Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]

Nagumani

Sivil
  • Content Count

    22
  • Joined

  • Last visited

Posts posted by Nagumani


  1. topuğundan saçına kadar simsiyah torba içine sokup öylece ve bir an için cemiyet koridorlarından geçirivermek

     

    burda peçe mi kasdediliyor?

    Neyin kasdedildiği belli.Ayet-i Kerime olduğu için ve onlarca hadis-i şerif olduğu için kadının evde olması ev ehli olması gerektiğini söyliyen emreden eski ulemaya ve çarşafa çatmak.

    Kadın cemiyette değildir.Cemiyetin dışındadır.Evdedir.


  2. ''Mukaddes İslam Şeriatı, kadını, her noktası ile kocasının nazarlarına helal olarak teslim ettikten sonra, onun cemiyet hayatını, mahremi bulunduğu veya bulunmadığı insanlara karşı ayrı ayrı görünüş şekilleriyle ve son derece sarahatla tanzim etmiştir. İslam cemiyet ve beldesinin büyük meydanında ve bütün nazarlara karşı kadın, yüzünden, el ve ayaklarından başka hiç bir noktasını çıplak olarak gösteremeyecek haya ve hicap ifade eder.

    (...)

    Kadını kafes arkalarına ve hareme hapsetmek, hiç kimsenin karşısına çıkarmamak ve topuğundan saçına kadar simsiyah torba içine sokup öylece ve bir an için cemiyet koridorlarından geçirivermek, İslami ölçü ve gereklerin emrettiği bir iş değildir.'' İdeolocya Örgüsü'nden...

     

    ' Günahta derin bir sır vardır. Allah'ın affına ve rahmetine vesile olmaktan başka, mümin gönüllere verdiği acı bakımından ihlas ile nedamet ve ibatede yapışmaya da vesile... Fakat bu ölçü, günah işlemek için sebep ve teselli teşkil etmez; ve günah her işleyen için Allah'tan uzaklık manasında devam eder. Günaha ve günahkara hor gözle bakmaktan ve ibadet gururundan da büyük günah olamaz. Günah işleyince kendini küçültebiliyor ve Allah'a sığınabilyor musun; kurtuldun!

    (...)

    Nice büyükler, nice büyük günahlardan dönüp uçurumu zirveye çevirmeyi bilmişlerdir.' İman ve İslam Atlası'ndan...

    Üstad aynı eserinde Peygamberimizden şu hadis mealini bildiriyor: '' O günah ki, insana küçülme ve sığınma hissi verir; insana kibir ve büyüklük veren ibatetten daha hayırlıdır.''

     

    Evet, fikrim bundan ibarettir...

     

    Bin seneden beri çarşaf altında bulunan mu­had­de­rat-ı İslâmiye şimdi de çarşaf­larını mu­hafaza ediyor­lar.» (Osmanlıca Lem'alar sh: 586)

     

    Ve tesettür ile namahremin iştihasını açmamak ve tecavüzüne mey­dan ver­memek, zaif hilkatı emreder ve kuvvetli ihtar eder. Ve bir siperi ve kal­’ası çarşafı olduğunu gösteriyor.Mesmuatıma göre: Merkez ve payi­taht-ı hükümette, çarşı içinde, gündüzde, aha­linin gözleri önünde, gayet adi bir kun­dura boyacısı, dünyaca rütbeten bü­yük bir adamın açık bacaklı karısına bilfiil sar­kıntılık etmesi, tesettür aley­hinde olanların hayasız yüzlerine bir şamar vuru­yor!..

     

    «Elhasıl; nasılki kadınlar kahraman­lıkta, ihlasta, şef­kat itibariyle erkeklere ben­zemedikleri gibi, erkekler de o kah­ra­manlıkta onlara yetişemiyorlar. Öyle de; o masum hanımlar dahi, sefahette hiç bir vecihle erkek­lere yetişemez­ler. Onun için fıtratlarıyla ve zayıf hilkat­le­riyle namahrem­lerden şiddetli korkarlar veçarşaf al­tında saklan­mağa kendile­rini mecbur bilirler.» (Lem'alar sh: 202)

    Said Nursi(r.h)

    Kur’an (Ahzab Suresi 33:59) âyetinde geçen «“cilbab”, baştan aşağı örten çarşaf, fe­race, car gibi dış kisvesinin adı­dır. ...Çarşaf ve peçe…» demektir. (Elmalılı Tefsiri 3927)

