-
Content Count
116 -
Joined
-
Last visited
-
Days Won
1
Posts posted by ferahnak
-
-
SAHTE DOSTLAR
Bazı insanlar vardır ki yüzleri rol icabı sahte ve üzüntülüdür
Sakın onların bu sahtekârlıklarına inanıp ta aldanma
Ellerinden geldikçe sözümona her acıyı paylaşırlar
“ALLAH günahlarını affetsin “ deyip rollerini yapıp ayrılırlar…
***
Bazıları da hislenirler konuşurlarken, gözlerinden akar yaş
Ah…ah der benim hayatımda unutulmaz, yeri dolmayan bir arkadaş
Son vazife olan namazı kılıp, helâl olsun hakkımız derler,
İşim icâbı kabristana gelemeyeceğiz deyip, özür dileyip, giderler…
***
Düşünmez mi bu soytarılar bir gün, ölüm de gelecek başa
Sen kim olursan ol ol, seni de koyacaklar inan ki musalla denen o taşa
İşte o zaman, mevtâ hasrettir, imanla hakkını helâl eden bir arkadaşa,
Ölüm saati gelince, Azrail bakmıyor ne ihtiyara, ne gence, ne de yaşa…
Mustafa Uz ...
-
Yalnızlar âleminde bir hiçken elimi tutup bana hayat veren o eşimi;
Dertlerime ortak olup,dertlerimle kor olup yanan eşimi;
En zor günlerimizde bağrına taş basıp, isyankâr olmayan o eşimi;
Sofrasındaki bir dilim kuru ekmeğe şükreden o eşimi…
***
Yaşantısı boyunca, yaşantımda daima var olan o eşimi;
Beni hayatımın en kötü günlerinde bile bağrına basan o eşimi;
Karanlık günlerimde bir ışık olup hayatımı ısıtan ve aydınlatan o eşimi;
Benden bir parça alıp da ebediyete göçen o eşimi…
***
Sevmeyi,sevilmeyi mutlu olmasını bana öğreten o eşimi;
Izdırap ve dertli günlerinde bile kimselere belli etmeyen o eşimi;
Boynu büküp bile olsa, gülmesini bilen o eşimi;
Bana benden de yakın olan, kalbimin sahibi o eşimi…
***
Kendisini yuvasının mutluluğuna adamış dünya malında gözü olmayan eşimi;
Çektiklerini ALLAH’ ın bir imtihanı olduğunu söyleyen o eşimi;
Yaşadığı kısa ömründe bana yaşantımın en mutlu günlerini yaşatan,
Evlatlarımın anası o insanı,o,EŞİMİ NASIL UNUTURUM !!!
Mustafa Uz ... -
İSYANKÂR OLMA
Unutma ki yaşadığımız şu kısacık ömrümüzde
Kimimiz yoksulduk, kimimiz de fakir
Kimisi çalışır nasibi odur onun; alır bir avuç bakır
Kiminin de nasibi ise bir avuç dolusu kum ve çakıl…
***
Öyle kullar var ki sanıyor kendini hoca
Kimileri de sanıyor kendini âlim ve yüce
Kimileri de güveniyor, bileğindeki kuvvete ve güce,
Kimilerinin dilinde de ALLAH’ ın adı,aynı kelime, aynı hece…
***
Şaşırmış gidiyoruz ince uzun bir yolda
Doğruyu gösteren bir dost yok nedense yanımızda
Günah çuvalını takmışız taşıyoruz, her iki kolumuzda
İnsan öğreniyor çok şeyleri, dostsuz ve yalnız kaldığı zamanlarda…
***
Olmaz bizim gibi fakirin bu dünyada ne sarayı, ne tâcı
Bizim gibi insanların yaşamı ızdırap ve acı,
Bizim gibi olanlardan hayatta kaldı acaba şimdi kaçı ?
Yaşadığım bu hayatım genç yaşta beyazlattı kafamdaki saçı…
Mustafa Uz ...
