Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]

Can87

Üye
  • Content Count

    4
  • Joined

  • Last visited

Posts posted by Can87


  1. Necip Fazıl Kısakürek, ahir zamanda Türkiye semalarında çakan işaret fişeğidir...

     

    Evet, birçok dindar fikir adamı olabilir...

     

    Ama bazısı menfaat düşkünü, bazısı sapık inançlıydı...

     

    Mesela Muhammed Esed, Seyyid Kutup, Efgani... Hatta Bediüzzaman da...

     

    Bu kadar curcuna içinde bir iman abidesi olarak karşımıza dikilir Üstad...

     

    Pırıl bir inanç... Korkunç bir Ataklık...

     

    Evet, onu okumak ve anlamak dileğiyle...

     

    Fakat Üstadın öncelikli okunması gereken eserleri vardır, bir de sonra okunacak eserleri...

     

    Mesela:

     

     

    1-Dinimizi öğreniyoruz

     

    2-Hz.Ali

     

    3-Yeniçeri

     

    4-Son Devrin Din Mazlumları

     

    5-O ve Ben...

     

     

    Daha da artırılabilir ama aklıma ilk gelenler bunlar. Belki bunlardan sonra Onu tanımak adına Kafa Kağıdı ve Babıali okunabilir.

     

    Bu kitapları okumadan üstadı övmek, onu seviyorum, benimsiyorum demek kaytarmak olur...

     

    Üstadın bazı kitapları da bence gereksiz...

     

    Mesela tiyatroları...

     

    Bazı güzel tiyatroları da var, Parmaksız Salih gibi ama saçma sapan tiyatroları da var.

     

    Aşk, meşk ve para üzerine kurulu eserler. Sen Bana Ölümü Yendirdin gibi...

     

    Tabii kimse kusursuz değildir, üstadın bu garipliklerini yetişdiği eğitim tarzına bağışlamak lazım.

     

    Okumak dileğiyle...

     

    Neyse, selametle...


  2. Dersteyiz...

     

    Tahtadaki hoca sıfatlı yaratık garip sesler çıkartarak birşeyler anlatıyor.

     

    Müthiş bir kasıntı içinde, konuşuyor, anlatıyor, zorla gülüyor.

     

     

    '-Yahu muhterem, sen ne kadar büyük bir adamsın!'

     

    Deseniz, füze gibi gökyüzüne fırlayacak.

     

     

    Bu imalat süreci böyle devam etmekte, şu malzemeler kullanılmakta ve hoca mal mal anlatmaktadır.

     

    Ses tonunu ve hareketlerini gören de anlattığı şeylerin büyük bir zeka eseri olduğunu sanır.

     

    Almış eline ders kitabını, sanki sevgilisine aşk şiiri okuyor!!!

     

    Sayın, çok zekî ve büyük hocamız, bu ders anlatma sürecini devam ettirirken, nedense gözleri ön sırada oturan kız arkadaşlarımıza yiyecekmiş gibi bakıyor!

     

    Diyeceğim o ki, daha nerede nasıl konuşacağını bile bilmeyen...

     

    Şereften, utanmadan ve tevazudan zerre kadar nasip alamamış...

     

    İki tane tekerleme öğrenip de, kocaman adam olmuş bu amcayı...

     

    Kim tutup da bizim başımıza hoca yaptı?

     

    Gaipten bir ses:

     

     

     

     

    Türkiye buna layıktır, layık kalacak...

     

     

     

    ***

     

     

     

    Can87 web sitesi:

     

    http://site.mynet.com/dfhxtyl567xghkm


  3. Bir genç düşünün...

     

    Daha yirmili yaşlarda...

     

    Yazdığı şiirleri babıalide bomba gibi patlıyor...

     

    Ahmet Haşim gibi meşhur bir yazar sesleniyor:

     

    -Sen bu sesi nereden buldun çocuk?

     

    *

     

    Atatürk'ün yıllarca danışmanlığını yapan, din düşmanı şerefsiz köpek Falih Rıfkı o zamanlar şöyle diyor:

     

    -Bir mısraı, bir millete şeref vermeye yetecek adam...

     

    *

     

    İşte böyle bir yükselişin ardından dine yönelen Necip Fazıl herkesi şaşkına çevirir...

     

    1939 yılında, yine aynı adam, Falih Rıfkı, Necip Fâzıl'ı yemeğe davet eder. Bir ara sofrada şöyle der:

     

    "Yahu, Necip Fazıl senin tarzında, senin çapında bir adam, nasıl Müslüman olur?"

     

    Üstadın cevabı, anlayana zehir zemberek:

     

    "Benim çapımı geç. İnsanın çapı yükseldikçe Müslümanlığa bağlanmak ve ondan başka hiçbir şey tanımamak şansı artar."

     

    *

     

    Necip Fazıl, Büyük Doğu'nun kapağına Falih Rıfkı Atay'ın bir resmini yaptırır.

     

    Atay'ın bir yüzü normal, diğer yarısı maymun başı.

     

    Falih Rıfkı, Üstadı mahkemeye verir.

     

    Araya giren yakınları, Necip Fazıl'a yazardan özür dilemesini ve mahkemenin kapanmasını isterler.

     

    Üstat:

     

    "Peki" der, "Özür dilerim, ama Falih Rıfkı'dan değil maymundan..."

     

    *

     

    Yine üstad, din düşmanı bir pisliğe, köşe yazısında 'sen beş yüz kere namussuzsun der'...

     

    Adam koşar mahkemeye...

     

    Üstad konuşur:

     

    'Ben yazımda özel isim kullanmadım. Beni yargılayabilmeniz için bu şahısın beş yüz kere namussuz olduğunu ispat etmesi gerekir' der...

     

    Sonuç: Beraat...

     

    *

     

    Yattığın yer nur olsun Üstadım...

×
×
  • Create New...