ferza

Sayın ferza, siz ısrarla anlamak ve tartışmak istediğiniz şekilde bakıyorsunuz. Ben isim vererek sapık demedim. Sapık kelimesini dahi kullanmadım. Tekrar ediyorum ki bu kurumlardan Ehli Sünnet Vel Cemaat yoluna hizmet beklemiyorum çünkü laisizma temelli devlet kurumudur. Her kelimesi denetimlidir. Kaldı ki bu kurumdan Kafir ve Sapık Başı İbni Teymiye'ye alim diyen kitaplar çıkarıldı. Neyse bu konu da uzamasın. Tekrar ediyorum ki Yeni İman Gençliğini yoğurmak için bu kurumları fethedip hakiki İslami bilgiyi aktarmak gerekir. Buyurun ve siz bu işe başlayın.

(Ayrıca yine bakkalın çırağını çağırır gibi Gazali dediniz. Uyarıyorum! İmam-ı Gazali Hazretleri deyiniz. Kurumdan öğrenmediyseniz alimlerden öğreniniz)

Kardeşcağazım zaten mesajım size değildi.

Diğer mesajlarda ilahiyatçıları sapık olarak addeden şahsa idi...

Sadece Gazzali Hazretlerini örnek verirken, sizin örneğinizi kullanmıştım...

Ayrıca siz daha önceki mesajınızı editlediğiniz için; direk "Gazzali" diye hitap ettiğinizi, gözünüze sokamıyorum malesef...

Uyarınızı dikkate alacağım; teşekkürler...

Umarım, siz de gözünüzden kaçırmazsınız bir daha... :)

polemiğe zaten girdin.bizede ters gelir.ama benimki alt etme çabası değil.sadece seninki gibi yanlış gördüğümü söylemek.alt etme çabası olarak görüp görmemek size kalmış.

:)

Metafor; cümleyi sarfeden kişi olmadığınızı sonradan farkettim; bu yüzden mesajımı kendi üzerinize almayınız lütfen...

Ama, şuursuzca eleştirmeyi ve su'i zanla itham etmeyi kendisine vird edinmiş bazı kişiler, bir kez daha düşünmeliler diyorum ve bunu bir insanlık görevi addediyorum.... :)

Bak Kardeşim; ben sizi tanımam. Ama Eygi Bey'i az da olsa tanımışlığım vardır...

Emin olun, ben o eleştirdiği insanların ayağının tozuna kurban olurum...

Nitekim, bir gün karşılaşırsanız sorarsanız kendisine; 2001 senesinde Bursa'da hayatında ne gibi gelişmeler olduğunu.

Daha fazla yorum yapamayacağım...

Ayrıca, ben size ciltler dolusu isim söylesem bile, kabul etmeyeceğiniz gün gibi aşikar...

O yüzden tenezzül edip kendiniz öğreniniz; eğer gerçekten iyi bir niyetiniz varsa...

Haaa; "Sözümün sonuna kadar arkasındayım." diyorsanız, buyurun hesap gününü bekleyin...

Yalnız; şunu bilin ki; "La ilahe illallah" diyen bir müslümanı eleştirirken; Allah'ın adalet sopasının size feci bir şekilde geri döneceğini de, aklınızın bir köşesinde bulundurun... :)

:)

Bu soru inanmayan ya da bu mevzuyu bilmeyen bir insan için cevaplamaya, açıklamaya değer bir soru olur tabiki. Ama hamdolsun burada hepimiz inanmaktayız ve bilmekteyiz. Konuyu açan arkadaş da bu konuda doğru olan görüşünü belirtmiş. Bundan dolayı bu konunun sizcesi, bizcesi kalmamıştır.

Doğrusunuz; ama "onay beklemenin", bu kadar eleştirilmesini uygun bulmadığımı belirtmek zorundayım...

Nitekim hepimiz; zaman zaman, doğru olduğunu bildiğimiz konularda dahi onay bekleriz...

:)

"Laik düzenin ilahiyat fakültelerinden, icazetli din hocası çıkmaz, genellikle oryantalist yetişir. "

 

Arkadaşlar yapmayın lütfen, bu sözde bence hiç bir beis yok, kesinlikle doğruyu yansıtıyor. Burada tüm ilahiyatçılar denmemiş genelleme yapılmış yani Yahudi ırkı cimridir demek dünyaya gelen her yahudi mutlaka cimri olucak manasına mı gelir? kısacası İstisnalar kadideyi bozmaz işin esasına bakarsak maalesef ilahiyatçıların çoğu sapıktır. Bir çogu mezheplerin bile lüzumsuz olduğunu düşünüyor bunu direk söylemeseler dahi mezhepleri ve islam Alimlerini hafife alıyorlar. En basitinden medresede eğitim alan bi öğrenci Evliyaullahtan saygıyla bahseder onların adını anarken övgüyle imam-ı Rabbani Müceddid-i elf-i sani Hazretleri gibi eklemeler yapar İlahityacılar ise zaten pek kaynak olarak kabul etmiyolar ama bahsederken askerlik arkadaşından bahseder gibi gazali, rabbani gibi ifadelerle küçümseyerek kullanıyolar.

