Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]

YOLCU'M

Üye
  • Content Count

    20
  • Joined

  • Last visited

Posts posted by YOLCU'M


  1. topuğundan saçına kadar simsiyah torba içine sokup öylece ve bir an için cemiyet koridorlarından geçirivermek

     

    burda peçe mi kasdediliyor?

    Neyin kasdedildiği belli.Ayet-i Kerime olduğu için ve onlarca hadis-i şerif olduğu için kadının evde olması ev ehli olması gerektiğini söyliyen emreden eski ulemaya ve çarşafa çatmak.

    Kadın cemiyette değildir.Cemiyetin dışındadır.Evdedir.

     

    En basidinden evdeki bu kadın rahatsızlanıp, hemşirelik hizmeti almak mecburunda kalırsa bunu yine bir bayandan talep etmesi icab edecektir. Şu halde bir de bu bayan hemşireyi yetiştirecek bayan öğretmenlere de ihtiyaç duyulacak......ve..ve..ve....

     

    Hal böyle olunca da, kadının ictimai faaliyetlerde bulunamayacağını söylemek hiçbir anlam ifade etmez.

     

     

     

    Bir başka noktadan ise Üstadımın ideolocya örgüsünden;

     

    İslamiyet, kadının en yüksek ve ulvi mevkiini, onun ve erkeğinin yuvası olarak göstermiştir.


  2. Baya zaman olmuş bunları yazalı ama ben şimdi gördüğüm için şimdi yazıyorum. Yolcu'm takma isimli şahsın iftirası o kadar komik ki. Rabbim bu tip insanlardan bizi muhafaza eylesin. Cezalarını verecektir elbet gerçek hayatta.

    İftira o kadar komik ki... Mustafa İslamoğlu 01.06.1961 tarihinde değil 28.10.1960 tarihinde doğmuştur. Bimem daha başka bir şey yazmama gerek var mı?

     

     

    Siz Mustafa İslamoğlu'musunuz? Eğer değilseniz çok yakını, yani nüfus kağıdını görebilecek kadar yakın birisiniz ya da nüfus memurusunuz!

     

    Ya da bunların hiçbiri değilseniz, ülkemizde bir çok kişinin nüfus kağıtlarında yazan doğum tarihleri ile, gerçek doğum tarihleri arasında fark olabileceğini fakat resmi dairelerde geçerli olan tarihin mutlaka nüfus kağıdında belirtilen tarih olduğunu biliyor olmanız gerekir, Bilmem daha başka birşey yazmama gerek var mı?

     

    Haaa bir de ispat isteyenlere, ve ispatsız iftira attığımı iddia edenlere, Allah'ım bu kadar komik bir ifade olabilir mi? Kardeşim, ispat dediğinin en alası vesika ile olur değil mi? Kağıt üzerinde yazılı imzalı filan....Sana mahkeme adresini ve dosya numarasını vermişim daha ala bir ispat mı olur? Ha bana iftira attın diyebilmeniz için develi mahkemesinde bu numara esas ve karar nolu bir davanın olmaması icab eder, gideceksin kendin göreceksin...

     

    Bunun yanında sadece bu dosyanın içeriğini de yapıştırabilirdim, yapmadım, hal böyleyken yani ben içeriği bile yazmamışken, bu tepkilerin aşırılığı ve sebebi, sizin muhtemelen dava konusunu bildiğinizi düşündürtüyor, yahu nasıl bilinmesin, basın çalkalanmıştı o dönem, neyi savunuyorsun anlayamadım!!!!!...

     

    Bu konuya cevap yazmayacaktım, ama siz dozu kaçırmışsınız, bir de muhataplarınızı okuduğunu anlamayan ve göremeyen insanlar olarak mı telakki ediyorsunuz, bu beni yazmaya itti...


  3. 80'ine merdiven dayamış yaşlı baba ile onu ziyarete gelen -45 yaşında ve saygın bir işi olan- oğlu salonda oturuyorlardı.

     

    Hal-hatırdan, çoluk-çocuktan, havadan-sudan sohbet ettikten sonra oğlu susmuş, ayrılmanın sinyalini vermişti.

     

    O anda üzerinde oturdukları sedirin yanındaki pencerenin pervazına bir karga kondu.

