tüten_ruh
-
Content Count
38 -
Joined
-
Last visited
Posts posted by tüten_ruh
-
-
ÇOCUKLUĞUM
Çocukluğum, çocukluğum...
Uzakta kalan bahçeler.
O sabahlar, o geceler,
Gelmez günler çocukluğum.
Çocukluğum, çocukluğum...
Gözümde tüten memleket.
Artık bana sonsuz hasret,
Sonsuz keder çocukluğum.
Çocukluğum, çocukluğum...
Habersiz ölen kardeşim,
Mezarı bilinmez eşim,
Her bir şeyim çocukluğum.
Çocukluğum, çocukluğum...
Bir çekmecede unutulmuş,
Senelerle rengi solmuş,
Bir tek resim çocukluğum...
Ziya Osman SABA
-
BİR MASA
Bize bir masa ayır Yankimu
Aleksandra´mla benim için
Bir masa.
Üstü çiçeksiz
Örtüsü gazeteden
Şarabı aşktan
Hem hülyadan.
Aleksandra´m mızıka çalsın
Siyaha çalar parmaklarıyla
Güftesi bayağı şarkılar
Adi havalar.
Meyhane acı zeytinyağı koksun
Sen hoşnut ol Yanakimu.
Sait Faik Abasıyanık
-
AĞZIMIN TADI
Ağzımın tadı yoksa, hasta gibiysem,
Boğazımda düğümleniyorsa lokma,
Buluttan nem kapıyorsam, vara yoğa
Alınıyorsam, geçimsiz ve işkilli,
Yüzüm öfkeden karaya çalıyorsa,
Denize bile iştahsız bakıyorsam,
Hep bu boyu devrilesi bozuk düzen,
Bu darağacı suratlı toplum!
Oktay Rifat HOROZCU
-
GECE YARISI
Dizilir ince ince, alnına bir soğuk ter!
Gâvur mahallesidir evimin yukarısı,
Rüzgârın salladığı bir çan durmadan öter.
Bu ses aynı şekilde uzayacak yarın da!
Bazan bir ışık gezer, tamam gece yarısı,
Karşıdaki bir evin pencere camlarında...
Şimdi gözyaşlarımla karanlığı delerim;
Bana hatırlatıyor uzun uzun her akşam
Simsiyah servileri bembeyaz perdelerim!
Korkudan büzülürüm usulca bir kenara;
Yatmak için yerimden azıcık kımıldasam,
Gölgem bir hırsız gibi tırmanır duvara.
Cevdet KUDRET
-
AFRİKA
Afrika dediğin bir garip kıta
El bilir âlem bilir
Ki şekli bozulmasın diye Akdeniz'in
Hâlâ eskisi gibi çizilir
Haritalarda
Cemal SÜREYA
-
SELÂM OLSUN
Selâm olsun bizden güzel dünyaya
Bahçelerde hâlâ güller açar mı?
Selâm olsun sonsuz güneşe, aya
Işıklar, gölgeler suda oynar mı?
Hepsi güzeldi kar, tipi, fırtına
Günlerin geçişi ardı ardına.
Hasretiz bir kanat şakırtısına
Mavi gökte kuşlar yine uçar mı?
Uzak, çok uzağız şimdi ışıktan,
Çocuk sesinden, gül ve sarmaşıktan,
Dönmeyen gemiler olduk açıktan,
Adımızı soran, arayan var mı?...
Ahmet Hamdi TANPINAR
-
Sıdharta
nigrôdhâ
koskoca bir ağaç görüyorum
ufacık bir tohumda
o ne ağaç ne tohum
om mani padme hum (3 kere)
sidharta buddha
ben bir meyvayım
ağacım âlem
ne ağaç
ne meyva
ben bir denizde eriyorum
om mani padme hum (3 kere)
Asaf Halet Çelebi
-
"The Good, The Bad and The Ugly" İyi,Kötü ve Çirkin
-
SUSKUN
Sus, kimseler duymasın,
Duymasın, ölürüm ha.
