Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]

Kimya-ı Saadet

Üye
  • Content Count

    6
  • Joined

  • Last visited

Posts posted by Kimya-ı Saadet


  1. .......Efedimiz,,,,sallallahü Aleyhi ve sellem,,,,şöyle buyurur.....:
    "....Bir kulun çocuğu öldüğü zaman Allah,,,,,meleklerine....:
    ...........Kulumun çocuğunun ruhunu mu aldınız,,,,buyurur..
    .................Melekler....:
    ......Evet,,,,derler....
    ...........Allah.....:
    ...Kulumun gönül meyvesini mi kopardınız,,,,buyurur....
    ..........Melekler......:
    .........Evet,,,,,,,derler...
    ....................Allah........:
    ......Peki,,,,,,,kulum ne dedi,,,,,,buyurur.....
    ................Melekler......:
    .....Sana hamdetti,,,,,ve,,,,,innâ lillahi ve innâ ileyhi râcîun,,,,,diye istircada bulundu,,,,,,,derler.........
    ..........Bunun üzerine Allah.....:
    ......O hâlde kuluma,,,,,cennette bir ev yapın ve adını ‘....Hamd Evi...' koyun,,,,,buyurur........."

    .......ESSELATÜ HAYRUN MİNEN NEVM......
    .....HAYIRLI,,,NURLU,,,BEREKETLİ,,,BOL AŞKLI VE BOL DUALI SABAHLARI OLSUN İNŞE'ALLAHU'R-RAHMANİ'R-RAHİM.....
    ....ESSELAMÜ ALEYKÜM VE RAHMETULLAH,,,,BERAKATÜH......

     


  2. ....OKUYUNCA AŞKLA SÖYLENEN SÖZLERİN TESİRİNİ ANLADIM,,,,,VE,,,,AŞKLA DİYORUMKİ,,,,,,"........HAYRAN KALACAKSINIZ....." :)

     

    .......................Bir çoğalmadan ibarettir aşk,,,,,bir coşmadan,,,,,kabarmadan,,,,,büyümeden ibarettir.........Devamlı artmayan bir duygunun aşk olması ne mümkün.......? :)

     

     

     

    ............Sözün var olduğu günden beri,,,,,en fazla sarf edildiği alan aşktır.......... ...............................Aşk üzerine söylenmiş sözlerin sınırı yoktur........

     

    .......Belki söylenmemiş söz de yoktur,,,; ama her dönemde başka türlü söylenmekten dolayı çoğalan söz vardır.....

     

    .....................Söz nötr bir varlıktır,,,,,üst derecesi kelam,,,,alt derecesi laftır...... :)

     

    ...........Sözün kelam derecesinde konusu aşktır.....Söze en güzel manayı aşk verir...

     

    ....Bütün boyutlarıyla sözü aşkla söylediğiniz zaman sözün güzelliğini hissedersiniz.. .......................Bir cümleyi aşkla yazın,,,; görün cümle ne kadar güzelleşir.....Usulen yazılan cümleden muhatabın alacağı pek bir şey yoktur.....

     

     

     

     

     

    ................Hayatın aşktan yoksun olduğu hiçbir zaman gösterilemez ki.....Bitkinin hayatı olsun,,,,,insanın hayatı olsun,,,,dünyanın hayatı olsun,,,,,bütün hayatların her kademede aşka ihtiyaçları vardır............ ..............Aşkla bakmak,,,,; yürekle bakmak demektir......Göz sadece bir fonksiyonu yürütür,,,,; ama fonksiyonun içini dolduran,,,,,onu san’ata dönüştüren gönüldür.....Biz gözümüzle bakarız,,,,; ama gören gönüldür......Gönlümüzde aşk varsa,,,,,gözün gördüğü güzeldir......

     

     

     

     

     

     

    “...........Yalnızca bir türlü aşk vardır,,,,,,,,; ama görüntüleri binlerce türlüdür......” der bir bilge...........

     

    Üç çeşidini söyleyelim.......:

     

     

     

    ...............Aşk beşeridir....

     

    ...Şakayla baslar,,,,,sorumluluk getirir.......Gözden girer,,,,,gönülde yaşar.....Surete meyledenler ziyandadır..........

