Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]

asiminnesli

Üye
  • Content Count

    25
  • Joined

  • Last visited

Posts posted by asiminnesli


  1. bana bulutlardan gelen yağmurdan bahsetme o sadece toprağı ıslatır.

     

    Bana gözyaşlarından tebahhur eden bulutlardan bahset, bahsetki kalbim çok kırıktır Alemi islamın haline kalbim çok kırıktır.

     

    Ağla hiç durmadan ağla, Ağla göz yaşların ceyhun olsun ve gönülleri ıslatsın arş ihtizaza gelsin.

     

    Ve sorsunlar bu nedir neyin nesidir Ve cevap gelsin Hatalarına, günahlarına, masiyetine Ağlayan ümmet-i MUHAMMED in kalbinden fışkırıp gözlerinden

    akan göz yaşı yağmurudur.


  2. FETİH MARŞI

     

    Yelkenler biçilecek, yelkenler dikilecek;

    Dağlardan çektiriler, kalyonlar çekilecek;

    Kerpetenlerle surun dişleri sökülecek

     

    Yürü, hala ne diye oyunda oynaştasın?

    Fatihin İstanbulu fethettiği yaştasın.!

     

    Sen de geçebilirsin yardan, anadan, serden....

    Senin de destanını okuyalım ezberden...

    Haberin yok gibidir taşıdığın değerden...

     

    Elde sensin, dilde sen, gönüldesin baştasın...

    Fatihin İstanbulu fethettiği yaştasın.!

     

    Yüzüne çarpmak gerek zamanenin fendini...

    Göster: Kabaran sular nasıl yıkar bendini?

    Küçük görme, hor görme, delikanlım kendini

     

    Şu kırık abideyi yükseltecek taştasın;

    Fatihin İstanbulu fethettiği yaştasın.!

     

    Bu kitaplar Fatihtir, Selimdir, Süleymandır.

    Şu mihrap Sinanüddin, şu minare Sinandır.

    Haydi artık uyuyan destanını uyandır.!

     

    Bilmem, neden gündelik işlerle telaştasın

    Kızım, sen de Fatihler doğuracak yaştasın.!

     

    Delikanlım, işaret aldığın gün atandan

    Yürüyeceksin... Millet yürüyecek arkandan!

    Sana selam getirdim Ulubatlı Hasandan....

     

    Sen ki burçlara bayrak olacak kumaştasın;

    Fatihin İstanbulu fethettiği yaştasın.!

     

    Bırak, bozuk saatler yalan yanlış işlesin!

    Çelebiler çekilip haremlerde kışlasın!

    Yürü aslanım, fetih hazırlığı başlasın...

     

    Yürü, hala ne diye kendinle savaştasın?

    Fatihin İstanbulu fethettiği yaştasın.!

     

    Arif Nihat Asya nın muhteşem şiiri, marşı, destanı


  3. Ensar ve muhacir hepsi ufuk insanlar...onlardan alacağımız sonsuz hasletler var.Peygamberimiz demiyor mu ''benim ashabım yıldızlara benzer.Hangisine ulaşırsanız doğru yolu bulursunuz''. Hal böyle iken bize ne oluyor da Peygamber halkasından haleler teşkil eden bu ufuk insanları kendimize rehber edinemiyoruz ve hala yolumuzda zikzaklar çiziyoruz.

    Kainatının yüzüsuyu hürmetine yaratıldığı Ruhul Seyyid-il en'am,Sahibül şeriatın ashabını tanımak bizim için en büyük manevi kazançlardan olacaktır.

    Allah bize, O'nu ve Ashabını tanımayı tanıtmayı nasip eylesin...

     

    Amin kardeşim can dostum...

     

    Allah'ın dinini omuzları üzerinde kanları üzerinde kuran Gelmiş ve Geçmiş en hayırlı ümmete selam olsun.

