Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]

suffiyun1961

Üye
  • Content Count

    8
  • Joined

  • Last visited

Posts posted by suffiyun1961


  1. Turgut Özakmanı okuyun

    Alev Coşkunu okuyun

    Bilal N. Şimsiri okuyun

    Gerçek tarihçileri okuyun arkadaşlar...

    Atatürke idam fermanını onaylayan vahdettin vatan hainidir.

    Said nursi atatürk düşmanıdır

    Necip fazıl atatürk düşmanıdır

    Batı ile işbirliği yapılması gerektiğini düşünüyorlar.

    Yapmayın bu oyunlara gelmeyin kardeşlerim

    Atatürkü ben anamdan babamdan daha çok seviyorum.

    Yapmayın...

    Bu ülkeye yazık oluyor

    Zaman kaybediyoruz.

    Elin batılısı marsa gitmeyi düşünürken biz hala sizlerle uğraşıyoruz yapmayın


  2. İTİKADİ, İDEOLOJİK ve SİYASİ BİRLİK

     

     

     

    Abdullah Kuloğlu

     

     

    [email protected]

     

     

    Dünya üzerinde her türlü birlik esasta itikadi bir mahiyet üzerinde inşa edilmiştir. Dolayısı ile ister ilahi, ister beşeri tüm tezlerin zımnında yatan belli bir itikattır. İnsani hakikatin, insani tavrın, iş ve aksiyonun bu şekilde ele alınışı bugünün diliyle idealist bir tahlil ve terkibin ifadesi olarak ele alınabilir olsa da, esasta kaçınılmaz olanın itirafından başka bir şey değildir.

     

    İnsan farkında olsun veya olmasın, ister deha ister avamdan olsun, belli bir fikri tavrı sergilerken açık veya gizli itikadi bir teklifin sahibidir. Saf bir itikadi âleme aidiyet, bazen öylesine örtük olabilir ki bunun inşaatını yapmak açık ve görünür bir tarzda muhatabınıza gösterebilmek muhal olabilir. İtikadi âlemi, insani her türlü oluşun temelinde açıklayıcı “esas” olarak ele aldığımız zaman bunun bu şekilde ifade edildiği yerde, diğer âlemlerin pasif, cansız ve ifadesiz olduğu söylenebilir. Şüphesiz biz belirleyici olanın, “itikadi” esas olduğunu söylerken, bu esasın dışında var olanların gerekli araz rolünü işaretlemiş oluyoruz.

    Esasın gözükmesi için gerekli araz!...

     

    Her itikadi tavır, aynı zamanda dışta bırakma misyonuna sahiptir. Tersinden söylersek; her itikadi tavır aynı zamanda dışa karşı sizin birlik şartınızdır. Fakat şunu hatırlatmakta fayda var, aynı itikadi tavırda birlik, ideal birliğe nispetle sadece birliğin kök ilgisini ortaya koyar. Yani itikadi birlik, bütün birlik manasına gelmez. Zıddından, yani kök yönünden ayrı fakat dallarıyla tamamıyla bir olan bir yapı ise asla birlik olmanın hakkını veremez. Bu tip birlikler, bloklar, ortaklıklar ancak ittifak ile ifade edilebilirler.

     

    Öyle ise tam ve bütün bir birlik için ölçü, ancak “itikadi” birliğin varlığıdır. Tam ve bütün birlik denildiğinde, “itikadi esas”ın bütün insanî iş ve oluş zeminine kadar belli bir anlayışla bütünlenmesini kast ediyoruz. Bu açıdan bir bünye haysiyetine sahip “itikadi birlik” durumunun ancak “ideolojik” ve “siyasi” birliğinde sağlanması ile mümkün olduğunu anlatmak istiyoruz.

     

    Biz Allah resulünün bildirdiği ve bu bildirilenleri bize bildiren ehli sünnet alimlerinin çerçevelediği “ehli sünnet “Akaidi”ne bağlı bir ümmetiz. İslam milleti denildiğinde anladığımız ve anlattığımız budur

     

    Yani bizim ”itikadi” esasımız ve birlik şartımız İslam’dır. Dikkat edilmesi gereken bir husus şudur; sadece bizim için değil tüm ilahi ve beşeri “itikadi” davetler içinde geçerli olan ”itikad”ın değişmez ve …… durumdur. İnsanlık tarihinin esaslı bir incelemesinin de açıklıkla bize gösterdiği bin bir farklar içinde daima yükselen ve alçalanın “itikadi” yükseliş ve alçalışların olduğudur. Bu değişmez unsura mukabil, eşya ve hadiselerin sürekli değiştiği buna dair bildiğimiz ve hakimiyetimizin çeşitlendiği değişen unsurlarda vardır. Öyle ise şunu söyleyebiliriz; insanî çaba değişmeyenenin, değişen üzerinde sürekli bir hakimiyet kurma çabasından ibarettir.