     

    ..............................Aşk platoniktir....

     

    ...Sohbetle başlar,,,,zahmet getirir.....Zihinden girer,,,,,gönülde yaşar......Sıretini süslemeyenler yol şaşırır.........

     

    ...........................................................Aşk İlahidir.........

    ...İmanla başlar,,,,vahdete götürür.....Gönülde doğar,,,,,gönülde yaşar........Sırrı saklamayanlar,,,,,başını verir.......Aşk,,,,,Allahu Teala’nın “.........Bilinmeyi istedim kainatı yarattım.......” buyurduğu noktada başlar...........Ve oradan bir ırmak gibi birdenbire coşkuyla akar,,,,binlerce yola ayrılır,,,,,binlerce ırmak oluşur..........Bir baştan binlerce baş oluşur.........Onun için,,,,bir türlü aşk vardır.........

     

     

     

     

    .............Varlığımızı sürdürdüğümüz medeniyet birikiminin içinde aşkın bütün çeşitleri mevcut......Bugün dahi mevcut,,,,,biz hangi boyutunda yaşıyorsak aşkın,,,,,o türlüsünü tadıyoruz demektir........

     

     

     

     

    ......Beşeri aşkın (mecazi aşkın),,,,,,İlahi aşka dönüşmesi tabii bir seyir.......Pek çok mutasavvıf İlahi aşk için beşeri aşkı ilk basamak olarak görür.........Çünkü Allah güzeldir,,,,,,güzelliği sever. Mevcudattaki o İlahi kudretin eserine bakarak ancak bir izden asıla gidebilir,,,,,görüntüden orijinale geçebilir manasında beşeri aşkı ilk basamak olarak görmüşlerdir ve atlamışlardır oradan............ ...........İşte,,,,,; Leyla ile Mecnun..........Leyla’nın bir beşer olarak aşkını Kays’in biriktirmesi…..Kays içinde büyüyen o aşkla ileride bir eşikten atlayarak Leyla ile bütünleştirmesi…...Buradan da ileri giderek başka boyutlara yol alması…...Artık o Hallacın “....Enel hak.....” dediği noktadır,,,,,o Nesimi’nin cübbemin altında “.......Allah’tan gayrisi yoktur..........” dediği noktadır...........Gerek baş verirsiniz gerek derinizi yüzerler.............Sırları ifşa etmek noktasında aşk biter........Salt sırdır aşk.......Aşk bir kişilik sırdır,,,,,iki kişiye müsaadesi yoktur......Zaten aşk tekildir........Sevilen hiçbir zaman aşkın içinde değildir..........Aşkın içinde seven vardır o kadar..........Sevilenin haberi bile olmayabilir aşktan,,,,,olması önemli de değildir üstelik.......

     

     

     

     

    .....Aşk tekil olduğu için sırları da,,,,,kederleri de,,,,,,acıları da,,,,,firkati de,,,,,,hicranı da,,,,gözyaşı da,,,,,ateşi de tekildir...........Yani içinde bulunduğu ateş sadece bir kişiyi yakar,,,,gözyaşı da bir kişiden akar,,,,ayrılığı bir kişi çeker.......Aşkı bunlar çoğaltır,,,,,,,,,aşkın “.....Eksilmeyen fakat artan...........” özelliği aynı zamanda buradan beslenir............Gözyaşı aşkı artırır,,,,,hicran,,,,hasret bu duygular aşkı devamlı büyütür,,,,katmerler,,,,yuvarlar bir çığ gibi...........Yani aşk,,,, acı çekmeyi baştan göze almayı gerektiriyor...........

     

     

     

     

     

     

    ..............Aşkın bir tarifi de acı ve bütün bu acılardan duyulan mutluluk..............

     

    Onun ötesinde de insanin kabiliyeti..........Aşk her gönülde aynı kıvamda varolamaz........Gönül medeniyetindeki gönüllerimiz aşkı değişik boyutlarda alacaktır,,,,o zaman işin içine sırrı da girer..........Yani benim sırrım benim kalbime sığacak olan kadardır,,,,,daha ötesini kaldıramaz.........Sır,,,,acı ve hasret varsa aşk vardır ve o aşk tekildir bir kişiyi ilgilendirir............