     

    Yaşlı baba kargaya gülümseyerek biraz baktıktan sonra oğluna sordu:

     

    - Bu ne oğlum?

     

    Oğlu şaşkın, cevapladı:

     

    - O bir karga baba.

     

    Yaşlı baba kargaya biraz daha baktıktan sonra yine sordu:

     

    - Bu ne oğlum?

     

    Oğlu daha da şaşkın, yine cevapladı:

     

    - Baba, o bir karga

     

    Karga hâlâ pervazda, komik hareketlerle başını sağa sola çeviriyor, başını yan yatırıyor, havaya bakıyor, sonra başını yine onlara çeviriyordu. Yaşlı baba üçüncü defa sordu:

     

    - Bu ne?

     

    Oğlunun şaşkınlığı sabırsızlığa dönmüştü:

     

    - O bir karga baba, üç oldu soruyorsun. Beni işitmiyor musun ?!

     

    Yaşlı baba dördüncü defa da sorunca oğlunun sabrı taştı ve sesini yükseltti:

     

    - Baba bunu neden yapıyorsun?

     

    Tam dört defadır onun ne olduğunu soruyorsun, sana cevap veriyorum ve sen hâlâ sormaya devam ediyorsun.

     

    Sabrımı mı deniyorsun ?!

     

    Babası -yüzünde hâlâ bir gülümseme- yerinden kalktı,

     

    içeri odaya gitti ve elinde bir defterle döndü.

     

    Bu bir hâtıra defteriydi.

     

    Oturdu, sayfalarını karıştırdı ve aradığını buldu.

     

    Sevgiyle gülümseye devam ederek

     

    sayfası açık bir vaziyette defteri oğluna uzattı ve o sayfayı okumasını söyledi:

     

    'Bugün 3 yaşındaki minik yavrumla salondaki sedirde otururken yanıbaşımızdaki pencerenin pervazına bir karga kondu.

     

    Oğlum tam 23 defa onun ne olduğunu sordu.

     

    23 soruşunda da ona sevgiyle sarılarak,

     

    onun bir karga olduğunu söyledim.

     

    Rahatsız olmak mı? Hayır! Onun sorusunu masumca tekrar edişi içimi sevgiyle doldurdu...'


  4. Üstad'ın vefat yıldönümünde Üstad hakkında konuşanlar çok oluyor. Biz konuşma hakkımızı bir gün erleledik. Üstad’ın"vefat" yıldönümünde değil, "doğum" yıldönümünde konuşmayı tercih ettik. 25 Mayıs yerine 26 Mayıs...

    Üstad'ın vefat yıldönümünde konuşanlar, ekseriye "ölü ağlayıcıları'dır. Onların tipik vasfı, Üstad "şöyle şairdi, böyle edebiyatçıydı" diye anlatmaktır. Fikir adamı, teşrih masasında bölünüp parçalanamaz. Eflatun'a, "şöyle nesirciydi, böyle tarihçiydi" denilir mi hiç? Büyük adam, bir bütün olarak ortaya konulmalıdır.

    0 halde tesbiti başa alalım:

    - Üstad, şöyle şair, böyle piyesçi falan değildir; bu vasıfları daha sonra gelir, Üstad, tek kelimeyle, Büyük Doğu Mimarı'dır.

    İşte, ölü ağlayicılarının en hoşlanmadıkları kelime budur: Büyük Doğu!..

     

    "20. ASRIN EN ÖNEMLİ ADAMI"

    Büyük Doğu'yu Üstad, kendi ölümüyle son bulacak bir dergi faaliyeti olarak görmemiştir. Büyük Doğu, büyük bir davanın adıdır. Büyük Doğu, İslam aleminin "büyük doğuş"unun adıdır, Üstad bunu böyle ifade etmiştir; Onun için biz, konuşmak için, O'nun doğum gününu bekledik.

    Daha önce, Vakit'te yayınlanan ropörtajimda demiştim ki: 'Bana 20. asrın en önemli adamı kimdir' diye sorarsanız, hiç düşünmeden "Necip Fazıl" cevabını veririm. İslam'a Muhatap Anlayış'ın dünya görüşünü örgüleştiren adam...

