Daktilo

Mesele bir sakallının dizinin dibinde hiç sıkılmadan ve korkmadan poz veren Belediye Başkanının şimdi o sakallı temsil ettiği, ekonomik, sosyal, hukuksal değerlerin en üstünü olan bir rejim üstü rejime(!) nasıl baktığıdır.

''Sakallı'' denilecek bir şahıs değil o zat.

Afgan mücahidi ve lideri, aynı zamanda derin bir ekonomi ve felsefi bilgisi olan Gulbettin Hikmetyar'dır. Şuur ve Madde adlı kitabını Üstad'ın İdeolocya Örgüsünü okuduktan sonra okumanızı tavsiye ederim. Çünkü ideolocya sınıfına dahil olmanıza rağmen Büyük Doğu mefkuresinin temeli olan İdeolocya Örgüsüne hakim olmadığınız her halinizden belli.

Üstad şöyle diyor:

1-)Millî Selâmet Partisi'ni balmumu adamlar ve merkezlerindeki nefsaniyet heykelinden temizleyiniz, neferlerinizin ayağındaki postal olalım!

NOT: Artık 5 zayıfla da sınıf geçilebiliyormuş, eminim hoşunuza gitmiştir...

Karanlıklar içinde ışığa hasret bir nesil. İlerlemesi için gerek olan bir umut, bir dayanak, kendisine ışık tutacak bir mazî. Hamdolsun biz bu mazîye mâlikiz, lâkin Tarık bin Ziyad'ın gemileri yaktığı gibi geçmişiyle arasındaki her türlü ruh bağını koparmış, köprüleri atmış bir resmî ideolojiyle karşı karşıyayız. Karanlıklar içinte ki bu tunç nesil işte bunun, serkeş, başıboş resmi ideolojinin kurbanı. Ateş böceğine güneş diye sarılıyor bu nesil, bilmiyorki bohçasındaki ihtişamlı güneşi, tanımıyor. Belirip kaybolan sahte güneşler eşliğinde yolunu bulmaya çalışıyor ki bu mümkün değil.

Güneş gibi hitişamlı ve ders almaya müsaid bir tarih her millete nasib olmaz iken biz neden redd-i miras'a maruz bırakıyoruz, neden bu nur kaynağından mahrum kalıyoruz. Acaba var mı bizim kadar kendi mazîsinden nefret eden bir başka topluluk. Aslında bu nefretten öte bir boşluk, evet kendi geçmişine yabancı bir nesle dayatılan ihanetler dizisi.

Elbettte bir gün bu tunç nesil bohçasındaki güneşin farkına varacak, onun ihtişamını bu güne taşımayı başaracak, içindeki ve dışındaki bütün karanlıkları aydınlığa boğacak. Hele içindeki karanlığı, suya hasret bir garibin suyla midesini doldurduğu gibi yüreğini ışıkla, aşkla dolduracak. Tanrı dağından Tuna'ya Aras'a Fırat'a akan, Hakk aşığı fedailerle dolu mazîsine hakim bir nesil elbet gelecek. Tek yolun Hakk yol olduğu hakikatine tez vakitte erecektir.

Allah razı olsun...

Nâzım Hikmet'in zihniyetine ve ona sahip çıkanlara taviz veren zihniyete lanet olsun...

Başbakan ve eşi Nazım'dan şiirler okuyor bilmem farkında mısınız?

Eskiden Necip Fazıl'dan Ziya Gökalp'ten Yunus'tan okurdu.

Benim bir fikrim var!

Aksiyon yapmayalım kös kös oturalım, çevremizdekinleri bilinçlendirmekle uğraşmayalım.

Kendi tarihimize küfredip, isyan bayrağını İslam bayrağı diye sallayalım...

Yeni şeyler duyup öğrendik mi ve bu duyduğumuz şeyler doğrultusunda hatalarımızı anladık mı sakın ha hatalarımızı düzeltmeyelim.

Mazallah söz ağızdan bir kere çıkmıştır destek verilmiştir, geri çekilirse, anlıyorum haklısın kardeşim, bayrağı çekip oraya bir Filistinli Poşusu ve tanklara taş atan bir çocuk resmi koyalım denirse Yöneticilik karizması çizilir.

Pörsümez güzel pörsür, değişmez doğru değişir demi???

Lütfen Enaniyeti bırakalım, Allah'ı çokca analım çünkü Allah(c.c.) Kur'an-ı Kerimde şöyle buyuruyor;

Kalpler ancak Allah'ı tesbih ile mutmain olur.

Şüphesiz ki Allah en doğruyu bilendir...