     

    Selam Allah'ın Kainatı yüzü suyu hürmetine yarattığı İnsanlığın İftihar tablosuna o nun aline ve ashabına olsun.


  4. Sultan-i RusÜl Şah-i MÜmeccedsİn Efendİm

    BİÇarelere Devlet-İ Sermedsİn Efendİm

    Dİvan-i İlahİde Ser-amedsİn Efendİm

    MenŞur-i ''le'amrÜk''le MÜ'eyyedsİn Efendİm

    Sen Ahmed Ü Mahmud U Muhammedsİn Efendİm

    Hakdan Bİze Sultan-i MÜ'eyyedsİn Efendİm

     

    Hutben Okunur Mİnber-İ İklİm-İ Bekada

    HÜkmÜn Tutulur Mahkeme-İ Ruz-İ Cezada

    GÜlbank-i Kudumun Çekİlİr ArŞ-i HÜda'da

    Esma-İ Şerİfİn Anilir Arz U Semada

    Sen Ahmed Ü Mahmud U Muhammedsİn Efendİm

    Hakdan Bİze Sultani MÜ'eyyedsİn Efendİm(s.a.v.)

    ...

    Şeyh Galİp


  5. Arkadaşım ben sana cevap yazmazdım ama bu önemi haiz bir meseledir.

     

    Ve üstadın sözleri tam bir çarpıtılmaya uğratılarak bize sunulmuştur.

     

    Size bu milletin başına gelenleri uzun uzun anlatmak isterdim ama zaman ve mekan müsait değil.

     

    bu milletin başına gelenleri size anlatmayacağım yığın yığınlarını bilirsiniz onun.

     

    Sizden ricam bu meseleyi gurur meselesi yapdan doğruyu biraz daha araştırıp üstadın sözlerini çarpıtmamanız.

     

    Ki bu bizi ve bu camiyayı kırar.


  6. üstad hakkında bana yapılan cahillik eleştirisini kabul etmemekle birlikte aşağıdaki olayı yollayıp bu yafyayı boynunuza geçiriyorum.

     

    VE yönetici arkadaşlardan ricam bu hassas ve kimseye fayda sağlamayacak konuya müdahale etmelerini bekliyorum.

     

    Evet, sevgili gençler, daima benim gibi konuşmaya çalışın. Çünkü davamız çeşm-i bülbül kadar naziktir, yere düşürüp kırmayalım. Bir gün, mahkemede bana hâkim sordu. Dedi ki:

    “-Kuzum Necip Fazıl, zapta geçirmeyeceğim, hükümde de esas teşkil etmeyecek, şahıs olarak, dost olarak, dostluğa kabul ediyorsanız, bir sual soracağım.”

    “-Buyursunlar.”

    Dedim.

    “-Siz lâik misiniz, değil misini?”

    Dedim ki:

    “-Efendim, böyle sual olur mu? Ben belki bunun için huzurunuzdayım. Ve şimdi anlayacaksınız lâik miyim, değil miyim! Fakat bir şartla cevap veririm. Hem zapta geçmesi hem de hükme tesir etmesi şartıyla...”

    Ve devam ettim:

    “-Ben Allah’a inanıyorum, yani Halik’a... Bütün âlemlerin Rabbına... Nasıl istersiniz ki, Allah’ı ve onun emirlerini dünyanın dışında kabul edeyim. Şimdi ben lâik miyim, değil miyim, siz karar verin!”

    Dikkat edilirse burada bir incelik var; lâik miyim, değil miyim, sen karar ver!..

     

    (İslâm Ve Öbürleri’nden)


  7. Arkadaşımız başta batı mukallitliğinden bahsediyor rica ederim bu laiklik bir nebzede batı menşeili değilmi?

     

    Ama tesbitlerinde ne kadar doğru noktalar varsada bu şahsımız ve cemiyetimiz tarafından asla kabul görecek bir fikir değildir.