     

     

     

     

    ..............Biz aşkı genel kabulümüzde “.....Beşeri aşk........” derken bir zaaf olarak algıladık “..........İlahi aşk......”ı da bir hedef olarak gördük...........Beşeri aşkın ve İlahi aşkın ikisinin de aynı anda ve aynı bünyede tezahürü bir geçiş itibarıyla mümkündür...

     

     

     

     

     

    ..............Ahsenü’l-Kasas buyurulmuş Yusuf Suresi’nde,,,,; aşkı anlattığı için bu sure.....Bir alim,,,,,,“...........Züleyha o hale gelmişti ki,,,,çörekotundan öd ağacına kadar her şeyin adı Yusuf’tu onun için.........Yusuf’un adını başka adlara gizlemişti,,,,,,,,mahremlerine bu sırrı söylemişti...........Mum ateşte yumuşadı,,,,,,dese,,,; sevgili bize alıştı,,,,,yüz verdi,,,,demiş olurdu......Bakın ay doğdu,,,,,dese,,,; söğüt dalı yeşerdi,,,,,dese,,,; başım ağrıyor,,,,,dese,,,,; başımın ağrısı geçti,,,,,,iyiyim,,,,,,,dese hep ayrı manaları vardı bu sözlerin.......Birini övse onu överdi,,,,,,,,birinden şikayet etse onun ayrılığını söylemiş olurdu............Yüz binlerce şeyin adını ansa,,,,,maksadı da Yusuf’tu onun,,,,,dileği de…”

     

     

     

    .................Hiçbir insan bir kadına aşık olmayı veyahut da bir kadının bir erkeğe aşık olmasını,,,,,,, “..........Beşeri aşk....” dediğimiz duyguyu yadsıyamaz,,,,ayıplayamaz.......Ne din,,,,,ne de yasalar yasaklamıştır aşkı,,,,; yürekler Allah’a aittir çünkü............Gönül ki Allah’ındır,,,,,aşkın her çeşidine itibar eder....

     

     

     

    ........Bütün milimetrekarelerinde aynı sevgili olmayan bir gönül,,,,aşkı bilir mi acep....?........Bir kuru yakınlaşmayı,,,ilgiyi,,,,,arzuyu aşk sanarak yaşanılan ömür adına va veyla ve va esefa..........!........Bir Ahmed’e köle,,,,,bir Leyla’ya deli ve bir ışığa pervane olmayanın aşkı mı vardır,,,,aklı mı vardır ki......!........Alem bir aşk için yaratılmış ve...........: Aşk imiş her ne var alemde.........!

     

     

     

    ................................................................Muhabbetten Muhammed oldu hasıl......... ..........Muhammedisiz muhabbetten ne hasıl..........

     

     

     

     

     

    ......................Sevgi üzerine kullanılabilecek bütün mecazları üstüne alınmadır aşk.........Aşk acıdır,,,,,,,hasrettir.......Hicran ve hayrettir,,,,,,,,firkat ve gurbettir...........Gözyaşı ve ahtır,,,,,,,; tazarru ve münacattır..........Aşk ölümdür,,,,,,,can vermedir,,,,kurban olmadır..........Canların birbirinde kaynayıp erimesidir,,,,,,; canların can özünde yitirilmesi ve aranmamasıdır aşk........Parçalara böldükçe demiri,,,,,,,mıknatısı güçle bütün parçaların yine birbirlerini aramalarıdır........Arama gücünü yitiren,,,,,,zayıflatan,,,,,,,küçülten parçalar bırakır,,,,,,,,,; ancak birbirini kovalamayı.......

     

     

    ......Taşın içinde saklı olan ateştir aşk,,,,,; bir kıvılcım çakınca kuşatır bütün evreni.......Atom çekirdeği etrafında saniyede iki bin kilometrelik hızla dönen elektronların karıdır bu........Kudretin ve İlahi san’atın özündeki cevherden beşeri estetiğe akıp gelen ilhamdır o........Bir şehre Ussak bir köye Aşıklar adını vermektir........Aşk ki şiirde Su kasidesi,,,,,,,,mimaride Selimiye,,,,,,,musikide Ferahfeza’dir...........Aşk,,,,,haddehanelerden dökülen ateş,,,,,manaya gebe sözdür..........Aşk,,,,,meşktir.

