Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]

nefrazde

Editor
  • Content Count

    129
  • Joined

  • Last visited

  • Days Won

    1

Posts posted by nefrazde


  1. ... "Efendimiz buyuruyor ki: Bu ummetin evveli, kuvvetli imanlari ve gozu tok (mustagni) halleriyle, ahirete ragbet edip de dunyaya aldirmamalari dolayisiyla cehennemden kurtulacak, necat bulacaklardir. Bu ummetin sonu da, cimriliklerinden ve tuğl-i emel sahibi olmalarindan dolayi helak olacaklardir.

     

    Tuğl-i emel'i herkes bilmez. Nedir peki? Ölümü uzakta sanmak tuğl-i emel'dir. Geriye atmaya Arapca'da "tesvif" denir. Tugl-i emel, tesvife sebep oldugu icin kotudur. "Ilerde cok yasayacagim" diyen adam hazirliksiz ölür. Aksama ciktin mi sabaha cikmayi dusunmeyeceksin. Abdestini alip namazini kilacaksin. Hayirli isleri ertelemeyeceksin."


  2. Uslup yedin bitirdin bizi be. Neyse kardesler ben boyumun olcusunu, agzimin payini aldim. Kusura bakmayin biraz kalin kafaliymisim, onu da anladim. Burda super zeki ve olaylari tum boyutlariyla anlayan kardeslerimiz sagolsun, son derece acik bir sekilde aydinlattilar beni. Vatani hep beraber kurtardiniz ellerinize saglik. Yalniz hakaret etm.. Neyse ya hakkiniz tabi, savundugunuz dava kesinlikle hak davadir, ne yapsaniz yarasir, ne yapsaniz yeridir. Ben sizle asik atamam buyrunuz devam ediniz.


  3. Iste bu inatci tavir gozleri kor ediyor, kardesi kardese dusman ediyor. "Yapilacak !!! " Ne kadar da zorba cabir soylem. Ben gibi apolitik bir garibin bile tepkisine mazhar oluyor. Tarihi eser dediginiz malesef bugun yerinde yeller esen bir mekandir. Yeniden yapildiginda tarihi eser olmus olmayacak. 2013'te insa edilmis bir taklit bina olacak. Bir guc gosterisinden daha ileri bir anlami olmayacak malesef. Bazilari icin birlik, beraberlik ve kardeslikten cok guclu olanin yaninda olmanin verdigi nefsani zevk daha onemli malesef. Keske bu motivasyon Ayasofya'nin ibadete acilmasi gibi manevi olarak "gercekten" onemli bir mevzuya kanalize edilebilse.

    • Like 1

  4. Vay be, kraldan cok kralcilik ne demekmis ayn'el yakin idrak ettim simdi. Ben her ortamda Ak partiyi savunmus, desteklemis ve Ak partiye oy vermis bir insan evladi olarak Taksim'deki gezi parkina dokunulmasini istemiyorum. Isin ilginci 1 hafta once bu durum umrumda degildi. Ne zaman ki polis sabahin erken saatlerinde 3-5 celimsiz tuzukuru insani savastaymiscasina tartakladi, cadirlarini yakti; polisin resmen zalimlik ettigine kanaat getirdim. Ayni gorusleri paylasmasam da, herhangi bir idaolojik gruba mensup olmadigini bildigim arkadaslarimdan oraya gidenler oldu. Dayak yediler, kafalarina biber gazi kapsulu isabet etti, bir tanesinin kafatasinda catlak olustu ve hastanede su anda. Basbakanimiz "neler oluyor" demek yerine "tencere tava, ayni hava" dedigindeyse artik kararimi verdim ki ya basbakana olaylar cok yanlis lanse ettiriliyor, ya da 3 secimdir o koltukta oturmasindan dolayi birikmis kibirden mutevellit olaylari yanlis yorumluyor.