     

    Ve hatta bunu ben düşünsem önce kendi yüzüme tükürür ve sen hainsin diye kendimi bir de tokatlardım.

     

    Bu meseleyi bir fikir namusluluğu gösterip fazla uzatmadan reddediyorum.


  8. -bence- bu konuyu ara sıra güncel hale getirelim arkadaşlar :) yeni üyeler de ankete katılsın. böylece Fenerbahçe'ye gönül verenlerin sayısını daha rahat görmüş oluruz... :)

     

     

    yahu bu ne tartışmaymış ben neredeydim o zamanlar inter,cska,psv,sevilla sarhoşluğu vardı herhalde üzerimde.

     

    Neyse davete icabet düsturuyla Ü.Y nin davetine icabet ettim.

     

    ha bide bu aralar leverkusen sarhoşluğu var üzerimde.

     

    GS linin bildiği iki şey 2000 UEFA ve HAGİ.

     

    üstadın şiirini ters bir mantıkla düşünün.

     

    GEÇENLER GEÇTİ SENİ UÇTU PAPUCUN DAMA

    ÇATLA SODOM GOMORE PATLA BİZANS VE ROMA

     

    burda geçen FENERBAHÇEM

    sodomgomore(ki helak olan kavim) 6S

    roma ise 8JK


  9. Yalnızlığı tarif edemiyorum ama her yalnız kalışımda Allaha yaklaştığımı düşünüyorum.Kişi yalnızlık sayesinde tefekkür ede ede ufku genişliyor.yoksa derd-i maişetle veya insanlarla(tabi baktığın zaman Allahı hatırladığın insanlar müstesna) vakit geçirdiğini zaman nerdeyse ibadetleri unutuyorsun.yalnızlık her zaman beni olgunlaştırmıştır bu da ayrı boyutu.

    şu an aklıma bir tarif geldi:

    Yalnızlık gayesiz kalabalıklardan bir soyutlanma,uzaklaşma.

    Yalnızlık,öze dönme,ruhunla Allaha yönelme.

    Yalnızlık karakterde bir soyluluk...

     

    ALLAH yalnızlıkla yanıp kavrulan ve yalnızlık isteyen kullarına yalnızlık nasib etsin.

    Allah kötüye sevk eden arkadaşlarla ayrılmayı hiç olmazsa arayı açmayı nasib etsin.

     

    ARKADAŞIMIZA...

     

    DUAM BUDUR, İSTEĞİM BUDUR

     

    BEN UZAĞIM EDEBİ SÖZLERDEN.


  10. Şahsında gördüğümüz; keskin anlayıs, derin kavrayış ve

    bizi biz yapan değerlere (ahlak,fazilet,inanç) sadece saygı buudunda değil

    kafa çatlatırcasına bağlılık ve belki hayatının gayesi yapmasıyla, olağan üstü

    çilesiyle, bizim hepimizin kalp ve sadır çatlatarak belki tek fikri üstünde bir hayat boyu derinliğini kavrayamayacağımız

    girdaba benzeyen fikirleriyle, hayatın dününü, bugününü ve yarınını ele alıp

    en ince süzgecin yanında halbur kaldığı öz fikir süzgecinden geçirip doğunun doğuşunu nu bize göstermesiyle,

    gözün göze alamayacağı ufuklara yelken açmasıyla,

    Tarihimizdeki KahramanlaRı, Faihleri,muhtaşemleri,yavuzları,dünyada siyaset ve bağlılıkta eşi menendi olmayan Abdulamitleri,

    iman güneşini gösteren bediüzzamanları, gördükten sonra

    bize tarihimizde az rastlanan belki hiç raslanmayan Fikir ve Düşünce adamını göstermedeki liyakatiyle,

    Görüp görebileceğimiz en büyük lutuflardan birini ÜSTADIM ı ve onun BÜYÜK DOĞUSUNU biraz konuşalım isterseniz

    güncel haberlere ve sair kişilere daldık gidiyoruz merkeze bir bakalım ne diyor bize üstat, konu bu

    soru bu.

