Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]

Ebu_Zerr

Üye
  • Content Count

    32
  • Joined

  • Last visited

  • Days Won

    1

Posts posted by Ebu_Zerr


  1. ebu_zer kardeş yazdıklarınız okudum cevap yazmamak için kendimi zorladım. şu anda yazmaya çalıştığım bir kitaptan dolayı pek zamanım da yok. neyse... yazınızdaki çelişkileri göstermekle yetineceğim;

    1: "Evrensel İslam dini" demişsin. sonra üstadı eleştirmişsin. üstad da, "(İslamın Peygamberi)... Olur mu öyle şey?.. O mükevvenatın Peygamberi!.. Getirdiği din ise Hazreti Adem'den kendisine kadar gelen dinin tamamlığı... Ona îslâmın Peygamberi demekle tahdit vardır, tahsis vardır, bir köşeye koyma vardır!.. " demiş. bir yönüyle aynı şeyleri söylüyorsunuz. bu "aynı" hiç de aynı değil aslında..

    2:evrensel islam dini derken evrensel olmayan islam demek onu tahdit etmektir zaten. o zaman evrensel ibaresi gereksiz.

    3: eğer evrensel kelimesini, islam'ın kimsenin tekelinde olmadığını kastederek söylediyseniz, evet haklısınız. ama bu, herkes İslam'ı istediği gibi kullanacak anlamına gelmez. O zaman yine kendinizle çelişiyor olursunuz. çünkü, üstad'ın islam anlayışını eleştirmeniz yanlış olur. çünkü sizin kastettiğniz şey islam'ın kimsenin tekelinde olmayışı ise, sizin de tekeliniz de olmadığına göre, doğrunun kriteri siz değilsiniz anlamı çıkar ki, yazdığınız yazı gereksiz olur o zaman. dediğim gibi kimsenin tekelinde olmaması herkesin istediği şekilde el atması anlamını çıkarmamızı gerektirmez. islam ölçülerini ölçülerin istediği şekilde nasıl anlaşılacağının yolunu siz gösterebiliyorsanız buyrun...;

    4: üstad'ın at yarışından bahsetmiş ve delil olarak tanıdığınız birinden bahsetmişsiniz. daha sonra üstad'ı ezbercilikle itham etmişsiniz (öz kafatasımı ağzımdan kustum diyen bir zat için) delil olarak tanıdığınız kişiyi bir kenara bırakın üstad'ın "babıali" eserini okuyun, orada kendisi anlatmış. bu da sizin ezberci olduğunuzu göster miyormu?

    5: bir de "Abdülhakîm Arvasi Hazretlerinden önce Hamidullah'ı tanısaydı, onun düşüncelerini savunmaz mıydı" demişsiniz. eğer bu fikriniz de samimi iseniz, siz de hamidullah veya şimdi fikrini savunduğunuz kişilerden önce üstad'ı tanısaydınız hamidullah hakkında söylediklerinizin tersini mi söyleyecektiniz? böylesi bir yaklaşım bergsonun süre fikrine benziyor bir yönüyle. o zaman yazınız yine gereksiz olmaz mı? bu mesle bile başlı başına üzerinde durulması gereken bir mesle. u zamasın diye değinmeyeceğim...

    6: rabıta için bir ayet ya da hadis yok demişsiniz. aynı mantıkla dönüp size " rabıta diye birşey yok" şeklinde bir ayet ya da hadis gösterebilrmisin şeklinde sana sorulsa nasıl olur?

    size bir arkadaş tavsiye jung, freud, max plank, henri poincare, heizinbergi falan bir oku... daha niceleri var da acelem var ksusura bakma çıkmalıyım. Allah a emanet ol...

     

    İddialarınıza cevap vereyim.

     

    1,2 ve 3. maddelerinizden başlayalım önce. Ben evrensel İslam dini derken, İslam herhangi bir coğrafyanın,kavmin,aşiretin,kabilenin,cemaatin,tarikatın ve mezhebin değildir anlamını kastettim. Ben sıradan bir Müslüman olarak farklı yorumlara sahip insanları eleştirsem bu çok büyük bir etkiye neden olmaz. Ama eğer İslami hareketin ünlü bir ismi olsam o zaman etkilerim belki benim fikirlerimi araştıranları. Mesela Üstadın etki alanı çok genişti. Peki daha sakin ve daha ilmi reddiyeler yazamaz mıydı? Eğer eleştirdiği kişileri bu yönden incelemek isterseniz, Hamidullah hocayı tanıyanlardan nasıl bir yapıda olduğunu öğrenebilirsiniz.