     

    Kalabaligin oldugu yerde her turlu provakator olur. Kimisi bir ideolojinin kopegi, kimisi olaylari degerlendirip kendi dusuncesiyle hareket etmekten aciz ve kim ne derse onu yapar, kimisi ise sirf sagi solu kirip harap etmekten sadistce zevk aldigi icin orda. Bunlar var.

     

    Fakat kurunun yaninda yasin yanmasina gonul razi olmuyor. Itidal cagrisi, CUmhurbaskanimizinkine benzer bir ozelestri ve sefkatli bir yaklasim en basindan herkesi yatistirabilecekken olaylari "15-16 agac icin" kalibina hapsetmek mantiksiz ve ferasetsiz geldi bana.

     

    Evet arkadaslar ben bu mevzuda Basbakanimizin yaklasimini dogru bulmuyorum. Kendisini savunma ihtiyaci hissetmiyorum. Kibir ve enaniyet seziyorum zira kendisini bulundugu makamdan edecek herhangi bir tehdit unsuru olmadigi halde hala daha boyleymiscesine saldirgan tavirlar sergiledigini dusunuyorum.

     

    Evet simdi beni de otekilestiriniz. Sizle ayni fikirde olmadigim icin beni de aptal yerine koyunuz. Cevap yazarken ellerinizin sinirden titrediginden bahsediniz. Asagilayiniz, laf anlatilamaz oldugumdan, capulculugumdan dem vurunuz. Bana koymaz, zerre aldiris etmem ama uzulurum. Zira butun bunlari yaparken elestirdiginiz insanlarla ayni hasletleri paylasiyor hale geliyorsunuz. Kardesim diye hitab ettigim kisileri taniyamaz oluyorum.

     

    Son olarak sunu soylemek isterim, bazi sebeplerden oturu uzunca bir sure Amerika'da yasamak zorunda kaldim. Bu adamlarin bir sehir konseyi var, 10-12 kisiden olusuyor. Sehir ile ilgili verilen her karari oylayarak aliyorlar. "bos olan" araziye alisveris merkezi gelsin mi gelmesin mi diye oylama yapmislardi en son. Karar: bu kucuk nufuslu sehre 2 alisveris merkezi yeter. Fazlasi kucuk esnafi bitirir: Red.

     

    Ben dine hurmetkardir diyerek bu partiye oy verdim ama benim adima, bana ragmen herseyi yapabilecegi anlamina gelmedigini dusunuyorum. Yonetici dedigin elestriye tahammul edebilmelidir.

     

     

    • Like 1

  5. Bi de kontoryum hikayesi vardi. Benim favorim o (:

    Yanlis anlasilmalara sebep olmamak icin hemen yazalim. Bu ecnebi zatlar telefonlarini "merhaba" diyerek, yani "Hello" diyerek acarmis. Bizdeki "Alo" da burdan gelir. Mevzubahis hanimin ismi eger uyduruk degilse bu Graham Bell amcayla herhangi bir ilgisi yoktur.


  6. - Alo ? Diyanet isleri baskanligi mi ? Merhabalar efendim.

    Simdi benim forumdan bir arkadas var, efendim ? Evet forumdan. Estagfirullah efendim bi saniye anlatacagim.

     

    Bu arkadas cok ilim sahibi, ilmiyle amil olmus bir zat. Biz basedemiyoruz, gorseniz neler neler biliyor, hepimizi dize getiriyor vallahi soyle, agzimizi acamaz olduk ne kadar cahilmisiz, yillardir kendimizi avutmusuz ama iste bu arkadas hepimize hadlerimizi bildirdi, yaptigimiz onca haksizliklara dur dedi. Iste ben bu arkadasa biraz stem edeyim dedim, dedim efendim zat-i aliniz biraz agresif mi derken beraber lafi agzima tikayiverdi. Cahilligimi, ahmakligimi yuzume vurdu. Ve hatta ne dedi biliyo musunuz ? Benle muhatap olmayacakmis. Ben de cok uzuldum, bin pisman oldum ve dahi yataklara dustum. Hatta yemeden icmeden de kesilecektim ama malumunuz Ramazan dolayisiyla farki cok hissedemeyecem diye o ise fazla giremedim. Neyse efendim ben cok asiri uzuldugum, perisan oldugum icin kendimi affettirmek adina, nacizane, diyanet isler baskaniyla bu forumdaki arkadasa bi toplanti ayarlayayim dedim. Ne dersiniz ? Acaba bi gorusseler de biraz ilmi sohbette bulunsalar mi ? Alo ? Alo ?