-
Söyler bu diller durmadan hep onu
Bu kalp anar yanarak hep onu
Gece gündüz, ALLAH, ALLAH, deyu deyu
Düşer yollara elinde Kuran ile
O kuldaki hep, ALLAH, ALLAH, deyu deyu
Kararan kalplere nur saçan, ALLAH.
Hidayetiyle bağışlayan gene o ALLAH
Sahipsizlerin yetimlerin sahibi o ALLAH
Bir hayre bin katan gene o ALLAH
Sabreden kuluna sabırlar ihsan eden gene o ALLAH
O kul ki söyler çöllerde duyulur hep
Bütün mülkün sahibi olan ALLAH’ın adı
ALLAH’ın adının olduğu anıldığı şu alemde
Ne sultanlık kalır nede bir taç
Bütün bu arşu alem ALLAH’ın adına ona muhtaç
MUSTAFA UZ
-
Ömür sermayesini nerelerde tükettik
Eldeki sermayeyi ne oldu da kaybettik
Ne ona ne buna hep kendimize yaptık
ALLAH büyüktür dedik yan gelip yattık
Sermayeyi KUR’AN olanlar ahireti bilendir
Kalmadı sermayemiz bilmiyoruz nedendir
Ne elde kaldı nede biraz avuçta
Aşamadık tepeleri kaldık yarı yokuşta
Bilmeden çıktığın bu uzun yolda
Yoksa cebinde biraz sermayen
Demek ki yaşantıymış hep boşa giden
Kaybedilen o sermayeden yok ki hiç geri dönen
Yaşam bazılarına sermayesi olmayan bir hayat
Onların hayatında ne ana var ne baba nede kardeş
Onlar bir gün bur da bir gün orda onlar öyle yaşarlar
Onlar hiç anlamı olmayan hayatın peşinden koşarlar
MUSTAFA UZ
-
Bizler Anadolu’da orada doğduk
Anadolu’dan neden niçin koptuk
Anadolu’nun özlemi içimde kor oldu yanıyor
***
Akdeniz’in, Ege’nin sahili masmavi koyu
Çınar ağacının gövdesi, selvinin boyu
Oraların özlemi içimde kor oldu yanıyor
***
Marmarası tarihiyle bir başka güzel
Karadenizi sanki inciden gerdanlık
Oraların özlemi içimde kor oldu yanıyor
***
Her yörenin candan dost insanlarını
Hayrı da şerri de paylaşanlarını
Onların özlemi içimde kor oldu yanıyor
Mustafa Uz
-
Ölüm hayat demektir ölmesini bilene
Ölüm cennet demektir girmesini bilene
Ölüm can ile canandır bir birini bilene
Ölüm kavuşmaktır kavuşmasını bilene
Ölüm bir kapıdan çıkıp bir kapıya girmektir
Ölüm bir rüya gibidir zamanında onun yolunu görmektir
Ölüm bizlere bir ibrettir o ibrettir anlayıp onu bilmektir
Ölüm bir kuş gibidir kafesten uçup gitmektir
Ölüm hem ayrılık hem kavuşmak demektir
Ölüm bir dosttan ayrılıp başka dostu görmektir
Ölüm çıktığın yolculuğun sonuna geldin demektir
Ölüm anı gelmeden Rabbinden af dilemek tövbe etmek gerekir
Ölüm bir ye gibidir aniden gelip geçer
Ölüm bir tarla gibidir ektiğini kul kendi biçer
Ölüm bir yolculuktur kul yolunu kendi seçer
Ölüm bir zamandır zamanı geldiğinde kişi sonsuzluğa göçer
Mustafa UZ
-
Okul ki iki lokma ekmeğini iki yudum suya katık yapanlar
Gece yatağında huzur içinde şükrederek yatanlar
Öyle kullarda var ki her yaptığı işe haram katanlar
ALLLAH adıyla insanları kandırıp mallarını satanlar
Hiç mi düşünmez böyleleri ahireti mahşeri
onlar olmuşlar günahın kötülüğün askeriKimilerine göre bir eğlence dünyanın her bir yeri
Sırtlarında taşıyorlar cehenneme odunları her biri