     

    Baştan buraya kadar genel izahını vermeye çalıştığımız “itikadi esas” unsurunun birlik davası açısından olmazsa olmaz durumunu da belirtmiş oluyoruz. Fakat “itikadi esas”ta birliğin, kâmil birlik için yeterli olmadığını da izah etmiş bulunuyoruz. Eğer alem statik olsaydı, insan alemde “neyse o” durumunda, ……… olsaydı, şüphesiz “itikadi esas”a bağlı kamil birlik davası, olup biten ve insani çabayı fuzuliye çıkaran bir dava-sızlık olurdu. Yani böyle bir dava olmazdı. “İtikadi esas”ın bildirilen olduğu açık ve menfii bozulmuş haliyle yine bildirilenden aparma çeşitleriyle malum olduğuna göre, yani hak ve batıl şekilleriyle bildirilen oluşları ile insani çaba dışında kaldıklarına göre, insani çabayı manalı kılan insani misyonun açıklayıcısı, değişen eşya ve hadiselerin varlığıdır. İnsani misyon böylece bağlı olunan itikadi esas”ın değişen eşya ve hadiselere hakim bir tatbiki çabasıyla izah edilebilir. İşte bu noktada insani, beşeri, zanni yani mutlak olmayan “ideolojik” ve “siyasi” insan ürününden bahsedilebilir oluruz. “itikadi esas” mutlak ideolojik ve siyasi esaslar ise mutlak olanın sürekli ve yeniden tatbikine dair insani faaliyetin genişliğine en yüksek çabasıdır. Artık bu aşama için içgüdü temelli insani faaliyetlere nazaran ayırıcı bir çizgi çekmek faydalı olacaktır. Üstün ve gerçek insani çaba, hatta insani tek çaba ideolojik ve siyasi aksiyonudur.

     

    İdeolojik ve siyasi aksiyonun insan oluşumuz, insan olarak varlığımızı izah ve ispat için gerekli ve şart oluşu şüphesiz bizi “itikadi esas” ile insani aksiyonun çeşitli yönlerden tahliliğine zorlar.

     

    Ehl-i sünnet akaidinin bizim için yukarıda “itikadi esas”ile ifade etmeye çalıştığımız değişmez ve bildirilen hakikatimiz olduğu açık olduğuna göre yazımızın konusu olan birlik meselesine nispetle “ancak mü’minler kardeştir” mutlak ölçüsü nasıl anlaşılmalıdır?...

     

    Bu temel soruya vereceğimiz cevap kuşkusuz İslam ümmetinin en temel meselelerinden birine el atmak demek olacağından tefsilini ele almaktan ziyade, gerekli unsurlarını işaretlemekle yetineceğiz.

    Bu gerekli unsurlar üç temel birliğin tesisi ile mümkündür.

     

    1-) İTİKADİ BİRLİK

    2-) İDEOLOJİK BİRLİK

    3-) SİYASİ (POLİTİK)BİRLİK

     

    İTİKADİ BİRLİK ZEMİNİ

     

    İtikadi birliğimizin temel ve tartışılmaz unsurları;

     

    a)Kelamda; Maturidi ve Eşari

    b)Amelde; Hanefi, Şafii, Maliki ve Hanbeli mezhepleridir.

     

    Bizim açımızdın ve ümmetin kahir ekseriyeti açısından bu alan tartışmaya kapalıdır.

     

    İDEOLOJİK BİRLİK

     

    Bu başlığın ihtiva ettiği öz itikadi birliğimizin esaslarını eşya ve hadiselere hangi anlayış ve ölçülerle ve hangi tatbik fikri için “nasıl ve niçin” ele aldığımızı gösteren fikri birlik zeminidir.

     

    Bugün İslam dünyası bu alanda esaslı bir ideolojik teklifin sahibi değildir. Böylesi bir teklifin sahibi olmak şuurunda bile değildir. Kendi içinde tezatsız ve bütünlük haysiyetine sahip ümmetin aksiyonunu emrine vermek yoluyla itikadi birliğini fikri zemine taşıyabileceği ve böylece görünür ve gören duyan ve söz söyleyen yani etki eden ve etkilenen bir ideolojik zeminden yoksundur.

     

    Dolayısı ile bu eksikliğin öncelikle his ettirilmesi bunun “birlik” için şart olduğunun izahı gerekmektedir.