     

     

     

    Ne yazik ki Yusuf'un zindandaki bahti arkadas, bunu da beceremedim. Hakettim ben, cok hakettim, 1000 yil konusmasan benle yeridir. Derhal mey'us u mahrum guse'i uzletime cekileyim.


  7. Sevgili Yusuf'un zindandaki bahti kardesim. Hic dolastirmadan soruyorum neden bu kadar agresifsin ? Neden karsidakini saniyenin milyonda biri bile dusunmeden cahillikle sucluyorsun ? Kuyuyu zehirlemeden once birazcik dusunmemek neden ? Adam bi konu hakkinda gayet mantikli bi sekilde kendi deneyimlerini anlatiyor ve ben kendisini, ne demek istemis oldugunu cok iyi anladim, ayrica da sonuna kadar katiliyorum. Senin de varsa bir bildigin, guzel guzel anlatirsin. Yav arkadas buraya gazli gazli cevaplar yazarken arkada ne dinliyosunuz da bu kadar doluyosunuz anlamiyorum.

     

    Selmanbey'in o kadar kelamindan neler anladigini gorunce acikcasi asil cahilin kim oldugu noktasinda pek suphem kalmadi. Bak ben o uslubundan neyi anladim: Kafanda atesli atesli savunmak istiyakiyle yanip tutustugun belli konular var ve aktive olmak icin sadece bazi "anahtar kelimeleri" duyman yeterli. Icerik muhim degil.

     

    Bu uslup ile cok tutunamazsin haberin olsun. Derdin birilerini terslemek degil de bi meselenin yanlis oldugunu dusundugun yanlarini aciga cikarmaksa biraz daha tutarli olmaya davet ediyorum. O heyecanli, cengaver tavirlarin asil muhatabi musluman bir kardesin olmamali bence.


  8. Ama burda yazilanlara kafayi takip ciddiye alirsan gereksiz yere uzulursun. Hatta konuyla ilgili soyle bi paradoks gozlemledim, insanlar burda yazilanlarin ne denli gercek oldugunu anlayamadiklari icin (dusunsene, yazarken adamin arkasinda yastik var beah ), diger bir deyisle (!) burda yazilanlari ciddiye almadiklari icin kirici olabiliyolar ama gelen cevap da ayni karakterde oldugu icin kirilabiliyolar. Dogru ya da yanlis tartismak istemem ama burda bana birisi edepsiz dese, hatta buna 100 kisi katilsa zerre kadar uzulmem. Cevap yazarim, dalgami bile gecerim ama uzulmem. Neden ? Cunku sanal bi ortam, arkada yastik var. Elestirirlerse ? Surda soyle hatan var, burda bu isin asli bu olabilir vs tarzindaysa tabi ki bir kisi de olsa ciddiye almak lazim. Hakaret vs elestiri, bu farkin altini cizmek isterim. Bana burda kimse hakaret edemez, kimsenin haddine degil falan demeyecem zira umrumda degil. Bi kisi ya da bi grup insan burda bana hakaretamiz (yuh, bu kelime neler cagristirdi neler, kafada karnaval var su an) biseyler soyledi diye hiiic keyfimi bozamam. Bunu evde deneyiniz, iyi gelir.


  9. Tartisma hosunuza mi gitti sayin muhalif ? (:

     

    Benim derdim uslupla ilgiliydi. Uslubumuzu, [[[Mubarek zatlardan birinin dedigi gibi, teblig vazifemizi yerine getiriyor muyuz ? Dinimizi, davamizi gerektigi gibi savunabiliyor muyuz? Bizim gazabimizdan (!) ehl-i dalalet selamet bulmusken mumin kardeslerimiz neden selamet bulamiyor ?]]] noktasina getirmemek lazim.