Bazıları söyler insanlara laflarını iyilik ve doğruluk için
Bazılarının da kalbinde mekan tutmuş onlar kusar nefret ve kin
Bir insan ki yoğrulmamışsa imanı Kamil ile ne söylesen ona hepsi nafile
Ey mümin sen gene onlar için el aç, yaradandan Rahmanında af dile
Hiç mi görmez insanoğlu yapılan bunca rezaleti
Kalbinde yoksa bir nebze doğru olmaya niyeti
Onun yolu menzili belli atamıyor içindeki kini nefreti
Almış eline dönüşü olmayan o günah dolu yolculuğa giden bileti
Mustafa UZ
-
Onların bazılarının vardır malı mülkü serveti
Onlar hiçbir kula olmaz bir nebze şevkati
Onlar evine yuvasına haram olanları taşırlar
Onlar öyle alışmışlar onlar öyle yaşarlar
Onların doyuramıyor dünya malı gözünü
Onların hiç biri dinlemiyor atasının sözünü
Onlara şöyle bir bak anlarsın onların geçmişi özünü
Onların ar perdesi yıkılmış kara bulutlar sarmış gözünü
Onlar hiçbir zaman asla haktan yana olmazlar
Onlar bu gün bu gündür derler yarını göremezler
Onlar bir düşküne bir yetime bir sadaka vermezler
Onlar imanlı dost sofrasında helal lokma yemezler
Onların yaşamından merhamet sevgi yoktur
Onlar için onların yaşamı onlara haktır
Onlar hiçbir zaman sormazlar kim tok kim aç
Onlar bilmezler bir lokma ekmeye nice insanlar muhtaç
Mustafa Uz
-
Müslümanın her zaman doğru olmalı sözü
O Müslüman ki bilmeli mevkisini durduğu yeri
Müslüman kişi ALLAH yolunda yürümeli Kur’anı getirmeli daima ileri
Müslümanla gülün kokusu aynı olmalı
Kalbine ALLAH Resulullah ve Kur’an aşkı dolmalı
Kendi kendine ben neyim ben kimim diye kendisini sormalı
Müslüman der ki varlıkta yoklukta ALLAHIN bir lütfudur
Bunu böyle bilenler imanlı olan kuldur
En güzel makam ALLAHA giden yoldur
Mustafa Uz
-
Her ölümün de var hem yazı hem de kışı
Mevtanın koyulduğu ilk yer musalla taşı
Ağlayanların gözünden akar hep gözyaşı
Arkada kalanları belki anası babası ve kardeşi
Kimsesiz olanlar da koyuluyor musalla taşına
Onlarında mezarı kazılıyor ismi yazılıyor ucu başına
Her gün nice hayatlar o taşa yatıyor
Acılar beraberinde daha da acıları taşıyor
Musalla taşı bir yolun başlangıcı
Kimine başlar tatlı kimine de acı
O yolculuğa hazır olan içimizden acaba kaçı
Takdiri ilahi ölümdür her derdin ilacı
Mustafa Uz
-
KUSURSUZ TABLO
Dünyanın düzeni bu yazıda var kışı da var ressamı öyle çizmiş
Her bir yeri ayırmış denizini ovasını dağlarını sıralamış dizmiş
Bak ey kulum bunları senin için yaptım her an beni hatırla
Baktıkça hamt et isyan etme her işe sarıl sabırla
Yağıyorsa gökten yağmur yağıyorsa gökten kar
Düşün niçin bunlar böyle bunda da mutlak bir hayır var
Rabbinin verdiklerine şükret azında vardır bir yarar
İsyan etme görürsün sonunda mutlaka zarar
Bu resmi çizen her şeye muktedirdir muktedir
O resmi seyredenlere bu bir nasihat ve ibrettir
Al başını ellerinin arasına düşün sana neler sunulmuş bir seyret