     

     

    VAKİT, 26 MAYIS 2008


  5. Bu tür haberlerde bir çeşit, tersinden propoganda değil miler acaba? Yani, bırakın 0-7 yaş çocukların farkındalığını, konuya yorum yazan arkadaşların dahi dikkatini celp edememiş, bu öğretme veya empoze metodu diyelim!

     

    Yazarının sosyalist olması hasebiyle insanların düşüncelerini belli bir noktaya yönlendirmek ayrıca bir kurnazlık ve yapıldığı iddia edilen propogandandan daha tehlikeli!

     

    Şirinlerin toplu halde yaşamaları ve para kullanmıyor olmaları, obu savın doğrulayıcısı olamaz zira çizgi filimin hitap ettiği yaş grubu henüz simgelerle öğrenme yaş grubu ne somut kaldıkı nede soyut düşünebilme yetisine sahip değillerdir, bir nüansta çizgi filimleri çizgi film yapan onların fantastik özellikleri, misalen, üzerinden araba geçen bir çizgi film kahramanı reel hayatta ki gibi hayati tehlikeye girmez ve aynı haliyle ayağa dikelebilir biz budurumdan şamanizmi veya çok tanrılı dinlerin propogandasını çıkarmayız...

     

    Yada birileri bize böyle düşünmeye sevk ederse, bunun altında toplumu herşeyden şüphe eden, obsesif, paranoyik-şizofren bir karaktere sevk etme niyeti sezebiliriz!

     

    Takılmamak ve inanmamak lazım...

     

    Mesela birimiz de çıkıp, şirinler içerisinde sadece bir bayan şirin var, kalan popülasyonun tamamı erkek, bunun sosyalizmdeki karşılığı nedir yoksa yapılan başka bir propoganda mıdır? diye sorabilir!

     

    Nitekim İtalyan araştırmacı Antonio Soro da karakterlerin ve hikayenin arkasında bir Mason locası olduğunu iddia etmiş, savına film içerisinden deliller sunmuştur...

     

    Şahsın ise birçok yerde, tabii burda da, özellikle perili, sihirli güçlü kahramanların olduğu dizileri tehlikeli bulduğumu vurgulayıp durmaktayım!

     

    Bu tarz dizilerin muhtevasında ise hani bu muhteva kırmızı şapka, çilek bahçesi cinsinden değilde, açıktan açığa sayılabilecek cinsinden, siyonizmin propogandası keyfiyeti taşımakta!

     

    Direkt olarak bu hitap ettiği yaş grubuna sunulamasa da yaşam tarzından, standartlara kadar yine kitleye büyük tesir etmektedir!

     

    En basidinden, orta gelirli veya ortanın altında geliri olan bir ailenin çocuğunun ailesinden beklentilerini artırmakta ve toplumumuzun sosyal gerçekliklerini en ufak şekilde lanse etmemektedir! baki selamlar...


  6. Bir avuç fındık iyi gelir, eee tabii yersen....Galiba T.Saylan'ın 5 Şubat tarihli beyanını okumadınız, öyleyse aktarması bizden;

     

     

    Türkan Saylan türban konusunda çok sert konuştu ve "Menderes'in sonu ne oldu?" diye sordu.

    Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) Başkanı Türkan Saylan, üniversitelerde başörtüsünün serbest bırakılması yönündeki kanun çalışmalarına karşı çıkarak, "Bizim istemediğimiz bir şeyin Türkiye'de olması mümkün değil" dedi ve Menderes örneğini verdi.

     

    Harekette bereket vardır. vesselam...


  7. eee, ne yapalım sayın eko bu da bilimin cilvesi değil mi? Kendini yanlışlayarak ancak ileleme sarf eden bir olgudan bahsediyoruz, yoksa hala dünyanın tepsi şeklinde olduğuna inanırdık değil mi? Ortaya bir hipotez atıp bunu her koşulda sağlanabildiğini kanıtlamak için yanlışlama yoluna gidilir ve hipotez herkoşulda kendini doğrularsa bu hipotez olmaktan çıkar kanun olur oysa evrim kendini sağlayamamız bir hipotezdir, kendine örnekler bulabilmesi için iddiası gereği araformları bulması icab ederdiki bunun için yukarıdaki arkadaşında iddia ettiği gibi çeşitli sahtekarlıklara başvurmuşlar ve bu sahtekarlıklarıda yine deşifre edilmiştir. Esasında ise evrime bilim gözüyle bakmamak da icab eder, o Haşa Allah'ı inkar için başvurulan romantik bir çabadır ve bugün çöp tenekesindedir dememizdeki maksad da budur!