    İbn-i Cerir-i Taberi, İbn-i Sirin’den şöyle dedi­ğini rivayet etmiştir. İbn-i Sirin demiştir ki:

     

    «Ubeyd-es Selmanî’den cilbablarını üzerlerine örtsün­ler mealin­deki âyet hakkında sordum. Hicabın şek­lini şöyle tarif etti: “Üzerindeki milhafeyi (car ve çarşaf de­dik­leri kaf­tanı) kaldırıp, onunla -baştan aşağıya kadar- bü­tün vü­cudunu örttü.Ve çarşafla bütün başını, ta kaşlarına kadar ka­pattı ve yüzünü de örttü.Yalnız yüzünün sol ta­ra­fındaki yer­den sol gözünü tek açık bıraktı.»(Taberi Tefsiri, Hazin, Cemel)

    Kadınlar tekeşşüften ve tebezzülden ve ricalin (erkeklerin) iştihalı gözlerine, dar örtülerle arz-ı endam et­mek­ten memnu’­durlar. Yüzle­rini ve ellerini hatta ayak­larını, na­mazda açık bulundurabilirler. Ve­lâkin za­ruret olma­dıkça mahrem ol­mıyana bunları (yani yüzle­rini, ellerini ve ayaklarını) dahi gösteremezler. Sokakta yüz açmak ve li­basın (yani evde giydiği elbisenin) ko­lunu veya eteğini ör­tüden (yani cilbabdan ve çarşaftan) çı­karmak, şeriatın em­rine muhaliftir. İhticab (tam ör­tünmek) emr-i Kur’anîdir. Onda (örtünmede) tehavünün (yani, ör­tünmede lâkaydlık ile hassasiyet gös­termeme­nin) ve­bali bü­yüktür. Yüz na­mahrem değildir tabiri, sa­lât (namaz) hakkında ol­maktan gayride galattır. (Yani: Yüz, namaz dı­şında ör­tülmelidir.)

     

    Sure-i Celile-i Ahzab ile inen hicab (örtünme) âye­tinde: Açık-saçıklık, nehiy (haram) ve kadınlar er­kekle ihtilattan (karışık bulunmaktan) men’ olu­narak örtü altında siyanet kılındılar (yani, mu­ha­faza al­tına alındılar). Zinetlerinden madud olan libasları (yani, süs eşyası kabul edilen evde giydikleri elbiseleri) dahi er­kek­lerden örtünmeye mecbur ola­rak (yani kadınlara em­redilerek) bürgü veçarşaf içinde bulun­dular ve yüz­le­rine peçe çekip yalnız gözlerini açık bulun­durdular.» (Nimet-ül İslâm III. Kısım 71)

     

    Ömer Nasuhi Efendi, Büyük İslâm İlmihali’nde, ka­dın­ların teset­türü hak­kında:

    «Hürre olanların yüzleri ile ellerinden başka bü­tün bedenleri avrettir. Yüzleri ile elleri ise, ne na­mazda, ne de bir fitne korkusu bulun­madıkça, namaz dı­şında avret de­ğildir» der.(Büyük İslâm İlmihali sh: 99)

    Yani, fitne ihtimali ya da fitne varsa, yüz ve elin açılması yasaklanır. İşte Nimet-ül İslâm’dan alınan bir önceki parçada, bu şer’î kaidenin tatbikini gösterip yüz ve el­leri de örtmeyi kaydediyor. Büyük İslâm İlmihali’nden alı­nan parçada ise, “fitne ih­timali” kay­dını koymakla, bu mevzuda ikisi de “örtme” hükmünde birleşiyorlar.

     

    Zamanımızda ise, “fitne ih­timali”nin en dehşetli dere­cede bulunduğu apaçık meydandadır.

     

    «Hasbel’icab taşraya çıkan kadında çarşaf olma­yınca süfeha güruhu onları açık görüp tamaa düştükleri gibi şüp­heli ve iffetini ihlal eden kadınlardan oldukları zannıyla arkala­rına düşerek rahatsız edeceklerine binaenCenab-ı Hak, kadın­ların çarşafa bürünüp mesture olmala­rını em­retmişve hikmeti de bürgülü olan kadının kim ol­duğu bilinme­mekle suizandan ve süfe­hanın takibinden kur­tul­maları olduğunu beyan etmiştir.

