Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]

ferahnak

Üye
  • Content Count

    116
  • Joined

  • Last visited

  • Days Won

    1

Posts posted by ferahnak


  1. YOLUN SONU

     

    Doğduğun güz yazılmıştır senin yaşam dertlerin,

    Nerde, ne zaman sona erer senin bilinmez son seferin.

    Ne kadar yaşaran yaşa; bu yolun sonundaki ölüm herkesin

    Kesilir bir anda aldığın o nefesin…

    ***

    Yazılmıştır defterine her insanın, hepimizin yürüdüğü yolu,

    Mutlak gerekir bilmesi yaşayanların bunu.

    Büyüklerimiz der ki: hiçbir kimse unutmasın şunu,

    Yaşadığımız her günün mutlak vardır bir sonu…

    ***

    Hiçbir kul çizemez yürüdüğü kendi yolunu,

    ALLAH’ ın verdiği nimetlerden fazlasını yiyemez, bir bardak da olsa su içemez.

    Rabbim nasib etsin bize edep haya sahibi kulun huyunu,

    Yaşadığımız her günün mutlaka vardır bir sonu…

     

    Mustafa UZ

    ...


  2. SAHTE DOSTLAR

     

     

     

     

    Bazı insanlar vardır ki yüzleri rol icabı sahte ve üzüntülüdür

    Sakın onların bu sahtekârlıklarına inanıp ta aldanma

    Ellerinden geldikçe sözümona her acıyı paylaşırlar

    “ALLAH günahlarını affetsin “ deyip rollerini yapıp ayrılırlar…

    ***

    Bazıları da hislenirler konuşurlarken, gözlerinden akar yaş

    Ah…ah der benim hayatımda unutulmaz, yeri dolmayan bir arkadaş

    Son vazife olan namazı kılıp, helâl olsun hakkımız derler,

    İşim icâbı kabristana gelemeyeceğiz deyip, özür dileyip, giderler…

    ***

    Düşünmez mi bu soytarılar bir gün, ölüm de gelecek başa

    Sen kim olursan ol ol, seni de koyacaklar inan ki musalla denen o taşa

    İşte o zaman, mevtâ hasrettir, imanla hakkını helâl eden bir arkadaşa,

    Ölüm saati gelince, Azrail bakmıyor ne ihtiyara, ne gence, ne de yaşa…

     

    Mustafa Uz ...




  3. Yalnızlar âleminde bir hiçken elimi tutup bana hayat veren o eşimi;
    Dertlerime ortak olup,dertlerimle kor olup yanan eşimi;
    En zor günlerimizde bağrına taş basıp, isyankâr olmayan o eşimi;
    Sofrasındaki bir dilim kuru ekmeğe şükreden o eşimi…

    ***
    Yaşantısı boyunca, yaşantımda daima var olan o eşimi;
    Beni hayatımın en kötü günlerinde bile bağrına basan o eşimi;
    Karanlık günlerimde bir ışık olup hayatımı ısıtan ve aydınlatan o eşimi;
    Benden bir parça alıp da ebediyete göçen o eşimi…
    ***

    Sevmeyi,sevilmeyi mutlu olmasını bana öğreten o eşimi;
    Izdırap ve dertli günlerinde bile kimselere belli etmeyen o eşimi;
    Boynu büküp bile olsa, gülmesini bilen o eşimi;
    Bana benden de yakın olan, kalbimin sahibi o eşimi…

    ***
    Kendisini yuvasının mutluluğuna adamış dünya malında gözü olmayan eşimi;
    Çektiklerini ALLAH’ ın bir imtihanı olduğunu söyleyen o eşimi;
    Yaşadığı kısa ömründe bana yaşantımın en mutlu günlerini yaşatan,
    Evlatlarımın anası o insanı,o,EŞİMİ NASIL UNUTURUM !!!

    Mustafa Uz ...


