Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]

akrebin kıskacı

Sivil
  • Content Count

    3
  • Joined

  • Last visited

Posts posted by akrebin kıskacı


  1. Tartışmayı yeni gördüm...

    ve kvp111 rumuzlu arkadaşa yapılan büyük haksızlık ve yakışıksız üslup(suzluk) karşısında şaşkına döndüm...

     

    Bir yerde yönetici olmuşsanız (ister bir şey karşılığında olun,ister gönüllü olun o kimseyi ilgilendirmez.üstelik gönüllüyseniz bunu dillendirmek korkunç bir ayıptır.) vaad ettiğinizi yapmak zorundasınızdır!

    Bu noktada sizi eleştirenlere de(hem de kvp111 rumuzlu arkadaş oldukça saygılı bir eleştiri yapmış,dahası söylenen onca şeyi de üstad'ın hatrına görmezden gelmiş..) öyle süslü,acayip kelimelerle ve kibirle cevap vermeyi bırakın özür dilemeniz gerekir!!..

     

    Yarışmadan çekilmek herkesin en tabii hakkıdır....Tabii olmayan bu demokratça tutum karşısında öfkenize mağlup olup,size muhtaç değiliz havası ile dünyadaki en muazzam kibri heykelleştirmenizdir.

     

    Haksız olduğunuz bir noktada dahi böylesine,kendinizin büyük iş yaptığınızı vurgulamanız,doğrusu 'fedekarlık' kavramına yeni anlamlar yüklemiştir...

     

    Yönetici sabırlı olur...Öfke yönetilenin hakkıdır..Ve dünyanın her yerinde yönetici,yönetilene muhtaçtır..!

     

    Siz 'bu yarışmayı düzenlemeye muhtaç değiliz,gidersen git' düşüncesi ile yönetcilik liyakatinden dahası Necip Fazıl davasından ne kadar uzak olduğunuzu gösterdiniz.Adam kazanmak yerine,adam kaybetmeyi dava edinmiş sizler de keşke 'gidebilmenin' asaletine malik olabilseydiniz.!!

     

    Oysa siz kvp111 rumuzlu arkadaşın eleştirisini de sinsice bir zeka ile başka platforma çekip kendinizi haklı çıkarmanın yoluna gittiniz.Tebrikler kazandınız.(!)..Tebrikler Necip Fazıl şuuruna sahip kvp111'i kaybettiniz!..Tebrikler(!) büyük iş başardınız(!)...

     

    Bendeniz 'haksızlık karşısında' susmayı şaytanca bir davranış olarak gördüğüm için kvp111 rumuzlu arkadaş gibi yarışmadan çekildiğimi ilan ediyorum..Ve yazımın siteden derhal silinmesini istiyorum..

     

    Şimdi bana da 'sevmiyorsan çek git','senin nazını çekecek değiliz' deyin de herkes anlasın,'fedakarlığınızı'....(!)

     

    Hatta tutmayın kendinizi beni üyelikten atın gitsin...(!)

     

    (cevaplarınızın aynı yakışıksız üslupla gelmesi halinde saygınlığımı bozmayacağımı beni tanıyanlar bilir.)

     

    Büyük Doğu davasının şuuruna sahip bütün gönüldaşlara saygılarımla..

     

    ................................................................................

    ................................................................................

    .

    .


  2. O REİS DEĞİL;O ADAM

     

     

     

    '..demek böyle ölünürmüş.'

    böyle ölünürmüş.

    ölünürmüş.

     

    Tam üç kelime sekti kalbime üç kere.Nihayet son kelime yuvarlandı gediğine:

    ölünürmüş!

    Fakat böyle ölünürmüş!Böyle..

    ..

    Bir dakika..Dakika..

    Demek 'zaman korkunç bir daire'..

    İlk ve son nokta neresi bilinmiyorsa bir yerinden kurcalamalı bu tılsımlı mefhumu!

