Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]

İlhami Nfk

Üye
  • Content Count

    16
  • Joined

  • Last visited

Posts posted by İlhami Nfk


  1. Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi, Mavi Marmara ve İHH İnsani Yardım Vakfı ile ilgili olarak Amerikan basınına verdiğiniz demeçler bizi derinden yaraladığı halde bu konuyu bağrımıza taş basarak kapatmayı tercih etmiştik.

     

    Şu veya bu saikle verdiğiniz o demeçlerin bizi ne kadar yaraladığını hesap edeceğinizi ve yaramızı deşmeyeceğinizi umuyorduk.

     

    Geçenlerde evinizde ağırlayıp sohbet ettiğiniz gazeteci arkadaşlarımız "Fethullah Gülen bize Mavi Marmara'dakilerin 'Şehit olmaya gidiyoruz' diye yola çıktıklarını, bile bile ölüme gittiklerini, onların şehit sayılamayacağını söyledi" deyince kanımız beynimize sıçradı!

     

    Öncelikle şunu ifade edeyim ki biz 'bile bile ölüme' gitmedik.

     

    "İsraillilerin yolumuza çıkmayacaklarını, yolumuza çıksalar bile önümüzü kesmekle veya bizi rotamızı değiştirmeye zorlamakla yetineceklerini, gemimize saldırmayacaklarını umuyoruz; saldırırlarsa kendimizi savunuruz ama ölümüne değil; direnişimiz sembolik olur ve İsraillilerin gemiyi ele geçirmelerini engelleyemeyeceğimizi anladığımız yerde biter" diyerek gittik.

     

    Aklımızdan "İşin ucunda ölüm de olabilir" diye geçirdik tabii, fakat bu ihtimali göz önünde tutarak gitmekle 'bile bile ölüme gitmek' aynı şey değil.

     

    Velev ki "Şehit olmaya gidiyoruz" diyerek gitmiş olalım; Gazzeli kardeşlerimizin mustarip olduğu korkunç ambargoyu yarmak niyetiyle yola çıkan, Allah yolunda mazlumların imdadına koşarken öldürülen dokuz arkadaşımızın "şehit sayılamayacağına" nasıl hükmedebiliyorsunuz?

     

    Ashab-ı Kiram'dan Amr Bin Cemûh (radyallahu anh), Uhud'a, "Allâh'ım! Bana şehidlik nasîb et! Beni mahrum ve me'yûs olarak ev halkımın yanına döndürme!" diye dua ederek gitmemiş miydi? Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem), Uhud'da katledilen bu zâtı "cennette gördüğüne" yemin etmemiş miydi?

     

    3 Haziran günü Mavi Marmara şehitleri için yayınladığınız taziye mesajında demiştiniz ki: "Filistin'de yaşanan bu drama son verebilmek beklentisiyle yola çıkan, uğradıkları müessif saldırıda hayatlarını kaybederek ŞEHİT olan insanlarımıza Allah'tan rahmet diler, başta aileleri olmak üzere, milletimize ve bütün insanlığa taziyelerimi bildiririm."

     

    Bu mesajınızı tekzip mi ediyorsunuz?

     

    Yoksa, "3 Haziran'da şehittiler ama şimdi değiller" mi diyorsunuz?

     

    Arkadaşlarımız, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi'nin de kabul ettiği ve dikkat çektiği gibi "tamamen gereksiz bir müdahale"de ve "taammüden" öldürüldüler.

     

    Mezkûr konsey, uluslararası hukuka atıfta bulunarak, İsrail'in Gazze üzerindeki 'abluka otoritesi'nin yasa dışı olduğuna da dikkat çekiyor. Dünya bunları tartışırken sizin durduk yerde şehitlik tartışması başlatmanızı, şehit arkadaşlarımızın aziz hatıralarına durduk yerde gölge düşürmeye çalışmanızı, onların ailelerini ve bütün Mavi Marmara camiasını durduk yerde incitmenizi nasıl izah edeceğiz?

     

    Bizimle niye uğraşıyorsunuz Hocam?

     

    Bizimle uğraşmakta niçin ısrar ediyorsunuz?

     

    Ne adına, kimlerin hatırına?

     

    Zât-ı âliniz ve cemaatiniz ile aramızdaki gönül bağını zedelememek için bizim gösterdiğimiz hassasiyeti siz neden göstermiyorsunuz?

     

    HİZMET'e hürmet ve muhabbetimiz elbette baki; fakat Ümmet-i Muhammed'in ve bütün insanlığın kanayan vicdanını temsil eden Mavi Marmara aleyhindeki anlaşılmaz tutumunuzdan ötürü teessüflerimizi bildiririz, vesselam.

     

    Hakan Albayrak


  2. Necip Fazılın Essalam kitabında yahudilere yazdığı şiir "nerde yahudi, nerde ge...rçek israil oğlu? yahudi, tıkayandır Allah'a giden yolu! aynı ırk mayasından, ayrı hamur, ayrı döl; sonra hep aynı parça, istersen milyona böl! yahudi, dölleşmesi, resule hiyanetin; ve hedefi, kur'ânda, haktan gelen lânetin. ilk defa hiyaneti, kendi öz nebisine; insanlık yahudide şahit en habisine. evet, zehirlilerin zehirde en korkuncu! iman kervanlarına pusu kurmuş soyguncu. medinede kuruldu, onunla münafıklık; peşinden, dümdüz giden yolda binbir sapıklık... ilk iş, alçak bir tuzak bir müslüman kadına. sürüldü medine’den, bakamadan ardına. derken nadr resule karşı hile; tepelendi, andini tepeleyen kabile. nihayet yüzündeki kaatil peçeyi yırttı. küfrü islâma karşı hizip hizip kışkırttı. mekkeye haber saldı: 'çabucak birleşelim! kaynaşıp tunçlaşalım, pişip demirleşelim! bizde kılıç, bizde ok, bizde at, bizde pusat; bu, gelişen islâmı toslamaya son fırsat! yapışmanın zamanı, artık yakalarından; siz önlerinden vurun, biz de arkalarından!' yahudi kışkırtması bütün küfrü bürüdü. ve hizipler toplanıp medineye yürüdü." TARAF GAZETESİ YAZARI RONİ'YE ÖZEL...


