Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]

ebedbizimdir

Üye
  • Content Count

    8
  • Joined

  • Last visited

Posts posted by ebedbizimdir


  1. Eveeet, mikrofonu kapan bir robot viyu viyu viyu diye yürüyüp gelecek demiştim. İzansız dediklerimizden sadece bir tane yok nitekim. Al sana rezaleti savunmak için zihinsel error vermeyi göze alan biri daha.

     

    İlk soru şudur:

     

    Diyelim ki Emine Erdoğan samimiyetsiz, ahlaksız, yalancı, iki yüzlü bir insan. Sizin ve sizin gibilerin yüksek insan tanıyabilme kabiliyetiniz bunu ortaya çıkarabilecek hassasiyette. Siz ne de olsa, -peygamber tabiriyle- insanların kalbini yarıp içini okuyabilecek bir teknolojiyle donatılmış, niyet çözme opsiyonuyla beraber gelen mükemmel birer robotsunuz. Siz, değil insanların yaptığı bütün hataların samimiyetsizlik tezahürü olduğunu şıppadak anlayıvermek; donandığınız antenler sayesinde kazandığınız bu görülmemiş dedektörlük yeteneğinizle, uzayın derinliklerinden Peygamberimizin bizzat kendi sesini ve insanların kafasında bir kez beliren düşünceleri dahi bulup çıkarabilecek yapıdasınız. Emine Erdoğan onyıllardır hep bizi kandırmak için başörtüsü takıyormuş, öğrendik sayenizde. Evet, bunları varsayalım.

     

    Peki ama, bu ne alçakça bir belden aşağı vurma girişimidir? GATA'ya Emine Erdoğan, kötü başbakanın iki yüzlü karısı olduğu için mi sokulmamıştır, yoksa sadece bu ülkenin en büyük iman göstergelerinden biri olan başörtüsü mü orada içeriye sokulmayandır? Bu sorunun ilk şıkkını seçebilen birisine cevap vermeyi deli ile hemhal olmak sayarım (deliler milletvekili olabiliyor bu ülkede, haberiniz olsun). Üçüncü bir ihtimal de olmadığına göre madem ikinci kısım geçerlidir, o halde olayı iğrenç bir sataşma vesilesi haline getirip, işi sadece 'kötü başbakanın iki yüzlü karısı'nın hastahaneye sokulmamasıyla, şahsen baytarlık bir büyükbaş değilseniz ne hakla, hangi utanmazlıkla tefsir edebilirsiniz? Tayyip Erdoğan konuşmasının birinde 'Allah bir' dese de karşısındaki bu sözüne hakaretle mukabelede bulunsa, muarızı haklı mı kabul edeceksiniz siz bu kafasız muhalefet anlayışıyla? O konuşmada kendince komiklik yapan adam 'Padişahımız emrediyor da tevhidi kabul etmiyorsun demek, seni terbiyesiz' diye kıro kıro alay etse, siz de gelip burada bu hareketi mi savunacaksınız? Haa, 99 seçimlerinde başörtüsü problemini çözeceği ve Apo'yu asacağı vaadi ile oy toplayan bir parti, başörtülülerin GATA'ya girememesinden mutluluk duyuyor, görünen o ki bu böyle. MHP demek ki başörtüsünü Tayyip Erdoğan'ın şahsi mevzuu olarak görecek kadar vizyonsuz, güdük bir oluşum halinde. Madem ki Tayyip Erdoğan'ın eşi başörtülüdür, onun başörtüsü sebebiyle GATA'ya girememesi sözkonusu edilmesin! Başörtülüler ne meclise girsin, ne GATA'ya! Madem onun karısı başörtülüdür, bu mesele Tayyip'in meselesi olduğu için hiçbir başörtülü bu ülkede insan muamelesi görmeyi hak etmiyor! Başörtülülerin GATA'ya girememesi asla mesele edilmemelidir, onlar kamilen böcektir! Hepsi hastahane kapılarından kovulsun, ikna odalarına hapsedilsin, sokaklarda kokoş hakaretlerine maruz bırakılsın, ödüllerinden mahrum edilsin, hatta kısa yoldan hepsini gebertelim de kurtulalım isterseniz. Madem bu ülkede başbakanın eşinin yaşadığı bir sıkıntı bizzat başbakanın sorunu gibi gösteriliyor, Sütçü İmam'ı da 'AKP' yandaşları arasında göstermenin vakti gelmiştir. Bu ne alçak bir muhalefet anlayışıdır ki, meseleleri olduğu gibi, geneli ve temeliyle göremiyor ve ele alamıyor da; sırf sataşmak amacıyla, lafının esasında ne kadar korkunç bir manaya tekabül ettiğini de görmezden gelerek pis bir hareketi yapmaya imkan veriyor? Yahu bunu söyleyen söylüyor da, utanmadan, evet siz, utanmadan nasıl savunabiliyorsunuz? Diyelim ki Allah korkunuz yok, insan kuldan ve beyinlerin işleyişinden de utanmaz mı? MHP'li zaviyesi insan zihninin ayarlarını bozup onu uzaktan kumandaya mecbur mu kılıyor acaba? Gözlem yetersiz kalır, vasiyeti yazıp bir denemek lazım. Başbakan karısının burada başbakan karısı kimliğiyle değil, başörtülü kimliğiyle mağdur olduğunu ve bu mağduriyetin zikredilmesinin de konumunun getirdiği bir sembol kıymetinden ileri geldiğini anlamamak; MHP bakış açısının embesilleştirdiği bir kafanın becerisi olabilir ancak. Ondan sonra da 'Hükümet başörtüsü sorununu çözemiyor' diye bağırıyorsunuz. Bırakın da gündeme gelsin önce. Siz sembol değeriyle kamuoyunu hazır hale getirmede pay sahibi olacak en basit bir mağduriyetin dile getirilmesinde bile çirkefleşirken; bu sorun nasıl çözülebilir?

