Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]

tutak

Üye
  • Content Count

    29
  • Joined

  • Last visited

Posts posted by tutak


  1. Ne Dağlar Ki Halin Dilinden Söz Ederler!

     

    burdan bir iki cümle

    bir çok üstad sayfası oldu. bir çoğu bunları inanarak yaptı. ama bir çoğuda denetimsiz kendibaşına siteler le üstadlık payesi giydi. bu sitelerin olacağı bu üstadtan usanırsın sonra başka bir adamı tanıtırsın. tanıtmak güzel ama üstad sayfasında üstadı tanıtırken "Büyük Doğu Pazarı" oluşturmak hiç te güzel değil....

     

    Biliyor musun senden arta kalan anlar

    Her nedense geçmez oldu şu zamanlar

    Değişir oldu meraklar halde saklananlar

    Yavaşladı birden o çok hızlı akan kanlar

     

    Öyleydin sanki sen hoş bir mefkûreydin

    Hülyalar içinde yaşanan en güzel haldin

    Ahengin sembolü nağmelerinde sesiydin

    Biryanımın dinmeyen sancısı sevdasıydın

     

    Artık ne bağlarda ne dağlardaki yamaçta

    Kalmadı heves bakmam kanat çırpanlara

    Semada uçurtmalara o kelebeklerin ahına

    Yılanların kahrına dağlarda duyulan figana

     

    Bir sevda muştusuydu gönlümü dağlayan

    Durmadan hicranı yaşatan hali koymayan

    Kaderin nakşedeninde nedametle soluyan

    Beni hale koyan aşkların öznesine anlatan

     

    Mızrapların nefesinde ki hüzzam nağmede

    Sazendenin sinesinde anlam bulan güftede

    Yaprakların bir züht ile şakıyan esintilerinde

    O aşklar ki hal dilinde kuvveti kudret elinde

     

    Güzellik senindir, o ten ki aşklardan beridir

    Aşk mana meşkiyle yaşanacak ne güzelliktir

    O özveridir ayaklar altına haz ile serilmektir

    Kudretin dilidir, hayatın sebilidir o bilmecedir


  2. İyi bir iş yapıp herkesi yazmaya özendirmissiniz. Böyle bir yarışma yarışma ile olmamalı idi. Üstad hakkında kim ne yazmıssa herkes birincidir. Herkesi kutlarım. Tüm puanarı silin kim ne yazmıssa yayınlayın. Yarışma değil yazışma olmalı idi. Tüm okuyuculara yazanlara saygılar...


  3. Yazının karakteri bir konuşmada karşıdaki insanın söylediklerini hızlı hızlı yazımdan ibarettir. Özellikle bir yazı yazılmamış sadece kouşmanın özetidir. o konuşmada kesik kesik gibi görünen cümleler arasında kopukluk gibi görünen cümlelerin arasında bir çok cümle geçtiği ama yazılamadığı ortadadır.

    Ayrıca farklı bir Necip Fazıl değil bizzat kendisi olup asıl farklı yazılar diğerleridir. Gerçekten Necip Fazıl ile haldeş olan zaten bir şey kazanmaz her şeye yabancılaşır, ya itilir ya da hapislerde sürünür!!


  4. (SANAT VE AKSİYON İÇİNDE BİR POTRE DENEMESİ..- Mustafa Özer) hakkında:

     

    Sanat ve aksiyon içinde bir portre denemesi, kitabın adı bu. Deneme adı fazla okuyucu için deneme, makale, ibaresi fazladan bir ad.

    Gerçektende kitap, sanat ve aksiyon içinde bir portre çiziyor. Necip Fazıl Kısakürek’in ruh iklimlerinde gezdiği gibi oda onun iklimlerinde dolaşıyor.

    Herkes gittikçe olgunlaşırken yazar, NFK’nın ilk günden olgunluğa eriştiğini keşfediyor. Onu anlatmaktan çok ondan sızan sesi duymaya çalışıyor. Istırabın,çilenin ayrıcalıklı yapısı belirtilirken onun hayatından da bölümler sunuluyor. Bu yönü ile kısa da olsa bir bibliyografya türüne örnek verilebilecek türdendir. Onun yaşamında geçmişte yaşadığı olayların izleri kalmış gibi görünse bile bu dehanın ıstırabının ve bir o kadar da dinamik yapısının, kendisinin istidadından başka bir şey olmadığını belirtiyor.