     

    Ahkam kesildigi hissine kapildigimda muhatabi sikistirma istiyakiyla yanip tutusaraktan... Ve dahi geceleri bu hirsla alev aldigim da vakidir.

     

    Uzun lafin kisasi, benim derdim burda fikih dersi vermek ya da fikhi bi meseleye isik tutmak degil. Haddime degil en basta. Hatta malumunuz fikhi meseleleri tartismak dogru degil. En fazla su kaynakta soyle denmis, bu kaynakta boyle denmis seklinde bilgi paylasimi yapilmali ve gerisi okuyanlarin vicdanina birakilmali. Obur turlusu kirici, incitici olur ve de isin dogrusunu ogretmekten ziyade sahsi tatmin vesilesi olur (yine malumunuz "ben tartismayi kazandim" ya da "nasil da agzinin payini verdim" hissine kapilmak tartismayi cok zevkli kilabilir).

     

    Sac ektirmenin haram oldugu gorusune katilmiyorum. Birgun boyle bir uygulamaya muhtac hale gelirsem, kalan saci da kazitip muhitin keloglani olmayi tercih ederim. Fakat isin haramligi ya da mubahligiyla ilgili agzimdan tek kelime n'alamayacaksiniz...

    • Like 1

  10. "Efendi kimse tabiri caizse işkembeden konuşmuyor"

    "bu denli basit mantıkla dahi cevabı bulunacak bahsin kırk yoldan su getirme ile meşru kılınmaya çalışılması komiktir"

    "bütün bilgileri alt üst edecek mükemmel ibare"

     

     

    Gercekten merak ediyorum, bunu yazarken arkafonda nasi bi muzik caliyordu da boyle bi ruh hali ve gaza gelise sebep oldu ? Mesela ilk satirlari yazarken kendini benim yakamdan tutup silkeliyormus gibi hayal ettin mi ? Mesela karsinda ben varmisim da sen boyle "Efendi" derken masaya laaps laaps diye gecirdigini falan, hayal ettin mi bunlari ? Aklima Munir Ozkul'un meshur tiradi geldi (: neyse...

     

    Oncelikle sunu soylemeliyim ki gonderdigin video beni tatmin etmedi. Zaten bu videodaki zat da dinle ilgili verecegim kararlarda ciddiye alacagim bir kaynak degil. Belki gencliginin verdigi bi haldir ama senin dogrularin, senin fikih konusunda basvurdugun kaynaklar, senin olculerin vs mutlak dogrularmis ve herkes icin gecerliymis de aslinda biz farkinda degilmisiz, isimize boyle geliyormus gibi dusunuyosun ("e zaten oyle !! " dedigini duyar gibiyim (: ). Bu cok tehlikeli birsey. Musluman kavimler neden birlik olamiyor sorusuna verilebilecek ilk cevap bu olabilir.

     

    "Alimlerin muhalefetinde bile rahmet vardir". Ne kadar guzel bisey. Muhalif kardesim, sana dunyanin cesitli ulkelerine gidip farkli milletlerden muslumanlarla tanismani, onlarin yasadigi kulturu bizzat yerinde tecrube edip, onlarla beraber namaz kilmani ya da gunluk yasantilarinda neyi nasil yaptiklari hakkinda muhabbet etmeni tavsiye ediyorum. Hayatlarindaki bircok uygulama bizden o kadar farkli ki. Ve emin ol onlar da "iskembeden" konusmuyorlar. Onlarin da gayet saygideger alimleri var-biz bilmesek de.


  11. Justice kardesimize katiliyorum. Sac ekiminde gerekli sac koklerini enseden alirlar, yeterli gelmezse de genital bolgeden alirlar. Baska bi insandan alinan sac koku hucreleri zaten senin kafanda yasayamaz. Yukaridaki hadislerde hep kadinlardan bahsedilmis. Erkekler icin de boyledir demek cok hizli verilmis bi cevap sanki.