     

    4- Babıali eserini okudum. Açıkçası pek mütevazilik sezemedim o kitapta. Belki de ben hatırlamıyorum. Okuyalı rahat 7-8 yıl olmuştur.

     

    5- İnanmayabilirsiniz ama benim fikir dünyasında ilk benimsediğim kişiler Necip Fazıl vb. fikir adamlarının eserleriydi, dini açıdan bakarsak da doğal olarak geleneksel Sünni yorumu benimsemiştim. Ama o yıllarımın boşa gittiğini düşünüyorum. Keşke hiç tanımasaydım eskiden etkilendiğim fikirleri ve tasavvufi ekolleri. Belki sadece nötr olurdum o kesimlere karşı, ama şu an negatif bakıyorum maalesef.

     

    6-Ben bazı tarikatların savunduğu anlamda rabıtanın olmadığını söyledim. Ben rabıta yoktur demedim. Rabıta sevdiğiniz bir alimi düşünmek, göz önünde canlandırmaktır. Buna kimse İslamda yok demedi zaten. Ama nerede var, abdest alıp bazı zikirler çekip sonra hareketsiz bir süre bekleyip sonra birşeyler okuyup bunu belli bir sisteme sokmak nerede var? Bir cemaate mensup bir akrabam vardı, her namazdan sonra bu rabıtayı yapmayı kendine vazife bilirdi. Böyle bir rabıta nerede var?


  2. Evet doğruyu buldum elhamdülillah. Bir zamanlar masallarla uyuyan biri olduğumu düşünüyorum. Şu an ise artık o masallara inanmayacak hatta gülüp geçecek yaşa geldiğime inanıyorum. Bu benim görüşüm katılmak zorunda değil kimse.

    Biz burada filan hazret şöyle yapmış falan hazret böyle etmiş diyoruz ya İran da da Müslümanlar falan ayetullah şöyle yapmış filan ayetullah şöyle etmiş gibi şeyler diyorlar. Yani herkesin kendi yolunun büyüğünü abarttığını düşünüyorum.

    Rabıta örneğini vermişsiniz de. Kıbleye dönüp bir mübarek zâtı düşünüp birkaç zikir,tesbih çekmek hangi hadiste yazıyor merak ediyorum. Dikkat ederseniz ayet demedim (zaten bulamazsınız ayet) hadis dedim. Haydi sahih bir hadis getirinde bende sizlerin anladığı manada rabıtayı kabul edeyim.


  3. Çok abartılı bir yazı. Necip Fazıl çok iyi bir edebiyatçı evet ama "çok iyi bir edebiyatçı" sadece. Din konularında hangi eğitimleri almış da bu kadar emin yazılar yazmış merak ediyorum. Mesela tefsir,kelam,hadis,fıkıh konularında yeterliliği ne? Tamam kendisi bir zamanlar İslami gençliği çok etkileyen bir edipdi. Hadi edebiyat alanında kimseyi rakip görmüyordu kendisine bunu kabul ettik diyelim. Ama öyle kendi içinde bulunduğu anlayışa ters olan birini dalaletle suçlamak nedir?

     

    Hamidullah hoca ile sadece kendi hayatını karşılaştırsaymış biraz daha insaflı eleştirebilirdi. En azından at yarışlarında kupon doldurmuyordu Hamidullah hoca.(At yarışı oynadığı uydurma derseniz sizlere çok yakın fikirlere sahip ve aynı zamanda Üstadı tanıyan başka bir zâtın kitabından örnek verebilirim) Ömrünü ilme vakfetmiş, dünya malını değil ilmi talep etmiş bir insanı sırf kendi din-mezhep anlayışına uymadı diye abartılı ifadelerle eleştirmek ne kadar insafa sığar?

     

    Evrensel İslam dini, sadece Nakşibendilerin ve onlardan türeyen cemaatlerin anlattıklarından ibaret değildir.