     

    Bu konuda esaslı tek teklif Büyük Doğu dünya görüşüdür. Çeşitli insan meselelerine dair teklifleri ve itikadi esaslara uygunluğunun yerindeliği ile İslam ümmetinin tek dünya görüşüdür. Sadece bir nizam ihtiyacını belirten Nizam-ı Alem gibi veya Milli görüş gibi destekleyenleri nazarında bir muhtevaya sahip olduğu zannının maliki değildir. Pakistan’da, Mısırda veya Filistin’de bir teklif olma iddiası ile ortaya çıkan çok çeşitli eserlerin ağır eleştirilere acil ve acemice cevapları gibide değildir. Şüphesiz bu tür çaba ve iddialara öyle ya da böyle bir eksikliğin ihtarcısı olarak değerlendirilebilir. İtikadi ideolojik ve siyasi ağır bir asimilasyonun bunaltıcı baskısı altında el yordamı ortaya atılan bu tezlerin geçmişte menfi ve müspet etkilerini ele alacak değiliz. Fakat şunu söylemek durumundayız ki; geçerli veya değil zamanında başarılamayan ve bir dünya görüşü haysiyetine malik olamayan bu tezlerin adeta kemikleşmiş bir slogana dönüşmüş olması, ümmet açısından tam bir handikaptır oysa başta da açıkladığımız gibi ideolojik muhteva değişen eşya ve hadiselere karşı fikri hakimiyet çabamızın ürünüdür. Ve bitmeyen bir oluşu canlı, dinamik bir süreci temsil eder.

     

    SİYASİ BİRLİK ZEMİNİ

     

    Siyasi birlik ideolojik muhtevanın yani dünya görüşünün yani tatbik edilmek istenen sistem haysiyetine malik bütünün, nasıl hakimiyet kuracağı, etrafındaki meselelere verdiğimiz cevaplardan oluşur. Siyasi-politik tavır artık eşya ve hadiselerin mukavemet eden sıcaklığına en yakın olduğumuz zemin üzerinde yürür. Şüphesiz bu durum daha seri, daha dakik bir süreçtir. Zemin yapısı gereği daha karmaşık ve belirsiz itikadi ve ideolojik bütünlüğün güven veren rahatlatıcı eksiğinin zıddına taciz eden yıpratıcı ve kafa karıştırıcı bir süreçtir. İşte tamda bu yüzden ideolojik birlik şarttır. Zira ideolojik birliğin mensuplar üzerinde ahenkleştirici kuvvetleri keşifleştici birlik duygusunu besleyici eşya ve hadiseler karşısında ortak bir “dil” ve “tepki” vermeyi mümkün kılıcı hayati öneme sahip bir etkisi vardır. Yani ideolojik birlik siyasi birliği yoğunlaştırdığı gibi aynı zamanda siyasi gücüde oluşturur. Son yüzyılda ülkemizde ve tüm İslam coğrafyasında yaşadığımız ortak tecrübenin bize gösterdiği gibi hepimizin az çok hissettiği siyasi birlik ihtiyacı sırf lider şahsiyetler merkezinde yürütülemez

     

    Aksine itikadi ideolojik ve siyasi birlik fikri-dikkat ediniz ihtiyacı değil-lider şahsiyeti doğuran yetiştiren bir sürecin dinamik yapısını zorunlu kılıyor.

     

    Siyasi birlik meselesinde kafa karıştırıcı konulardan bir tanesi de siyasi birlik ile siyasi ittifakın karıştırılmasıdır

    Ayrı itikadi ideolojik bir birlikle şüphesiz ana gayeniz için yaptığınız ittifak bir birlik değildir karşılaşılan çeşitli güçlükler karşısında bu güçlükleri aşmak için yapılan ittifaklar siyasi tavrın devamıdır.

     

    Şüphesiz bu üç temel zeminde birlik ideal durumdur. Bu konuda itikadi birlik içinde olduğumuz kesimlerle kuvvetli bir diyalog içinde olmalıyız. Eğer bu mümkün olmaz ise siyasi birlik ve ittifaklara gitmeliyiz.

     

    İslam ümmetinin bu çöküş manzarası karşısında bugüne kadar ortaya koyduğu ve yaşadığı tecrübeler, bize bu üç temel zeminde birlik için çalışmamız gerektiğini söylüyor. Şüphesiz “Büyük Doğu Ocakları” bu üç temel zeminde birlik için elinden gelen çabayı sergileyecek ve tüm İslam ümmeti için kurtuluşun gerektirdiklerini yapmaktan çekinmeyecektir

     

    Romantik birlik temennilerinin aksine, bunun dinamiklerine ve gereklerine davet ediyoruz.

     

     

    Büyük Doğu Ocakları Dergisi 1. Sayı

     

    Vatanperver, kadirşinas arkadaşlarım şu nadan nefislerimize öyle bir parti söyleyiniz ki üstadımızın büyük projesini hayata geçirebilsin

×
×
  • Create New...