Bundan 90 yıl sonra Kürdistan kurulursa (Allah korusun) ve işgal edilirse. Bizim torunlarımızda Sarı yeşil kırmızı renkteki bayraklarla onları mı destekleyecek.

Hayır ben bunu kabul edemem.Dikkat buyurun aynı şey, ha şimdiki kürt din kardeşlerimizin gafet içinde bulunup sarı yeşil kırmızı bayrağı seçmeleri, ha 90 yıl önce arap din kardeşlerimizin bu bayrağı seçmeleri. Aynı şey! O zaman gene batı ülkeleri destekli ırkçı politika ile araplar Ayaklandırıldı ellerine bu bayrak tutuşturuldu, şimdide gene kürtler ayrılıkçı bir şelikde milli bir devlet kurma gayreti içindeler ve ellerindeki bayrağıda onlara batı ülkeleri verdi, onalrın desteği ile taşıyorlar.

Arada fark yoktur muhterem dostlar, sizleri titreyip kendinize gelmeye, Kelime-i Tevhid sancağına sarılmaya davet ediyorum. Bundan 90 yıl önce ingilizlerin fitne ile ayaklandırdığı araplara karşı savaşan Kahraman Osmanlı Askeri ecdadımız, bizi şimdi gaflet içindeki düşmanının taşıdığı sancağı taşırken görseydi ne derdi?

Üstad olsa bu konuda ne derdi?

Resulullah olsa ayrılık amaçlı üretilen bu bayrağım kullanımına müsade eder miydi?

Hep tavizlerle bu hale geldik artık taviz yok, bütün islam milletleri kelime-i tevhid sancağı altında toplanmalıdır, ve mutlaka bir gün toplanacaktır!

Türk bayrağından, CHP zihniyetinden dem vurmuşsunuz, Şöyle söyleyeyim, CHP zihniyeti ve Atatürk şuanki bayrağı içine sindirememiştir, çünkü şuan taşıdığımız bayrak bize osmanlıdan miras kaldı. Mustafa Kemal bu bayrağın değişmesini istemiştir ,yerine bozkurt sembollü(ki bu sembolu o zamanki parada ve puldada kullanıyor.) Göktürk bayrağını uygun görmüştür.

Bizim bayrağımızın anlamı bu sitedede yer alıyor, siz yöneticisiniz, benden daha iyi takip ediyorsunuzdur ama genede bir göz geçirin. Bayrağımızın anlamıda kendiside kutsaldır, hiç bir isyan bayrağı ile karşılaştırılmasını kabul edemem.

Tekrar söylüyorum sizi itidâle davet ediyorum, 90 yıl sonra torunlarımızın sarı yeşil kırmızı renkli bölücü paçavraya sahip çıkmasını, dalgalandırmasını istemiyorsanız, sizde bunu yapmayın!

İsmail Haniye'nin geçenlerde verdiği röportajdan: ''Osmanlı'yı arar olduk, Erbakan günümüzün Abdülhamid'idir.''

...

 

küçük bir not:Üstad'ın Erbakan hakkındaki görüşlerini biliyorsunuzdur umarım...

Yanlış anlaşıldım.

Filistine destek olmayalım demiyorum, hatta bazen Filistine gidip mücadelelerine destek vermek istiyorum.

Filistin halkı din kardeşlerimizdir, ve bir müslümanın eline diken batsa diğerinin de canı yanar.

Anlatmak istediğim, protestolarda (Benimde katıldığım!) şuan Filistin bayrağı olarak kullanılan paçavranın bundan onlarca yıl önce bizim atalarımıza silah doğrultanların simgesi olması ve ilk onlar tarafından kullanılması. Ben Filistinli kardeşlerim ile Kelime-i Tevhid bayrağı altında birleşmek traftarıyım.

Zaten dikkatlice yazıyı okuyan ve biraz olsun filistinin durumunu bilen kişi (bilmiş geçinen bolca var günümüzde, sizinde malumunuz.) bu söyleme destek verir.

Yazıda belirttiği üzre Filistin Kurtuluş Örgütü bayrak olarak ilan ediyor. Peki Filistin'e duyarsız kalmayan kardeşlerim(!) siz biliyor musunuz bu örgüt, çoğu sol ve komünist gruptan oluşur ki hatta içlerinde hristiyan bir toplulukta vardır. Bunların hiç biri Filistinli kaeşlerimize yardımcı olmamıza onlar için dua etmemize, yardım toplamamıza engel değil! Ama bazılarının belirttiği gibi o bayrak Filistin Halkının bağımsızlık mücadelesinin sembolü, Filistin Kurtuluş örgütü de bunu biliyor ve Osmanlı'yı da ayak bağı görüp kurtuldukları gibi İsraildende kurtulacaklarını düşünüp, buna atıfta bulunuyor. Sonuçta bizim iyi niyetle taşıdığımız Filistin bayrağı dediğimiz(ki Filistin halkının ruh köküyle uzaktan yakından alakası yoktur anlamının!) Müslüman kardeşe silah çeken isyancıların paçavrası yeniden zuhur ediyor.