     

    Bi de, burda kimsenin niyeti rencide etmek degilken, hepimiz kardesken, bu dalga gecici uslubun sebebi acaba konuyla ilgili bilgi birikiminden yoksun olmaktan mutevellit karsi arguman uretememek fakat hala daha biseyler yazmis olmaya calismak midir ?


  12. Konuyla tastamam ilgili olmasa da, ben de birkac gozlemimi paylasmak isterim. Malumunuz Allah (cc) bir emir buyurdugunda bunda mutlaka hikmetler vardir. Tesetturde de durum farkli degil bildigimiz uzere. Gozlemledigim kadariyla tesettur ya da tesetturlu olmak evlilikleri daha uzun omurlu hale getirmekte. Soyle ki:

     

    Erkek fitratinda bir kadini sahiplenmek, korumak, koruyup gozetmek duygusu var. Kadinda ise birisi tarafindan sahiplenilmek, sahip cikilmak, korunup gozetilmek duygusu var. Iste bu yuzden kiz cocuklari babalarina daha duskun olurlar. Yine ayni sebepten bayanlar eslerinin ya da esleri olacak kimsenin kendilerinden daha bilgili, daha zeki, daha vs vs olmasini arzu ederler.

     

    Hal boyleyken, bir adam esinin ya da esi olacak kimsenin kendisine ihtiyaci olmasini ister. Hatta kendisine ihtiyaci olundugunu hissetmek ister. Bitti mi ? Bitmedi (:

     

    Erkek esinin gozunde tabiri caizse VIP (very important person (!) ) olmak ister. Dolayisiyle erkek esinin guzelliklerini hickimseyle paylasmak istemez. Fitraten istemez. Ne kadar libos olsa da icten ice, cok derinlerde: taa bilinc altinda istemez. Iste bu noktada bizi Yaratan(-ki ne de guzel yaratmistir-), guzelliklerin ya da bizim fitratimizdaki bu duyguya muhatap olan ziynetlerin neler oldugunu bizden iyi bildigi icin tesetturun sinirlari da Kur'an'da bildirildigi gibi olmus, yani demek ki bu isin siniri oyleymis.

     

    Simdi aksi durumda ne olur ? Yani, mesela bi kadin vucudunu teshir eden bi kiyafet giydi ve toplum icine cikti. Erkek icin bu durum, bi kase dondurmanin onune oturmus cocugun dondurmasindan gelip gecenlerin birer parmak alip yemesi gibi bisey oluyo. Hoop, noluyo ya ? der bilincalti ve erkekte bu durum iki tip reaksiyona sebep verir. 1- asiri kiskanma ki erkekte bu esinin konustugu her yaratiga karsi bir kiskanclik duygusu ve hesap sorma durumu olarak kendini gosterir. 2-ben bu dondurmayi istemiyom artik !! psikokoljisidir ki, erkek, madem bu kadin icin ben yeterince VIP degilim, madem tek sahibi, tek koruyucusu olamiyorum, o halde ben bu oyunu bozarim der ama bu da yine bilincalti duzeyde olusur ve gelisir. Sonuc olarak erkek kadini bilmedigi, ayirt edemedigi, anlayamadigi ve tanimlayamadigi nedenlerden dolayi daha az sevmeye, ona daha az ilgi gostermeye baslar.

     

    Iki durum da evliliklerin sona ermesi icin yeterli olur genelde. Basit, coook basit bi onlemle bu cok onemli arizalar giderilebilecekken ne yazik ki cogu evlilik kulaklarimizin onunde yitip gitmektedir (valla su ana kadar sadece duydum, henuz goremedim).

     

    Yukarida bir psikolog edasiyla ahkam kestim mi? Evet, ne de guzel kestim, pek de guzel kestim, cok da guzel kestim. Ya yalan mi ama ?