    Fakat yine de bir dakika...Yani demek,kendisini göremeyen insan ,aynada kendini gördüğünü zannedeniyor!Fakat sağ ve solun;sol ve sağ olduğu bu alette bütün bir insanlık yalana teslim öyle mi?!

    Ve bütün bir insanlık buz çölünde yol alıyor öyle mi?..Hepimiz buz çölünde yol alıyoruz.

    Öyleyse beş dakika geciktirin şu mahkumun idamını ve dört kelime daha yuvarlansın kalbimize:

    '..siz ağlayamazsınız;ağlayabilseydiniz anlayabilirdiniz.'

     

    ...

     

    Kendisini uğurlamaya gelen yakın dostlarından biri haykırıyor ardından:

    Tarihin malı olduğu unutma!

    Unutmayacağı daha başka şeyler de var bu adamın:

    Mesela Selma!O küçük kız..Sanki ne diye o parayı ona vermişken bir kez ısırılmış elmasının da onda kalmasına müsaade etmedi?

    ..

    Gemi kalkıyor işte...Kalbimiz kalkıyor:Acaba tarihin malı olduğunu unutacak mı?!

    Yol Paris..

    ..

    Sanki bütün parasını bir meçhule yatırmamış ve o kumar masasında kaybetmemiş gibi çıktı dışarıya..Vakit epey geç..Şimdi bu adama kumarbaz Dostoyevski mi eşlik etmeli?

    Hayır!Yalnız Kaldırımlar..

    Paris Kaldırımları..

    Sanki her sokak başını devler kesmiş gibi içinde damla damla bir korku birikiyor...Bütün parasını kumar masasında kaybeden bu adamın biriktirdiği bir şeyler var içinde.Yürüyor..Kaldırımlar birikiyor içinde.!Gece yarısını çoktan geçmiş bir sabaha karşı duyguların en girifti,en muğlağı,en isyankarı birikiyor içinde!

    Durun!..Yıldızsız bir gökyüzü gibi siyah ve sessizce bir şeyler söylüyor:

    'Size Paris'te üç ay gündüz yüzü görmediğimi söylesem bana inanır mısınız'.Ben inandım!

    ..

    Kaldırımlar..Sahiden kaldırımlar çilekeş yalnızların annesi midir?

    Annesini hatırladı:

    o çilekeş kadını!

    Hani on iki yaşındaydı.

    Hani annesi hastaydı..

    Ziyaretine gitmişti.

    Hastane odası..Bitişikteki beyaz örtülü yatağın üstünde,siyah kaplı,küçük ve eski bir defter vardı..

    Veremli bir kızın şiirlerini biriktirdiği defter..

    Ve neden sonra annesi;

    Senin demişti..'Senin şair olmanı ne kadar isterdim!'

    Annesinin bu sözleri karşısında on iki yaşının yüreği ile gözlerini hastane odasının penceresinde savrulan kar ve uluyan rüzgara karşı dikmiş..Ve içinden karar vermişti:Şair olacağım!!!

    ..

    Kaldırımlar!!!

    Daha güçlü ve yüksek sesle yürüdü kaldırımları..Bir otel odasının soğuk yüzlü yalnızlığına attığında kendini bir aynanın karşısında buldu.

    Aynada bir yalanı görmüş olmalı ki;

    tırnakları ile yüzünü yırtarcasına taradı.Allah'ım dedi..'Beni benden kurtar'..

    O zaman daha yüksekten sekerek geldi ve daha hızlı yuvarlandı bir idam mahkumunun sözleri:

    '..siz ağlayamazsınız;ağlayabilseydiniz anlayabilirdiniz.'

    Ağladı.

    Anladı ve ağladı reis.

    O halde kalem kıran elleri,yine kalemi tutsun.Kan karıştırdığı mürekkebine batırsın kalemini ve bu kez geçmişini idam etsin!!İstifa etsin geçmişinden.'O reis değil;o adam olsun'...

    ..

    O adam.