    ‘Sanat ve deha böylece daha bir aydınlığa çıkmış olmaktadır. Ve o dehaya çok şey borçluyuz’ diyerek Türkçe konuşan her insanda bir iz ve hakkı olduğunu söylüyor.( Sh.17) Kitapta,sanata da yeni anlamlar yüklendiği gözlenmekte ‘ Sanat, duygunun anlayışlara kendisini ifadesi şeklindeki bir tanımla yeni bir maceraya çıkarılmış olur.’ denilmektedir.

    Sanatı tek kelime ile ‘İnsanda başka bir volkanik hal oluşdur.’ diye tarif ederken (sh.19) bu düşüncesini NFK’nın Aynalar, geceye şiir, gece yarısı şiirleri ile destekliyor.

    ‘Yaşamak basit ifadesi içerisinde bir hak olmak yerine ıstırabın hem kaynağı, hem sonucu olmaktadır. (Sh.27) Onun ıstırabını yine onun bir beyti ile desteklerken ‘Istırabımı anlamayanların yüzüne tükürmek istiyorum. ‘Çilesiz suratlara tüküresim geliyor.’ İfadelerine yer veriyor.

    1940 dan önce ve sonraki hayatını anlatırken de onun hayatındaki düşüş ve yükselişleri belirtirken özellikle 1940 dan sonraki hayatı için onun bu yaşamı birilerini rahatsız etmiş ki o andan itibaren onu yokluğa mahkum ediyorlar,diyor. Sh.30

    Buraya kadar anlatılanların içinde yazarın NFK yı anlatırken onunla bütünleştiği ve bir çok cümle ve düşüncenin iç içe geçtiği belirgin olarak görülüyor. Onda bütünleştiği açıkca ortaya çıkan yazar bunu söylemese de hissediliyor. Ve onu tanıtırken yine onun yazıları ile cevap veriyor. Çerçeve yazılarında, tiyatro eserlerine kadar bölüm bölüm kısa da olsa kitabına alması onun tanımak için güzel bir yol. Okuyucuya yol gösterirken onun düşüncelerine nasıl ulaşılacağının yolunu da gösteriyor.

    ‘ Hey gidi hikmetine kurban olduğum Allah’ım renkler ve çizgiler değişiyor, fakat asılları yerli yerinde kalıyor. Çerçeve 4. ciltten alınan bu yazı ile adeta değişimin dinamizmini de içinde saklıyor.

    Onu yazıları ile anlamaya çalışan yazar NFK’nın ruh tahlillerinde daha etkin bir rol biçiyor.

    Sh. 67’ den sonra onun kısa hayatının anlatıldığı bölümden sonra kitap özetlerini ve onun hakkında yazılan yazıların derlendiği bir bölüm oluşturularak bir arşiv oluşturulup bilgilerin kaybolmamasına çaba sarf ediyor.

    Tanrıkulundan Dinlediklerim, Konferanslar- ki o başka bir alem- Sahte Kahramanlar, Kafa Kağıdı adlı eserlerinden örnekler sunuluyor.

    Son bölümde ise onun hakkında yazılan diğer yazarların yazılarından örnekler veriyor. (Ne yazık ki bu kitap yazıldığında Taha Akyol’un yazısı Milliyet’te çıkmamıştı. Yazmış olsaydı onun da bir kalemlik işi olurdu bu kitapta! Bu yazı hakkında ne düşündüğünü Mustafa Cabat’a sorduğumda bana dedi ki;Üstad hayattayken onunla görüşebilmek için her türlü cambazlığı yapan birtakım şemşamer mezhepli kişiler,onun vefatından sonra sanki her an yanındaymış gibi birtakım laflar edip duruyorlar.Hele Sosyoloji’yi ilim zanneden okuduğunu anlamaktan aciz tipler,bir deha’nın önünde rastladığı birkaç kitaba bakıp; Onun eserlerinin ilmi değeri yok gibi ilköğretim mektebi çocuğu seviyesinde tahliller yapabilir.Rejim yardakçısı bu tipler,bir dehanın basit bir film seyredip Fransız İhtilalini kimsenin yazamayacağı biçimde tahlil ve terkip edebileceğini anlayamaz.Onların ufku önüne fişleri biriktirip,numaralarını sıraya dizerek,ilim adamı olmaktır.Onun için benim bu tipler hakkındaki hükmüm; ‘Amiplere kurşun sıkılmaz!’olacaktır.