  4. İSYANKÂR OLMA

     

    Unutma ki yaşadığımız şu kısacık ömrümüzde

    Kimimiz yoksulduk, kimimiz de fakir

    Kimisi çalışır nasibi odur onun; alır bir avuç bakır

    Kiminin de nasibi ise bir avuç dolusu kum ve çakıl…

    ***

    Öyle kullar var ki sanıyor kendini hoca

    Kimileri de sanıyor kendini âlim ve yüce

    Kimileri de güveniyor, bileğindeki kuvvete ve güce,

    Kimilerinin dilinde de ALLAH’ ın adı,aynı kelime, aynı hece…

    ***

    Şaşırmış gidiyoruz ince uzun bir yolda

    Doğruyu gösteren bir dost yok nedense yanımızda

    Günah çuvalını takmışız taşıyoruz, her iki kolumuzda

    İnsan öğreniyor çok şeyleri, dostsuz ve yalnız kaldığı zamanlarda…

    ***

    Olmaz bizim gibi fakirin bu dünyada ne sarayı, ne tâcı

    Bizim gibi insanların yaşamı ızdırap ve acı,

    Bizim gibi olanlardan hayatta kaldı acaba şimdi kaçı ?

    Yaşadığım bu hayatım genç yaşta beyazlattı kafamdaki saçı…

     

     

    Mustafa Uz ...

     


  5. Söyler bu diller durmadan hep onu

    Bu kalp anar yanarak hep onu

    Gece gündüz, ALLAH, ALLAH, deyu deyu

    Düşer yollara elinde Kuran ile

    O kuldaki hep, ALLAH, ALLAH, deyu deyu

     

    Kararan kalplere nur saçan, ALLAH.

    Hidayetiyle bağışlayan gene o ALLAH

    Sahipsizlerin yetimlerin sahibi o ALLAH

    Bir hayre bin katan gene o ALLAH

    Sabreden kuluna sabırlar ihsan eden gene o ALLAH

     

    O kul ki söyler çöllerde duyulur hep

    Bütün mülkün sahibi olan ALLAH’ın adı

    ALLAH’ın adının olduğu anıldığı şu alemde

    Ne sultanlık kalır nede bir taç

    Bütün bu arşu alem ALLAH’ın adına ona muhtaç

     

