Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]

sevban-91

Üye
  • Content Count

    1
  • Joined

  • Last visited

Posts posted by sevban-91


  1. NECİP FAZIL’IN POETİKASI

     

    Necip Fazıl’ın Poetika adlı yazısı ilk defa 1955 yılında yayımlanan ”Sonsuzluk Ker-vanı”nda çıkar. Bu kitap, Çile’den önce bütün şiirlerinin toplandığı ilk kitaptır. Ve bu metin bu kitaptan sonra Çile’nin tüm baskılarında yer almıştır.

    Poetika, Necip Fazıl’ın şiir görüşünü kavramada temel metindir. Bu metin on dört bölümden oluşur. Bu bölümler:

    • Şair

    • Şiir

    • Şiirde Usul

    • Şiirde gaye

    • Şiirin unsurları

    • Şiirde Kütük Ve Nakış

    • Şiirde Şekil Ve kalıp

    • Şiirde İç Şekil

    • Şiir Ve Cemiyet

    • Şiir Ve Hayat

    • Şiir Ve Din

    • Şiir Ve Müsbet İlimler

    • Şiir Ve Devlet

    • Toplam’dır.

    Necip fazıl,”Şiir nedir?” derken, şairin onunla olan bağlantısını ve hayat karşısındaki vaziyetini tespit ederek cevaplıyor bu soruyu bize. İlk olarak üzerinde durduğu husus, şairin bilinçliliğidir. Şair “kendi ilim ve iradesi dışındaki içgüdülerle dış tesirlerin şuursuz aleti” (çile,471) olmamalıdır. Necip Fazıl, şiirde şairin asıl ön olana çıkarması gereken hususun “şahsiyet” olduğunu önemle belirtir. İkinci bölümde en mühim cümle “şiir Mutlak hakikati arama işidir.” (çile,473) cümlesidir. Peki, mutlak hakikat nedir? Onu bu derece hakikileştiren nokta nedir? Bu hakikatin peşindeki, bu hakikinin eşiğindeki mutlak sebat neye dayanmakta-dır?

    Tabi ki “Mutlak hakikat Allah’tır” (çile,474).Ve şiir, ister bilinsin, ister bilinmesin, onu arama yolunda olmaktan başka bir vazife görmez.

    Üçüncü bölümünde Necip fazıl’ın şiirin temel kurallardan birini görürüz; şiir somut-tan soyuta bir yol izlemelidir. Soyutlamaya öncelik verilmektedir.

    Eserin dördüncü bölümünde<şair, şiirde üslubu öne çıkarmaktadır. “Şiirde ne söyle-di? Yok, nasıl söyledi? Vardır.(çile 477).Bu konuşma tarzının ismi şiirdir, demiştir. Şiirde dış yapıyı içyapıya tabi kılan da bu üsluptur.

    Ve şiirde verilmek istenen mesaj, haber açıkça ortaya konulmalıdır. Ayrıca ölçü ve kafiyenin çatısına sığınıp işi kolaya sürüklememeli ve içyapıyı(muhtevayı)sağlam tutmalıdır. Aksi halde içi boş bir ceviz kabuğundan farkı kalmaz. Zira şiirdeki dış yapı(vezin ve kafiye) şiiri boş sözdizimlerinden kurtarır. Görüyoruz ki Necip Fazıl’ın üzerinde durduğu bu hususlar, tek başlarına bir iş görmezler, aksine birbirini denetleyen bir oluşumu ortaya koyarlar.

    Kısacası muhteva, vezin ve kafiye ustalığının yanı sıra, bundan bağımsız bir şekilde oluşan apayrı bir hissi canlılık taşır. Necip Fazıl’ın bu bölümde öne çıkardığı simge bu olu-şumdan meydana gelir. Simgenin buradaki işlevi de içyapıdaki derin manayı dış yüzeye taşı-maktadır. İşte şairlik” bu harikulade çevik ve ince bünyenin heykeltraşlığıdır.”(çile,477)

    Beşinci bölümde de şiir iki büyük unsurla çıkıyor karşımıza: his ve fikir… Düşünce duygulaşır, duygular düşünceleşir. His fikirleşmeye, fikir hisleşmeye doğru gider… İşte bu ”kıvrımlar arasındaki halkaların içinde sanat, karargâhını kurar.”(çile,478)

    Eğer şair, şiirde sadece duyguya yer verirse, mübalağalı bir romantizmden, sadece düşünce üzerine giderse, ders vermekten, vaazdan, nutuktan başka bir yol izleyemez.