     

    Ayrıca rahmetli Necip Fazıl, arayış içinde olduğu zamanlarda ya Hamidullah gibi bir hocaya rastlasaydı ne olurdu? O zamanda onu ve ona benzer düşüncedeki alimleri savunmaz mıydı? Demem o ki ezbercilikle insanlar eleştirilmez.


  4. Cübbeli Hoca vesilesiyle, ehli bidat hempaları artık teker teker dökülür.

     

    Herkes, "bana şöyle dedi, ondan oldu" tribinde...

     

    Biz ise ehli sünnete darbe vurmak isteyenlerin marifeti diyoruz.

     

    Hadise bu.

     

    Ehli Sünnete darbe diyenlere gülüyorum. Ehli Sünnete darbeyi "Ehli Sünnet adı altında Emevi anlayışını din zannedip anlatanlar" zamanında vurmuş zaten merak etmeyin.


  5. Zaten böyle cevaplar beklediğim için aklıma gelen ilk örneklerden biri olup bu konuyu anlatan kişilerden biri kendisi olduğu için "isim belki önyargıyla bakmanıza neden olabilir, delillere-kaynaklara bakın siz" falan demiştim.

    Şimdi ben hiçbir kimseye (Peygamberler hariç) yüzde 100 her konuda katılırım demem. Ama bir insanın farklı hocaları veya ilahiyatçıları rahatça eleştirip kendi şeyhini,tarikatını,yolunu yüzde 100 haklı,doğru gibi görmeside tersten bir yanlış değil mi?

    Ayrıca bazı iddiaların cevabı çok açık aslında.

     

    Bildiğim konuları cevaplarsam eğer,

     

    NAMAZ 3 VAKİT Mİ DEDİ, (Namaz 3 vakitte toplanabilir demekle namaz 3 vakittir demek arasında büyük bir fark yok mu sizce de?)

     

    KURAN'A HÜRMETSİZLİK (Eğer abdestsiz tutulur denmesini kastediyorsanız ve bu sizce hürmetsizlikse peki öyle olsun ama katılmıyorum. Eğer hürmetsizlik olarak görüyorsanız tabi)

     

    İMAMI AZAM'I KENDİNE GÖRE ANLATMASI (Bu konuda bir örnek vereyim. İmamı Azam'ı -daha iyi- anlatma açısından bir Y.Nuri Öztürk, İmam-ı Azam'ın 40 yıl yatsı abdestiyle sabah namazını kıldığını iddia edenlerden daha iyi anlatıyor. Zaten asıl olayda İmamı Azam gibi alimler için "kerametler" uydurup, asıl davalarını tam anlatamamaktan da kaynaklanmıyor mu? Hadi Y.Nuri Öztürk'ü geçtik diyelim, MISIR'IN BÜYÜK ALİMLERİNDEN EBU ZEHRA'NIN anlattığı "EBU HANİFE"yi anlatsalardı eğer bizlere, bugün onu(İMAMI) çok daha iyi tanıyor olacaktık.)

     

    HADİSLERİ REDDETMEK (Şöyle düşünüyorum. Kuran'a aykırı bir hadis olamaz. Bize her hadis olarak anlatılanların iyi incelenmesi gerektiğini düşünüyorum. Herhalde Öztürk'de öyle düşünüyor olabilir.)


  6.  

    Bakınız benim dediğim işte, "mezhebine aşırı hücumu" diyorsunuz. Bu imam-ı azam'a değil mensup olduğu mezhebine bir ters bakıştır. Ki bunu kalkıp da Buhari İmam-ı Azam'a düşmandı, siz bilmezsiniz İmam-ı Azam güvenilmez adamın biridir demeye ruhsat vermez. Ayrıca bu misal keçi boynuzu tatlıdır ha siz bilmezsini glikoz da içerir der gibi ironik. Siz bana delil getirmemişsiniz ki, ben diyorum ki nerede bizzat İmam-ı Azam'a "bu adam güvenilmezin biridir" sözünüzü teyid edecek lafı, ya da hangi davranışında, içtihadında kendisiyle tezat düşmüş de bir kalemde silmiştir bunu deyin bana. Kalkıp adını sahih ravilerin arasında sayıplıp sayılamayacağı ihtilaflı olan(en azından cahil olan, yani pek şöhreti olmayan raviler ile) ispat etmeye çalışmanız af buyurun ama çok basit bir teknik.