    • Like 1

  13. teşekkürler kardeşim şu küçük çoçuk kadar olamıyoruz inanın.2oo6 yılında bir çok olumsuzluklar yaşadık ailece.bunun öncesi değil sadaka kolumda yarım kilo bileziğin zekatını bile vermekten acizdim.sonra Allahü teala varlığıyla kendime getirdi.şükürler olsun zekat vermeyi sadaka vermeyi öğrendim.sıkıntıların ne kadar zor olduğunu öğrendim.çok zordu o günler.allah zengini fakir etmesin kapısından başka kapıya yalvartmasın.bu sıkıntılı günlerden sonra bir kumbara yaptım kendime içine gün içerisinde bir simit parası kadar para atıyorum yarabbi bu kimin gerçekten ihtiyacı varsa bu kişye nasip et diye dua ediyorum.inanın o paralar hiç bitmiyor içinde.

     

    Masaallah, ne kadar hos ! Konuyla ilgili olarak aklima gelen (sizin yazdiklariniz hatirlatmadi yanlis anlasilmasin), Esat Cosan Hoca'dan dinledigim bi hadis: Hz Peygamber yemin ediyo, Allah azaltir diye korkmayin, zekatlarinizi tam verin diyo (hafif kizar sekilde anlatmisti) (:

     

    Bu arada, ne yazik ki yazinin kime ait oldugunu bilmiyorum, yoksa mutlaka koyardim ismini.


  14. Günün son dersinin sonuna gelinmişti. Öğrenciler çıkmak için sabırsızlanıyordu. Defter ve kitaplarını çantalarına koydular. Zil çalar çalmaz, dışarı çıkmak için hazırdılar. Yalnız, Ali hazırlanmamıştı. Gecikmek için de elinden geleni yapıyordu. Nihayet zil çaldı. Öğrenciler bir anda kapıya yöneldi. Ali, yerinden kalkmadı. Ağır ağır eşyasını topladı. Bir yandan göz ucuyla öğretmenine bakıyor, bir yandan da arkadaşlarının gitmesini bekliyordu.

     

    Öğretmeni, onun bu halini fark etti:

     

    - Hayrola Ali, dedi. Eve gitmeyecek misin?

     

    Ali, son arkadaşının da çıktığını görünce cevap verdi:

     

    - Sizinle konuşmak istiyordum öğretmenim.

     

    - Peki, dedi öğretmeni. Ne söyleyeceksin bakalım?

     

    - Ahmet arkadaşımız var ya

     

    - Evet, ne olmuş Ahmete?

     

    - Durumları pek iyi değil galiba. Annesi, beslenme çantasına pekiyi şeyler koymuyor.

     

    - Eee?

     

    - Ona yardım etmek istiyorum. Ama benim yardim ettiğimi bilirse üzülür. Günde bir simit parası biriktirip her hafta size versem, siz de ona verseniz?

     

    Cebinden bir avuç bozuk para çıkarıp öğretmenin masasının üzerine koydu. Nurhan Öğretmen, paraya dokunmadı. Sandalyesine oturup düşündü. Ali hakkındaki bilgilerini yokladı. Bildiği kadarıyla ailesinin durumu pekiyi değildi. Bu çalışkan ve sevimli öğrencisi, ne kadar da iyi niyetli ve düşünceliydi. Zengin bir ailenin çocuğu değildi. Buna rağmen yardım etmek istiyordu. Üstelik yardım ettiğinin bilinmesini istemiyordu

     

    Nurhan Öğretmen:

     

    - Dur bakalım Ali, dedi. Bildiğim kadarıyla sizin de maddî durumunuz pekiyi değil. Yanlış mı biliyorum?

     

    - Doğru biliyorsunuz öğretmenim. Babam gündelikçi. Çoğu zaman iş bulamıyor. Ama ben de çalışıyor, para kazanıyorum.

     

    - Nerede çalışıyorsun?

     

    - Simit satıyorum.