    MUSTAFA UZ


  6. Ömür sermayesini nerelerde tükettik


    Eldeki sermayeyi ne oldu da kaybettik


    Ne ona ne buna hep kendimize yaptık


    ALLAH büyüktür dedik yan gelip yattık



    Sermayeyi KUR’AN olanlar ahireti bilendir


    Kalmadı sermayemiz bilmiyoruz nedendir


    Ne elde kaldı nede biraz avuçta


    Aşamadık tepeleri kaldık yarı yokuşta



    Bilmeden çıktığın bu uzun yolda


    Yoksa cebinde biraz sermayen


    Demek ki yaşantıymış hep boşa giden


    Kaybedilen o sermayeden yok ki hiç geri dönen



    Yaşam bazılarına sermayesi olmayan bir hayat


    Onların hayatında ne ana var ne baba nede kardeş


    Onlar bir gün bur da bir gün orda onlar öyle yaşarlar


    Onlar hiç anlamı olmayan hayatın peşinden koşarlar



    MUSTAFA UZ


  7. Bizler Anadolu’da orada doğduk


    Anadolu’dan neden niçin koptuk


    Anadolu’nun özlemi içimde kor oldu yanıyor


    ***


    Akdeniz’in, Ege’nin sahili masmavi koyu


    Çınar ağacının gövdesi, selvinin boyu


    Oraların özlemi içimde kor oldu yanıyor


    ***


    Marmarası tarihiyle bir başka güzel


    Karadenizi sanki inciden gerdanlık


    Oraların özlemi içimde kor oldu yanıyor


    ***


    Her yörenin candan dost insanlarını


    Hayrı da şerri de paylaşanlarını


    Onların özlemi içimde kor oldu yanıyor



    Mustafa Uz


  8. Ölüm hayat demektir ölmesini bilene

    Ölüm cennet demektir girmesini bilene

    Ölüm can ile canandır bir birini bilene

    Ölüm kavuşmaktır kavuşmasını bilene

    Ölüm bir kapıdan çıkıp bir kapıya girmektir

    Ölüm bir rüya gibidir zamanında onun yolunu görmektir

    Ölüm bizlere bir ibrettir o ibrettir anlayıp onu bilmektir

    Ölüm bir kuş gibidir kafesten uçup gitmektir

    Ölüm hem ayrılık hem kavuşmak demektir

    Ölüm bir dosttan ayrılıp başka dostu görmektir

    Ölüm çıktığın yolculuğun sonuna geldin demektir

    Ölüm anı gelmeden Rabbinden af dilemek tövbe etmek gerekir

    Ölüm bir ye gibidir aniden gelip geçer

    Ölüm bir tarla gibidir ektiğini kul kendi biçer

    Ölüm bir yolculuktur kul yolunu kendi seçer

    Ölüm bir zamandır zamanı geldiğinde kişi sonsuzluğa göçer

     

    Mustafa UZ


  9. Okul ki iki lokma ekmeğini iki yudum suya katık yapanlar

    Gece yatağında huzur içinde şükrederek yatanlar

    Öyle kullarda var ki her yaptığı işe haram katanlar

    ALLLAH adıyla insanları kandırıp mallarını satanlar

    Hiç mi düşünmez böyleleri ahireti mahşeri
    onlar olmuşlar günahın kötülüğün askeri