Senin yapacağın tek şey seni yaradanı heran an ve daima şükret
Sev hiç gördün mü Resimdeki olan yıldızların yere düştüğünü
Sen hiç gördün mü resimdeki balıkların kanatlanıp uçtuğunu
Sen hiç gördün mü resimlerdeki kaplumbağanın tazıdan hızlı koştuğunu
Sen hiç gördün mü bu resimleri yapanın hiç hatalı olduğunu
Mustafa Uz
-
Günah ile mühürlenmiş o yürekler Kur’an ile açılır
Günahlar dökülür imanın sularıyla yüreklerden atılır
Kulaklar duyar ezan sesini diller ALLAH diye haykırır
O yürekler ki sızlar ALLAHI VE Kur’anı anladıkça
Kararmış katılaşmış yürekler ALLAH kelamı ile iman ile çözülür
Taşıdığım bu beden hidayet ve Kur’an ile beslenir
İmanlı olan o kul ki her zaman ALLAH diye seslenir
O yürekler ki sızlar ALLAHI ve Kur’anı anladıkça
Her kulun tadacağı ölümün ötesini
Kabirde duyacağı münkir ve nekir sesini
Hesaba çekileceği mahşer mahkemesini
O yürekler ki sızlar ALLAHI ve Kur’anı anladıkça
Sen ki insanoğlu hiçbir düşkünü miskini görmedim diyemezsin
İnsanları kılık kıyafetiyle malı ve mülkü ile değer biçemezsin
Susadım su diyenin yanında gülerek su içemezsin
O yürekler ki sızlar ALLAH ve Kur’anı anladıkça
ALLAH yolunda yürürken ola ki şeytana kanıp ona uymayasın
Senden düşkün olanlara gururla bakıp sakın gülmeyesin
ALLAHIN ve Kur’anın yasakladığı nefsine aldanıp kanmayasın
O yüreler ki sızlar ALLAH ve Kur’anı anladıkça
ALLAHIM rahmet kapılarını yüzümüze kapatma
Bizleri cehennem ateşiyle yakma
Mustafa Uz
-
Gönül hastalığı bir başkadır reçetesi Kur’an’dır
Kur’an-ı Kerim münafıkların dertlerini arttırır
Bir insan cenneti cehennemi yaşamıyla kendisi hazırlar
Gönülle dil aynı olmalı biri başka biri başka olmamalı senin reçeteni yazarlar onlar
Çekilen her acının ıstırabın şifası doktorda değildir
Ara bul doğru adresi o adreste Kur’an’daki ilimdir
Bize yazılan reçeteye Kur’an’a sarılmalıyız
Aklın başına devşir bugün varız yarın yokuz
Yazılmıştır Kur’an’da her dert için ayrı bir panzehir
Düşün bunları bir kere bunlar kimin içindir nedir
Okuyamamışsan sen o reçeteyi bütün bu yazılanları
Sen zaten kaybetmişsin hem dününü hem bugününü hem de yarınını
Mustafa Uz
-
İçimden eksilmeyen acı ve hüzün
Ne gecem belli ne de gündüzüm
Hiç eksik olmaz yaşlıdır akar iki gözüm
Yanıyor kanıyor senin için bu kalp hep ya Resulullah.
Esen rüzgarlarla gökten uçan kuşlarla
Gün doğumu seninle senin isminle başlar
Sensiz boynu bükük yetim kaldı insanlar
Yanıyor kanıyor senin için bu kalp hep ya Resulullah.
Dağlara taşlara yazsam o mübarek adını
Zincirlere vursalar kırsalar kanadımı kolumu
İçimden söküp atamazlar sayıklarım hep senin adını
Yanıyor kanıyor senin için bu kalp hep ya Resulullah.
Senin ismini duydukça titremeyen kalbe kalp
Gözyaşlarını akıtmayan göze göz demem
Garip bir kulum içim acı doluyum onun yoluna baş koymuş Resulullahın yolcusuyum.
Yanıyor kanıyor senin için bu kalp hep ya Resulullah.