     

    Durmuş'un nasıl bir siyaset namussuzu olduğuna bir delil daha. Burada çıkıp Ak Parti'li kadın milletvekillerini samimiyetsizlikle suçlayan bu çukur adam ve MHP kumpanyası, Merve Kavakçı hadisesinde tam da şu an kastettiği samimiyetle davranan bir kişinin yanında olabilmiş midir? Partisinin yüzlerce milletvekili, 'Bu kadına haddini bildiriniz' diye sesler çıkaran hilkat garibesine karşı -sözümona!- ülkücü delikanlılığıyla davranabilmiş midir? Bu tarihi fırsat kaçarken Merve Kavakçı'nın yanında vakur bir şekilde durmayan MHP ne hakla kalkıp mecliste temsil edilmek için başka çaresi kalmayan insanları bugün samimiyetsizlikle itham edebilir? Ahlaksızlığın bu kadarı karşısında insan sözlüklerin acizliğini hissediyor. MHP, madem ki genel anlamda tüm kadınların meclise girmesinin karşısında değildir; bizzat MHP'nin pısırıklığı sayesinde artık meclise başörtüyle girmesi pratikte mümkün olmayan kadın milletvekillerine laf söylemek bu adamların haddine düşmez! Zira şu an pratikte başörtüsüyle içeri girilemediğine (girilmediğine değil) göre, bunun aksini istemek başörtülüleri meclisten bizzat dışlamaktır ve genelde kadın milletvekillerinin seçilmesine karşı olmayan MHP'nin bu şekilde başörtülülerin önünü tıkaması, başörtülü kadın ayrımcılığının nişanelerinden olur. Gözün yiyorsa yasa teklifini kendin verirsin yahut hani delikanlısın ya, hani namuslusun ya, hani samimisin ya, başörtülü milletvekilini içeriye sen sokarsın pabucumun delikanlısı! Bıçak sırtındaki plan manyağı hükümet şu anki çekinceleri dolayısıyla destek vermeyecek olursa da tokatı patlatırsın. Başörtüsü yasasında hükümeti harekete geçiren MHP olmuş, fakat kapatma davasını nedense (?) Ak Parti yemişti mesela. Bu samimiyetsizlikler, bu oturduğu yerden öküz gibi bağırmalar, bu Tayyip Erdoğan'ın sinirlerine oynamalar ancak izansız aptalları tavlar!

     