 

Hadis i şeriflerde Kıyamete doğru gelecek alimler nasıl bildiriliyor:

 

(Ahir zamanda sonra gelenler, önceki âlimleri cahillikle suçlayacaktır.) [Asakir]

 

(Bu ümmetin son zamanlarında gelenler, önceki âlimleri kötülediği zaman, ilmini gizleyen, Allah’ın indirdiği Kur’anı gizlemiş olur.) [İbni Mace, İbni Adiy, İbni Asakir]

 

(Hadisi bırak, Kur’ana bak diyerek beni yalanlayanlar çıkar.) [Ebu Ya’la]

 

(Kur’andan başka delil kabul etmem diyenler çıkar.) [Ebu Davud]

 

(Doğru söyleyenler yalanlanır, yalancılar kabul görür.) [İ.Ahmed]

 

(Camiler ve hafızlar çoğalır, ama, hakiki âlim hiç bulunmaz.) [Ebu Nuaym]

 

(Kıyamete yakın ilim azalır, cehalet artar.) [İbni Mace]

 

(İlmin azalması, âlimlerin azalması ile olur. Cahil din adamları, kendi görüşleri ile fetva verir, insanları doğru yoldan saptırırlar.) [buhari]

 

(Din adamları, ince meseleleri ele alıp, halkı şaşırtacaklar.) [Taberani]

 

(Din âlimi kalmayacak, din adamı yerine geçirilen cahiller, bilmeden fetva verecek, herkesi, doğru yoldan çıkarmaya çalışacak.) [buhari]

 

(Din adamları, halkın istediği yönde fetva verecek, helale haram, harama helal diyecekler, dini, ticarete, menfaate alet edecekler.) [Deylemi]

Yahu arkadaşım, lütfen bırakınız...

Biz hala kendi içimizdeki bizi eleştirmekten vazgeçip; ne zaman BİR olarak hareket edeceğiz...

Eygi Bey'i bir arkadaşım vasıtasıyla tanımıştım.

Ama oryantalist diye tabir ettiği ilahiyatçılara, daha çok saygı duyarım emin olun....

Bakın siz kendi içinizde tezat yaşıyorsunuz.

Bir taraftan; ilahiyatçıları, genelleme içine alıp "sapık" olarak ilan ederken, bi taraftan onları din adamı bünyesinde kabul ediyorsunuz...

Ben, "sapık" diye nitelendirdiğim bir insanı; "din adamı" olarak niteleyemem şahsen...

Ayrıca sözlerinizle; bir çok insanı itham altında bırakıyorsunuz ki, bu ithamın altından nasıl kalkabilisiniz, merak ediyorum...

Ayrıca Eygi Bey ya da siz meselesi değildir esas olan...

Ben bu düşünceye, her hücremle karşı çıkarım...

Zira; içlerinde yolunu kaybetmiş bir kısım kendini bilmezler olduğu gibi; çok değerli insanlar da var...

Ve sizin ithamlarınızın hiçbir noktasında birleşmiyorlar...

Bu benim kendi değerlendirmemdir. Kabul edip etmemek; sizin özgür iradenize bağlı...

(Mehmet Cemal: "kısacası İstisnalar kadideyi bozmaz işin esasına bakarsak maalesef ilahiyatçıların çoğu sapıktır. Bir çogu mezheplerin bile lüzumsuz olduğunu düşünüyor bunu direk söylemeseler dahi mezhepleri ve islam Alimlerini hafife alıyorlar. En basitinden medresede eğitim alan bi öğrenci Evliyaullahtan saygıyla bahseder onların adını anarken övgüyle imam-ı Rabbani Müceddid-i elf-i sani Hazretleri gibi eklemeler yapar İlahityacılar ise zaten pek kaynak olarak kabul etmiyolar ama bahsederken askerlik arkadaşından bahseder gibi gazali, rabbani gibi ifadelerle küçümseyerek kullanıyolar.")

Bu cümlelerin sorumluluğu çok büyüktür... Lütfen...

Bu sorumluluğu, kaldırabilecek misiniz? :)

İlahıyatçılar derken,hepsını içine aldığını zannetmiyorum sayın eyginin...

şöyleki; adam düzenin ilahıyat prof.kalkıyor bu hadıs uydurma,bu mezhep gereksız,vs..atıyor tutuyor...

 

sonrada bunu gören bırde ılahıyat okumuş dıyor...bunların örnekleri günümüzde güneş gibi ortada..

 

oklarımız bunlaradır;yoksa hakkıyla ılahıyatın gereklerını yapan bır muhteremede aynı okları göndermemiz söz konusu olamaz...selam ve dua ile..

Umarım dediğiniz gibi olsun Sidoma; ama şu söz bile beni o kadar rahatsız etti ki, anlatamam...

"Laik düzenin ilahiyat fakültelerinden, icazetli din hocası çıkmaz, genellikle oryantalist yetişir. "

Benim düşünceme göre, olay sizin iyi niyetinizden farklı bir boyut taşıyor...

Ama temenni ederim ki, sizin dediğiniz gibi; hepsini içine almamış olsun...

