Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]

ortacagli

Üye
  • Content Count

    3
  • Joined

  • Last visited

Posts posted by ortacagli


  1. Muhâsebe

     

    Şiirin son şekli şöyle:

     

    Bu zemin boş; yedi kat gökte yerin var mı gönül?

    Sana âit yücelikten haberin var mı gönül?

     

    Cüceler biçti ekin, ter dökerek Mars’a değin,

    Daha engin iki-üç damla terin var mı gönül?

     

    İftihâr et düne baktıkça, fakat şimdiyi gör,

    Yine târih yazacak bir hünerin var mı gönül?

     

    Onca baş tâcı eser, ceddini yâd ettiriyor,

    Seni yâd ettirecek bir eserin var mı gönül?

     

    Ulu Peygamber’e uygun mu hayâtın, sıfatın?

    Düşmanın methine şâyan değerin var mı gönül?

     

    Kör karanlıkta kalan tâze gözün beklediği,

    Nûru aydan daha parlak kamerin var mı gönül?

     

    Kuruyan yeryüzü gökten su için ağlarken,

    Seni deryâ edecek bir kederin var mı gönül?

     

    Kötülükler o kadar çok ki, cihan mahvoluyor,

    İyilikten yana sağlam siperin var mı gönül?

     

    Yere düşmüş ezilen bir sürü mazlûmu görüp

    Istırap paylaşacak bir ciğerin var mı gönül?

     

    En zayıflar bile kırsın şu zulüm çemberini,

    Yaşasın rûh-i adâlet; Ömer’in var mı gönül?

     

    Ulaşır her yaranın dert ile feryâdı sana,

    Fukarâ kullara şefkat kilerin var mı gönül?

     

    Hep berâber bu gönül borcunu îfâya hazır,

    Kara gün dostu olan bir neferin var mı gönül?

     

    Niceler öfke kusarken, niceler kin kusuyor,

    Kanmayıp nefrete candan severin var mı gönül?

     

    Kim cefâ sırrını çözdüyse gül eyler dikeni,

    Seni yaktıkça yeşerten kaderin var mı gönül?

     

    Nefsimiz puslu, sırat köprüsü üstünde pusu,

    Düşmeden geçmeye kalbî geçerin var mı gönül?

     

    Olmadan Yâr’e kavuşmak, iki dünyâ/da hayal,

    Yolda cennet kanadın, can giderin var mı gönül?

     

    Değmeden kırbaca at koşturacaksın, haydi,

    Böyle bir gâyeye sevdâ eyerin var mı gönül?

     

    Sevgiden gayrı neyin varsa karartır yüzünü,

    Bu mezarlıkta muhabbet fenerin var mı gönül?

     

    Nazarından fer alır, öyle parıldardı güneş,

    Soruyor şimdi sabahlar, o ferin var mı gönül?

     

    En güzelsin, güzelinden götürürsen güzele,

    Çirkin işten koruyan tevbe erin var mı gönül?..

     

    Eğrilik; dilde belâ, elde belâ, belde belâ,

    Tam elif doğruluğundan ederin var mı gönül?

     

    Sözde sultân olanın yeller eser tahtında,

    Özde sultanlığa tâcın, kemerin var mı gönül?..

     

    Dışta her fethe anahtar olacak kıymette

    İçte rûhen kazanılmış zaferin var mı gönül?

     

    Nerde senden yedi iklîme esen bâd-ı sabâ?

    Kıt’adan kıt’aya hâlâ seferin var mı gönül?

     

    Yerden alkış alacak diploma çoktur sende,

    Gökten alkış alacak karnelerin var mı gönül?

     

    Evde bir başka hesap, çarşıda bir başka hesap;

    Son terâzîde biraz mûteberin var mı gönül?

     

    Varsa hiç durma bu Seyrî ile tâ haşre kadar,

    Oradan başkaca vuslat seherin var mı gönül?

     

    (Yüzakı Eğitim Rehberi -1'den)


  2. NECİP FAZIL

     

    Yürekten yükselen feryâd,

    Figan, isyan Necip Fâzıl,

    Şiir ufkunda bir serhad,

    Yiğit insan Necip Fâzıl.

     

    Şiirdir “Kaldırımlar”la,

    Hicivdir yıldırımlarla,

    Tam, ölçülmez yarımlarla,

    Büyük sultan Necip Fâzıl.

     

    O hiç korkar mı kullardan!

    Vakûr, mağrur, cesur vicdan,

    Nasıl engel olur zindan!

    Azim bir şan Necip Fâzıl.

     

    Eser vermişse dünyâya,

    Nehir olmuşsa deryâya,

    Nefes katmışsa dâvâya,

    Asil bir kan Necip Fâzıl!

     

    Nesilden nesle bir imdâd,

    Küfür bağrında bir Ferhad,

    Husûsî ismidir Üstâd,

    Ağarmış tan Necip Fâzıl!

     

    Plân, tecdit; Büyük Şark’ı,

    Çevirmek, buz tutan çarkı,

    Kalan dillerde bir şarkı,

    Makāmından Necip Fâzıl!

     

    Ömür gömdün, “Çile”n dolmaz,

    “Tohum saç”tın, gülün solmaz,

    “Utansın” olmayan olmaz!

    Sabırsız can Necip Fâzıl!

     

    Ozanlıktan, yazarlıktan…

    Usandın “Gölge varlık”tan,

    Bıkar rûhun bu darlıktan,

    Sorar meydan, Necip Fazıl.

     

    Ve Pîr Abdülhakîm Arvâs,

    Bırakmaz, şüpheden kir, pas,

    Parıldar yüz kırat elmas!

    Bulur irfan Necip Fâzıl!

     

    Gönül Tâlî, diler rahmet,

    Duâ, aslâ değil zahmet,

    Ve inşallâh olur cennet,

    Öbür dünyan Necip Fâzıl.

     

     

    Mustafa KÜÇÜKAŞCI

×
×
  • Create New...