    Hülasa, hatunların bürgü bürünmeleri vacib ol­duğu ve bürgülü olunca ecanibin o kadının kim oldu­ğunu bile­medik­lerin­den dolayı, taarruzdan vareste olup eza­dan kur­tul­dukları ve hatunların mesture olmalarıyla fitne kapılarının kapanacağı, bu âyetten müs­tefad olan fevaid cümle­sinden­dir.» (Hülasat-ül Beyan, ci:11, sh:4467-4470, Konyalı Mehmed Vehbi, Üçdal Neşriyat, İstanbul)

     

    "Ümmü Seleme radıyallahu anha dedi ki; "Ahzab suresi 59. ayetinin nüzulünden sonra Ensar kadınları siyah çarşaflarına büründüler. Sanki hepsinin başlarında birer karga vardı." [Ebu Davud(4101-4); Beyhaki(2/234); Cessas(3/372); İbnu Katan, Kitabun Nazar(s175); Cemül Fevaid(5730); Mecmaut Tefasir(5/138); Tac(4/315); Hakim(2/397); Suyuti, Dürü Mensur(5/221); Ahkamul Avret(48); Razi, Tefsiri Kebir(17/48); Nihaye(3/352); Taberi(22/29); İbni Kesir(3/1610); Kayrevani, Cami(210); Beyhaki(7/88);Ahmed(6/30);Belazuri(1/574)]

     

    Buyur burdan yak.Ben o İdeolocya örgüsündeki ta'lihsiz yazıyı senelerdir biliyorum.Kaynaklarda açıkça rengiyle ifade edilen o torba dediği örtüyüde biliyorum.Ama tevbe ihtimalinden kimseye birşey demiyorum.

    ÜStelik bunlar kaynaklardaki delillerin yarısı bile değil.


  3. Bu arada HAcegan isimli Beğefendiye;

    şer'an Tesettürsüz-Hicabsız bir kadın donsuz erkekle birdir.

     

    Birader,bu fetvayı kim verdi,ya da sen nasıl verebiliyorsun?

    Sevgili kardeşim Avret mahalli nedir?

    Erkeğin Hanefide Diz Kapağı dahil olmak üzere göbeğe kadar bölüm.

    Şafiide bunun göbek dahil olanı.

    Hanbelide sadece Kaba Avret.

    E ozaman dediğim yanlış mı oluyor?

    Evet usluben çok koyu gözüküyor ama yanlış mıdır?Baktığımızda Pantolonsuz erkekle tesettürsüz kadın bir olmuyor mu?

     

    Hacegan Beğefendiye;

    Bir zahmet 4 mezheb kitaplarından kısas, tazir, gibi cezâî konuları okuyunuz!

    Devamlı günahla tek seferde işlenen günah farklıdır.

    Günahını bırakmayanın duası bile kabul olmaz diye okumuştum yanlış hatırlamıyorsam muteber kaynaklarda.


  4. ''Bu arada HAcegan isimli Beğefendiye;

    şer'an Tesettürsüz-Hicabsız bir kadın donsuz erkekle birdir.''

     

    Sen bana şunu söyle kardeşim:

    ''Tesettürsüz bir kadın'' günahkar mı, yoksa dinden mi çıkmış?

    Donsuz gezinen erkek nasıl bir günah işliyorsa oda öyledir.

    Devamlı bir günahtadır.Bir seferlik değil.Tesettürsüzlük

    1.Devamlı günah

    2.Açıktan günahtır.

    Açıktan günah islâmiyyette bizzat cezâî işlem gerektirir.

    Anlatabildim büyüklüğünü herhalde?

    Ayrıyetten hadis-i şeriflerden anlıyoruzki Alamettir imâna.

    Ayrıyetten islâmiyyette arın gitmesi diye birşeyde vardır.Farklı hükümleri vardır.

    ibniss kardeşte bilir Hz.ömer Aleyhirrıdvanın tef çalan kadını kırbaçladığı sonra başının açıldıgı sonra"arı gitmiştir cariye hükmündedir zarureten bakmak günah olmaz" dediğini...


  5. ya hu!! konu başlığı, tesettürün küçük bir bölümünü anlatmak için harika idi.. Lakin, tesettürün farz oluşunun tek amacı, haram bakışları çekmeye set çekmek değil.

     

    bu konuda da resim, eksik kalmış.. (şekerli ve sinekli olandan bahsediyorum..)

     

    lakin tek hata, tesettürün sadece çarşaftan ibaret olduğunun belirtilmesidir..

     

    biz bunu fikirlerden kazımak için uğraşırken, sizler birbirinize laf yetiştirmek için konuyu, tesettür gerekli mi gereksiz mi noktasına getireceksiniz mazaallah...