Aymışam yarı gece,
Seni bulmuşam sonra.
Seni, kaburgamın altın parçası.
Seni, dişlerinde elma kokusu
Bir daha hangi ana doğurur bizi?
Ruhum... Mısra çekiyorum haberin olsun.
Çarşıların en küçük meyhanesi bu,
Saçları yüzümde kardeş, çocuksu.
Derimizin altında o ölüm namussuzu...
Ve Ahmedin işi ilk rasgidiyor.
İlktir dost elinin hançersizliği...
Ağlıyor yeşil.
Rüya, bütün çektiğimiz.
Rüya kahrım, rüya zindan.
Nasıl da yılları buldu,
Bir mısra boyu maceram...
Bilmezler nasıl aradık birbirimizi,
Bilmezler nasıl sevdik,
İki yitik hasret,
İki parça can.
Çatladı yüreği çakmaktaşının,
Ağıyor gökkuşaklarının serinliğinde
Çağlardır boğulmuş bir su...
Ağıyor yeşil.
AHMED ARİF
-
SİTEM...
Önde zeytin ağaçları arkasında yar
Sene 1946
Mevsim
Sonbahar
Önde zeytin ağaçları neyleyim neyleyim
Dalları neyleyim.
Yar yollarına dökülmedik dilleri neyleyim.
Yar yar!..Seni kara saplı bir bıçak gibi sineme sapladılar
Değirmen misali döner başım
Sevda değil bu bir hışım
Gel gör beni darmadağın
Tel tel çözülüp kalmışım.
Yar yar
Canımın çekirdeğinde diken
Gözümün bebeğinde sitem var
BEDRİ RAHMİ EYÜBOĞLU
-
nedendir bilmiyorm ama bu tarz şiirlerde kendimden bir parça buluyorum.Özellikle de serbest nazında yazılmışlarsa daha hoş oluyor fikrimce. :)
Saygılar...
-
RUSTU ONUR (1920-1942)
Rustu Onur 1920-1942 yillari arasinda kisacik yasamina guzel siirler sigdirdi. Devrek'te dogdu. Hastalandigi icin liseyi bitiremedi. Tedavi icin geldigi Istanbul'da veremden oldu. Olumunden sonra siirlerini ve diger yazilarini Salah Birsel 1956'da Rustu Onur adli bir kitapta topladi.
Rustu Onur cok kisa yasadi ve hastaligi nedeniyle yasaminin cok kisa olacagini bilerek yasadi. Siirlerine bu duyguyu yansitti.
-
HULASA
Ben ölsem be anacigim
Nem var ki sana kalacak
Ceketimi kasap alacak,
Pardösömü bakkal
Borcuma mahsuben...
Ya asklarim
Ya siirlerim ne olacak
Ya sen ele güne karsi
Nasil bakacaksin insan yüzüne
Hulasa anacigim
Ne ambarda darim
Ne evde karim var.
Çiplak dogurdun beni
Çiplak gidecegim
Rüstü Onur
-
"Besbelli" şiirinin hayranlarındanım.Kelime seçimindeki işçilik harika.
Güzel dizmiş cümleleri aşk olsun Sayın Kutsi Tecer'e :)
-
İstiklâl Marşı adayı şiiri
Gözyaşına veda et ey güzel Anadolu
Hakkını korur elbet Türk'ün bükülmez kolu
Cenk ederiz genç koca bugün değil yarın da
Yadımız ağladıkça İzmir ezanlarında
Hakk yolunda kan olur dünyalara taşarız
Ya şerefle vurulur ya efendi yaşarız
Her gün yeni bir hile arkasından satıldık
Her gün yeni bir dille yurdumuzdan atıldık
Yeter ey Kâbe'mizi elimizden alanlar
Alıkoyamaz bizi yolumuzdan yalanlar
Hangi alçak el alır el zinciri boynuna
Kim Yunan'ı bırakır Türk kızının koynuna
-
"Diğer Şairler" adı altında belli bir çizgide belli bir kalıpta olan şairlerin eserleri ele alınacak demekki.