     

    ÜSTADDAN NE ANLIYORUZ YAZIN YAZABİLDİĞİNİZ KADAR.


  11. Ertuğrul Özkök neler hayal ediyordu

     

     

    'Oysa ben neler hayal ediyordum.100 yılın sonrasının Türkiye’sini şimdiden düşünmeye başlıyordum' diyen Ertuğrul Özkök Çanakkale'nin için bakın ne hayal ediyormuş

     

    Kara gözlüklü aşirete iltica

     

    OYSA ben neler hayal ediyordum.100 yılın sonrasının Türkiye’sini şimdiden düşünmeye başlıyordum.

     

    Mesela, Çanakkale Boğazı’nı.

     

    Onun etrafında dünyanın en muhteşem şehrini kurmayı.

     

    Şehrin adı değiştirilecekti.

     

    Adı "Troya" olacaktı.

     

    Bütün dünyanın bildiği, herkesin her gün konuştuğu bir isim.

     

    O efsane isme yakışan bir şehir kurulacaktı.

     

    Boğazın iki tarafı dünyanın en müthiş mimarları tarafından tasarlanacak, 21’inci yüzyılın bütün estetik ve teknik imkánları seferber edilecekti.

     

    İstanbul ve İzmir’den sonra, üçüncü efsane şehir kurulacaktı.

     

    Uçuyordum.

     

    Hayallerime kimseler yetişemiyordu.

     

    * * *

     

    Mesela, Efes antik kentinin etrafını dünyanın en büyük cam fanusu ile kaplıyor, onun etrafında 21’inci yüzyılın bir başka muhteşem yerleşim yerini kuruyorduk.

     

    O yeni şehrin adı da "Efes" oluyordu.

    Bir yandan geniş yollarla denize bağlanıyor, öteki taraftan Meryem Ana’ya, Selçuk’a açılıyordu.

     

    Başka şeyler de hayal ediyordum.

     

    Kapadokya’nın çevresinde Las Vegas’çılara, Dubai’cilere parmak ısırtacak bir mega proje.

     

    Dünyanın en zengin yabancılarının ev almak için sıraya gireceği, 21’inci yüzyılın efsane şehirleri.

     

    Ve müthiş bir dolunay gecesi, o muhteşem Kapadokya gökyüzünün altında, Pink Floyd konserleri.

     

    Adı, "Dark side of the moon" değil, "Full side of the moon."

     

    Ben umutlu, dünyaya pembe gözlüklerle bakan bir insandım.

     

    Bazılarınca saf denecek kadar gerçekten saf bir insandım.

     

    Umudum, heyecanım inanılmaz bir yaratıcılığa dönüşüyor, her gece, her sabah ufuk çizgisi hiç olmayan okyanuslara açılıyordum.

     

    Benim gözümdeki Türkiye, 21’inci yüzyılın en parlak yıldızı olacaktı.

     

    Yaşlanan Avrupa, efsanelerde aradığı Gılgamış’ın ebediyet iksirini bu ülkede bulacaktı.

     

    Dünyanın en güzel aşkları bu ülkede yaşanacaktı.

     

    Bu ülkede doğmak şans olacaktı.

     

    Yaşamak daha büyük şans.

     

    Ölmek ise Allah’ın lütfu...

     

    İsimsiz Macellan’lar, hayali Colomb’lar, Vasco de Gama’ların keşfedeceği en yeni kıta Türkiye olacaktı.

     

    Ben son 20 yılımı bu hayallerle geçirdim.

     

    Rahmetli Özal bana bu inancı verdi.

     

    İşadamlarımız, sanatçılarımız, umutsuz bir benden dünyanın en umutlu insanını yarattı.

     

    Herkes beni yerden yere vurdu, alay etti.

     

    Ama o iyimserliğimi hiçbir zaman terk etmedim, terk edemedim.

