Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]

durmus_o

Üye
  • Content Count

    6
  • Joined

  • Last visited

Posts posted by durmus_o


  1. Yaralı eşek

     

     

    Mevlana Celaleddin-i Rumi hazretleri "kuddise sirruh" Mesnevi 2. Cildinde şu hikayeyi anlatır:

     

    Birinin eşeğinin sırtında bir yara çıktı. Öyle ki, derisi kalkmış, eti gözüküyordu. Sahibi eşeğin yarasına bir bez bağladı ve o bez yaraya yapıştı. Bir zaman sonra, yarası iyileşti zannederek o bezi çekip çıkarmak istedi. Yarası daha iyileşmemişti ve yapışan bezi çekerken etini de çekiyordu. Eşek acıdan derhâl çifte atmaya başladı. Hele bu eşeğin elli tane yarası olursa ve bu elli yaraya da yapışmış elli bez bulunursa artık sen onları çekip çıkarmaya çalışan eşeğin hâlini düşün.

     

    İşte ey aziz, dünya hırsı insanda yara gibidir. Bu yaralara yapıştırılan bez de mal mülk gibidir. Kimin hırsı fazla ise yarası fazladır. Mal hırsı kaplamış bir insandan bir şey istemek, yarasına yapışmış bezi çekmek gibi bu adama acı verir. Bu insan, misalini verdiğimiz yaralı eşeğe benzer. Sen sakın yaralı eşek olma!!!!!!!


  2. Talebelerinden Hafız Hüseyin Efendi anlatır:

    Tahsilimi İstanbul'da yaptım. Arabi ve Farisi'yi iyi bilirdim. Her toplulukta söz sahibiydim. Bir gün beni Abdülhakim Arvasi hazretlerine götürdüler. Maksadım orada da söz sahibi olmaktı. Kendisine çok yakın bir sandalyeye oturdum. Sohbete başladı. Hemen sonra sandalyede oturmaktan haya edip, yere indim. Sohbette, hiç bilmediğim, duymadığım şeyleri anlatıyordu. Yakınında yere oturmaktan da haya edip biraz geri çekildim. Biraz daha biraz daha derken nihayet kendimi kapının önünde buldum. Nerede ise kapıdan dışarı çıkacak hâle gelmiştim. Ben yıllarca şeyhlik postunda oturmuş talebeleri olan biriydim. Seyyid Abdülhakimi görünce ancak talebe olacağımı anladım ve talebelerime:

    "Seyyid Abdülhakim Efendiyi görünce, tanıyınca şeyhliğin ne olduğunu anladım, eteğine yapışmaktan başka işim kalmadı" dedim. O büyük zata talebe olmakla şereflendim.


  3. Ehl-i sünnet itikadı

     

     

    Sual: Ehl-i sünnet itikadında olmanın şartları nelerdir?

    CEVAP

    Ehl-i sünnet itikadından, önemli olanlardan bazıları şunlardır:

     

    1- Amentü’deki altı esasa inanmak. [Hayrın, şerrin ve her şeyin Allah’tan olduğuna inanmak. İnsanda irade-i cüziye vardır. İşlediği günahlardan mesuldür.]

     

    2- Amel, imandan parça değildir. Yani ibadet etmeyen veya günah işleyen mümine kâfir denmez. [Vehhabiler, (amel imanın parçasıdır, namaz kılmayan ve haram işleyen kâfirdir) derler.]

     

    3- İman ya vardır ya yoktur, artıp eksilmez. [Parlaklığı artıp eksilir.]

     

    4- Kur’an-ı kerim mahluk [yaratık] değildir.

     

    5- Allah mekândan münezzehtir. [Vehhabiler, (Allah gökte veya Arşta) derler. Bu küfürdür.]

     

    6- Ehl-i kıble tekfir edilmez. [Vehhabiler, kendilerinden başka herkese kâfir derler.]

     

    7- Kabir suali ve kabir azabı haktır.