     

    Nurhan Öğretmen yine durup düşündü. İyiliğin bu kadarına ne demeliydi şimdi? Bunun gerçekleşmesi zordu. Onu, bundan vazgeçirmek için bir çare bulmalıydı. Bunu yaparken, sevimli öğrencisini de kırmamalıydı. Onunla biraz daha konuşursa, belki bir yolunu bulurdu.

     

    Nurhan Öğretmen, Aliye döndü:

     

    - Büyüyünce ne olmak istiyorsun, diye sordu.

     

    - Çok zengin bir işadamı

     

    - Niçin?

     

    - İnsanlara daha çok yardım etmek için

     

    - Güzel, dedi Nurhan Öğretmen. Bak simdi Ali, Ahmetin ailesinin durumu pekiyi değil, bu doğru. Ama sizinki de bundan pek farklı değil. İstersen acele etme. Çok zengin olduğun zaman insanlara yardım edersin. Olmaz mı?

     

    - Olmaz, dedi Ali. Şimdi yapmalıyım.

     

    Neden olmaz?

     

    Üç sebepten dolayı olmaz.

     

    Birincisi: Bu para zaten benim değil. İyilik ettiğim için Allah, beni insanlara sevimli gösteriyor. İnsanlar da bundan etkileniyor, daha çok simit alıyorlar. Bu sayede gün boyu çalışanlardan bile fazla simit satıyorum. Hele mahallede Hasan Amca var, her gün iki simit alıp güvercinlere veriyor.

     

    İkincisi: Ağaç yaş iken eğilir. deniliyor. Şimdiden iyilik yapmayı öğrenmezsem büyüdüğümde hiç yapamam.

     

    Üçüncüsü ise daha önemli: Büyüdüğüm zaman çok zengin bir işadamı olmak istiyorum. Zamanında yatırım yapmayanlar büyük işadamı olamazlar.

     

     

    Nurhan Öğretmen, karsısında büyük biri varmış gibi dinliyordu:

     

    - Bu sonuncusunu pekiyi anlayamadım, dedi.

     

    - Açıklayayım öğretmenim, dedi Ali. Şimdi, çok zengin olmadığım için, ancak günde bir simit parası kadar yardım edebiliyorum. Bundan fazlasını veremem. Allah, Cenneti gücü kadar iyilik edene veriyor. Şimdi gücüm bu olduğuna göre, Cennetin fiyatı birkaç simit parası kadardır. Eğer zengin olmadan ölürsem birkaç simit parasıyla Cennete girebilirim. Bundan daha karlı bir yatırım olur mu?

     

    Nurhan Öğretmenin gözleri dolmuştu. Başını Evet anlamında sallarken Aliyi evine yolladı.

     

     

    Sınıfa geri dönerken okulun boşaldığını fark etti. Eşyalarını toplamak için masasına döndüğünde Alinin bıraktığı paraların masa üstünde kaldığını fark etti. Sandalyesine gayri ihtiyari oturdu ve paraları eline aldı.

     

    Hiçbir para ona bu kadar kıymetli gelmemişti. Sanki elinde dünyanın en kıymetli incilerini, yakutlarını, elmaslarını tutuyordu. Hatta bu paralar onlardan bile kıymetliydi. Bu paralar, bu bozuk SIMIT paraları, Cenneti satın alabilecek paralardı. Sanki hiç bırakmak istemeyen bir duygu ile sımsıkı kavradı bu bozuk simit paralarını.

     

    Oturduğu yerden kalkamadı Nurhan Öğretmen. İçinin dolduğunu,tarif edilemeyen duygulara boğulduğunu hissetti. Birden boşalan sağanak yağmurlar gibi ağlamaya başladı. Ağladı Ağladı Ağladı.