    Üstad, Necip Fazıl Kısakürek’in vefatından sonra kasıtlı bir şekilde onun sanatını ön plana çıkaran insanların bulunduğu bir ülkede o, onun hem sanatını, hem de inancını-ideolocyasını ön plana çıkarıyor. Sanatçı sanatı ile bütünleşir ve yaşam biçimi olurken bir meslek sahibinin mesleği onun yaşam biçimi olmaz hiçbir zaman. Sadece para kazanmak için çaba gösterilen bir iş olarak kalır. Gazetecilikte bunlardan biridir. O da bir meslek olup sanatla buluşması Kaf dağı kadar uzaktır.

    Bir çok eseri bulunan NFK’nın kısa da olsa eserlerini yaşamını sanatını inancını M.Özer’den okumak isteyen alsın okusun. Bir edebiyat tarihine ek cilt olabilecek bir çalışma. Basım yılı 1997 Kayseri. Ahmet Kocaoğlu 05/06/2006

     

    bu çalışmaları www.tutak.gen.tr ve www.kekvakfi.com danda bulabilirsiniz


  5. derviş meşreb bir insan. tarife göre ilk bakışta tanınacak biri.

    1986 da 20 gün beyazıtta bir çorbacıda beraber iftar ettiğim çilekeş, arkadaşım, abim hilmi Oflaz.

    Eskiden bahar sigarası içerdi sonra harmana döndü. Binlerce sigaranın üstünde hep üstadın söyledikleri cümleler vardı.

    istanbula yolumuz düşmüyorki oğullarından soralım. gerçi onlarda bir vakfa bağışlamışlar kitaplarını ama.

    hemen sabah olsada sigara içsem diyen arkadaşım.

    her sigara tüttürdüğümde yanı başımda olan arkadaşım,

    Şimdi Aykut kuşkayanın sigaram şarkısını duysaydı ne yapardı?

    Allah rahmetini esirgemesin


  6. Bu ülkede bir şey olmak isteyen bir yere gelmek isteyen başkasının üstüne basarak geliyor maalesef. Kabadayı olmak isteyen, dağların efesine çattımı kendisininde efe olacağını sanıyor. Ama kulvarlar farklı.

    kendi kulvarında aramalıydı arkadaş.Kimsede birşey demezdi.


  7. "Hatta Cumhuriyet'i de onlar kurdular. Her ne kadar ders kitapları başka türlü söylese de, Osmanlı'nın projesidir Cumhuriyet ve Batılılaşma"

    Yazınızın bir çoğuna katılmakla beraber meselenin öncesi olmazsa sonrası olmaz

    Tanzimatla hız kazanan batılılaşma ve ihanet süreci cumhuriyetle ivme kazanıp bu günkü durumlara geldiler.

    Necip Fazıl 'ın sahte kahramanlarını okuduğumuz zaman zamanı değiştirip rolleride şimdikilere yüklesek değişen hiç bir şeyin olmadığını anlarız

    Vatanını bu duruma getiren kahraman, savunan kötü. Tıpkı Tahir Efendi gibi.

    Onu azl edip koca Reşit Paşa'yı sadrazam yatıkları gibi

    Selamlar


  8. "-Toplum tarafından benimsenen insanlar toplumu aşamayan insanlardır. Toplumu aşarsa o zamanda toplum benimsemez.

     

    Necip Fazıl’ı herkesin anlatması gerekmez. Avamın anlayacağı bir kişi değildir, o.

     

    Kişiye tapınma küntünün meydana geldiği bir dönemde Akif hitabesinde vurgulanan mukaddes dava…

     

    İslam’ın olduğu gibi değil oldurulduğu gibi gösterildiği, İslam’ın önüne aşılmaz duvarlar örüldüğü bir devirde 500 yıldır ilk defa bunların önünü kesen bir insan; Necip Fazıl…

     

    Necip Fazıl ayrı iklimin adamı. Biz farklı iklimlerde yaşıyoruz. Onun ikliminde yaşamak ciğerlerin patlaması gibidir. O iklime uyduramayız kendimizi…"1996


  9. Hacı Bektaş velinin sırtını okşayarak ve Devlet ebed müddet için kurular Bir yeni çeri ocağı. Zamanında kimsenin yetişemeyeceği bir teknik.