     

    Bunun yanında Termo dinamik yasası ise dünyanın gidişatının düzenliden düzensize olduğunu söyler öyleyse bu kurama göre evrim teorisini zaten çöpe atmamız gerekmez mi zira evrim basit tek hücreliden, mutasyon sonucu insan dediğimiz karmaşık yapının oluştuğunu iddia eder yani entropinin tersine! Ve sayın eko evrimin tamamlanması içinde insanların kanatlarının çıkması icab etmektedir, yani mutasyon devam edecektir ve en üst yapıya kanatlara sahib olacağız, işte fantazi, zira bilmekteyiz ki dnadaki ufak bir değişimin bile insanoğlunda çeşitli anomolilere sebebiyet vermektedir (down sed vs örnektir) insan dna sı ile maymun dna sının birbirine benzerliği aynı atadan geldiğinin isbatı olamaz gen bilimine göre ise sadece %1'lik bir far bile türlerin çeşitliliğini sağlamaktadır, buna mukabil insan dnası büyük ölçüde balina dnası ilede benzerlik göstermektedir, fakat şekil itibariyle en ufak benzerlik yoktur, hipoteze göre ise balina ilede akraba olmamız icab etmiyor mu?

     

    Ve hepsini toparlarsak ,sonsuz yaratma kudretine sahip Allah için birşeyin var olabilmesi için kün demesi yeterlidir, yani insanı oluşturmak için solucandan ara formalarla insana ulaştığını iddia etmek abesle iştigal, Kur'anı kerimde Allah (c.c), Biz Adem'i birden bire yarattık der, evrime onay bu ayete (haşa) inkar değil midir? Ayrıca cennetten kovulan Adem'i de haşa görmemezlikten gelmektir.

     

    Bütün bunlar bilimi inkar veya red demek değildir, biz şuna inanırız ki bütün ilimlerin kaynağı Kur'andır ve ilimin amacı hakikatin hakikatine ulaşmak olmalıdır yoksa ilim bir nokta idid onu cahiller büyüttü kelamının sahibi Hz. Ali'yide biliriz...

     

    bakii selamlar hürmetler


  8. Bu tanıdık cehennem odunlarının cumhuriyetlerine sahip çıkma adına tandoğanda toplandıklarınıda gördük, hepbir ağızdan 10 yılda 15 milyon geç yarattıklarını höykürüyorlardıda olacağa engel olamadılar! Demokrasi denen çoğunluğun borusu öter sistemine göre, siz bir avucun kabuklarınıa çekilmesi gerekmez mi, Kemalizmin tasfive edildiğini dünün müttefikleri kendi ağızlarından beyan etmişlerdir, ılımlı islam ise adeta buzun buğar olmadan önceki araformu olan su gibidir ve biiznillah, herşey gerçek sahibinin eline ve mutlak birin dileği şekliyle verilecektir...

     

    Zamanın maksatlığını gösteren külli mana içinde istikbal İslamındır...


  9. gazipasa1.jpg

     

     

    Bakın arkadaşlar M.K'nında başı örtülü demek o da bunu isityordu;)))

     

     

    işin suyu çıkarıldığından bu espiriyi yapmayada kendimize hak görüyoruz elbette! Esasen size diyalektiklerin çembesine takılmamak için sistem ağzıyla konuşmamak gerekir! Gözle görülebilecek bir realite şu ki, M.K etten kemikten bir insan olmaktan çıkarılıp, herşeyin faili yapılmıştır! Fazlasını konuşmak gerekmez........

     

    Bugün Türk'ün yakın tarihindeki islami yanını en güzel idrak edebileceğimiz Osmanlı örneğimiz var ve şuanda yaşayabildiklerimiz ise sadece onun ruhunu öldürememelerinden kaynaklanmaktadır, küllerinden yeniden doğacağını inşaAllah bize ati gösterecektir!...