Halk zaten daha sonra çözümün gerçek birlik paydası olan İslam olduğunu anlıyor ve İslamî bir örgüt olan Hamas'ı seçiyor.

Lütfen karıştırmayalım, İsyan bayrağını sallamayı Filistinli kardeşlerimize destek olarak görmeyelim. Bile bile İngilizlerin fitne ile Arapların ellerine tutuşturdukları paçavrayı sallamayalım.

Tekbirler ile Kelime-i Tevhidlerle ve elimizden geldiğince maddi yardımlarla tepkimizi gösterelim.

Yaser Arafat'ın bir itirafı: ''Biz Osmanlıya yaptıkalrımızın cezasını çekiyoruz...''

Son olarak söyleyeceğim, Allah'a edilen duaların yanında yapılacak fiili dualarda vardır. Örneğim bir haftan yemeği yemeyelim, yada kısa bildiğimiz kadar lükslerimizi kısalım, çevremizdekileride bu konuda bilinçlendirip, farkı filistine yollayalım. İslamî yönetimlerin ve bütün dünya'nın sessiz kaldığı bu vahşete biz sessiz kalmayalım.

İzlemenizi tavsiye ederim: http://tr.sevenload.com/videolar/49BH5yD-Emre-Filistin

Hepiniz Allah'a Emanetsiniz.

Allah nurunu elbet tamamlayacaktır!!!

Filistin bayrağı, ilk olarak Şerif Hüseyin tarafından 1916'daki Osmanlı Devleti'ne karşı yapılan Arap ayaklanmasının sembolü olarak tasarlandı. Ardından 1964 yılında bayrak Filistin Kurtuluş Örgütü tarafından Filistin halkının bayrağı olarak ilan edildi ve 15 Kasım 1988 yılında da yine Filistin Kurtuluş Örgütü tarafından Filistin Ülkesi'nin bayrağı olarak ilan edildi.

Bayrak üç eşit boyutta şeritten oluşur. Bunu soldan en uç noktası bayrağı ortalayacak şekilde duran bir ikizkenar üçgen tamamlar. Bayrak Batı Sahra ve Ürdün'ün bayraklarına çok benzer.

Ecdadıma karşı savaşanların sembolünü avatar yapmak yada dalgalandırmak bana göre değil diye düşündüm bu yazıyı okuduktan sonra...

Hayat çok belirsiz, bir gün coşkulu bir gün durgun. Haykıracak o kadar çok şey varken sükût niye? Haykırışların en seslisi, sessizlik; Bundan öte söz yok... Yazmak istiyorum dağa, taşa, yere,göğe; ama farkındayım ki boşluk, anlamsızlık ve tam manasıyla maddelik onlarda değil benim içimde. Onların üzerine altın yaldız ile büyük puntolarla, ne yazarsam yazayım onların sessiz haykırışlarının yanında sözcükler sessiz ve manasız kalır.

Hakk için hakkı söylemek ve hakkı söylemekten korkmamak, bunu kim yapabilir? Ecdadımızın verdiği sözdü bu. Bunu biz mi yoksa bazı fikirsizlerin, sadece ve yalnızca madde dediği haykırış ve mesaj pınarı mahlukat mı yapar? Bunu tam manasıyla yapan onlar ki her an bu hakikatı fısıldıyorlar daha doğrusu haykırıyorlar. Onlara bakıp bu ruh fırtınasını görmek, onları can kulağı ile duymak zor mu? Tasavvufta ki kabul ne hoş, her şeyin ruhu vardır, taşın bile... Biz aciz ve belli hareket,duyuş noktaları içide sınırlandırılmış daha doğrusu bir yerde kendini sınırlamış varlıklar, ne zaman Hakk için hakkı söyleme yada idrak etme şuur ve şerefine erişeceğiz? Ne zaman maddeden öte mana, cesedden öte ruh ile müşerref olacağız?

Umarım bir gün madde denilenler kadar manaya sahip olabiliriz çünkü onlarda inkâr yok!

NOT: İnşaallah bundan sonrada yazılar ekleyeceğim. Umarım hoşunuza gider.