    Kaldrımlar..diye haykırıyor!!

    Bu kez yedi kelimeli bir cümle uçuşuyor ölümün üstünde:

    'Bana düşmez can vermek yumuşak bir kucakta'

     

    ...

     

    Otuz dört yıl.

    Ve yine zaman.

    Sanki saat işliyor.Hayat hiç yaşanmıyor.

    Ah bu uçurtmanın ipini tutan o el;gökyüzünden habersiz.

    Fakat işte bir haber geliyor.

    Bir davet.

    Elindeki adres,Eyüp sırtlarına tırmandırıyor onu.

    Bebekliği,çocukluğu,annesi,Selma,Bahriye mektebi,Paris,kumar masası,kaldırımlar,şair,banka memurluğu...Kalbinde bütün hayatını ve o hayatın içindeki bütün anılarını uçuran,ve sonra her şeyi unutturan bir fırtına..Bir fırtına esiyor...Bütün gücüyle essin fırtına..Ta ki her şeyi kaybedip,O'nu bulsun...

    ..

    Başlasın saldırılar.

    Ona büyük şair diyenler kussunlar kinlerini.

    Mesela 'Sabık şair' desinler.

    'Yazık etti sanatına' desinler.

    'İslam faşisti' desinler.

    'İslam komünisti' desinler.

    Anlaşılan onun cevabı hazır:

    '..Ben geçmişimi çöpe attım..Çöpü de ancak köpekler karıştırır!'

    ..

    Ve anladığına ağlasın reis.Reis ağlasın.'Merhamet' diye haykırsın.'Beni affet' desin usulca.Tevbe,silsin bütün günahları ve işlemeye başlasın saatleri,gökyüzünden haberdar olanların..

    ..

    Hapislere atın bu adamı.

    Allah ve ahlak..diyor.

    Zindanlarda çürütün..

    Işıksız ve paslı bir işkencenin içinde o yine yazssın..ümitvar.Mesela bugünlerini çalanların yüzlerine haykırsın:

    'Yarın elbet bizim;elbet bizimdir!'..

    Yıkılır gibi olanların karşısına dikilip hatırlatsın:'Sen bir devsin!Yükü ağırdır devin!.'

    Olmadı kollarını makas gibi açsın ve 'durun' desin kalabalıklara..'Bu yol çıkmaz!..'

    Ciğerinden kalemine kan çekerek yazsın.Tırnaklarıyla kazısın.Aç ve susuz kalsın!

    Dönüp vefakar eşine,söyle desin..'Söyle;acaba içinden ''şu adamın zevcesi olacağıma bir bakkalın,bir kundaracının karısı olsaydım!'' gibi bir duygu geçiyor mu?Söyle,hiçbir günü öbürüne uymayan bu belalı,bu netameli adam senden af dilemeğe muhtaç mı?'..

    ..

    İşte böyle başlasın 'Çile'..İşte böyle yaşansın.Çünkü 'gaiplerden bir ses duyuldu'.Çünkü bu adam 'gezdirmeli boşluğu ense kökünde'..Çünkü yaşanan bir kızıl kıyamet.Yetişmeli imdada..!

    ..

    O eski reis;şimdinin o adamı yetişmeli imdada..Bitirim yerlerinde yer almalı.Herkes ona gülmeli.O ise ne kadar hırsız,yan kesici,ırz düşmanı,katil varsa kazanmaya çalışmalı..Hırsıza kasasını emanet edip,katile göğsünü açmalı..Bakalım gizliyi çalan hırsız kendisine emanet edilini çalacak mı?Arkadan vuran katil,kendisine göğsünü açanı vurabilecek mi?

    ..

    Derken iftiraya uğramalı.Cebinde eroin bulunmalı.Öyle ya ceketi onun,cep ceketinin ve eroin de o cebin malıdır.O halde 'Ben suçluyum' demeli!..

    ..

    O adam Malatya'da iftiraya uğramalı..Kumar oynuyor diye karalanmaya çalışılmalı..

