Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]

hamleci

Üye
  • Content Count

    5
  • Joined

  • Last visited

Posts posted by hamleci


  1. ORHAN PAMUK'UN ROMANLARI GERÇEKTEN ÇOK YOĞUN VE DİREKT SONUCA BAĞLANMIYOR, OKUMAK SABIR İSTİYOR, HOŞ MESELA AHMET HAMDİ TANPINARIN ROMANLARI DA AYNI ÖZELLİKLERİ TAŞIR, FAKAT KONULARI ORJİNALDİR VE KONUNUN İÇİNE SERPİŞTİRDİĞİ MİZAH ROMANLARINI SIKICI OLMAKTAN KURTARIR, NEYSE SADEDE GELELİM, ORHAN PAMUK, BU ÖDÜLÜ HAK EDECEK DERECEDE HARİKULADE ESERLER MEYDANA GETİRMİŞ BİR ADAM DEĞİL, NAZIM HİKMET GİBİ SANATININ PEK FEVKİNDE ŞİŞİRİLMİŞ BİR BALONDAN İBARETTİR, HEPSİ BU KADAR...


  2. BUNA BENZER BİR ROMAN HÜSEYİN RAHMİ GÜRPINAR'IN KUYRUKLU YILDIZ ALTINDA BİR İZDİVAÇ ROMANI... YAZIYI OKUMAYA BAŞLARKEN ACABA O MU DEDİM, BU ROMANIN İLK 30 SAYFASINDA GÜLME KRİZLERİNE GİRMİŞTİM, MÜTHİŞ KOMİKTİ, ZATEN HÜSEYİN RAHMİ GÜRPINAR'IN OLAYLARI VE İNSANLARI MÜKEMMEL BİR ŞEKİLDE AYNIYLA TIPATIP (BİR BAKIMA FOTOĞRAF ÇEKER GİBİ) TAHLİL ETME YETENEĞİ VARDIR, GERÇİ SONRAKİ BÖLÜMLER OLDUKÇA SIKICIYDI, BU DA O DÖNEM YAZARLARININ ZAYIF TEKNİĞİNDEN KAYNAKLANAN BİR HASTALIK...


  3. Sevgili arkadaşlar, merhum Necip Fazıl, yazdığı tüm şiirleri(kabul etmedikleri ve şahsıma mal edilemez dedikleri müstesna) Çile, Öfke ve Hiciv ve Esselam adlı kitaplarda toplamıştır. Bu üç kitaba almadığı bazı gençlik şiirlerini O ve Ben ve Kafa Kağıdı eserlerinde görebiliyoruz. Bunun dışında Büyük Şairin şahsıma mal edilemez dediği bazı şiirlerini okudum. 'Hatırına düşeceğim' şiirine hiç bir şekilde ve yerde rastlamadım, Zaten üstadın şiir tekniği, derin muhtevası hemen her şiirinde kendini gösterir.

     

    Şiirde farklı şekil arayışlarının yoğunlaştığı bir dönemde Tevfik Fikretle başlayan ve sonra bir çok şair! tarafından benimsenen cümlenin kırılarak satırlara yayılması, sıradan mensur bir eserin kelimelerin başı ve kıçıyla oynanarak cümlenin tepetaklak edilmesi dedikleri serbest vezin üstadın hemen hiç benimsemediği bir şekil unsurudur. Zaten Necip Fazıl'ı sultanüşşuara yapan, şiirindeki derin muhtevası yanında bu muhtevayı kaybetmeden mükemmel bir şekil kalitesine malik oluşudur.


  4. üstadın nükte ve anektod bakımından hayli bereketli olduğu malum. lakin gözüme çarpan bi hususu belirtmeden geçemeyeceğim. burada bahsi geçen bazı hikayeler üstadın kendini anlattığı kitaplarda ve üstad ile ilgili hatıralarda geçmeyen kaynağı meşkuk hadiseler. bazılarının nasreddin hoca fıkraları gibi "yakıştırma" olduğu da aşikar. bu konuda biraz hassas davranmak, yazmış olmak için yazmamak lazım. üstadın bu tür yakıştırmalara muhtaç olmadığı, zekası, ve nüktedanlığının büyüklüğü herkesin malumu zaten. kıldan ince düşünmek, öyle davranmak üstadın takipçilerine yakışandır.

     

    Üstadın torunu Emrah Beyden dinlemiştim, Ona da babaannesi Neslihan Hanım anlatmış. Üstad, işbankasında memur olduğu dönemde gün içinde mesai saatlerini pek umursamaz ve bir iki saat çalıştıktan sonra paydos eder, tabii bankanın çalışanları bu durumu o dönem işbankası müdürü Celal Bayar'a şikayet niteliğinde iletirler: Celal Bayar müştekilere sormuş, işlerini bitirmeden mi çıkıp gidiyor? hayır yanıtını alınca O'na karışmayın der...

     

    Celal Bey, üstadın dehasına o zamandan vakıfmış demek! Sıradan insanların tam gün boyunca yetiştiremedikleri işleri üstadın bir kaç saatte halledebilme istidad ve dehasını anlatma bakımından iyi bir örnek...

×
×
  • Create New...