     

    Buhari dediğim gibi hadis tetkikinde çok dikkatliydi, subut-u lika bunun en sivri olanlarından. Rivayet ederken bizzat hocalarını buluyordu yani, iş böyle ince işlenirken yani hadis rivayetinde çok ince eleyip sık dokurken kalkıp da bir mezhebine, içtihadı kararına ufak tezatlıklarından dolayı İmam-ı Azam'ı silip atamaz, atmamıştır da. Efendimiz'in söylemediği mevzu hadisleri ne kadar elemekte dakik ise, söylediği bizzat sabit olan hadisi de sırf İmam-ı Azam söylemil diye Sahih'ine almamış olması bana akılı bırakın vicdanen de pek kabil gelmiyor. Buhari amatör bir muhaddis değildir. Siz öyle bir konuşuyorsunuz ki, "senin babanı da sevmezdim o yüzden dediğin lafa itibarım yok" kadar çocukça. Bir diğer yan, Resulullah şöyle dedi birileri böyle dedi de ne demek? Yani İmam-ı Azam hadiste değişme mi yapmıştır rötüş falan ha? Ya gidiniz Allahaşkına kiminle oynadığınıza dikkat edin lütfen.Bu resmen İmam-ı Azam mevzu hadis isnat ettirmektir. Şaşarım size ve dediklerinize.

     

    Ve bana şunu getirin şunu şunu dediği için, yaptığı için Buhari İmam-ı Azam'ı silmiştir ve şu hadisin aslı şöyleyken İmam-ı Azam tahvil etmiştir. Çok askıda kalan, asılzı laflar sizin dediğiniz.

     

    Hocam söyleyene değil delile bakın diyeceğim ama maalesef önyargıyla bakarsanız mesele çözülmez. Y.Nuri Öztürk'ün bu konudan genişçe bahsettiği kitabı bile var. Kitabın adı İmamı Azam, piyasada halen bulabilirsiniz. Orada alimlerin İmamı Azam hakkında neler dedikleri savunanları ve eleştirenleriyle birlikte güzel alıntılarda bulunulmuş.

     

    Kitabı okuduğunuzda, kitaptaki delilleri ve alıntıları incelerseniz Buhari ve pekçok alimin İmamı Azam'a o kadar ağır ithamlarda bulunduğunu görürsünüz ki "İmamı Azam'a keşke sadece güvenilmez adam deselermiş" dersiniz.

     

    Şunu iyi bilmeliyiz ki, İslam da akılcılığa önem veren her alim gelenekçiler tarafından suçlanmıştır. İmamı Azam da bunlardan biridir. Aslında Buhari ve benzerlerinin ona karşı çıkmalarındaki temel nedenin bu olduğunu düşünüyorum. İnsanların aklını kullanmasını engellerseniz onları istediğiniz gibi uyutabilirsiniz zaten.


  7. Buhari'nin Ebu Hanife'ye karşı taassubunun ulemâ nezdinde maruf ol­duğunu belirten Ebû Gudde, Zeylai’ den şu nakle yer verir:

     

    Buharı şid­detli taassubu ve Ebu Hanife mezhebine aşırı hücumu yüzünden Sa­hihinde onun tek bir hadisine bile yer vermemiştir. Halbuki o, Ebu Hanife'nin görüşüne muhalif olan sünnetleri araştırmada çok dakiktir. Herhangi bir konuda, hadisi zikrederek, "Allah'ın Resulü böyle buyurdu, bazı in­sanlarsa şöyle dedi" diyerek Ebu Hanife'ye ve onun hadise muhalefetine işarettte bulunur.