  3. , "Ey iman edenler! Size bir fasık haber getirdiğinde" diyor kerim kitabımız Kur'an "durup gerçeği araştırın". Bunu yapmazsak başımıza geleceği de söylüyor: "Yoksa istemeden insanların hukukuna tecavüz eder ve sonra yaptığınızdan pişmanlık duyarsınız." (49.6)


  4. Osman Durmuş, 2000 yılında Sağlık Bakanı iken ziyaret ettiği Trabzon Numune Hastanesi'nde kendisini kapıda karşılamayan, hadi açık söyleyelim "peygamber gelmiş gibi" saygı ve tazim göstermeyen başhekimi koltuğundan kaldırıp dışarı kovmuştu oysa. Bol bol da hakaret ederek... Ne komik değil mi?

     

     

    Memleketin milli manevi değerlerine sahip çıkma iddiasındaki MHP'nin vekilinin CHP'li Atilla Kart kadar bir anlayışa sahip olmaması ne komik. Osman Durmuş, MHP'nin Onur Öymen'i oldu. MHP "demokratik açılımdan" hoşnut olmayan bir milliyetçi-muhafazakâr kitleden oy beklentisi içindeydi. Bence artık beklemesin. Kimse, "Ama MHP, üniversitelerdeki başörtüsü yasağını kaldıracak girişimi başlatmış partidir" demesin. O filmin devamında AK Parti kapatılma tehlikesi yaşadı ve MHP'nin kurmaylarından biri olan Deniz Bölükbaşı'nın türban girişiminin bir tuzak olarak hazırlandığını övünçle ifade eden beyanları yansıdı gazetelere; MHP'nin girişimi bir pusuya dönüştü ve öylece kodlandı zihinlerde.

     

     

    Ne güzel demiş değıl mı Nıhal Bengisu.


  5. Eşref kardeş,ihale yapılmadı kı şapkadan hemen israili çıkardın?

    Hem velev ki İsraıl de gırseydı ihaleye gir(me)mi dicektık.

    Senın ihale şartların da var mı İsraıl giremez diye bır madde bir hukum?

    Biz de isterdık venezuella lıderı gıbı burdakı yahudı monşerlerın def edılmesını ama bu ancak orada olur Türkiyede değıl.

    Başbakanın Perese 'sen' dıye hıtap etmesını eleştıren bır zihnıyetten daha ne beklenır kı.

    Irak'ıda bir guzel örnek vermişsin iyi guzel de incirlik ussunu de akp hukumetı actı deme sakın?

    Körfez savaşında da akp hukumeti vardı,tezkere cıkardılar deme sakın?

    Enverın neferıne selam olsun((:


  6. Said-i Nursi ve İskilipli Hoca’yı da unutmayalım

     

    Onur Öymen vesilesiyle Dersim’in başından geçen talihsiz olayları konuşup tartışmak güzel.

    “Mezarı bile olmayan Seyit Rıza” cümlesinin çokça söylenmesi hoşuma gidiyor.

    “Seyit Rıza’nın mezarı bulunsun” talebini de haklı buluyorum.

    Ama sadece Dersim’den, sadece Seyit Rıza’dan söz etmekle yetinmemeliyiz.

    Mesela...

    Said-i Nursi’yi unutmayalım.

    Bütün bir hayatını sürgünde geçirmiş, fikirlerini ifade etmesi suç sayılmış bir düşünürdür Said-i Nursi.

    Ve öldüğünde 27 Mayıs darbesini yapanlar, onun cenazesini bilinmeyen bir yere gömmüşlerdir.

    Yani “Said-i Nursi’nin mezarı bulunsun” talebi de son derece anlamlı ve yerinde bir taleptir.

    *

    Belki bir talep de İskilipli Atıf Hoca için dile getirilmeli.

    Cumhuriyet döneminin başında şapka devrimine muhalefet eden “Frenk Mukallitliği ve Şapka” adlı bir risale yazmıştır Atıf Hoca...

    Ve bu küçük kitap yüzünden İstiklal Mahkemesi’nde yargılanıp idam edilmiştir.

    Mesut Uçakan yıllar önce “Kelebekler Sonsuza Uçar” adlı bir film çekip, İskilipli Atıf Hoca davasını gündeme getirmeye çalışmıştı.

    Haluk Kurdoğlu’nun İskilipli’yi canlandırdığı film, epey tartışma konusu olmuştu.

    Son günlerdeki gelişmelerden cesaret alarak diyorum ki, İskilipli Atıf Hoca Davası da tozlu raflardan indirilse keşke...


  7. Selahaddin Demirtaşla yapılan röportajlarda cabası(:

    Erdoğanın Amerika da Adl toplantısına katıldığını,musevi liderlere karsı diz çoktuğunu söyleyen Baran adlı dergi nedense Erdoğanın Amerıka dönusu iptal ettiği konyada ki tatbıkata değınmemesi (!) üzüntü verici.

×
×
  • Create New...