    Kimilerine göre bir eğlence dünyanın her bir yeri

    Sırtlarında taşıyorlar cehenneme odunları her biri

    Bazıları söyler insanlara laflarını iyilik ve doğruluk için

    Bazılarının da kalbinde mekan tutmuş onlar kusar nefret ve kin

    Bir insan ki yoğrulmamışsa imanı Kamil ile ne söylesen ona hepsi nafile

    Ey mümin sen gene onlar için el aç, yaradandan Rahmanında af dile

    Hiç mi görmez insanoğlu yapılan bunca rezaleti

    Kalbinde yoksa bir nebze doğru olmaya niyeti

    Onun yolu menzili belli atamıyor içindeki kini nefreti

    Almış eline dönüşü olmayan o günah dolu yolculuğa giden bileti

    Mustafa UZ


  10. Onların bazılarının vardır malı mülkü serveti

    Onlar hiçbir kula olmaz bir nebze şevkati

    Onlar evine yuvasına haram olanları taşırlar

    Onlar öyle alışmışlar onlar öyle yaşarlar

    Onların doyuramıyor dünya malı gözünü

    Onların hiç biri dinlemiyor atasının sözünü

    Onlara şöyle bir bak anlarsın onların geçmişi özünü

    Onların ar perdesi yıkılmış kara bulutlar sarmış gözünü

    Onlar hiçbir zaman asla haktan yana olmazlar

    Onlar bu gün bu gündür derler yarını göremezler

    Onlar bir düşküne bir yetime bir sadaka vermezler

    Onlar imanlı dost sofrasında helal lokma yemezler

    Onların yaşamından merhamet sevgi yoktur

    Onlar için onların yaşamı onlara haktır

    Onlar hiçbir zaman sormazlar kim tok kim aç

    Onlar bilmezler bir lokma ekmeye nice insanlar muhtaç

    Mustafa Uz


  11. Müslümanın her zaman doğru olmalı sözü


    O Müslüman ki bilmeli mevkisini durduğu yeri


    Müslüman kişi ALLAH yolunda yürümeli Kur’anı getirmeli daima ileri



    Müslümanla gülün kokusu aynı olmalı


    Kalbine ALLAH Resulullah ve Kur’an aşkı dolmalı


    Kendi kendine ben neyim ben kimim diye kendisini sormalı



    Müslüman der ki varlıkta yoklukta ALLAHIN bir lütfudur


    Bunu böyle bilenler imanlı olan kuldur


    En güzel makam ALLAHA giden yoldur



    Mustafa Uz



  12. Her ölümün de var hem yazı hem de kışı


    Mevtanın koyulduğu ilk yer musalla taşı


    Ağlayanların gözünden akar hep gözyaşı


    Arkada kalanları belki anası babası ve kardeşi



    Kimsesiz olanlar da koyuluyor musalla taşına


    Onlarında mezarı kazılıyor ismi yazılıyor ucu başına


    Her gün nice hayatlar o taşa yatıyor


    Acılar beraberinde daha da acıları taşıyor



    Musalla taşı bir yolun başlangıcı


    Kimine başlar tatlı kimine de acı


    O yolculuğa hazır olan içimizden acaba kaçı


    Takdiri ilahi ölümdür her derdin ilacı



    Mustafa Uz



  13. KUSURSUZ TABLO

    Dünyanın düzeni bu yazıda var kışı da var ressamı öyle çizmiş

    Her bir yeri ayırmış denizini ovasını dağlarını sıralamış dizmiş

    Bak ey kulum bunları senin için yaptım her an beni hatırla

    Baktıkça hamt et isyan etme her işe sarıl sabırla

    Yağıyorsa gökten yağmur yağıyorsa gökten kar

    Düşün niçin bunlar böyle bunda da mutlak bir hayır var

    Rabbinin verdiklerine şükret azında vardır bir yarar

    İsyan etme görürsün sonunda mutlaka zarar

    Bu resmi çizen her şeye muktedirdir muktedir

    O resmi seyredenlere bu bir nasihat ve ibrettir

    Al başını ellerinin arasına düşün sana neler sunulmuş bir seyret

    Senin yapacağın tek şey seni yaradanı heran an ve daima şükret

    Sev hiç gördün mü Resimdeki olan yıldızların yere düştüğünü

    Sen hiç gördün mü resimdeki balıkların kanatlanıp uçtuğunu

    Sen hiç gördün mü resimlerdeki kaplumbağanın tazıdan hızlı koştuğunu

    Sen hiç gördün mü bu resimleri yapanın hiç hatalı olduğunu

    Mustafa Uz


  14. Günah ile mühürlenmiş o yürekler Kur’an ile açılır


    Günahlar dökülür imanın sularıyla yüreklerden atılır


    Kulaklar duyar ezan sesini diller ALLAH diye haykırır


    O yürekler ki sızlar ALLAHI VE Kur’anı anladıkça



    Kararmış katılaşmış yürekler ALLAH kelamı ile iman ile çözülür


    Taşıdığım bu beden hidayet ve Kur’an ile beslenir


    İmanlı olan o kul ki her zaman ALLAH diye seslenir


    O yürekler ki sızlar ALLAHI ve Kur’anı anladıkça



    Her kulun tadacağı ölümün ötesini


    Kabirde duyacağı münkir ve nekir sesini


    Hesaba çekileceği mahşer mahkemesini


    O yürekler ki sızlar ALLAHI ve Kur’anı anladıkça



    Sen ki insanoğlu hiçbir düşkünü miskini görmedim diyemezsin


    İnsanları kılık kıyafetiyle malı ve mülkü ile değer biçemezsin


    Susadım su diyenin yanında gülerek su içemezsin


    O yürekler ki sızlar ALLAH ve Kur’anı anladıkça



    ALLAH yolunda yürürken ola ki şeytana kanıp ona uymayasın


    Senden düşkün olanlara gururla bakıp sakın gülmeyesin


    ALLAHIN ve Kur’anın yasakladığı nefsine aldanıp kanmayasın


    O yüreler ki sızlar ALLAH ve Kur’anı anladıkça



    ALLAHIM rahmet kapılarını yüzümüze kapatma


    Bizleri cehennem ateşiyle yakma



    Mustafa Uz


  15. Gönül hastalığı bir başkadır reçetesi Kur’an’dır


    Kur’an-ı Kerim münafıkların dertlerini arttırır


    Bir insan cenneti cehennemi yaşamıyla kendisi hazırlar


    Gönülle dil aynı olmalı biri başka biri başka olmamalı senin reçeteni yazarlar onlar



    Çekilen her acının ıstırabın şifası doktorda değildir


    Ara bul doğru adresi o adreste Kur’an’daki ilimdir


    Bize yazılan reçeteye Kur’an’a sarılmalıyız


    Aklın başına devşir bugün varız yarın yokuz



    Yazılmıştır Kur’an’da her dert için ayrı bir panzehir


    Düşün bunları bir kere bunlar kimin içindir nedir


    Okuyamamışsan sen o reçeteyi bütün bu yazılanları


    Sen zaten kaybetmişsin hem dününü hem bugününü hem de yarınını




    Mustafa Uz



  16. İçimden eksilmeyen acı ve hüzün

    Ne gecem belli ne de gündüzüm

    Hiç eksik olmaz yaşlıdır akar iki gözüm

    Yanıyor kanıyor senin için bu kalp hep ya Resulullah.