     

     

    “............Kim aşık olur da iffetini muhafaza eder,,,,,,,,halini gizler ve bu yüzden ölürse şehit olarak vefat eder..........” diyen bir hadis-i şerif rivayet ediliyor......... ...................Kalplerimizin incelmesi,,,,,yüreklerimizin güzellikleri tatması ve tanıması açısından her insanın aşka ihtiyacı vardır...........Bunu yasaklayamazsınız..........Fakat gizlilik esastır..........Aşık olan insan aşkını herkese ilan edemez,,,,bu ayıp bir şeydir.... .............Çünkü sevgilinin adı onun için kutsaldır..........Sevilen insanın eskiden beri adının ulu orta söylenmesi Aşık’ı incitir.........Aşık olmak değil,,,,aşkı söylemek ayıptır......Çünkü aşk bir sırdır dedik.........Aşkı mutlaka kötü yorumlamamak lazımdır........Çünkü aşk olgunlaştırıcıdır.......Gönlümüzle,,,,Allah’ın işaretlerini görebilmemizi sağlayacak en önemli vasıtalardan birisidir aşk.........Gönlü açmak ancak sevmekle olur........Aşktan kaçış ta yoktur,,,,,siz istediğiniz kadar yasaklayın o,,,,,kişiye bir gün gelir.....Şeyh Galib’in dediği gibi “.........Birden bire bu aşkı bu tuhfe bulanındır...........” (Tuhfe:hediye) ......Önce beşeri aşkın rafine edilmesi lazım,,,,,İlahi aşka yükselmesi için..........

     

     

     

     

     

     

     

     

    .............Bir insanın eşine veyahut da bir başkasına beslediği aşk-ı mecazi var......Daha sonra bu insan Aşk-ı İlahi‘ye yükseliyor.........Bu hal ailesine karşı olan aşkında bir düşme göstermeyecektir..........İlahi aşkın içerisinde beşeri aşkın cüzleri zaten mevcuttur.....İlahi aşka vasıl olmak bilakis beşeri aşkların temelini sağlamlaştırır...........Denizin içinde damla vardır,,,,; ama deniz damladan ibaret değildir...........Bugün aşkla ibadet edebilen bir insan,,,,,yarın ibadet eder gibi aşık olabilir.........Bugünkü işini aşkla yapan da,,,,,,aynı işi yarin aşk ile yapamayabilir.......

     

     

     

     

     

    .............Aşk sayesinde insan ebedilik kazanır ve lamekan olur............Aşk bir hiçliktir tasavvuf neşvesinde............Fakat o hiçlikte kendinizi “.......Hiç.......” hissettikçe var olursunuz ve hiçlik büyük bir varlığa sebep olur...........Can verirsiniz,,,,,; ama can verdikten sonra yaşamaya başlarsınız,,,,,,,,kendinizi feda edersiniz feda olduktan sonra şöhret olursunuz.............

     

     

     

    “.............Güzelsiz olmazız amma oluruz etsiz ekmeksiz.............”

     

     

     

     

     

    ....................Beşeri boyutta aşkın mekanı ve zamanı çok kısıtlı,,,,,insanlar sadece birisinin gözlerini görebiliyor............... “...............Küçüksu’da gördüm seni,,,,,,,,,,,gözlerinden bildim seni..........” gözlerinden başka bir yerinden de bilmesi mümkün değil zaten............Böyle bir kıyafet,,,,,böyle bir toplum yapısı,,,,,sokakta olmayan bir kadın...............Beşeri aşkın sadece gözyaşı getirdiğini,,,,,,,,sadece acı getirdiğini,,,,,,,,,dolayısıyla bizim şairlerimizin de “.....Sevgili.....” diye hitap ettikleri insanların ancak kokularını duyabildikleri,,,,,,,,; saba yeli sevgilinin saçının kokusunu getirdiği zaman,,,,,,,,,,acısının en fazla olduğu,,,,,,,,yoldan geçecek diye günlerce yolda beklemek,,,,,,,bir haber gelecek diye bir süzgün bakışına,,,,,bir gamzeli bakışına muhatap olurum diye günlerce uykusuz kalmak.............Bütün bunlar içerisinde beşeri ilişki ve birliktelik çok sınırlı..........Bu sınırlılık aşkın bir gömlek daha yükselmesini sağlayabiliyor.........İçinizde büyütüyorsunuz,,,,,hasretin çoğalması aşkın da çoğalması demek.............