    ..

    'Ben koydum' diye bağırmalı biri.'Reis beyin cebine eroini ben koydum'..

    ..

    Her defasında güçlenerek çıkmalı..Her defasında İslam düşmanlarına hak ettiği cevabı vermeli o adam,dik ve gururlu durmalı bir müslümana yakışır şekilde!

    Her defasında talebeleri meydanları doldurmalı!Her defasında yetiştirdiği gençlik,sağına ve soluna bakınmadan 'Ben varım' demeli..

     

     

    ..

     

    Zaman:bir turnosol kağıdı gibi adamın ne olduğunu gösteren tılsım!

    ..

    Yıl 1980..

    On iki yaşında gözlerini hastane odasından dışarıya ok saplayan ve içinden 'şair olacağına karar veren' o çocuk Şairler Sultanı!

    ..

    Zaman:Bir şeyleri alıp götüren bir şeyleri alıp getiren uçsuz hakikat:

    Yıl 1982:

    Yılın Sanat ve fikir adamı!

     

    ..

     

    Zaman:o korkunç daire!

    Yıl 1983

     

    Zindan köşelerinde bestelediği İslam türküsü ile çağa meydan okuyan bu adamı 79 yaşında yine soğuk ve karanlık zindan köşelerinde boğmayı içeren bir eskimiş taktik hala aynı rayınında devam ederken dönemin cumhurbaşkanı tarafından içeri atılması destekleniyordu.

    Beyazdan beyazın sıyrılamayacağı manasını emen kaderin cilvesindendir aynı yıl parti kurma hazırlığında bulunan ve sonraki cumhurbaşkanımız olacak olan Turgut Özal sık sık ziyaret edip tavsiyelerini alıyor..

     

     

    ...

     

     

    '..demek böyle ölünürmüş.'

    böyle ölünürmüş.

    ölünürmüş.

     

    Tam üç kelime sekti kalbime üç kere.Nihayet son kelime yuvarlandı gediğine:

    ölünürmüş!

    Fakat böyle ölünürmüş!Böyle..

    ..

    Yani yeni bir hapisin eşiğindeki bu adam,sonsuz bir beraat davetine ve artık 'yeter' diyen bir ilahi fermanın müjdesine ermiş öyle mi?

    ..

    Bir cenaze töreni..

    'ÜSTAD..ÜSTAD' diyen haykıran bu nesil,'O Adamın' karşısında gördüğü ve onlardan dava taşını gediğine oturtmalarını beklediği Büyük Doğu gençliği..

    Cenazenin ön saflarında bulunan 8.Cumhurbaşkanı Turgut Özal..

    11.Cumhurbaşkanı ise 1969'da çektiği telgrafla 'şartlar neyi gerektirirse gerektirsin yüzde yüz' emrinde olduğunu söyeleyen Abdullah Gül olacaktır..

     

     

    ...

     

     

     

    Mahkemede hakim soruyor.Belki o eski reise..O adama soruyor:

    'sen islam nizamını propaganda ediyorsun öyle mi?'

     

    cevabı yolumuzdur.cevabı ebedi beraatın vesikasıdır.cevabı kurtuluşunun/kurtuluşumuzun müjdesidir:

     

    cevap ÜSTAD'ımındır:

     

    'ŞÜPHE Mİ VAR?BİZ YALNIZ BU İŞİ YAPMIYOR,BU İŞİ YAPMAK İÇİN YAŞIYORUZ.'

     

     

    ..

     

     

     

    Kendisini uğurlamaya gelen yakın dostlarından biri haykırıyor ardından:

    Tarihin malı olduğu unutma!

     

    Tarihin malı olduğunu unutmadan,tarihe mâl olmuş ÜSTAD NECİP FAZIL KISAKÜREK'in aziz hatırasına büyük hürmetlerimle..

     

     

    ...ahmet durmuş

×
×
  • Create New...