     

    Esen rüzgarlarla gökten uçan kuşlarla

    Gün doğumu seninle senin isminle başlar

    Sensiz boynu bükük yetim kaldı insanlar

    Yanıyor kanıyor senin için bu kalp hep ya Resulullah.

     

    Dağlara taşlara yazsam o mübarek adını

    Zincirlere vursalar kırsalar kanadımı kolumu

    İçimden söküp atamazlar sayıklarım hep senin adını

    Yanıyor kanıyor senin için bu kalp hep ya Resulullah.

     

    Senin ismini duydukça titremeyen kalbe kalp

    Gözyaşlarını akıtmayan göze göz demem

    Garip bir kulum içim acı doluyum onun yoluna baş koymuş Resulullahın yolcusuyum.

    Yanıyor kanıyor senin için bu kalp hep ya Resulullah.

     

     

    Mustafa UZ


  17. Bir acı, bir ateş, bir volkan içimde kaynayan


    Dinmek bilmiyor bir yara içimde kanayan


    Bulunmuyor bir hekim bu acıyı anlayan


    O meçhuller ki vatan için ölüme meydan okuyan


    ***


    Ahmed’i, Mehmed’i, Ayşe’si Fatma’sı çoğu şehit çoğu gazi


    Onların anlına yazılmış herkese nasip olmayan o yazı


    Bu topraklar ıslanmıştır gözyaşı ve kanla


    Yazılmıştır bu milletin tarihi şerefle ve şanla


    ***


    İstiklal ve hürriyet Türkün yürüdüğü yoldur


    Atılan mermiler iman dolu göğsünde patladı


    Elinde tuttuğu sancağı kalbinin üstünde sakladı


    Son damla kanı da sancağı elinde şehadet şerbetini içti öyle aktı


    ***


    Çanakkale benimdir ben de Çanakkale’yim


    Sahibidir atam dedem o yerlerin toprağın


    Adını kale koyduk çamuru imanla yoğrulmuştur


    Ey gafil çıkamazsın o tepeleri yolları çok yokuştur


    ***


    Doğduğum büyüdüğüm bu toprak bu vatan


    Sanki feryat ediyor gökyüzüne bak diyor


    Seni yok etmek isteyenler dalga dalga geliyor


    Ey hak imanın karşısında karlar gibi eriyor


    ***


    Elinde tuttuğu dipçiği olmayan tüfeği beş mermisi bir de kasaturası


    İçinde eksilmeyen vatan, bayrak sevdası


    Hür doğup hür yaşamak bu onun TÜRKÜN tek arzusu


    İçinde saklıdır o günlerin eksilmeyen acısı



    Mustafa Uz


    • Like 1

  18. Ara sıra git kabristana orda yatanlara et dua

    Vatan düşmanında olsa etme sakın beddua

    Yalvar yakar sığın seni her an yaratanına

    Düşün şöyle bir an çıkar mıyım acaba bende yarına

    Ağlayıp sızlayıp göz yaşı döktüklerimizi nedense çabuk unutuyoruz

    Şu fani dünya da kendimizi nasılda aldatıp avutuyoruz

    Her gün yaşamamızda ince bir yoldan gidip geliyoruz

    Nedense durmadan hayattan hep dünyalık bekliyoruz

    Ömrümüzde yaşantımızda daha neler ne günler göreceğiz

    Unutmayalım bu yaşamın hesabını gün gelecek vereceğiz

    Ara sıra ağlayıp ara sırada güleceğiz

    Yaptığımız hataların günahların cezasını mutlaka çekeceğiz

    Sana bir ibret olan kabristana ara sıra gir bir bak

    Aldanıp sanma ki ölün senden çok uzak

    Attığın her adımda önünde var türlü türlü tuzak

    Dileyelim ALLAHTAN yaşantımız olsun

    Yağmur suyu gibi temiz ve berrak

    Mustafa Uz


  19. Senin hasretin sana olan özlemim


    Dinmiyor içimde kor oldu yanıyor


    Sen hiç uzak değilsin şu aciz bedendesin


    Ben seninle yaşarım her gün seninle doğarım