     

    Kendine geldiğinde aksam olmuştu. Yavaş adımlarla sınıftan çıkıp okuldan ayrılırken bekçi Sadık Bozuk Simit paraları ile cenneti satın almak, Bozuk Simit paraları ile cenneti satın almak diye Nurhan öğretmenin sayıkladığını duydu. Bekçinin hayretler içinde, Ne dediniz hocam? demesini bile duymayan Nurhan öğretmen, bekçinin şaşkın bakışları altında akşamın alaca karanlığına karışıvermişti.

    • Like 4

  15. Şimdi birçok başörtülü kıza desen ki kızlar küçük yaşta evlendirilmeli,hemen itiraz eder.Bunun Peygamberimizin tavsiyesi olduğunu söylesen bel ki ses çıkarmaz ama içine pek yediremez.Neden?Çünkü dindar bir ailede yetişmiş olsak dahi biz,toplumun büyük kesimi gerçekten inandığımızı sandığımız şeye muhalif yaşıyoruz.Bu fikirleri içselleştirememişiz.Bu sadece küçük bir örnek..Şu da var: desen ki keşke birşeyler olsa da: bir devrim, inkılap,inandığımızla yönetilsek,bu demokrasi de nedir? aklı alamaz bunu,o kadar uzak görür ki bunlar gerçekçi değil bile der.Buna her konudan örnek bulabiliriz.. .

     

    Bu noktaya katiliyorum. Ne yazik ki bizdeki olculerin buyuk kismi bati ideolojisinin marifeti. Cidden insan kendini yokladiginda goruyo ki dogru sandigi degerlerin cogu bu cagin bize dikte ettigi ya da ettirdigi dunya gorusunun meyveleri. Asr-i saadette kolelik varmis dendiginde icimizde bi ses bunun yanlis oldugunu fisildarken ya da boyle "insanlik disi" bir uygulama neden alkol gibi tamamen kaldirilmamis diye itiraz ederken, kadin erkek esitligi dendiginde olaylari bugunun normlarina gore degerlendirirken hep ayni hataya dusuyoruz. Bugun kac tane musluman cikip cocuklarini lise caginda evlendirebilir? Kac babayigit musluman bankada birikip duran parasinin tamamini sadaka edebilir? Hani islam teslimiyet demekti? Bi felaket ani icin bankada hazir beklettigimiz para dururken namazlarda Fatiha'mizi ne kadar samimiyetle okuyabiliriz? Aslinda cok yaraliyiz, cok tahrip olmusuz ve cidden cok ciddi yardima ihtiyacimiz var.

     

    Bircok hadiste gecen "onlar gibi olursunuz" tehdidini kendimizden uzak goruyoruz ama acaba coktan onlar gibi olduk mu? Efendimizin ummiligine artik gipta ediyorum. Ilahi mesaji (peygamberligini ve maddi-manevi potansiyelini ayri tutuyorum) sirf bu yuzden bile en iyi o anlayabilirdi galiba.


  16. Ben bu adamin akil sagliginin yerinde olmadigini dusunmekteyim. Soylediklerine gercekten kendisini inandirmis. Gecmiste belki iyi niyetli isler yapmis (halk icin faydali ama ne yazik ki akademik cevrelerde kayda deger bir bilim degeri olmayan isler) ama bi kirilma noktasi yasamis (hani birileri kafasina falan vurdu heralde, ya da travmatik bi donem yasadi vs) sonrasinda boyle olmus. Boyle dusunmek iyi guzel ama o kadar parayi nerden buluyor bu adam ya? Iste bu noktada yukaridaki yorumlara katilmamak elde degil.


  17. "Nefsi cok farkli seylere benzetmisler. Kimisi ac bir kopege benzetmis. Ben de haciyatmaza benzetiyorum (!). Nefsi yendim dersin, umitlenirsin, elini kaldirdin mi dimdik tekrar kalkar ayaga. Sen onu devirdim zannedersin , oh cekersin rahatlarsin amma elini ustunden cektin mi o pat yine kalkar ayaga. Kisi nefsini devirdigini zannedip rahatlamamali, devamli ve surekli nefsiyle mucadele icinde olmali."

    • Like 1
×
×
  • Create New...