  10. Ben öyle konularla pek ilgilenmiyorum ya, tesbir işi sizin, eee PARÇADA BÜTÜNÜN HABERCİSİDİR, siz de bu küçük parçadan bütünü tesbir eden , nedir acep yolcunun burcu!!!!! Heee buarada iyiki diğer başlıkları görmemişim Allah korumuş, yoksa nasıl çene (klavye yetiştirecektim).

     

    Buarada önemsiz diye eleştirdiğim başlığı yine ben popüler ettim gibi, eyvahhh, en iyisimi ben şöyle dişime göre birşeyler bulup onlara yazayımda bu konuyu daha fazla popüler etmeyeyim, hem Ü.Y ben başka konularda da yazdım sen onlara baksanabelki cevap yazarsın hasbihal ederiz, olmaz mı????


  11. Eskiler der ki, biriyle (bakın sadece 1 kişi ile) bir çuval tuz yemeden onu tanıyamazsınız, bu da sanırım bir ömre tekabul ediyor, peki maksat sanal bir şahsiyetin (lerin) sanal karakteristiklerini çıkarmak mı? Lüzumlu mu? Mühim olan davaya hizmet etmesi değil mi kişilerin? Mevcuttan davaya, yollar kotarmak olmamalı mı işimiz? Oysa üstad'ın dün söyledikleri bugün aynıyle tekerrür etmiyor mu, buradakilerin görevinin de bu hassaların altını çizmek olması gerekmez mi? Bakın bu yanıtı vermemeniz için yüzeyselde olsa daha ilk mesajda amaç karakter çıkarmak mı? eee astrologlar yükselen alçalandan filanda bahsediyor ne etcez şimdi diyerek aslında bu yanıtınızın önünü kestiğimi düşünüyordum. Diğer yandan burcunuz nedir başlığı ile ayetle bir ilinti kuramadım, hani bu başlığın altında ayetin tesfirinden bahsedilse veya bilimin bu konuda geldiği yerlere değinilse amenna, öylede birşey olmadı ki, hani olsa itirazımızda olmayacaktı ya..


  12. Bence edelim efenim, birşeyleri dert edelim de biryerlerden başlayalım ne dersiniz???

     

    Mesela ben bu formatta bir forumu kullanmayı pek bilmiyorum, esasen pc kullanmayı pek bilmiyorum, foruma üyeliğim daha eski olmasına rağmen dahlim sık değil! Çünkü ,bilmiyorum dedim ya, forumu yeni iletileri göster kısmından takip ediyorum, tıklıyorsunuz en üste burcunuz nedir sorusu mevzu bu! Hani şöyle günlük konularda kim ne demiş (hatta bizimkiler ne düşünmüş) diye ümitle açıyorum, konu yok, insanın ayağı çekmiyor vallah!

     

    Ortada bir potansiyelin olduğuda bedahatken, neden burcunuz nedirle oyalanılsın? Mevzumuz olsun, derdimiz olsun diyorum efenim, bunu enson söyleyecek kişi belki benimdir amma ne edelim ki bana kısmetmiş,, bakii selamlar, hürmetler..


  13. Estf, ortada af edilecek bir durum yok, ayrıca enaz benim kadar hatta daha fazlada karışmaya hakkınız var (eee bir karışan olarak size bu karışma hakkını elbette verebilirim)

     

    Doğrusunu ifade etmek gerekirse, konunun anket-burcunuz başlığı ile açılmış olması değil beni rahatsız eden böyle amaçsız bir konunun açılmış olması asıl sebep, tabii bir yerde üzerimize vazife olmadığından da, böyle bir anket olmaz bu anket tanımına uymaz anketinin amacına hiç uymaz bari anket başlığı iel açmayın dedim ve bunu ilk iletide de ifade ettim!

     

    bekii selamlar...


  14. Yahu değerli kardeşler, kabalığımı bana mahzur görün fakat bu konuyu anketler başlığı altında açmak nekadar doğru!

     

    Bildiğim kadarıyla anketler veri toplama metodlarından biridir ve anketler belli bir sonuca ulaşılabilmek adına hazırlanır ve uygulanır!

