Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]

büşra alçep

Üye
  • Content Count

    1
  • Joined

  • Last visited

Posts posted by büşra alçep


  1. BİR GENÇLİK, BİR GENÇLİK, BİR GENÇLİK

     

    Yeni bir medeniyetin vuku bulması için çalışan bir gençliğin, yani üstadın özlemini çektiği, zaman bendedir ve mekân bana emanettir şuurunda bir gençliğin, ayak seslerini devralan içler acısı bir gençliğin ayak sesleri var. Ne mekânı emanet alan, ne de zamanı kendinde bulan bir gençlik bu. Aksine zamana var gücüyle ayak uydurabilen, her türlü dönüşümü medeniyet kavramıyla pekiştirip, içine alan bir gençlik.

    Tüm milli hassasiyetlerini bir mağazanın askılıklarında unutan, her türlü dini, içtimai, ahlaki, tarihi meseleleri aklında yük olarak gören ve bunları aynı mağazanın soyunma kabininde bırakıp, tüm çıplaklığı hafiflik sanıp, dışarı çıkan bir gençlik. Yeni bir medeniyetin oluşumu şöyle dursun, medeniyeti kendi tüy aklının kanaatince, üzerindeki kumaşın küçüklüğüyle özdeş sayan bir gençlik.

     

    Üstadın dediği gibi; kim var? denildiğinde, sağına soluna bakmadan fert fert ben varım diyen, benim olmadığım yerde kimse yoktur diyebilmenin şuuruna vakıf bir gençliğin aksi sureti var, zaman bendedir ve mekân bana emanettir, diyemeyen bu gençlikte.

     

    Toplumun ne halde olduğunu bilmemekle vicdanlarını rahata kavuşturan, dayatılan her ne varsa bunu körelen vicdanıyla mukayese etmeyen, sürüklendiği her zemini bir karış yüksekte olan ayakkabılarının topuklarıyla sabitleyen, mahremiyet tanımadan her türlü ilişkiyi boyunlarında aşağı kolye gibi süs nazarında asarken yüzü kızarmayan, tam anlamıyla mahremiyetsiz bir gençlik.

     

    “Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli” diyen M. Akif’in niyazını boşa çıkarıp, büyük üstadın avucunda sakladığı, o namahrem eli değmemiş her türlü hissiyatı namerde elletmekle hiçbir sancı duymayan bir gençlik.

     

    Zamanı kendine uydurmak yerine, kendisi zamana uyan; hâkimiyet ve direniş gibi kavramları kavramak ve yaşatmak yerine, bunları ve bunun gibi nicelerini elinin tersiyle itip, sömürüyü ve güdülmeyi ve güdülenmeyi yeğleyen bir gençlik.

     

    Kendi tüy kafalarını göğüsleyip, bir adım ileri götürmeyi bile sırtlarına yük bilen bir gençlik.

    Bir toplumun yegâne varlığı olan hak dinini yaban ellere teslim ederken zerre tereddüt etmeyen, hafif aklıyla bunları en az aklı kadar hafife alan bir gençlik. Dininin gerekliliklerinden sıkılan, tarihinden utanan, ecdadının kabirde kemiklerini sızlatan ve onları yobazlık gibi, çağ dışı gibi etiketlerle yaftalamayı ilericilik addeden bir gençlik.

    Acı çekmemeyi nimet sayan, başına kendi ellerinin ettiklerinden ötürü, bir musibet geldiğinde oflanmayı marifet bilen, çözüm üretmek yerine hayıflanmayı öncü edinen bir geçlik.

    Kendi öz varlığında, kendi öz vatanında namus bekçiliği yapması gerekirken, batının kucağında fahişe olmayı yeğler bir gençlik.

    Maymundan türeyen kimselerin koyduğu, ilahi kelimetullaha aykırı olup, içinde bir ton saçmalama bereketi olan ölçüleri, kendi İlahi ölçülerinden üstün gören bir gençlik.

     

    Senin özlemini çektiğin, yırtındığın, paralandığın, zindanlarda çürüdüğün o gençliği ne yazık ki, ben karşımda göremiyorum üstad!

     

    Anadolu kıtası büyüklüğündeki dava taşını gediğine koyamadık fakat o taşı ne idüğü belirsizlerinde elinde bırakmadık.

     

    Bu gençlik karşısında başımı kaldırıp, hakkı söylemeye mecbur bulunuyorum ve kendimi tüm bunlardan öte tutup, bir ömür Allah’a secde etme makamında görmek istiyorum.

     

    ALLAH'ın selamı, rahmeti ve bereketi üzerine olsun Üstadım!

     

    Surda bir gedik açtın, mukaddes mi mukaddes,

    Ey kahpe rüzgar! artık ne yönden esersen es.

     

     

    Nesibe Büşra ALÇEP

×
×
  • Create New...