Tamam Üstad'ın sahiplenmediği şiirleri aktarmak uygun değilmiş burda onu öğrendik.Ama şair ayırtmakta benim garibime gitti.Şu şu şairlerin dışındakiler burada paylaşılamaz denilsin o halde ve ya "Diğer Şairler" başlığında bir düzenlemeye gidilsin ki sonraki paylaşımlara dikkat edilsin.
Saygılar...
-
GURBET GECELERİ
Bekçisiyim, bu serin
Bu siyah gecelerin
Gurbetten daha derin
Bir yara yok içimde!
Korku bilmez ölümden
Her gün yeniden ölen
Bir bade gibi neden
Biteyim bir içimde!
Ne aşkım, ne emelim
Soluk bir karanfilim
Ben gurbette değilim
Gurbet benim içimde!
Kemalettin Kamu
-
Evet. bende araştırdım bu satırlar ona ait.Ama onun bir gurbet şairi olduğunu ya da gurbeti en güzel şekilde yansıtan bir şair olduğunu değiştirmez.Zatın mısraları şiirdeki ustalığı göz önüne alınarak burada paylaşılmıştır.
-
Hikmet R'nin son dönemlerinde kaleme aldığı bir şiir.Bir makina gibi değilde artık iç dünyasının ve az da olsa maneviyatın,milli bilincin koktuğu satırlar.
DAVET
Dörtnala gelip Uzak Asya'dan
Akdenize bir kısrak başı gibi uzanan
Bu memleket bizim!
Bilekler kan içinde, dişler kenetli
ayaklar çıplak
Ve ipek bir halıya benzeyen toprak
Bu cehennem, bu cennet bizim!
Kapansın el kapıları bir daha açılmasın
yok edin insanın insana kulluğunu
Bu davet bizim!
Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
Ve bir orman gibi kardeşçesine
Bu hasret bizim!
-
KEMALETTIN (KAMİ) KAMU (1901-1948)
Bayburt'ta dogdu. Istanbul Erkek Ogretmen Okulu'ndayken Anadolu'ya
gecti, Anadolu Ajansi'nda calisti. Okulunu bitirdikten sonra Paris'e
gitti ve Siyasal Bilgiler Okulu'nda ogrenim gordu. Erzurum ve Rize
milletvekili olarak BMM'ye girdi. 1948'de Ankara'da oldu.
Siirleri, Rifat Necdet Evrimer'in ``Kemalettin Kamu, Hayati, Sahsiyeti
ve Siirleri'' (1949) baslikli kitabinda toplanmistir.
``Kemalettin Kami Kamu, yetenegi bosa gitmis bir sairdir. Daha iyi
soylemek gerekirse, kendisine, yaradilisina uygun olmayan bir doneme
rastlamis bir sairdir. Incedir, kirikgonulludur, incinmelerin ve
gurbetin sairidir... Ne var ki, bir savas donemine rastlamistir yasami...
Savasin buyuklugunu ve garipligini sezer, gosterisli olmayan bir
kahramanligi, ince bir iclenmeyle, bir aciyla aktarir.''
(Turgut Uyar, 1983)
GURBET
Gurbet o kadar acı
Ki, ne varsa içimde
Hepsi bana yabancı
Hepsi başka biçimde
Eriyorum gitgide
Elveda her umide
Gurbet benliğimi de
Bitirdi bir biçimde
Ne arzum ne emelim
Yaralanmış bir el'im
Ben gurbette değilim
Gurbet benim içimde
Kemalettin Kamu
-
Halkına "KASKETLİLER" diyen ve kendilerini buna rağmen halk partililer diye vasıflandıran diktatör bir zihniyetin uşaklarından ancak bu beklenebilirdi...
Saygılar.....
-
Kitap, edebi bir üslupla ele alınmadığı için pek,hatta hiç akıcı değil.Yahudilerin karakterini,o dönemde Almanya'da nasıl bir ekonomik güç olduklarını ve Hitler 'in bundan ne denli rahatsız olduğunu içermektedir.