    Şiirde his ve fikir öyle bir alışverişe girecektir. Tabi ki şiirin temel taşından biri olan fikre daha çok ehemmiyet verilir.

    .Demek ki bu “tegayyur ve istihale”de(çile,479) fikrin değişimine daha çok emek verilmelidir. Zira duygular düşünceye göre değişime daha eğilimliyken, düşünce sapasağlam bir direk gibi dirençlidir.

    Dolayısıyla hisle fikrin arasında bir “fasl-ı müşterek ”(çile,479) çizgisi mevcuttur.

    Altıncı bölüm de beşinci bölümün ardınca yazılmıştır. Şiirde his ve fikrin yanında, şiirin dış ve içyapısını inşa eden iki büyük unsurumuz daha var: Kütük ve nakış.

    Şiirin ana maddesi his ve fikir ise buna şiirin muhtevası da. İşte bu muhtevanın “zerafeti, estetik ve fonetik havası”(çile,480) beyaz bir mendile iplik iplik işlenen nakış gibi-dir.

     

    Yedinci bölümde ise şiirde bir bütünlükten bahsedilmektedir. Bu da şiirin özüyle dış yapısının karşılıklı tecellisiyle oluşur. Yani dış kalıp özünü, öz de kalıbını arayıp, onu “fatihçe zapt edecektir.”(çile,480).Aksine şiir aslen mevcut değildir.

    Şiirde ölçü ve kafiye “ben buradayım”(çile,483) diyorsa o şiir, nazımcısının “koltuk değnekleriyle” (çile,483) yürüyen vasfını ortaya koyar. O nerde, şekil ve kalıbı aşan, onu ezen şair nerde? “Şairde ruh şekli gizleyemiyorsa o şair midir ki?..”(çile,483).

    Şiirin dış yapısı, sade somut düşünülen kaba unsurların yekûnu değil, onu ebediliğe götüren, akla silinmez damgasını vuran bir aracıdır. Hikmeti burada gizlidir. Fakat bu aracı da bizi asıl gayemize ulaştırmak için yeterli değildir. Onu en sağlam bir şekilde techizatlandıracak ve yol alabilir kıvama getireceğiz..Yok eğer bu noktada zayıf ve donanım-sız ise, bu kanadı olmayan hayvanın uçmaya çalışması gibidir.

    Sekizinci bölüm şiirde serbestlik, sınırları aşıp fikri özgürce ortaya koymak olsa da, mekânı olmayan zaman gibi olmak yersiz…

    Şiirin her kelimesi “içine renk renk, çizgi çizgi ve yankı yankı cihanla sığdırılmış bi-rer esrarlı billur zerresi”dir.

    Necip fazıl’ın burada kelime seçimine önem verdiğini görüyoruz.

    Dokuzuncu bölümde şair “şiir ve cemiyet” başlığı altında, şiir hakkında şöyle diye-bilirsiniz demiş: “cemiyetin rüyasını ayrı bir rüya üslubuyla anlatan bir tabirna-me…”(çile,487)

    O halde şiir, bir cemiyetin hissi ve fikri hayatını ele alan bir yöndür. Adeta toplumun çalkantılı döneminde nabzını tutar.

    Şiir ve şair toplumun en sadık ve güvenilir ”münadileridir”(çile,488).

    Metnin bundan sonraki bölümler önceki bölümlerde bize sunduğu fikirleri pekiştir-me ve tekrarlama mahiyetinde olmuştur.

    Necip Fazıl’ın poetikası; onun, şiiri sistemli, belli ölçüler çerçevesinde disipline et-miş olduğunu gösterir. Şiir onun için fani bir heves değil temel amaçlı bir uğraştır. Ona göre şiir rotasız gemi gibi suya açılmak değildir. Söylenenler için, işin temel kurallarının bilinçli bir biçimde uygulanması gerekir.

    Ona göre şiir üstün bir idraktir. Ondaki işçilik, ahenk, temel taşı olan bir cevhere bağlıdır.

     

    Ü.Gülsüm AKSAN

×
×
  • Create New...