    Bana şu kısmı delilleriyle ispat ediniz. Güvenilmez adamdır derken kast edilen ne? Hadisteki rivayet usullerinden "zatp ve adl"den hangisinde ne kabahat görmüş? Allah'ın izniyle İmam-ı Azam'ın hiçbir kavlinde ve de içtihadında Efendimiz'in sözüne tenakuz teşkil edecek hele Kur'anla çelişecek hiçbir mevzu yoktur. Bulmaya çalışan gitsin evvela samanlıktaki iğneyi çıkarsın. Belki Buhari'nin şafi olması hasebiyle (hocam derste dedi) şafi mezhebinin görüşlerine yakın hadisleri, fıkhı bapları kaleme aldığı için kısmen Buhari'nni Sahih'inde İmam-ı Azam'ın içtihadına ters hükümler bulunabilir yahut İmam-ı Azam'dan hadis rivayet etmemiş olabilir. Asla rivayet edip etmediğini de hocamdan öğreneceğim. Siz de elinizdeki eserden midir nereden bu savınızı ortaya attıysanız rica ederim iyice arz edin. Zira biz biliriz ki aklın yolu birdir (mezhep farklılıkları, içtihadi konularda bir takım farklılıklar müstesna) Efendimiz'den rivayet edilen mütevatir, sahih bir hadis birinin kendi mezhep anlaşıyına uymuyr diye hele de adama garezi var, huylanıyor diye rivayet etmemezlik olmaz. Ki Buhari'nin hadis tespiti, tedvini gerçekten çok sıkı şartlar altında olmuştur. Kalkıp bu tarz bir iddiade bulunmanız gerçekten "vehamettir"!


  8. Özet olarak bir olay nakledeyim

     

    Hz.Ebubekir, Halid b. Velid'i zekat vermeyen ve dinden dönen kabilelerin üzerine yollar. Malik b. Nüveyre kabileside bunlardan biridir. Malik b. Nüveyre mürted olmadığı halde (asıl olay zekat vermemek), hatta Halid ve adamlarıyla kabilesiyle birlikte namazda kıldıkları halde katledilmişlerdir. Peki sonra ne olmuştur? Halid, öldürdüğü Malik b. Nüveyrenin karısını almıştır.(iddet olayı zaten ayrı bir konuda, pardon ictihad yapmıştır. Kuranı nesh edebiliyor dimi ictihadlar?)

     

    (Hatta bu olaydan sonra Hz.Ömer'in Hz.Ebubekir'e, Halidi görevden al, o Müslüman birini öldürmüş ve zina etmiştir diyerek ağır eleştirdiği rivayet edilir.)

     

    Bu olaydan bahseden bazı kaynaklar aşağıdadır

     

    El-Makrizi “İmta’ el-Esmâ’”, cilt: 14, sahife:239

    İbin Kesir “El-Bidayetu vel-Nihâye” cilt: 6, sahife: 354

    El-Kutbiy “Fevât el-Vafiyât” c: 2, s:243

    El-Sufdiy “El-Vâfi bil- Vafiyât” c: 13, s: 162

    El-Zehebi “Tarihul-İslâm” c: 3, s:32-34 ve 36-37 / “Siyer A’lâm el-Nubalâ” c: 1, s: 376-378

    İbin Halikân “Vafiyât el-A’yân” c:6, s: 13-15

    İbn’ul-Esir “El-Kâmil fit-Tarih” c:2, s: 358-359

    Tabari Muhammed bin Cerir “ Tarih” c: 2, s: 503-504

    Ya’kubi “Tarih” c: 2, s: 131-132

    Balazuri “Futuh el-Buldân” c: 1, s: 117-118

    İbin Hacer el-‘Askalâni “El-İsâbe” c: 2, s: 218 ; c: 5, s: 560-561

    İbn’ul-Esir “Usud’ul-Ğâbe” c: 2, s: 95 ; c: 4, s: 298-299

    İbin ‘Asâkir “Tarih Medinet Dimaşk” c: 16, s: 256-259 ; s: 273-274

    İbin Hibbân “El-Sikât” c: 2, s: 169-170

    El-Muttaki el-Hindi “Kenz’ul-‘Ummâl” c: 5, s: 619

    İbn ebil-Hadid “Şerh Nehc’ul-Belâğa” c: 1, s: 179 ; c: 17, s: 202-208

    Zamahşeri “El-Fâyik fi ğariyb el-Hadis” c: 3, s: 65

    İbn ‘abdel-Berr “El-İstiy’âb” c: 2, s: 429 , 746-748 ; c: 3, s: 1362

    ‘Abdu-Rezzâk el-San’âni “El-Musannaf” c: 10, s: 174-175

    Bu alimler arasında Buharinin hadis naklettiği alimlerde var. Mesela Abdürrezzak el-Sanani gibi. Yani uydurma kaynak derseniz, Buharide güvenilmeyen adamlardan hadis aldı demektir.