Mustafa UZ
-
Bir acı, bir ateş, bir volkan içimde kaynayan
Dinmek bilmiyor bir yara içimde kanayan
Bulunmuyor bir hekim bu acıyı anlayan
O meçhuller ki vatan için ölüme meydan okuyan
***
Ahmed’i, Mehmed’i, Ayşe’si Fatma’sı çoğu şehit çoğu gazi
Onların anlına yazılmış herkese nasip olmayan o yazı
Bu topraklar ıslanmıştır gözyaşı ve kanla
Yazılmıştır bu milletin tarihi şerefle ve şanla
***
İstiklal ve hürriyet Türkün yürüdüğü yoldur
Atılan mermiler iman dolu göğsünde patladı
Elinde tuttuğu sancağı kalbinin üstünde sakladı
Son damla kanı da sancağı elinde şehadet şerbetini içti öyle aktı
***
Çanakkale benimdir ben de Çanakkale’yim
Sahibidir atam dedem o yerlerin toprağın
Adını kale koyduk çamuru imanla yoğrulmuştur
Ey gafil çıkamazsın o tepeleri yolları çok yokuştur
***
Doğduğum büyüdüğüm bu toprak bu vatan
Sanki feryat ediyor gökyüzüne bak diyor
Seni yok etmek isteyenler dalga dalga geliyor
Ey hak imanın karşısında karlar gibi eriyor
***
Elinde tuttuğu dipçiği olmayan tüfeği beş mermisi bir de kasaturası
İçinde eksilmeyen vatan, bayrak sevdası
Hür doğup hür yaşamak bu onun TÜRKÜN tek arzusu
İçinde saklıdır o günlerin eksilmeyen acısı
Mustafa Uz
- 1
-
Ara sıra git kabristana orda yatanlara et dua
Vatan düşmanında olsa etme sakın beddua
Yalvar yakar sığın seni her an yaratanına
Düşün şöyle bir an çıkar mıyım acaba bende yarına
Ağlayıp sızlayıp göz yaşı döktüklerimizi nedense çabuk unutuyoruz
Şu fani dünya da kendimizi nasılda aldatıp avutuyoruz
Her gün yaşamamızda ince bir yoldan gidip geliyoruz
Nedense durmadan hayattan hep dünyalık bekliyoruz
Ömrümüzde yaşantımızda daha neler ne günler göreceğiz
Unutmayalım bu yaşamın hesabını gün gelecek vereceğiz
Ara sıra ağlayıp ara sırada güleceğiz
Yaptığımız hataların günahların cezasını mutlaka çekeceğiz
Sana bir ibret olan kabristana ara sıra gir bir bak
Aldanıp sanma ki ölün senden çok uzak
Attığın her adımda önünde var türlü türlü tuzak
Dileyelim ALLAHTAN yaşantımız olsun
Yağmur suyu gibi temiz ve berrak
Mustafa Uz
-
Senin hasretin sana olan özlemim
Dinmiyor içimde kor oldu yanıyor
Sen hiç uzak değilsin şu aciz bedendesin
Ben seninle yaşarım her gün seninle doğarım
***
Susamışım ben sana bitsin bu susuzluğum
Çatlamış dudaklarım kurumuş dilimle
Hep seni anarım feryat eder yanarım
Sana kavuştuğum an bitecek o hasretim
YA MUHAMMED MUSTAFA RESULULLAH S.A.V
Mustafa Uz
-
Kararan dünyamızı sen geldin nurunla aydınlattın
Küllenmiş bu kalplerin ateşini korladın sen yaktın
Sensin ya Muhammed gönüllere taht kuran
Sensin ya Muhammed ALLAH adıyla her gün okunan
Seni anan bu kalpler gözyaşı döken bu gözler
Sana kavuşmak için bu beden ya Muhammed
Her gün el açıp senin yolunda ölümü özler
Seni anarak senin isminle ya Muhammed senin ümmetin olmak
İmanın anahtarı senin adınla yapıldı ya Muhammed