     

    "Ben böyle düşünüyorum" ifadesi, kişiliğimin en güçlü kalesi oldu.

     

    Peki şimdi bu umutsuzluğum karamsarlığa mı dönüştü?

     

    Bir haftada kara gözlüklüler aşiretine mi iltica ettim?

     

    Hayır, içimdeki iyimser hálá direniyor.

     

    Yara bere içinde olsa da, yediği dayaktan yüzü gözü şişmiş olsa da, hálá direniyor.

     

    Ama bir yanım var ki, ona mani olamıyorum.

     

    Şaşkınlığıma.

     

    Etrafımda olup bitene, bana demokrasi diye yutturulmaya çalışılan o ekseriyet megalomanisine, o nobranlığın arkasındaki sığlığa ve zavallı misyon duygularına.

     

    Evet bunlara şaşırıyorum.

     

    Benim hayal ettiğim Türkiye, bunları çoktan aşmış, ufkun çizgisini bile geçmişti.

     

    Oysa şimdi bugün neredeyiz.

     

    Ya ben iflah olmaz bir hayalperesttim, ya onlar hayalcilikten, vizyondan, yaratıcılıktan nasibini almamış gerçekçiler.

     

    Ben Çanakkale Boğazı’nın etrafına 21’inci yüzyılın Troya’sını kurmayı hayal ediyordum, onlar bütün Türkiye’nin üzerine türbanı sermeyi.

     

    Demek ki farklı gemilere binmişiz, farklı denizlere açılmışız.

     

    Kimimiz geçmişin kara parçalarının arasındaki ufak göllere, iç denizlere...

     

    Kimimiz okyanuslara...

    ******

    arkadaşlar ben bunları okurken koptum resmen..ALLAH bunların feleğini şaşırtmış.bas bas bağırıyorlar durmadan türkiyeyi ortaçağa,ortaçağın karanlıklarına (asrı saadete)çevirmeyiz diye..bu abi çok uçmuş olacakki hızını alamadı tabi taa ilk çağ'a kadar götürdü bizi.şimdi merak ediyorum birileri çıkıp,''hoop kardeşim biz ortaçağdan kaçarken sen bizi ilk çağa kadar götürdün''diyecekmi.ya da niyetlerinin çağ veya zaman olmadığı bu arkadaşında satır aralarına iliştirdiği gibi meryem ana'ya giden yolları açmakmı?merak ediyorum bir gün bunların arasında hitler kadar açıkyürekli biri çıkacakmı?en azından hitler yahudileri özgürlükleri için öldürdüm demedi demi?üstün alman ırkını yüceltmek yaymak için öldürdüğünü açıkça söledi..varın mukayeseyi siz yapın..

     

     

    YİRMİ DOKUZ HARFLİK SÖZLE AYDINLAR

    YAFTA YAZAR, İSİM TAKAR BAŞIBOŞ...

     

    BÜLBÜLLERE EMİR VAR LİSAN ÖĞREN VAKVAKTAN(ERT. ÖZK)

    BAHSET TARİH BALIĞIN TIRMANDIĞI KAVAKTAN.


  12. FİKİRSİZ BAŞIM

     

    Fikirsizlikten başım çatlıyor. Düşünmek istiyorum düşünemiyorum.

    Okuyorum FİKİR sahibini; bakışım bulanıyor, başım dönüyor.

    Ben ne zaman düşüneceğim Allahım ne zaman beynim zonk zonk sızlayacak merak ediyorum.

    Kalbim düşünmemi istiyor beynim olmaz bu iş senin işin değil diyor.

    Ağrılı bir başım ne zaman olacak mukaddes bir ağrı ne zaman beynimi kemirecek.

     

    FİKİR sancısı ne zaman başlayacak, ne zaman büyük bir sancı duyacağım,

    duyupta içimden dışıma nur çıkaracağım.