    ***


    Susamışım ben sana bitsin bu susuzluğum


    Çatlamış dudaklarım kurumuş dilimle


    Hep seni anarım feryat eder yanarım


    Sana kavuştuğum an bitecek o hasretim


    YA MUHAMMED MUSTAFA RESULULLAH S.A.V


    Mustafa Uz



  20. Kararan dünyamızı sen geldin nurunla aydınlattın


    Küllenmiş bu kalplerin ateşini korladın sen yaktın


    Sensin ya Muhammed gönüllere taht kuran


    Sensin ya Muhammed ALLAH adıyla her gün okunan



    Seni anan bu kalpler gözyaşı döken bu gözler


    Sana kavuşmak için bu beden ya Muhammed


    Her gün el açıp senin yolunda ölümü özler


    Seni anarak senin isminle ya Muhammed senin ümmetin olmak



    İmanın anahtarı senin adınla yapıldı ya Muhammed


    Kalpler senin adınla nura gark oldu aydınlandı ya Muhammed


    Sana kavuşmak istiyor perişan bu kalpler ya Muhammed


    Karanlık dünyamızı nurunla aydınlattın ya Muhammed



    Virandı bu dünya bu kalpler sen olmadan evvel ya Muhammed


    Gelişinle kalplerde açtı bahar kayboldu birden hazan


    Döndü dünya birden düğün evine ya Muhammed


    Kararan dünyamızı nurunla aydınlattın ya Muhammed



    İnsanları putlaştıran bir dünyada bir din kurdular


    Senin gelişinle yıkıldı putlar semalarda duyuldu ezan sesleri ya Muhammed


    Senin gelişinin sebebi vardı dünya seni bekliyordu


    Kararan dünyamızı nurunla aydınlattın ya Muhammed



    Çözüldü esaret zincirleri yıkıldı putlar gözler açıldı kalplere doldu nur


    Senin gelişinle ayağının değdiği yerlere geldi özlenen o huzur


    Gözlerden artık kanlı yaşlar değil umut ışıkları dökülüyor


    Kararan dünyamızı nurunla aydınlattın ya Muhammed Mustafa ya Muhammed Mustafa



    Mustafa Uz



  21. Ey mü’min ALLAH’IN katında olsun senin duan


    Öyle bir dua et ki sevinsin onu duyan


    Ey mü’min ibadetini yap ki imanını koruyasın


    Ey mü’min eline diline nefsine hâkim ol ki erenlerden olasın



    Ey mü’min iyiyi de kötüyü de günahı da söyleyen dillerdir diller


    Ey mü’min nefsine diline hâkim olanın bağrında açıyor güller


    Ey mü’min öyle diller var ki her an onu yaradan ALLAH’I söyler


    Ey mü’min eline diline nefsine hâkim olamayanlar ahirette ne eyler



    Ey mü’min mü’min olanın eli açık gözü toktur


    Ey mü’min mü’min olanın dünya malında gözü yoktur


    Ey mü’min mü’min olan bir bardak suya bir lokma ekmeğe şükreder


    Ey mü’min öyle dil vardır ki insanı hem vezir hem rezil eder



    Mustafa UZ



  22. Bülbül hasret kalmış güle gülde hasret bülbüle


    Onların adları söylenir dilden dile



    Onlar uzun bir yolda yürüyorlar el ele


    Onları ayırmak yakışır mı bizlere



    Onlar mümin olanların evlerinin süsüdür


    Onlar bahçede ki saksının gülü öteki de dalın bülbülü



    Onlar bizimle beraberdir ALLAHIN her günü


    Onlar cennet bahçelerinin hem sesidir hemde gülü



    Mustafa UZ



  23. O ana ki karnında bebesi sırtında top mermisi


    Cepheye mermi ve su taşıyor soğuk bir kış gecesi


    Tarih sayfalarında yok bunun bir başka belgesi


    İşte bu topraklar ki oralarda yaşayanların orasıdır onların TÜRKİYESİ