    Zamanla her şeyin kokuşması... Tabii ki burda en kolayyol en aşağıdaki birmilere yüklemektir sorunları. Kendi ihanetlerini olamayışlarının bir cezasıdır. Yeni çeri liğin kaldırılması bir acizliğin yıkılmanın ürünüdür.

    Biz Nerde hata yaptık tan çok hata burda deyip yok edince sorunlardan kurtulacağını sanan bu medeniyetin geldiği nokta.

    Ne Yeni Çeri de kabahat ne de neferlerinde.

    Başı nı Allah rızası için uzatan bir yeni çeri ve bu oluşumu yanlış yorumlayan insanlar

    Hatayı böyle arayanlardır onların iş birlikcileri

    Üstad da bunu söylüyor ve kaldırılmasını yeni çeri etrafındaki tüm sahte oluşları eleştiriyor.

    size katılmamak mümkün değil sevgili yöneticim

    selamlar


  10. Üstad, Büyük Doğu cemiyetini Erenköy, istasyon kıraathanesinde 1965 te kurdu. Herkesin içinde, Ve saklayacak bir şeyimiz yok derdi.

    "Her zaman 'Kanuni zuhur' der ve kanunların dışına çıkmaya müsaade etmezdi.

     

    Mehmetcik hitabesinde biri Üstad'a: Üstad'ım burda polisler var, deyince Ona: Otur otur yerine. Şimdi yavaş söylüyorum. Memur bey rahat rahat not alsın. dedi.


  11. "Biz hiç kimseyi şahsımızla kaim bir davaya davet etmiyoruz." nfk

    Üstad'ın bu sözü her şeyi açıklar. Asıl onun dava adamlığıdır,mücadelesidir. Allah demenin yasak olduğu 40 lı yıllarda Büyük Doğu davasıdır ortada olan. "Kaba softa-ham yobaz' tipine karşı olan Büyük Doğu. Bir düşüncenin, bir inkılabın,bir oluşumun her şeyden önce bir inancın temsilcisidir,Büyük doğu. 'İslam ın emir subaylığı'dır aynı zamanda. Seküler düşünce onun yanına yanaşamaz. İhanetin her yeri kapladığı bir zamanda o sönmeyen bir kor olarak gelecek nesillere bir ışık olacaktır.

    Onu ütopik te olsa ideolacya örgüsünü okumakla başlayın, yada Necip Fazıl ı yok sayın. yok sayın ki işlerinize zarar gelmesin.

    Asıl arşıvlerden fotoğraflarından çok bu yönüyle ele alınmalı.

    "Ustada kalırsa bu öksüz yapı,

    Onu sürdürmeyen çırak utansın..."


  12. Maalesef İslam dünyasında yeni diye dine karşı bir fikir atmosferi yaparsan meşhur olursun her devirde.

    Bu güzel çalışmayı tebrik etmemek elde değil. Tebrikler.

    Aslında din bir tekliftir. ister kabül edersin ister etmezsin, ancak... O dine girdikten sonra 'ben şu konuları,bu inançları sevmiyorum' deme hakkın yok. o dinin kuralları içinde kalmalısın.

    Marx ın din afyonduir sözü Marks ın dinsiz olduğunu belirtmez. O bile dini aslından uzaklaştırınlar ve çıkarları için kullananlara söylenen bir sözdür.

    selamlar


  13. Sevgili site ziyaretcileri,

    Bu siteyi genç arkadaşlar kurup idare ediyor bildiğim kadarıyla.

    Bir çok kimsenin haberi olmasına rağmen sadece geçerken uğruyorlar.

    Böyle bir oluşuma katkı sağlamaktaki ilgisizliğimizdir ki Büyük Doğu davasının samimiyetini gösterir.

    Kendileri çalıp kendileri mi oynayacak. Neyiniz varsa gönderin alalım.

    Üye olun da arkadaşların emekleri boşa gitmesin.

    Selam sizlere olsun

×
×
  • Create New...