Nietzsche'den etkilendiği de doğrudur.Ki Nietzsche zayıfın yaşamaya hakkının olmadığını ve insanın gelişiminin güçlünün acizi yok etmesinden geçtiğini savunmuştur.
Saygılar...
-
TREN SESİ
Garibim;
Ne bir güzel var avutacak gönlümü;
Bu şehirde,
Ne de bir tanıdık çehre;
Bir tren sesi duymaya göreyim
İki gözüm,
İki çeşme.
-
HİCRET
I
Damlara bakan penceresinden
Liman görünürdü
Ve kilise çanları
Durmadan çalardı, bütün gün.
Ve geceleri.
Tren sesi duyulurdu yatağından
Arada bir.
Bir de kız sevmeye başlamıştı
Karşı apartımanda.
Böyle olduğu halde
Bu şehri bırakıp
Başka şehre gitti.
II
İmdi kavak ağaçları görünüyor,
Penceresinden,
Kanal boyunca.
Gündüzleri yağmur yağıyor;
Ay doğuyor geceleri
Ve pazar kuruluyor, karşı meydanda.
Onunsa daima;
Yol mu, para mı, mektup mu;
Bir düşündüğü var.
İsmet Özel
in Diğer Şairler
Posted · Report reply
SEBEB-İ TELİF
başkalarının aşkıyla başlıyor hayatımız
yaprakla yağmurun aşkı meselâ
kim olsa serpilen coşturuyor bizi
imreniyoruz başkalarının mahvına.
yağmur mahvoluyor çarparak
kendini parçalıyor mâşukunun açılan kıvrımında
yaprak dirimle irkiliyor nazlı mağrur
silkiniyor vuran her damlayla.
başkalarının aşkıyla başlıyor hayatımız
bakıp başkasının başkayla kurduğu bağlantıya
aşka dair diyoruz ilk anı bu olmalı
ilkönce damarlarımızda duyuyoruz çağıltısını
uzak iklimlerin
kokusu gitmediğimiz şehirlerin önceden
bir baş dönmesiyle kabarıyor hafızamızda
sonra ayrılıklar düşüne dalıyoruz:
bize ait olan ne kadar uzakta!
başkalarının aşkıyla başlıyor hayatımız
başkalarının düşünceleriyle değil.
"üstümde yıldızlı gök" demişti könisberg'li
"içerimde ahlâk yasası".
yasa mı? kimin için? neyi berkitir yasa?
ister gözünü oğuştur, istersen tetiği çek
idam mangasındasın içinde yasa varsa.
girmem, girmedim mangalara
yer etmedi adalet duygusu
içimde benim
çünkü ben
ömrümce adle boyun eğdim.
yıldızlı gökten bana soracak olursanız
kösnüdüm ona karşı
onu hep altımda istedim.
başkalarının aşkıyla başlıyor hayatımız
ve devam ediyor başkalarının hınçlarıyla
düşmanı gösteriyorlar, ona saldırıyoruz
siz gidin artık
düşman dağıldı dedikleri bir anda
anlaşılıyor
baştan beri bütün yenik düşenlerle
aynı kışlaktaymışız
incecik yas dumanı herkese ulaşıyor
sevinç günlerine hürya doluştuğumuzda
tek başınayız.
diyorum hepimizin bir gizli adı olsa gerek
belki çocuk ve ihtiyar, belki kadın ve erkek
hepimiz, herbirimiz gizli bir isimle adaşız
yoksa şimdiye kadar hesapların tutması lâzımdı
hayatımıza kendi adımızla başlardık
bilmediğimiz bu isim, hesaptaki bu açık
belki dilimi çözer, aşkımı başlatırım
aşk yazılmamış olsa bile adımın üzerine
adımı aşkın üstüne kendim yazarım.
İsmet Özel'in sesinden ve fonda Farid Farjad'ın bestesi ile dinlemek için
EDİT// Link yenilenmiştir.