     

     

     

     

    ...........Eyitti ol peri bir gün düşüne gireyim bir seb,,,,,,Sevincimden nice yıllar geçiptir görmedim uyku..........” sevgili bir gün bana dedi ki hadi gönlün olsun rüyana gireceğim bir gece,,,,,,,,bu sözü duyduğumdan sonra sevincimden nice yıllar geçiyor hala uyku uyuyamadım.............Böyle bir tek söz,,,,,,,,,,,bazen bir çift göz ömür boyu süren bir aşkın merkezidir........Böyle bir toplumda o güzellikten,,,,,o sözden yola çıkan insan İlahi aşka gidebiliyor........

     

     

     

    .................Aşkın en büyük özelliği ruh terbiyesine müsait olması....

     

    .....Seven daima niyazda,,,,,,,sevilen daima nazda........Sonuçta insanın yaratılışındaki özü,,,,,,mutlak suretle hissetmesini sağlayacak bir acı ve kederle kalbi yumuşatmak,,,,,,mumları eritmektir..........Kalp mumlaşıp mum da eriyince ister istemez bir yanış,,,,,,,,, “........Hamdım,,,,,piştim,,,,yandım....” olur........Yanma son noktadadır........Artık çeşitli tecellileri kabul etmeye hazırız,,,,,; hoşgörü,,,,affetme,,,,,,sabır ve hatta bütün ömrünüz boyunca ulaşacağınız duyguları kapsar..........Bunu yapmadıkça,,,,kalp çiğ kalır,,,,,,,ister istemez meseleleri de hazmetmek zor olur.........Onun için ayrılık vardır,,,,,,,,acı ve hasret vardır.........

     

     

     

     

    .................Bugünün nişanlılıkları üç ay,,,,,,,,,evlilikleri iki-üç sene sürüyor.....

     

    Çünkü aşk diye yaşanılan şeyler riyakarca yürütülen bir oyundan ibaret.........Her iki taraf da gerçek yüzlerini gizliyorlar,,,,,,karşı tarafa hoş gelecek geçici bir hale bürünüyorlar............Oğlan bir simit alıp gelesiye kadar,,,,,,,,kız yeni bir sevgili bulabiliyor mu kendine,,,,,,ona bakmak lazım...........Bu kadar vazgeçilebilir duygulara aşk diyebiliyorlarsa onu sorgulasınlar.............

     

     

     

    ......Aşk sorgulanmalıdır,,,,,; bir ilgi midir,,,,,bir sevgi midir,,,,bir tutku mudur......Anormalliktir,,,,; ama bu anormalliğe geçiş sürecinde bizim duygularımızı hangi derecede,,,,,hangi merhalede tuttuğumuza bağlı.........Bir üstünlük,,,,,,,bir ayrıcalık vesilesi yani...........Oysa bugün hepsine aşk diyoruz,,,,,,hatta cinselliğe bile aşk deniyor,,,,,,,aşk yapmak aşk adına çok küçültücü bir şey üstelik........İnsanın bir ilgiyi aşk sanması,,,,; onun aşkıdır,,,; fakat aşkın ancak bir nebzesidir........İçinde aşk yok değil mutlaka vardır,,,,,,; ama aşkın ne kadarıdır işte ona bakmak lazımdır.........Mutlak aşktan herkes ancak nasibi kadarını alabilir..........

     

     

     

    ....Bir şeyin aşk olabilmesi için tutkulu olması,,,,,,,patolojik olması,,,,,anormal olması gerekir............İştahla yemek yerken hatırlayıp sevileni,,,,,,,,,,yemek boğazda düğümleniyorsa,,,,,,; derin uykularda görülen rüyadan sonra bir daha uyku girmiyorsa gözlere,,,,,sen bir mecliste adı anıldığında onun,,,,inziva engin bir boyut kazanıyorsa,,,,,,,,bir söylevin tam ortasındaki bir kelime,,,,,,bir cümle ne dediğini bilmezleştiriyorsa insanı,,,,,,işte odur aşk.............O ki, göz kapakları kapandığında karanlıkları son bulmuyorsa,,,,,,,,ne cür’et aşktan söz edile.............!?