    İstiklal ve bağımsızlığını kaybeden o milletler


    Tarih sayfalarından bir bir kaybolup giderler


    Yaşadıkları vatanlarında ayaklar altında sürüklenirler


    Onlar ancak başkalarının onlara verdikleriyle yetinirler



    Bu millet ki ve şartlar altında yedi düvele karşı koydu


    Çünkü TÜRKÜN yaşadığı bu topraklar bu vatan onun TÜRKÜN ana yurdu


    Yüz yıllar boyu bu semalarda surlarda TÜRKÜN bayrağı sallandı durdu


    Tarihe şöyle bir bak bu toprakların sahibi olan devleti kim ve kimler kurdu



    Biz TÜRKLER düşmana da dostumuz kadar saygı duyarız


    Onun içinde tarih sayfalarına hep destan yazarız


    Millet olarak kendi yaramızı biz kendimiz sararız


    Zamanı geldiğinde gene yedi düvele karşı koyarız



    Yazmışız biz dağlara taşlara TÜRK olmanın gururunu


    İçiyoruz Ahmet Yesevi Hazretlerinin getirdiği TÜRKLÜK suyunu


    Almamışız bizler TÜRKLÜKTEN başka TÜRK olmayanların asla huyunu


    Onun içindir ki bizi biz yapan içimizde eksilmeyen TÜRKLÜK gururu




    Mustafa UZ



  24. BÖYLE TARİH ZOR YAZILIR



    Hiçbir zaman unutma tarihini geçmişini


    Eğme başını tarih önünde sakın bitirirler işini


    Fatihler Yavuzlar Muratlar daha niceleri bu toprakta yaşadı


    Sende onlardan kalanı kaptırma sakın sana düşman olana



    Tarih seni şöyle yazar Osmanlıdan öğren edep hayâ ve doğruluğu


    Bir elinde kılıcı bir elinde gürzü göğsünde imanıyla


    Nice düşmanlara karşı durdu verdiği o şehidiyle


    Tarih seni hep kıskandı anıyla şanıyla o tarihi yılların ihtişamıyla



    Nerelerden kopup geldik ulus olduk adını TÜRK koyduk


    Ayrılmadık hak yolundan ezan sesinden


    TÜRK olmanın değerini bayrağımız taşıyor


    Hilali yıldızı ne diyarlar aşıyor



    Mayamız belli hamurumuz imanla yoğrulmuş


    Kimsenin toprağında malında olmaz bizim gözümüz


    Edep hayâ namustur budur bizim özümüz


    Kur’an kelamıdır ağızdaki sözümüz



    Adamışım kendimi ALLAHA C.C. kul peygamber S.A.V ümmet olmaya


    Döndüremez hiç kimse bu MİLLETİ TÜRKÜ Vatikanlı olmaya


    Bana atamdan kalan ezan sesi lazım çan sesi değil


    Ey milletim hakkın yoluna git secdeye eğil



    Seni senden alamazlar TÜRKLÜĞÜN sana yeter


    Soyun neslin çok eskidir bunu bir an unutma


    Sen bir tarih yazansın tarihe sakın küsme


    Geçmişini unutup kendini sakın üzme



    Mustafa Uz



  25. Beklediğim o yolcu gelmiyor neden?


    Ne bir günün sabahı nede akşamı


    Ben mi bir hata yaptım yoksa bilmeden


    Beklediğim o yolcu gelmiyor neden…



    Yollar mı kapandı da ondan mı aşamıyor


    Yoksa kalpler mi darıldı da neden barışılmıyor


    Yazdığım mektuplar ona neden ulaşamıyor


    Beklediğim o yolcu gelmiyor neden



    Bekliyorum özlemle o dostun yolunu


    Bir tuta bilsem bıraktığım uzattığı onun kolunu


    Belki bir hata yaptım anlayamadım ben o dostun huyunu


    Beklediğim o yolcu gelmedi neden



    Çalmadığım kapı sormadığım kişi inan ki kalmadı


    Hiçbir kul nedenini bir kez olsun sormadı


    Söylüyorum herkese o dostun adını


    Buldum sonun da onun ismi yazılı mezar taşını



    Mustafa UZ.


×
×
  • Create New...