     

    Benim anlayamadığım, forum katılımcılarının burçlarının öğrenilmesi ile oluşturulacak grafik bize ne gibi bir bilgi sağlamaya vesile olacaktır!

     

    *Mesela, forum katılımcılarının ağırlıkla dahil olduğu burçun karakteristliği aynı zamanda forumunda şeklini ve karakteristliğini mi işaretlemiş olacak yahuu bu bile olsa, astrologlar, aynı burçta olan iki insan arasında ki farklılıklara kılıfı alçalan yükselen zırvaları ile buluyorlar ya, şimdi forumun alçalanı yükseleni ne bir de ona mı kafa yoracağız, falan filam feşmekan....

     

    Peşinen kusuruma bakmamanızı arz etmiştim ya, ona sığınarak söylüyorum, böyle muhabbetleri serbest alanda yazsanızda, anket dediğiniz bölüme, anketin içini dolduracak konular bulsanız!

     

    bakii selamlar...


  15. Sayın Rembo, evet sizinde şuurunda olduğunuz gibi biraz malümatfüruşluk yapmış bulunuyorsunuz, fakat sizin ifadenizden yola çıkarak otobüse oturgaçlı götürgeç ismini veren deruni tdk'mızı bir nebze de olsa haklı bulmak abesle iştigal olur ki zira vurgunuzdan yola çıkarak misalen ''Kitaplık'' ile ''Kitap'' kelimelerini birbirileriyle tanımlayabilme hakkı kazanmış olabileceğiz! Oysa kitaplık, kitaptan veye kitap kitaplıktan farklı manalara işaret etmektedir, ilah kelimesinden kürettiğin Allah, yalnızca birtek manaya işaret etmektedir buna delilimiz ise ''La ilahe illALLAH'tır... tdk'nın tanımı ise bu realiteden hareketle elbetteki kasıtlı ve malumdur, neyse...

     

    Konu evrim, evrim vesilesiyle ismi geçen Harun Yahya'ya dönmek istiyorum ve bu vesileyle arkadaşınız Selahaddin'in cümlesine...

     

    *)Neredeyse bütün sorulara cevabı harun yahya eserlerinde veriyor.

     

    Değerli kardeş, dini ilme ve akla uydurmanın mantıksız bir hareket olduğunu sanırım H.Yahya'nın kendisine nihayet anlamış olmalı, anlamadıysa kendisini bir hayli sorgulaması da elzem!

     

    Bakın, H.Yahya göz ile alakalı olarak evrimcilerin tezini çürütmeye çalışırken, yine onların çelmesine takılmış ve tezine karşı antitez bulmuştur! Tasavvur edebiliyor musunuz bu nasılbir mesuliyettir, Allah'ın sonsuz yaratma kudretini sözde inkarcılara karşı pozitif ilimlerle ispatlamaya çalışırken göstermiş olduğun yetersizliğin, karşı güruha ne çok pirim yaptırdığını. Oysa ki bilim adamları sadece gözde, şuana kadar, 7 (yedi) ihtisas alanı tespit etmişler! Bu örnek Yahya'nın davranışının yanlışlığını şekillendirebilmek adına verilmiş müşahhastır ve işin özünde ise evrim ve yaradılış teorileri kadarda safsatadır, işin özünde ise İMAN TESLİMİYETTİR VE PAZARLIK KABUL ETMEK, aksinin ise kendi yonttuğun taşlara tapınmaktan farklı bir tarafı da yoktur!

     

    Sevgili hifa evet maalesef sizin de söylediğiniz gibi batının bir ürünü olan ve yine batı tarafından çoktan çöp tenekesine atılan evrim, batı taklitcisi bizlerin maarifinde entellektüel olabilmenin veya bilim adamı olabilmenin ön şartıymışcasına hala öğretiliyor, sizin hatıratınızdan vesile kendi öğrenciliğim aklıma geldi, fakültenin ilk yılı güzel sanatlar zorunlu seçmeli (yahu seçmelinin zorunlusu mu olur diye çok sordum aman siz sormayın, yanıtı yok) neyse dedim bardağın dolu tarafından bakalım en azından basit derstir, kredimizi yükseltiriz, ders notlarını elime aldım ilk sayfa insanın atası maymun başlığı ve homosapiyan resmi, o başlık ve resimden sonra ne notlar ne de o dersin hocası beni gördü ne de ben onları, tabii geçme zarureti de var o işide kopya ile hallettik oldu bitti...