     

     

     

    .................Eskiler “..........Ah mine’l-Aşk.......” yani “........Ah aşkın elinden…! ” demişler...........Galiba biz de “........Ah Bine’l-Aşk......... ” yani “.........Ah aşka ulaşmak…! ” demeliyiz................

     

     

     

    İskender PALA'dan......

     

    • Like 1

  3. .........Allah dilediğini hidayete ulaştırır dilediğini ise saptırabilir.......Her şey onun kudret eli altındadır.......Fakat her şeyi yapabilecek güce sahip olması,,,,,her şeyi yaptığı anlamına gelmez......
    ....................Biz hiç bir elçiyi,,,,,,,,kendi kavminin dilinden başkasıyla göndermedik ki,,,,,,,onlara apaçık anlatsın............Böylece Allah,,,,,,dilediğini şaşırtıp saptırır,,,,,dilediğini hidayete erdirir.......O,,,,,üstün ve güçlü olandır,,,,,,,,,,hüküm ve hikmet sahibidir.........(14 İbrahim Suresi - 4)
    ...................İbrahim suresindeki bu ayette Allah,,,,,,,,açıkça, dilediğini saptırıp dilediğini de doğru yola iletebileceğini söylemektedir..........Bunu yapabilme gücüne sahiptir..............Bu güce sahip olması,,,,,her zaman bunu kullandığı anlamına gelmez........Aynı zamanda Allah kimseye haksızlık da yapmaz.............Onun sıfatlarından birisi de adil olmasıdır..............Kulları arasında adaletle hükmeder............Allah’ın insanları saptırmasıyla ilgili ayetlere bakılırsa,,,,,,,,,,,,bu insanların sapmayı istedikleri ve inkarda oldukları görülecektir............Allah sapmayı isteyene bu yönde sapkınlığını arttırmaktadır..........Yoksa inanmak isteyen,,,,,,,,,samimi bir şekilde kendini Allah’a açan bir insanın saptırılması söz konusu değildir..........
    .............De ki............: “............Sizin şirk koştuklarınızdan hakka ulaştırabilecek var mı...........?” De ki..........: “...........Hakka ulaştıracak Allah’tır............Öyleyse,,,,,,,,hakka ulaştıran mı uyulmaya daha hak sahibidir,,,,,,,yoksa doğru yola ulaştırılmadıkça kendisi hidayete ulaşmayan mı........?.............Ne oluyor size............?........Nasıl hükmediyorsunuz......?” (10 Yunus Suresi - 35)
    ..............Bu ayette görüleceği gibi burada şirk koşanlardan söz edilmektedir...........Bunlar şirk içindedirler......Allah böyle sapmak isteyenin de sapkınlığını arttırır..........Onlara hidayet vermez...........Bu konuyla ilgili ayetlerin tümüne bakıldığında bu mantık görülecektir........Allah sapmak isteyenin sapkınlığını arttırır,,,,,,,,,iman etmek isteyenin ise hidayetini arttırır............Örneğin bir kişi kalben bir samimiyetle Allah’a yönelmek isterse,,,,,,,,,Allah onun bu isteğine karşılık verir...........Onun kalbini İslam’a açar.......Bu açıdan kalpler Allah’ın elindedir..........Bir kişi kendisi istese de bunu yapamaz,,,,,,,ama hidayet veren (hadi) olan Allah bunu yapar.......Aynı şekilde birisi sapmak istediğinde onun sapmasını yine Allah sağlar..........Bunun adalet içinde olduğunun düşünülmesi çok önemlidir............Allah,,,,,,insanlar arasında adaletle hükmeder.........İstese herkesi iman eden yada inkar eden yapabilir.........Bu güç onun elindedir.........Bu güce sahip olması adaletle hükmetmeyeceği anlamına gelmez.........Aslında materyalist değerlerle düşünüldüğünde insanların seçme gibi bir şansı yoktur.......Her şey maddeden ibaret görüldüğünde,,,,,bu maddenin fonksiyonları da bellidir.........İnsanı da sadece maddeden ibaret düşündüğümüzde,,,,,,,olaylar karşısında vereceği tepkiler belirli olacaktır........Çünkü sahip olduğu organlar ve onların salgıları dışında hiçbir şekilde hareket edemez............Bu da insanın hiçbir şekilde bir seçme şansının olmadığını iddia etmek olur............Evren sadece maddeden ibaret değildir.........Bu evreni yaratan yüce Allah,,,,,,insana seçme hakkı vermiştir.......Bu seçimine göre Allah insanı saptırır yada hidayete erdirir..........Cüz’i irade ve Küllî irade konusunda yapılan hata ikisinin de nitelik olarak benzer kavramlar olarak düşünülerek kıyaslanmaya kalkılmasıdır.........Allah zaman dışında ve zamana hakim olan bir yaratıcıdır........Onun için zamanın geçmesi ya da zamanı yaşamak diye bir durum söz konusu değildir.........İnsan ise zamanlı bir varlıktır.........O yüzden zaman için de insanın sahip olduğu cüzi irade ile,,,,,,,zamansızlık da Allah’ın sahip olduğu külli iradenin karşılaştırılması mantık olarak yanlıştır.........Mutlak irade sahibi olan Allah,,,,,,insanlara seçme hakkı vermiştir.........İnsanların sahip olduğu bu hak, onun iradesiyledir........

