aşkısadık

Sevmeden olmaz,"birbirinizi sevmedikçe iman etmiş olmazsınız" diyen peygameberin(s.a.v) ümmetiyiz sözde

"Sevmeden durur mu kalp?

Fıtrata işlenmiş bu şifreyi psikyatrların verdiği uyuşturucularla mı yoksa güzin ablaların taktikleriyle mi çözmeye çalışıyoruz?

Sevmek...Allah'ın emri

Peki niye bu ısdırab?

Her gidiş niye kalpte matem havası?

Çok mu fazla bu duygusallık, bu romantizm? HAYIR değil

Aşk;üzerine herkesin söz söylediği ama kimsenin hakkında en ufak bilgisi olamdığı şu malum konu...

Aşk dedikleri büyük insanların,akıllı delilerin işiymiş.Dünkü yeni yetmelerin ağzında sakız olası değil, her önüne gelene maşuk sıfatı yükleyesi hiç değil...

Leylayla mecnun kerem ile aslı...bunlar populerleşip ismi kalanlar.En büyüğüyse benim efendim(a.s.m) ve Allah (c.c)

Mecnunu sevmek güzel de ya her gün gitmekteyse mecnun,ona çevrilecek her rota tehlikeli ve ölümcülse, bu engin muhabbetin elbet sonu olduğunu hissediyorsa kalp...

Daynaır mı yürek bu kadar eziyete?

Ötelerin sevgisine aç kalbi zamana mekana sığdırmaya çalışmak zulm değilde ne

Aşk güzel şey ama sırası var " bal şifadır lakin yeni doğan bebeğe anne sütü yerine verilse zehir olur"

Sırayı şaşıran kederlere mahkumdur.Allah aşkından önce o muaazam duyguyu cismani suretlere giydirmeye çalışanlar hüsrandadır."

Allah resulü(s.a.v) öğretmiş sırayı önce muhabbetulah sonra hatice annem...

Mecnun gezenin varmış elbet bir leylası da leyla diye kime demişiz durup bir düşünmek lazım.

Aşk sınavında,zorluk aynı sorular farklı kimimizin imtihanı ateştir kimimizin ki barut...

Genel kurallar yoktur bu imtihanda herşey o an ki teslim olabilmişlikte saklı.

Yusuf yüzlünün 3 gömleğiyle imtihan ediliriz hepimiz kolay değildir o üç gömleği taşımak. Biri sabır gömleğidir ki her yiğidim diyenin harcı değildir giymek. Diğeri iffet gömleğidir ancak teslim olanların giyebildiği bir gömlektir üçüncü gömlekse şefaat gömleğidir kalbide yüzü kadar güzel olan yusuflara nasip edilmiş. Herkes tutturmuş bir aşk züleyhanın yusufun suretine duyduğu aşk mı yoksa züleyhayı yusuf a.s gibi cennet ehlinin hanımı yapan aşk mı idrak etmek lazım.

öyle hakikatler var ki bu yollarda anlatılırken bile sır kalmalı...elif şafak aşk

Aşk artık sessizliğe katlanmıyor. aşık sanıyorki ne kadar ses olursa okadar iyi anlasılacak.çıkardığı sese karşılık bir ses istiyor.aşk artık gürültücü.aşkı ruhunda dinlendiren sevgililer yok.eskinin sessiz ve içli aşkları yok.yaktığımdan daha büyük ateşlerde yandım diyen sevgililer nerede

kemal sayar

sistemde sıkıntılar var büyük çaplı itirazımız yok fakat biraz daha işin gönle baktığını düşünüyorum askerde bile kestirelemeyen bu sakalda kesilmez ki dedirten insanlar da var tamamen karşıt görüşlü insanlara bu örtüye dokunamayız dedirtenler olduğu gibi...kolay olduğunu söylemiyorum ama bu meselelerin biraz daha niyete baktığını görüyorum niyetimiz sünnete uymaksa allah kapıları açıyor şüphesiz ki o zulmetmez imtihanın cilveleri niyetimizi salih kılsın yeter inşaallah...

üstatla ilk tanıştığım eseriydi bu esere kadar çok zeki hazır cevap birinden öteye geçememişti benim için... lisede edebiyat kitabında okuduğum dönem şairinden fazlası hiç değil. tevafuk o ki kitap bikaç sene evvel benim olmadığı halde döndü dolaştı beni buldu aslında başka zaman olsa okumazdım sanırım o an okutuldu meğer çoğu insanın dönem dönem yaşadığı bu gel gitleri okumam şartmış.bakış açım değişti üstada karşı diğer insanlara hatta kendime karşı sonrası mı? sonrası sökülen iplik gibiydi bir kitabı o şiiri derken üstadım oldu okumayan arsa tavsiye edebilceğim müthiş bi kitaptır

osmanlı insanlığın son adası-mustafa armağan

aleykum selam muhabbet var dediler geldik kabul buyurulursak :blushanim:

 

Ne güzel bir ayet ilaç gibi geldi.

her ayet başkadır da duha suresi benim içime kazınmış gibidir orjinal arapça haliyle dinlemek her sefrinde başka diyarlara götürür muhatap kılınmanın hazzını duyarım iliklerime kadar :blushanim:

Karabekir'in Gözüyle Kuruluş Yılları, Kızıl Pençe / Mustafa Armağan

 

Kitaptan bazı alıntılar:

 

"18 Ocak 1923 günü İzmit'te yaptığı konuşmada (Mustafa Kemal'den bahsediyor) TBMM hükümetinin şeriat hükümlerinden ibaret olan şura, adalet ve ulülemre itaat esasına uygun olarak teşekkül ettiğini, Türkiye Devleti için Hilafetin söz konusu olmayıp ancak İslam dünyası dikkate alındığında var olabileceğini, çünkü Hilafet makamınınyalnız Türk'e değil, yüce İslam ailemine ait olduğunu söylemiş ve şunu eklemiş: "TBMM Hilafet makamını bir ümit noktası olarak muhafaza edecektir" (sf. 68)

 

****

 

"Dini ve namusu olanlar kazanamazlar, fakir kalmaya mahkumdurlar! Böyle kimselerle memleketi zenginleştirmek mümkün değildir. Bunun için önce din ve namus anlayışını değiştirmeliyiz. Partiyi bunu kabul edenlerle kuvvetlendirmeli ve bunları çabuk zengin etmeliyiz !" (sf. 86)

 

****

 

"Büyük Zaferin 2. yıldönümü gelmişti. 30 Ağustos günü Dumlupınar’a gittim. M.Kemal Paşa’nın da geldiğini öğrendim. Vagonunu ararken, yaveri Salih Bozok penceresinden seslenip çağırdı. Vagona çıktım, Saygıyla Gazi’nin bulunudğu salona girdim. O da ne? Ömrümde kokusunu bir türlü nefret etmeden duyamadığım rakı kokusu burnumu ve dimağımı tiksindirdi.

 

Gazi beni görünce ayağa kalktı ve ”Paşam, hoşgeldiniz!” diyerek iltifat etti. Elimi sıktı ve Salih Bey’e dönerek, ”Karabekir rakı sevmez. Ona bie şişe bira getirin!” emrini verdi." (sf. 208)

bu kitabı merak ediyorum fırsat bulamadım aceleye getirmek istemiyorum ama öncelik tanımalı mıyım diyede sormadan edemedim

Rabbin sana veda etmedi ve darılmadı! (duha suresi 3. ayet meali)