     

    Herkese bakii selamlar, hürmetler..


  16. TD DEVELİ AĞIR CEZA MAHKEMESİ

     

    ESAS NO : 1980/77

     

    KARAR NO : 1981/63

     

    C.SAV.NO : 1980/309

     

    Başkan : Metin Yüksel 19030

     

    Sanık : Mustafa İslamoğlu- Ahmet ve Bahriye oğlu, 01.06.1961 doğumlu develi fenese yukarı mahallesi nüfusuna kayıtlı olup aynı yerde oturur, bekar, okur yazar sabıkasız Kayseri Yüksek İs. Enstitüsünde öğrenci.

     

    Tanımak isteyen arkadaşların bir de bu davaya bakmalarını isterim ve sonuçta dini tahrip noktasında, bu insanın, temiz beyinleri tesir altına alabilmek için kullandığı basın ve medya yoluyla dine tasallud ve tecavüzünün tiynetinin icabı olduğunu herkes görebilecektir.


  17. Esselamü aleyküm kardeşlerim, hepimizin gayet iyi bildiğini düşündüğüm ayetle sözlerime başlamak isterim, Siz onlara benzemediğiniz sürece, onlar sizden razı olmayacaklardır, işte bu ayet doğrultusunda aslında birçok sualin sorusu da cevaplanmış oluyor. Arkadaş sormuş 11 Eylülden sonra müslümanlar barbar sayılmış veya terörist görülmüş diye, Allah ayetinde zaten belirtmiş bu güruhun müslümanlardan razı olmayacağını ve niçin emperyal ve müslüman düşmanı bu güruhun razılığını bekleyelim, şayet böyle yaklaşım vuku bulursa esasen sorun var demektir, işbirlikçiliğin ıspatı manasına gelir.

     

    Terörizm ise subjectif bir kavram, abd ye göre terörist bize göre mücahit veya bizim terörist gördüğümüzü abd görmez, bu kavram bukadar askıdayken, rahatsızlık duymanın hiçbir manası yok!

     

    Tarihi sürecine baktığımızda Yahudiler Hz İsa'yı, Hristiyanlar da Hz Muhammed'i kabul etmemişlerdir fakat onlar da çok iyi biliyorlardı ki Hz İsa da Hz Muhammed'de hak peygamberlerdi ve kitaplarında bu yazılıydı, kabul etmemelerinin altında yatan en mühim sebep ise erk dir zira din gücü tüm silahlı gücün üzerinde bir güçtür, hem yöneten hem yönlendiren güç, şu şekilde izahı da mümkün, mekke müşriklerinin Hz Muhammedi kabul etmemelerinin mantıki ne açıklaması olabilir ki, mutlak bir ve sonsuz kudrete sahip Allah'a davet ediyordu insanları ama kabul görmedi zira mekke de süren bir sistem ve disiplin vardı ve güçler belliydi bu güçlerin değişmesi güç sahiplerinin menfaatine olmayacağından direnişle karşılaşıldı! Hulasalandırırsak, din savaşları insanlık var olduğu sürece devam edecektir, bu aynı zaman da erk savaşıdırda! Hal böyleyken bu durum karşısında pasif rolü seçmek ahmaklık olur.

     

    11 Eylül'ün ise bu bağlamda birçok faydasından söz edilebilir, o güne kadar süper güç telakki edilen ABDnin istibaharat ve savunma sisteminde boşluklar olduğu deklare edilmiş oldu, anlayacağınız surda bir gedik açıldı rüzgar artık istediği yönden esebilir, sonuçları itibariyle birçok antiemperyal düşüncede insan müslümanlığı seçmiştir bu durum istatistiklerle sabittir, ayrıca direniş ve mücadele şuurunu artırması açısından da çok değerli bir hadisedir.

     

    Allah bu yolda müslümanları ve bizleri muvaffak eylesin, İNTİKAMINA MEMUR OLMAYI NASİB EYLESİN, amin

×
×
  • Create New...