  9. serdengeçti arkadaşımız sorduğum soruya doğru cevap vermiş ama ifadeler de biraz yanlış anlamaya fırsat verecek kelimelr var izninizle arkadaşlar onuları düzelteyim evet Halid bin velidi Hz.Ömer görevden almıştır ama sert mizaçlı olduğundan değil halk kazanılan her zaferi halid bin velid den görmeye başlamış ve halife halid Allah biliyor seni çok seviyorum ama halk kazanılan zaferleri senin şahsından bilmeye başladı Allah muhavaza, bu durum insanları şirke götürebilir. biz biliyoruz ki bu zaferler Allah'ın bize bir lütfudur. onun için seni görevden alıyorum der ve halid bin velidi emrindeki bir askerin altına verir.

     

    Yanlış biliyorsunuz, Hz.Ömer(r.a.)in Halid b. Velid'i görevden almasının çok başka sebepleri var da buraya yazarsam forumdan kovarlar :)

     

    Ayrıca Hz.Ömer'in, Halid b. Velid'i "çok sevdiği"ni hiçbir kaynaktan ispatlayamazsınız. Ama tam tersini "ağır bir şekilde eleştirdiğini" ispatlayabilirim.


  10. Şehid kime denir? Müslüman olup zulüm ile öldürülene denir. Peki Seyyid Kutub Müslüman mı? Müslüman. Hz.Osman'ı bazı konulardan dolayı eleştirdi diyelim. Sonradan tövbe de etmiştir zaten ama diyelim ki tövbe de etmedi. Hz.Osman'ı eleştiren kafir olur diye bir hüküm mü var? Zaten SÖVMEK ayrı ELEŞTİRMEK ayrıdır.

    Eğer şehid olmaz Müslümanlığı şüpheli gibi laflar diyen varsa, konu polemiğe girecek ama Hz.Ali'ye minberlerde lanet okutanlardan başlayın sorgulamaya derim ilk önce.

    Ya da Ammar bin Yasir (r.a.) e Hz.Resul'ün: Ey Ammar! Seni azgın bir eşkiya taifesi öldürecektir hadisini de göz önüne alarak bir daha sorgulayın derim.

    • Like 1

  11. http://www.youtube.com/watch?v=t4iqTcGMwm8

     

    Bakınız siz demişsiniz İmam-ı Rabbani Hazretlerine ait olduğunu. İşte videoda da geçiyor, ki sözden sonra "bir eti kemiği var farklı olarak" lafı aslında olayın düğüm noktası. Sizin baktığınız zaviyeden olmadığı kesin. Benim evvelki yazdıklarımı da çöpe atıverin.

     

    E o zaman sizin dediğiniz hoca!lar da öyledir "seç-beğen-al" tarzı uslubunuzu kabul edemeyiz, zira biz onların sapkınlıklarına şahsi görüşlerimizle yaftalamış değiliz, onlar ehli sünnet ulemalarınca reddiye görmüş, ehl-i sünnet akidesi dairesinden çıkmışlardır. O isimler bizzat kendi memleketlerinde diret tekfir edilip sürgün edilmişlerdir. Milyonlar kendi zanni görüşleriyle davranmış değildir, dediğim gibi kümülatif bir görüş onların safları tahlil edilmiş ve de layık oldukları çukura yükseltilmişlerdir.

     

    Ehli Sünnet ulemalarınca reddiye görmüş diyorsunuz da, ben de size hangi Ehli Sünnet? demek zorunda kalıyorum. Ehli Sünnet alimlerinin arasında o kadar çok ihtilaf vardır ki mesela belki bilmiyorsunuz ama Buhari'ye göre "büyük imam Ebu Hanife hz." güvenilmez bir adamdır. Ve güvenmediğinden dolayı ondan hiç hadis nakletmemiştir. İmamı Azam a çok ağır sözler söyleyen başta Buhari olmak üzere çok meşhur Ehli Sünnet alimleride sayarım size. Şimdi ikiside Ehli Sünnetin büyük imamlarıdır. Bakın MUKALLİTLERDEN hiç bahsetmiyorum. MÜCTEHİDLERDEN direkt olarak örnek verdim sizlere.