    Durmuş'un konuşmasında ne olduğunu sormuşsunuz. Bakmaya göz, görmeye akıl gerek. En basitinden, 'Peygamberlik hakaret değildir' ne demektir? Müslüman hassasiyetine sahip olan bir insan nasıl olur da kendisine peygamber denmesini hakaretlikten de öte korkunç bir rezalet kabul etmez? Bu itham, o güne kadar gelmiş onbinleri aşan peygambere hakarettir, dolayısıyla da her Müslümana en büyük hakarettir. Buna vesile edilmek de bambaşka bir hakarettir evet, fakat Osman Durmuş bugüne kadar neyi anlayabilmiştir ki bu hassasiyeti anlayabilsin. Dalaletinde mazurdur, delidir! Osman Durmuş'a yeniden akil insan muamelesi yapmaya dönüyorum: Kayıttaki Aydınlı adamın kullandığı 'Âdeta' kelimesi onu aklamaya yetmeyeceği gibi, Durmuş'un 'Anılan' kelimesi de onu bu iğrenç bel altı siyasetinden ve çingenece sataşma gayretinden aklamaya yetemez. Üstad'a Peyami Safa 'adeta' bile demeden düpedüz 'peygamber' dedi diye, Üstad'ın garnizonda dayak yediğini eleştirdiğimiz bir başlıkta birisi kalkıp da 'Peygamberimizi nasıl döversiniz siz bire şımarık askerler' diye bir mesaj yazsa, haklı olarak hep beraber onu bir güzel linç etmez miyiz? Densizin birinin Peygambere benzetmesiyle sözkonusu GATA mağduriyeti arasındaki alaka nedir, bu alçak adam bunu nasıl göremiyor da böyle bir bağlantı kurabiliyor? Siz nasıl göremiyorsunuz? Gerçi, 'Görmeye akıl gerek' demiştik. Bu verdiğim örnek tamamıyla meseleye uyuyor. Peyami'nin yediği nane ne Üstad'ı bağlar, ne de örnek verilen çıkışı yapacak adama en ufak bir haklılık payı biçilebilir. Sırf gündelik iğrenç siyasete meze çıkarmak için, Müslüman bir insana sataşmak amacıyla 'Peygamber olarak anılan şahıs' denmesi ahlaksızlıktır, art niyetliliğin ve Peygamberi ucuz hislere malzeme zannetmenin süper bir ispatıdır. 'Senin partindeki bir adam şöyle söylüyor, acaba bu arkadaşınızın görüşünü paylaşıyor musunuz' gibi hem nazik, hem ağır, hem de akıllıca bir hamle yerine bu işi ahlaksızca davranarak GATA hadisesiyle ilintilendirmeye kalkmak fiilinin eşdeğerini ben burada söylemeyeyim.

     

    Başörtülü insanların halkın karşısına çıkması bilakis normalleşmenin yolunu açacağından pozitif bir iş de olabilir. Bu insanların asıl derdi zaten evinde, komşularıyla otururken başını kapatan kadın değildir, bunu olsun biliyorsunuzdur. Ayrıca sallıyorsunuz azizim, Mustafa Kemal olsun, Demirel olsun, Özal olsun kadınlarla görüntü verirdi, bunu bu durumun yeni bir şey olmadığını söylemek için yazıyorum. Hem bu şartlarda gereklidir (daha doğrusu en azından tartışılabilir), hem de bunların icadı değildir. Durmuş'un sözü şöyleydi dedikten sonra 'gibi bi şeydi' yamasının dayanması da iyi durmamış ayrıca! İnsanların çıldıracak noktaya getirilmesine binaen ayağa kalkan bir bakan gözünüze batana kadar, bu insanları bu noktaya getiren siyaset eşkiyalarının tavırları nasıl gözünüze çarpamaz o da ayrı mevzuu. İnsanların ailesine sataşacak kadar siyaset mefhumunu aşağıya düşüren ve rakibinin sinirlerini tahrip etmeye yönelik yapmadık çirkeflik bırakmayan bu namussuzlar değil midir en ufak bir tartışmada dahi kürsüye yürüyen, kapakları yumruklayan, öküz gibi bağıran? Adam spazm geçirmiş, sen ne diyorsun? Kolay mı, birinin senin veya arkadaşının bacına, eşine sataşması veya ona yapılan haksızlığı savunması? Eminim değildir, eminim seni de delirtir! Türk siyasetinin ırzına geçtiler, siz fermuarın açık kalmasından bahsediyorsunuz!