Zira bu; büyük bir haddini bilmezlik olur.... :)

Şahsım adına, bu denli eleştirmeyi doğru bulmuyorum..

Arkadaşın "Sizce?" diye sorması; "Görüşüme katılıp katılmadığınızı öğrenmek istiyorum." anlamına gelir.

Bu soruda hafife alınacak bi taraf olabilir mi sizce? :)

Konunun daha iyi anlaşılması için; çok basit bir örnek vermek istiyorum...

Patika bir yolda, bir müslüman; "Bu yoldan gelip geçen müslümanlar, binek hayvanlarını rahatça bağlayabilsinler. " diye yolun kenarına bir kazık çakar.

Bir diğer müslüman da; "Bu kazık, insanların ayağına batar da; bir yerlerini acıtırlar. " diye o kazığı söküp atar....

Görünürde, ikisinin de yaptığı iş; taban tabana birbirine zıttır. Ama her ikisi de haklıdır...

Bu konudabirini haklı görüp, diğerine suç isnad etmek ise; büyük bir cahillik olur....

Umarım, kastımız anlaşılmıştır...

Cemel savaşında; Hz. Ayşe; Hz. Talha ve Hz. Zübeyr ile birlikte, Hz. Ali'ye karşı savaşmışlardı...

Ne ince bir tecelli ki, bu şahısların hepsi de, cennetle müjdelenmişlerdi...

Demek ki; yollar aynı olsa da, Hakk ile Hakk dönem dönem karşı karşıya gelebilmektedir...

Burada önemli olan; kişilerin içlerinde taşıdığı niyetlerdir...

Bir aile içinde, iki kardeşin kavga etmesi; onları kardeşlikten azad ettirmez...

Aksine; en doğruyu bulmak için verilen, bir doğum çabasıdır...

Yeter ki; niyetler doğru olsun...

Şöyle bir örnek, hiç yanlış olmayacak sanırım...

Şeytan; Allah'a en yakın varlık konumundayken; kibrinden dolayı cennetten kovuldu...

Halbuki ; Hz. Adem de hata yapmıştı, fakat Hz. Adem'i kurtaran niyeti oldu...

Günahının bedeli olarak cennetten, yeryüzüne indirildi (ki aslında bu; insanlık için bir vesile idi) ama yine de peygamber olarak kaldı...

Fakat Şeytan lain olarak anıldı, çünkü niyeti bozulmuştu...

Olayı özetleyecek olursak, kul Allah'a ne kadar yakın olursa olsun; isterse sahabe olsun; hata yapma durumu vardır...

Fakat; sahabeler de, niyetleri bakımından terazide tartıldıkları için; haklıdırlar...

Onları haksız olarak nitelendirmeye çalışmak; güneşi, bir örtü ile örtmeye çalışmaktan daha komik bir durumdur...

Bu bakımdan Hz. Muaviye' de; suçlu ilan edilemez... :)

Hayatta tesadüf diye bir oluşum yoktur elbette.

Çünkü yaratılış kanunu, bir sebep ve sonuçlar zincirinden oluşur.

Bu zincirin dışında hiç bir eşya ve olgu gerçekleşemez.

Fakat şunu da eklemeden geçemeyeceğim: Bence ayrıntılarda fazla takılmamak gerek... :)

Ben bir Müslüman olarak dinde reformu, mezhepsizliği, hadîs ayıklanmasını, Kur'ân'ın heva ve re'y ile yanlış yorumlanmasını asla kabul etmem.

 

İcazetsiz, ehliyetsiz, reformcu ilahiyatçılara asla güvenmem.

 

Laik düzenin ilahiyat fakültelerinden, icazetli din hocası çıkmaz, genellikle oryantalist yetişir.

 

İslâm kültüründe ilahiyatçı kelimesi ve terimi yoktur. Ulema, fukaha, müfessirîn, muhaddisîn kelimeleri vardır.

 

İcazetsizlik büyük, vahim, öldürücü bir kopukluktur.

 

Diyanet her geçen gün bunların kontroluna, tesiri altına giriyor.

 

Mason masonluk, reformcu reformculuk için nasıl çalışıyorsa ben de Ehl-i Sünnet için çalışacağım. İtirazı olan, gerekçelerini belirterek edeple, terbiyeli bir şekilde tartışsın.

Yazılarınızın geneline katılmakla birlikte, bu sözleriniz bir ilahiyatçı olmamama rağmen beni dehşete düşürdü...

Diğer gürüşlerinizde isabetli düşünmüş olsanız dahi, bu sözleriniz bir akrebin zehirinden bile daha öldürücü...

"Siz ilahiyatçıları icazetsiz bir oryantalist olarak itham ederken, icazetinizi nereden aldınız acaba?" diye sormak zorundayım...

Bu konuda size icazet veren olduğunu sanmıyorum...

Biz de Ehl-i Sünnet'e tabiiyiz ama; zehirli oklarımızı atmamız gereken hedefi biliriz çok şükür...

Akıl; bir mahluktur ve mahlukun Halik'ı kavraması beklenemez...

Bu gayret şuna benzer; bir resmin ressamı kavramaya çalışması kadar zordur...