     

    Yani açıkça söyleyeyim eğer İMAMI AZAM bu zamanlarda yaşasaydı, ya da onun tıpatıp aynı karakterinde ve bilgisinde bir alim gelseydi "vallahi billahi bile derim" kendisine bu zamanda da pek çok insan "haşa" sapkın, reformist, sünnet düşmanı gibi ithamlarda bulunacaklardı. Adım gibi eminim çünkü görünen köy kılavuz istemez derler.


  12. Şu konuyu açarken bu arkadaşın ilk taarruza geçecek şahsiyet olacağını tahmin ettim ve hatta emindim. Biz insanın bir cümlesinden anlarız zira kafası nedir, hangi değirmende öğütülen ekmeği yer, ne yanından kalkar, saçını ne yana tarar.. Yok canım o kadar da değil, tamam mübalağa.

     

    İyi davranalım arkadaşlar, kazanalım onu :) hem bakınız bizim henüz gittiğimiz yolları o dönüyor, bilgemiz bizlere aydınlatacak, bizi mıhlanmış körkütük cahallığımızdan kurtaracak inşaAllah.!

     

    Siz bakar mısnız bana bir;

     

    Dün bugün bakıyorum da, ne yazdığınız yorum varsa hem fitneyi besliyor. Yok Üstad'ın bir sözünü alıp çarşafa karşıt buluyırsunuz, "abovv ihvanlar buna ne der diyorsunuz?" öte yandan Bayram Ali hoca'nın bir sözünü alıntılayıp satıhta kalmışlığınızı fotoğraflıyorsunuz. Cübbeli hocaya alimlere dil uzatmışlıkla itham ediyor, bizlerin de zan beslemesine sebep olmuştur diye bir de framboğazlı bir çukura batıyorsunuz ve de en son Abduh'un ve türevi adamlarının düşmüş olduğu sapıklığı dolambaçlı akıl oyunlarıyla meşru kılmaya çalışıyor kötürümlüğünüzü taçlandırıyorsunuz.

     

    Yemiyoruz abi, yemiyoruz!

     

    Bizler Allah'ın izniyle ehl-i sünnet akidesinde sapasağlam duran muhkem kaleler gibiyiz, fikir örgüsünü de sivri, çilekeş adamlardan kamele erdirmiş, günahkar ama fikirde, ilimde (kısmen) istikameti tutturmuş insanlarız. Onların şeceresini okumuş ve de sindirmiş insanlarız.

     

    Ever burası, "er meydanıdır!" kuru fikir bozmaları değil bizi maneviyat doyurmuştur, maddiyat ve de sakat akıl değil bizi batın ve tefekkür doğurmuştur! Hasılı biz bu "ayaklara" tokuz arkadaşım.

     

    Hayy Allah, bir diyalogcumuz vardı, Abduhçu da geldi, sırtımız yere gelmez gari.

     

    Ben o ifadeden şunu anlıyorum ki Necip Fazıl demek ki çarşafı uygun görmüyor. Bu da bazı ihvanları şaşırtabilir.

     

    Ayrıca Bayram hocanın alıntı yaptığı o söz (İmam Rabbani'den alıntıydı sanırım) sonuçta Kuran-Sünnet açısından ters mi? Ters... Muhammed eşittir Allah demek çok yanlış bir ifadedir. Biz insanları değerlendirirken Kuran-Sünnete göre değerlendirmeliyiz. Ama ben duydum çok büyük biriymiş, ama camide hoca anlattı şöyle kerameti varmış, ama dedem demişti çok mübarekmiş gibi anlayışlarla (100 yıllardır olduğu gibi) ilerleyemiyoruz görüyorsunuz.


  13. Sen fikrini açık açık savunamayacak kadar bilgisiz bir insansın, kusuruma bakma...

     

    Bir zihniyetin varabileceği çıkmaz sokağa müthiş bir misalsın!

     

    Bu site er meydanı birader...

     

    Ben fikrimi açıkça söylüyorum sen anlayamıyorsan ben ne yapayım. Senin bilgi olark gördüklerini belki de ben 15 yaşında biliyordum. Hani sen o yola giderken ben dönüyordum olayları vardır ya ondan dolayı.


  14. MEZHEP SANATÇISI demedim. MEZHEP SALTANATÇILARI dedim. Yani bu ümmete mezhep taassuplarıyla zarar verenleri yazdım.

     

    AKLINI İŞLETİYORSAN biraz daha cesur ol ve her alimi sorgula o zaman. Ama o zaman akıl kullanılmıyor dimi? Sorgulamadan kabul etmek gerekiyor o zaman. İşte yanlışda burada başlıyor zaten.