Kalpler senin adınla nura gark oldu aydınlandı ya Muhammed
Sana kavuşmak istiyor perişan bu kalpler ya Muhammed
Karanlık dünyamızı nurunla aydınlattın ya Muhammed
Virandı bu dünya bu kalpler sen olmadan evvel ya Muhammed
Gelişinle kalplerde açtı bahar kayboldu birden hazan
Döndü dünya birden düğün evine ya Muhammed
Kararan dünyamızı nurunla aydınlattın ya Muhammed
İnsanları putlaştıran bir dünyada bir din kurdular
Senin gelişinle yıkıldı putlar semalarda duyuldu ezan sesleri ya Muhammed
Senin gelişinin sebebi vardı dünya seni bekliyordu
Kararan dünyamızı nurunla aydınlattın ya Muhammed
Çözüldü esaret zincirleri yıkıldı putlar gözler açıldı kalplere doldu nur
Senin gelişinle ayağının değdiği yerlere geldi özlenen o huzur
Gözlerden artık kanlı yaşlar değil umut ışıkları dökülüyor
Kararan dünyamızı nurunla aydınlattın ya Muhammed Mustafa ya Muhammed Mustafa
Mustafa Uz
-
Ey mü’min ALLAH’IN katında olsun senin duan
Öyle bir dua et ki sevinsin onu duyan
Ey mü’min ibadetini yap ki imanını koruyasın
Ey mü’min eline diline nefsine hâkim ol ki erenlerden olasın
Ey mü’min iyiyi de kötüyü de günahı da söyleyen dillerdir diller
Ey mü’min nefsine diline hâkim olanın bağrında açıyor güller
Ey mü’min öyle diller var ki her an onu yaradan ALLAH’I söyler
Ey mü’min eline diline nefsine hâkim olamayanlar ahirette ne eyler
Ey mü’min mü’min olanın eli açık gözü toktur
Ey mü’min mü’min olanın dünya malında gözü yoktur
Ey mü’min mü’min olan bir bardak suya bir lokma ekmeğe şükreder
Ey mü’min öyle dil vardır ki insanı hem vezir hem rezil eder
Mustafa UZ
-
Bülbül hasret kalmış güle gülde hasret bülbüle
Onların adları söylenir dilden dile
Onlar uzun bir yolda yürüyorlar el ele
Onları ayırmak yakışır mı bizlere
Onlar mümin olanların evlerinin süsüdür
Onlar bahçede ki saksının gülü öteki de dalın bülbülü
Onlar bizimle beraberdir ALLAHIN her günü
Onlar cennet bahçelerinin hem sesidir hemde gülü
Mustafa UZ
-
O ana ki karnında bebesi sırtında top mermisi
Cepheye mermi ve su taşıyor soğuk bir kış gecesi
Tarih sayfalarında yok bunun bir başka belgesi
İşte bu topraklar ki oralarda yaşayanların orasıdır onların TÜRKİYESİ
İstiklal ve bağımsızlığını kaybeden o milletler
Tarih sayfalarından bir bir kaybolup giderler
Yaşadıkları vatanlarında ayaklar altında sürüklenirler
Onlar ancak başkalarının onlara verdikleriyle yetinirler
Bu millet ki ve şartlar altında yedi düvele karşı koydu
Çünkü TÜRKÜN yaşadığı bu topraklar bu vatan onun TÜRKÜN ana yurdu
Yüz yıllar boyu bu semalarda surlarda TÜRKÜN bayrağı sallandı durdu
Tarihe şöyle bir bak bu toprakların sahibi olan devleti kim ve kimler kurdu
Biz TÜRKLER düşmana da dostumuz kadar saygı duyarız
Onun içinde tarih sayfalarına hep destan yazarız
Millet olarak kendi yaramızı biz kendimiz sararız
Zamanı geldiğinde gene yedi düvele karşı koyarız
