğünde bir gün

     

    diyecekler geride kalanlara

     

    onu anlat işte!

     

    Her adımında bir cemre bırakarak yeryüzüne

     

    bir şehid bin acıyı boğarak geliyor

     

    gözlerinde alışık olduğumuz o ışıltı

     

    kervana eklenen bir yolcu gibi şahlanıyor

     

    ve haykırıyor:

     

    aydınlıktır, karanlığı yıkacak olan

     

    aydınlıktır, muhtaç olduğumuz

     

    Bize suikastler yazılmış

     

    - dün de öyleydi

     

    Kimbilir

     

    belki yarında öyle olacak

     

    kurnaz, modern, kahpe tuzaklar

     

    elimizde patlıyor

     

    ensemizde hissettiğimiz ihanetin soluğu

     

    ağıtlarla susturmak isteyecektir

     

    sert kayaları deşen

     

    engin denizlerde köpüren dalgalara yazılmış

     

    yürek sesimizi

     

     

     

    Ama biz ö ağıtlara sürgün gitmeyeceğiz

     

    ve o ihanet suretlerinin yanından

     

     

     

    Gördük ve yaşıyoruz

     

    artık bütün ölümlerimiz şiirlerle sırdaş

     

    artık ölüm boy veriyor Filistin cephesinde,

     

    dualarımızla suladığımız ve kızıla boyadığımız topraklarımızda...

     

     

     

    anımsadığımız tüm destanlardan biriktirdiğimiz yiğitliği

     

    alnında okuduk satır satır

     

    biz şehadet dedik,

     

    soğuk bir kış gününü sıcağa kardeş kılarak gidişine

     

    Tüm sözcükler yetersiz kalıyor seni anlatmakta

     

    zorlanıyorum

     

    bu yüzden yapacağım tek şey var

     

    gözlerindeki o ışıltıya yöneltmek tüm imgeleri

     

    ve seni tanıyanları bulup,

     

    ONU ANLAT İŞTE

     

    Diyebilmek


  2. Yüce Sevda

     

    Artık kıyamlara gebedir bekleyişlerimiz

     

    Adı konulmuş gecenin sabahında

     

    Saçlarımızda ay ışığı

     

    Başımız dimdik

     

    Yumruğumuz sımsıkı

     

    Ve dudaklarımızda dökülüyor

     

    O kutlu günlerin parolası

     

     

     

    Artık hissediyoruz

     

    Damarlarımızı titreten kanın sıcaklığını

     

    Artık

     

    Kur'an'la öğreniyoruz

     

    Suskunluğu ellerimizle öldürmeyi

     

     

     

    Artık

     

    Tevhidi bir gülümseyiştir

     

    Solgun yüzlerimizde usul usul beliren

     

    Ne yüce sevdadır

     

    Yüreklerden yüreklere taşan

     

    Erişildikçe erişilmez olan


  3. Dünün Eskimiş Kirleriydi Gözlerimde Kanattığım Düşler

     

    Kendimden uzak yılların

     

    Utançlığıyla uyandım bir sabah

     

    Beynim çakırkeyf

     

    düşüncelerim dumura uğramış...

     

    yüzümde,

     

    hırçın dalgaları eriten kulaçlarla

     

    yüzdüğümüz denizin çirkefliği

     

    boğazımda,

     

    ütopyaya attığımız sloganların açtığı yaranın sancısı

     

    geçmemiş henüz...

     

    çıplak, yalnız ve çürümüş bedenimin

     

    aynaları kirleten görüntüsünden iğrendim artık

     

    ve fecr-i sadığın bakire ağartısında yıkanıp

     

    La kılıcının bitmez dövüşkenliğiyle silkindim...

     

    Silkindikçe birer birer döküldü

     

    yanılgılarla tükettiğim ömrün ağırlığı

     

    yüreğim,

     

    ilk nefesimi çekerken ağladığım gün gibi atarken

     

    yürüdüm aydınlığa

     

    ardında fırtınalar estiren bir dünya bırakarak.


  4. Dünün Eskimiş Kirleriydi Gözlerimde Kanattığım Düşler

     

    Şeni, dünün burgacına gömdüm

     

    Çünkü, uzakça kaldın sevdanın şahikasına

     

    Çünkü, haykırtı indirdin geceme

     

    Dostluğun da batkın çıktı, şaşmaz.

     

    Sen, yanağımda bir ığıl serinliği

     

    Bir silgeçte eriyiveren

     

    Sen, ilk yazımın şergili

     

    Güneşimden kaçkın.

     

    Düşümün ürkek yazgısıymış

     

    Gönlüme açtığın bıçılgan

     

    Bak, nasılda siliverdim nazını

     

    Ördüğün perdelerde şavkı vuran gürlek çığlığımla

     

    Ve suskun görüngünde koptu ılgımın hengamesi

     

    Nihayet soluk alabildim.