     

    8- Gaybı yalnız Allah bilir, dilerse enbiya ve evliyasına da bildirir.

     

    9- Evliyanın kerameti haktır.

     

    10- Eshab-ı kiramın hepsi cennetliktir. [Rafiziler, (Beşi hariç sahabenin tamamı kâfirdir) derler. Halbuki Kur’anda, tamamı cennetlik deniyor.] (Hadid 10)

     

    11- Ebu Bekr-i Sıddık, eshab-ı kiramın en üstünüdür.

     

    12- Mirac, ruh ve bedenle birlikte olmuştur.

     

    13- Öldürülen, intihar eden eceli ile ölmüştür.

     

    14- Peygamberler günah işlemez.

     

    15- Bugün için dört hak mezhepten birinde olmak.

     

    16- Peygamberlerin ilki Âdem aleyhisselam, sonuncusu Muhammed aleyhisselamdır. [Vehhabiler, Hazret-i Âdem’in, Hazret-i Şit’in, Hazret-i İdris’in peygamber olduğunu inkâr ederler. İlk peygamber Hazret-i Nuh derler. Liderlerine resul [Peygamber] diyen bazı gruplar da, (Nebi gelmez, ama resul gelir) derler. Bunun için de Resulüm diyen zındıklar türemiştir.]

     

    17- Şefaate, sırata, hesaba ve mizana inanmak.

     

    18- Ruh ölmez. Kâfir ve Müslüman ölülerin ruhları işitir.

     

    19- Kabir ziyareti caizdir. İstigase, yani Enbiya ve evliyanın kabirlerine gidip, onların hürmetine dua etmek ve onlardan yardım istemek caizdir. [Vehhabiler ise buna şirk derler. Bu yüzden Sünnilere ve Şiilere müşrik, yani kâfir derler.]

     

    20- Kıyamet alametlerinden olan Deccal, Dabbet-ül-arz, Hazret-i Mehdi’nin geleceğine, Hazret-i İsa’nın gökten ineceğine, güneşin batıdan doğacağına ve bildirilen diğer kıyamet alametlerine inanmak.

     

    İmam-ı a’zam hazretleri (Kıyamet alametlerine tevilsiz inanmalı) buyuruyor. (Fıkhı ekber)

     

    Bir hadis-i şerif meali:

    (Güneş batıdan doğmadıkça, Kıyamet kopmaz. O zaman herkes iman eder, ama iman artık fayda vermez.) [buhari, Müslim]

     

    Güneşin batıdan doğmasını, (Avrupa Müslüman olacak) diye tevil etmek, imam-ı a’zamın sözüne aykırıdır. Hiçbir İslam âlimi tevil etmemiştir. Hâşâ Resulullah, bilmece gibi mi söz söylüyor? Böyle tevil etmek, (elma dersem çık, armut dersem çıkma) demeye benzer. Nitekim (Salat, duadır, namaz diye bir şey yok) diyenler çıkmıştır. O zaman ortada din diye bir şey kalmaz. Bir de Avrupa Müslüman olunca, iman niye fayda vermesin? Güneşin batıdan doğması, ilmen de mümkündür. Dinsizler itiraz eder diye zoraki tevile gitmek gerekmez. Allahü teâlâ, dünyayı şimdiki yörüngesinden çıkarır, başka yörüngeye koyar. Dönüşü değişince, güneş batıdan doğmuş olur.

     

    21- Ahirette Allahü teâlâ görülecektir.

     

    22- Kâfirler Cehennemde sonsuz kalır ve azapları hafiflemez, hatta gittikçe artar.

     

    23- Mest üzerine mesh etmek caizdir.

     

    24- Sultana isyan caiz değildir.

     

    (Bu bilgiler, Fıkh-ı ekber, Nuhbet-ül-leali, R. Nasihin, Mektubat-ı Rabbani, F. Fevaid’den alınmıştır.)

×
×
  • Create New...