Yazmışız biz dağlara taşlara TÜRK olmanın gururunu
İçiyoruz Ahmet Yesevi Hazretlerinin getirdiği TÜRKLÜK suyunu
Almamışız bizler TÜRKLÜKTEN başka TÜRK olmayanların asla huyunu
Onun içindir ki bizi biz yapan içimizde eksilmeyen TÜRKLÜK gururu
Mustafa UZ
-
BÖYLE TARİH ZOR YAZILIR
Hiçbir zaman unutma tarihini geçmişini
Eğme başını tarih önünde sakın bitirirler işini
Fatihler Yavuzlar Muratlar daha niceleri bu toprakta yaşadı
Sende onlardan kalanı kaptırma sakın sana düşman olana
Tarih seni şöyle yazar Osmanlıdan öğren edep hayâ ve doğruluğu
Bir elinde kılıcı bir elinde gürzü göğsünde imanıyla
Nice düşmanlara karşı durdu verdiği o şehidiyle
Tarih seni hep kıskandı anıyla şanıyla o tarihi yılların ihtişamıyla
Nerelerden kopup geldik ulus olduk adını TÜRK koyduk
Ayrılmadık hak yolundan ezan sesinden
TÜRK olmanın değerini bayrağımız taşıyor
Hilali yıldızı ne diyarlar aşıyor
Mayamız belli hamurumuz imanla yoğrulmuş
Kimsenin toprağında malında olmaz bizim gözümüz
Edep hayâ namustur budur bizim özümüz
Kur’an kelamıdır ağızdaki sözümüz
Adamışım kendimi ALLAHA C.C. kul peygamber S.A.V ümmet olmaya
Döndüremez hiç kimse bu MİLLETİ TÜRKÜ Vatikanlı olmaya
Bana atamdan kalan ezan sesi lazım çan sesi değil
Ey milletim hakkın yoluna git secdeye eğil
Seni senden alamazlar TÜRKLÜĞÜN sana yeter
Soyun neslin çok eskidir bunu bir an unutma
Sen bir tarih yazansın tarihe sakın küsme
Geçmişini unutup kendini sakın üzme
Mustafa Uz
-
Beklediğim o yolcu gelmiyor neden?
Ne bir günün sabahı nede akşamı
Ben mi bir hata yaptım yoksa bilmeden
Beklediğim o yolcu gelmiyor neden…
Yollar mı kapandı da ondan mı aşamıyor
Yoksa kalpler mi darıldı da neden barışılmıyor
Yazdığım mektuplar ona neden ulaşamıyor
Beklediğim o yolcu gelmiyor neden
Bekliyorum özlemle o dostun yolunu
Bir tuta bilsem bıraktığım uzattığı onun kolunu
Belki bir hata yaptım anlayamadım ben o dostun huyunu
Beklediğim o yolcu gelmedi neden
Çalmadığım kapı sormadığım kişi inan ki kalmadı
Hiçbir kul nedenini bir kez olsun sormadı
Söylüyorum herkese o dostun adını
Buldum sonun da onun ismi yazılı mezar taşını
Mustafa UZ.
Mustafa Uz Şiirleri
in Diğer Şairler
Posted · Report reply
YOLUN SONU
Doğduğun güz yazılmıştır senin yaşam dertlerin,
Nerde, ne zaman sona erer senin bilinmez son seferin.
Ne kadar yaşaran yaşa; bu yolun sonundaki ölüm herkesin
Kesilir bir anda aldığın o nefesin…
***
Yazılmıştır defterine her insanın, hepimizin yürüdüğü yolu,
Mutlak gerekir bilmesi yaşayanların bunu.
Büyüklerimiz der ki: hiçbir kimse unutmasın şunu,
Yaşadığımız her günün mutlak vardır bir sonu…
***
Hiçbir kul çizemez yürüdüğü kendi yolunu,
ALLAH’ ın verdiği nimetlerden fazlasını yiyemez, bir bardak da olsa su içemez.
Rabbim nasib etsin bize edep haya sahibi kulun huyunu,
Yaşadığımız her günün mutlaka vardır bir sonu…
Mustafa UZ
...