     

    İşte, buradayım, izhara gerek yok

     

    Doğrulup adım attığımda umuda

     

    Göreceğim elbet

     

    Güleç yüzüyle bekleyen sevda kucağını.


  5. Bir Gece Mezarlıkta Çözülen Bilmece Gibi Masalım

     

    Fakat ey derviş sözlü şairler

     

    çoğunuz unuttunuz dönemeci

     

    yanıldınız!..

     

     

     

    Ölüm bir bilmeceydi hep çocuksu düşlerimi yoran

     

    bir dönemeçtir derdi rahmetli dedem

     

    yolumuzun üstünde bizi habersiz bekleyen

     

     

     

    neden tüccar kesilirdi mezarlıkta imamlar

     

    neden hep alıngandı suratlar

     

    merasim sonu telkinleri sordukça

     

    neden ilgisiz kalmazdım

     

    dâvûdî makâmıyla arkaya atılana

     

    inadına

     

    ve neden ölüler, fatihalar dilenirdi dirilerden

     

    neden ?

     

     

     

    söyleyin bana ey derviş sözlü şairler

     

    ölüm bana ne kadar uzak

     

    ve ne kadar yakın bana ölüm

     

     

     

    Derken

     

    günler ve geceler hep böyle sürerken

     

    bir kovalamaca noktalandı, bir gece mezarlıkta

     

    korktum ilk kez ölümden

     

    hangisini seçsem acaba, şu mezarlardan hangisine

     

    yatsam, oracıkta donakalsam upuzun

     

    farketmez hepsi birbirinden felaket!..

     

    Kaçsam, nereye kaçsam?

     

    bu sûr öncesi sessizlik yakalar boğar bent

     

    oysa bir zamanlar sultan değil miydi

     

    şimdi burada yatan bendegân...

     

     

     

    zaman inadına akışkandır mezarlıkta

     

    bir geriye akar, bir ileriye

     

    meğer gurbetteymişim ben

     

    mezara girmeden önce

     

    isyankâr bedenim yavaş yavaş bükülür

     

    anladım ki

     

    işte bilmece böyle çözülür:

     

     

     

    Şiirdeki mısra gibidir mezarlar

     

    ardısıra gelen, birbirini bütünleyen

     

    anlama anlam katan

     

    anlamı çoğaltan

     

    virgülse eğer, mezar taşları ölümün

     

    şu selviler de ünlem işareti

     

    hayat? hayat zaten üç noktadan ibaret

     

     

     

    Beyhude deli gönlüm

     

    beyhude debelenme

     

    ramak kaldı artık hazırlan

     

    bir tesadüf değil bu

     

    bir lütuftur sana sunulan...

     

     

     

    safra atıyorum artık nefsime, geçmişime gülerken

     

    yapmalıyım artık bîr yığınak

     

    ve boş kalmamalı bu sığınak

     

    fakat ey bağışlaması bol rabbim

     

    dinsin artık bu sağanak

     

    dinsin.


  6. Seyelan

     

    Kaç kez vurdular beni... kaç kez

     

    Yürünmeden önce kızıllığına fecrin

     

    Gömerim yüreğime heyecanlarımı

     

    Ve tüm acılarım soluklanır bedenimde

     

    O kutlu vaade koşarken her an

     

    İyi bilirim,

     

    Yeni yolcular beklerken bir kervan

     

    Hep birlikte söylenen

     

    Asırlardır bildiğimiz ezgidir bizi çeken

     

    ...

     

    Şimdi

     

    Kanımın her damlası bir seyelan

     

    Şirkin sığınaklarında patlayan

     

    El değmemiş tek kitabı açsan

     

    Derki:

     

    Bu O'nun vaadidir

     

    Ulaşılacaktır bir an...

     

    Sabret bu vaade, sabret...

     

    Sabret ki, gelsin geciktirdiğimiz özlem...

     

    ...

     

    Şimdi,

     

    Haykır sen de!..

     

    Haykır ey!

     

    Sözleri nehirler gibi çağlayan, haykır

     

    Haykır da gel yanımıza

     

    T.ŞEN


  7. İlk kayıt olur olmaz sitede aradığım konuya ulaşmanın mutluluğu içerisindeyim.

    Forum gerçekten dolu dolu.

    lise yıllarımızda NFK yı seven abilerimizin dilinden ezbere dinlerdik gençliğe hitabesini.

     

    duygulandım. yıllar öncesine döndüm. tüylerim o yıllardaki gibi yeniden ürperdi.

     

    forumu hazılayan herkesden allah razı olsun..

×
×
  • Create New...