     

    Şimdi de bu adamın neden bu hadisenin ortaya çıkışından sonra atıldığını dilinize dolamışsınız! Peki size bir soru efendiler, insan gibi mertçe cevap verin. Bu adamın bu densiz benzetmeyi yapmasından sizin o güne kadar haberiniz var mıydı Allah aşkına? Ak Parti'yi çamurlamak için burada gelip yazan tonla adamdan hangisi tutup bunu gösterdi? Kaçınız biliyordunuz, bilseniz kullanmaz mıydınız? Diyelim ki biliyordunuz da kullanmadınız. Bu hal, bu lafı bizzat sizin gibilerin ehemmiyetli görmediğini ispatlamaz mı? Bekir Bozdağ bile 'böyle diyen biri yoktur' diyordu, olay bilinse ve bu adamın bundan haberi olsa böyle mi derdi? Kim ne derse desin, Ak Parti bu ülkede gerek sepetlediği kabadayı milletvekiliyle, gerek Fırat ve Dişli hadiseleriyle, gerekse de bu densizliği yapan elemanın sözü ortaya çıktığında onun istifasını sağlamakla en temiz siyaseti yapan kuruluş olmuştur. Tertemiz demek asla mümkün değil, çünkü bizim siyaset geleneğimiz henüz bu derinliğe ulaşamadığından kötü niyetlerle bu işlere dahil olan çok fazla kimse var malesef; ama, bunlar içinde en temiz ve namuslusu kesinlikle Ak Parti'dir ve son olayda da, benzeri bir durum gerçekleştiğinde yüzsüzce kıvırtan diğer partilerin aksine yapması gerekeni yapmıştır.

     

    MHP teşkilatından hiçbir aykırı ses çıkmadığı ve hatta Şandır, Vural gibi tipler her zamanki tavırları üzere oturdukları yerden naaralar atarak arkadaşlarına destek verdikleri için; Osman'ın hareketini parti temsilcilerinin görüşü olarak kabul etmemizde hiçbir beis yok. şu olayı gördükten sonra da kendisini tam manasıyla muhalefet mezesi haline getiren bu partiye başörtülüler oy atabiliyorsa kapılardan kovulmak da, okutulmamak da, insan muamelesi görmemek de müstehaktır, daha ne diyeyim. 'Yeter ki başbakan mağdur olsun' düşüncesiyle onların bir topluluk olarak insaniyetlerine en büyük şamarlar patlatılırken; tutup da samimiyetin köküne kibrit suyu sıkan, muhalefetin namussuzlaştırdığı bu partiye oy atabilecek akil bir başörtülü bulunabileceğine ihtimal dahi verilemez. Yeter ki oylarını ezbere atan, kurulu robotlardan olmasınlar...

     

    'Hay Durmuş nittin sen oğlum, bıraksaydın da peygamber deseydiler hazret'e.'

     

    İroni yapmaya çalışmadan önce haber verin de orayı okumayalım.

     

    Şimdilik sadece bir dipnot... Bundan bir sene önce Vural açıklamadı mı bu "peygamber gibidir" hadisesini... Ama "tarafsız basın" üç maymunu oynamayı tercih etti... Elbette akp nin de haberi vardı, ama takke düşüp kel görününce "siyasi etiğe" yattı... Tabi yerseniz...

    Diğer suçlamalara yoğunluğum nedeniye şu an cevap veremiyorum, ama cevaplar gelecek... Sen her ne kadar ta ilk mesajında "siz ne derseniz boşa, ben MHP hakkımda hükmüm budur" desen de, alıntıladığım bu mesajında olduğun gibi "hakaretle" cevaba başlayacak olsan da ben söyleyeceğim...


  2. Cidden şahsım adına en büyük eksiğim, böyle feyz alabileceğim "davasını yaşayan adamların" var olduğu yerlerin eksikliği... Ankara'daki bir kaç sahaf bu eksikliği bir nebze olsun gideriyor belki ama tabiki Marmara Kıraathanesi ile ve " Marmaratörler"le kıyaslanamaz...

    Mehmed Niyazi, "Dahiler ve Deliler" romanı ile kıraathaneyi ve Marmaratörleri çok güzel resmetmiştir. Yine Niyazi aynı eserinde Üstad'ın kıraathaneye pek sık uğramadığını ama geldiği zamanlarda da etrafında bir hayran halkasının oluştuğunu da belirtir...

    Keşke şimdi bir Marmara Kıraathanesi olsa da bizde müdavimlerinden biri olsak...


  3. A.T.Alkan kendi gazetesini okumuyor anlaşılan... En basidinden bir hak arama eylemini dahi "ergenekon işi" olarak gören şu an içinde bulunduğu camia.. Yine bir türlü adını koyamadıkları, ama şimdilik "milli birlik projesi" olarak millet vicdanına demir atmaya çalıştıkları açılıma karşı çıkan herkesi yaftalayanlar ve "kandan beslenen" olarak lanse edenler de yine kendileri...

    A.T. Alkan bu ajitasyonu bundan 12-13 sene önce yapsa anlar ve hak verirdim ama, şu an hiç samimi gelmiyor bana...

×
×
  • Create New...