     

    Ben kimseyi eleştiri üstü görmem (Allah ve elçileri hariç), ama bana gelipde EFGANİ, ABDUH ya da REŞİD RIZAYI eleştirirken akıllarını kullandıklarını söyleyip, sonrada onları eleştirenlerin en doğruyu bildiğini iddia edenler olursa, o kişilere ancak gülmekten katılabilirim.

     

    Nedense ben aklımı işlettiğim zaman vicdanım daha rahat ediyor. Ama aklımı işletmediğimde vidanımın rahat etmediği pekçok konuyu kabul etmek zorunda kalıyorum. Çünkü ben Allaha şükür katıkuralcıların görüşlerini çürütenlerin izindeyim.


  15.  

    Kur'an, Sünnet ve Sahabe icmasına aykırı olmadan diyorsunuz... Kıyası unuttunuz galiba... Bir de bunların sonuncusu Kıyas var, değil mi? Unuttunuz herhalde... Aslında Kıyas deyince huylanan arkadaşlar da yok değil... Ha sözüm size değil, siz unuttunuz ne de olsa!

     

    Yahu şu tırnak içine aldığınız ifade, bizim bildiğimiz 'Kıyas-ı Fukaha'yımı ima ediyor? Yok canım, daha neler!..

     

    Hoş, olsa ne olur!..

     

    Ne yalan söyleyeyim, ben Kıyas makamı ne derse onu yapıyorum... Hazır bilgi... Hani çöle deniz deseler inanırım, o kadar yani! Allah başımızdan bu anlayışın egemenliğini eksik etmesin! Saltanat sürsün o beyinden bu beyine ama, eksik etmesin onlardan bizi Allah! Hayır yani, sonra dünyada müslüman başına bir anlayış zuhur eder, her şey karışır, neyime gerek!

     

    Yani ben anlamam bu işlerden, bu işin egemenliğini elinde bulunduran büyük alimler bana hangi hadisin sahih olduğunu gösteriyor, hiç sıkıntı çıkmıyor inan... Öyle içimde bir şüphe, bir sıkıntı yok, çok şükür... Büyük egemenler sağolsun... Gerçekten ben araştırmıyorum bunları, sadece egemen güçler araştırır, ben ise işin hikmetini kavramaya çalışırım... Yahu felsefe mi bu, öyle şüphe ile yaklaşayım?!

     

    Neyse bu mevzuular böyle... Asıl benim dikkatimi çeken başka bir şey var... Kıyas Makamı, esas üzerinde müthiş birlik içinde, ayrılıklar ise tali mevzuular, esas aynı... Şu birlikteliğe bak... Esasta bir ol canımı ye! Aceba şu başlıkta 'mason' diye verilen 'şahısların' esas üzerinde bir olmadığı noktalar var mıdır? Ne esaslı bir soru, değil mi? Yani... Var mıdır?

     

    Neyse de... Yahu bizim ibadetlerimizin çoğu Kıyasa dayanıyor! Eyvah!!! Egemen anlayış kuşattı bizi... Ama bu egemen anlayış çıktığında aradan, geriye de bir şey kalmıyor...

     

    Ya bi git... Aklım karıştı...

     

    KIYAS AKLI İŞLETMEKTİR. Bu durumda akıllarını kullanmayıp alimleri tartışmasız kabul edenler ne kadar KIYASÇI?

     

    Merak etmeyin o beğenmedikleri ABDUHLAR, EFGANİLER, mezhep saltanatçılarından daha iyi KIYASÇIDIR.

     

    Bu arada konu başlığı çok ilginç. REŞİD RIZA hiç bir zaman mason olmadı ki? Daha baştan yanlış bir yorum. EFGANİ ve ABDUH ise sonradan ayrılmıştır.

     

    Bu neye benzer biliyor musunuz? Pekçok sahabe için "onlar puta tapıyorlardı" demeye benzer. Ama onlar "sonradan Müslüman oldular" yani "artık puta tapar" değiller.

    Abduh ve Efgani de öyle masonluk ithamı açısından.

×
×
  • Create New...