     


  4. .....Bismillahir'Rahmanir'Rahim.....Nasıl başlayacağımı bilemedim,,,dedimki en iyisi besmeledir....Üstadın dediği gibi,,,şuurlu bir müminin besmeleyi unutması normal değildir... :yes: ...Şuurlu değilim ama,,,şuurlu olma yolunda yürümeye çalışıyorum işte.... :P
    ................Ben ismim,,kimliğim,,,vb. açıdan kendimi pek tanıtmam.....Bu prensiplerim arasında olan bir şeydir...Çünkü müslümanlar kardeşlerdir ve kardeşlerin en güzel fiilleri de birbirlerine dua etmeleridir.....Ama bazende bu prensibimi çiğnediğimi itiraf edebilirim.....İsmim Nur Beliz... :utanma: ....Öncelikle büyük bir özür diliyorum,,,paylaşımlarımda noktalama işaretlerinin ardarda dizilmesi,,,benim bir çeşit sosyal paylaşımdaki figürümdür ve bundan vazgeçemiyorum...Çoğu zaman bu figüranı özel konuşmalarım dışında,,,paylaşımlar vb. de kullanırım....Benim düşüncem,,,,bazı kişiler tarafından bazı uzun metinlerin okunmadan beğenilip geçilmesini gözlemlediğimdir.....Amacım dikkat çekmektir....Çoğunuza göre bu çok saçmadır,,,veyahutta görüntü kirliliği.... :blushanim: ....Ama her bakan göz,,,,her zaman,,,,aynı şeyi görmez....Görmeyebilir.... :shades: ....Diğer bir meseleye gelirsem,,,benim için şu andaki en büyük sorun,,,sitede nasıl hareket edeceğim,,,nasıl yön bulacağımdır....Bu konuda yardımcı olunursa çok sevinirim.....

    ................................Allah'ın Rahmeti,,,,bereketi,,,,huzuru,,,nuru,,,aşkı üzerlerimize dolu gibi yağsın....Dünya gözüyle dolu gibi diyebiliyorum.....En güzeli,,,,Rabbbim şanının yüceliği kadar bizlere bunlara ve hayırlı olan her şey, nasip etsin....Bunun içinde gönlümüzde olanı hakkımızda hayırlı,,,hakkımızda hayırlı olanıda gönlümüze mutlaka razı eylesin....Yoksa bize hayır görünen şeri sevmek ne kadar bedbaht bir hâl olur..... :blink: ...Selam ve dua ile,,,,hayırlı,,,,bol aşklı ve bol dualı sabahlar olsun cümlemize.... :wave:

    • Like 1
×
×
  • Create New...