     

    Sabırsızım çabuk olmam lazım zira tehlike var;

     

    Ey genç adam, yolumu adım adım bilirsin!

    Erken gel, beni evde bulamayabilirsin !

     

     

    ERKEN GEL, ERKEN GEL, ERKEN GEL...


  13. kardeşlerimin sözlerine katılmamak elde diğil.

     

    ancak nacizane şunu düşünüyorum.

     

    Anlatmanın önemi büyük taktir edersiniz ki.

     

    hiç olmazsa siteyi anlatmak lazım gençliğini internette oyun ve chat te öldürengençliğe.

     

    kurtuluşun yolu burdan geçer anlatmaktan ayettede dediği gibi:

     

     

    İçinizden hayra çağıran, iyiliği emredip kötülükten men eden bir topluluk bulunsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir.

    Al-i imran-104


  14. AĞLARIM AĞLATAMAM, DİNLERİM SÖYLEYEMEM DİLİ BAĞLI KALBİMİN BUNDAN PEK BİZARIM.

     

    sanki bana tercümam olmuş büyüğümüz...

     

    ne diyeyim ki dili bağlı kalbimin dedim ya dimağınızdan süzülen kelimeler her şeyi özetliyor...

     

    sözünüzün dostuyum çilenizin yabancısı...

     

    bu siteye bir dostumla konuşurken (o kendini biliyor) DAR-ÜL ERKAM demiştim.

     

    DAR-ÜL ERKAM ı anlatmaya ne hacet ora insanlığın iftihar tablosunun sahabelerini yetiştiren kutlu mekandır.

    benim için bu site BÜYÜK DOĞU nun doğuşunun DAR-ÜL ERKAM ıdır.

     

    biçare feryadıma bir şerbet tadında teveccühlerinizden dolayı hepinize selam eder ve hiç buluşamaz isek havz-u kevser in başında buluşmaya dua ederim...

     

    bir dostum diyordum onu söyleyeyim ben size o sitenin baş taçlarında BDG kardeşimdir.


  15. Şu herşeyin kırılıp döküldüğü hengamda arzı didar etmek üzere yola çıkan sizler.

     

    Hepinizi tek tek tebrik ediyorum ve inanın bana sizi tebrik eden daha niceleri vardır ki bulundukları asrın fikir ve maneviyat kahramanlarıdır.

    Allah onların tebriğine benim gibilerinide ulaştırsın.

     

    Şu NE YAPTIĞINI BİLMEYEN ADETA SARHOŞ RUHUMA İLHAMLAR ÜFLÜYORSUNUZ.

     

    fazla yazmıyorum veya yazamıyorum ama inanın bana okuyorum ve okudukça ümidim artıyor.

    sizlere saygım artıyor ve görüyorum ki bir nesil dolu dizgin çağlayanlar gibi geliyor.

     

    Ve top yekün bir nesil Allah a karşı saygılı resulullaha karşı muhabbetli olcaktır inşallah.

     

    hislerimden dolayı beni bağışlayın...


  16. "Zamanın üstünü" anlamına gelen "Bediüzzaman" sıfatıyla anılan Said Nursî, 1876 yılında Bitlis'in Hizan ilçesine bağlı Nurs köyünde doğdu. Çeşitli medreselerde eğitim aldıktan sonra bütün hayatını iman ve Kur'ân hizmetine vakfetti. Yazdığı Risale-i Nur tefsiriyle çağın ihtiyaçlarına da cevap verdi. Savaşlarda ve işgallerde kendini ateş hattına atan, iki kez idamdan dönen, esir kamplarını ve cezaevlerini eğitim yuvasına dönüştüren Said Nursî 1960 yılında urfada vefat etti.

     

    Ben milletimin imanı için dünyamıda ahiretimide feda ettim diyen asrın devini büyük mücahidi rahmetle anıyorum.

     

    Teşekkürler myener.

×
×
  • Create New...