    Kızmıyayım diyorum olmuyor, ya Evliya gibi dinlenir mi Mehmet Ali hocanın sözü birader!

    Açık açık düşmanlık ediyorsunuz o mübarek örtüye! Bide millete tesettürü tek çarşaftan ibaret görüyor diye iftira ediyorsunuz.E herkesin şuanki durumdanda görüceği üzere çarşafın daha kolay ve daha düzgün bir tesettür olduğu söyleniyor sadece.nerdeyse Celal Bayar gibi Çarşaf Avları düzenliyeceksin.

    Tesettürün farzıyet sebebini Allahu Azze ve Celle bilir.Bize düşen onu hakkıyle yaptırmaktır.

    Yakınen sende biliyorsun kadınlar okuyamıyacağını, yakınen sende biliyorsun hiçbir karşı cinsle konuşamıyacağını, yakınen sende biliyorsun adabının evde olmak olduğunu ver bunun hakkında ayet-i kerime olduğunu, ama kalkmış burada hizipçilik yapıyorsun...

    Aklı olan bir vatandaş Mehmet Ali Hocanın Çarşaf modaydı yayıldı iddiasını kabul etmez.Hangi kadının nefsi çarşaf giymek ister?

    Sende biliyorsun bu başörtüsü davasının ehli sünnete zıd olgunu kadın erkek karışık mektebte kadının okumasının asla caiz olmadığını, ama işte illa biyere dokunacan.Sende biliyorsun pardesü olmadan tesettür olmuyacagını.Bu sıcakta pardesü kuşlanmak o kadının nefsine nasıl gelir?Ama çarşafta kuşanamaz fitne fesad çıkıcak, sonmra görüyoruz olanları...

     

    Bu arada HAcegan isimli Beğefendiye;

    şer'an Tesettürsüz-Hicabsız bir kadın donsuz erkekle birdir.


  6. Kim verdiyse kadın-erkek konuşmaya fetvayı, kim verdiysde kadın erkek karışık okullarda tesettür olunca okunulabileceğine fetvayı....

    Hayallerinizle mutluluklar, fıkıhtan şeriatten haberi olan arkadaşlar kahkahalar atıyordur bu mesajları görünce....

    Geçen Sİtanbula gittim, belki burası düzgündür diye, Eyup Sultanın bahçesinde kadınlar namaz kılıyordu, perde yok birşey yok.ordanda binlerce erkek geçiyordu.

    Bu namazda birilerinin fetvasınca oluyordu.Tabiiki fukahanın değil....


  7. İbniss kardeşe:

    Sevgili kardeşim kimse çarşafa zorlamıyor.Ama çarşafın pratik ve hiç bir uğraşı gerektirmeden tesettürün her şartını yerine getirdiğini söylüyor.

    Meselâ şuan pardesüyü hangi hanımımızın bu yaz sıcağında nefsi ister?

    Mesela ben mensûb olduğunuz cemaatteki hocalardanda tesettürdeki dafi'lik şartını duydum.Ama şuan o örtü haricinde başka ötü varmı bu şartı sağlayan?Bid'at olduğunuda bizim bid'at olmadığını isbât için yazdığımız yazıdaki gibi Hadis-i Şerif ve Sahabe-i Kiram "Aleyhimurrıdvan" zamanından gelen nakillerle isbât ediniz.

     

    VeliAhd kardeşe:

    Sevgili kardeşim size diyen yanlış demiş.Arvasi Kuddise Sirruh zamanında Türk-İslâm ülküsü düye birşey yoktu.O Ahmet Arvasi Rahımehullahu Tealayla karıştırmış Hz.Pîri.Ayrıyetten yazımdada var herhalde, tesettürde dâfîlik(uzaklaştırma) şartıda vardır.

     

    Modern Müslüman şiirine gelicek olursak, bazı noktalarını beğenmesemde zenginlerin ve okumuşların bayanlarının çoğunun olmasada zahiri bir kısmının muhafazakar olamadığı bir gerçek.

    Belki Eski büyüklerde bundan terk-i dünyâyı bizzat amelî olarak işliyorlardı.


  8. Tesettür Çarşafdır denilemez...

    Nur Suresi'nde Allah c.c nasıl kapanması gerektiğini açıkça bildiriyor (Nur/31)...Bunlara bağlı kalarak her örtünme,tesettürdür...İlle Çarşaf diye birşey yok..

    Selam ile...

    Elbetteki.

    Benim belirtmek istediğim çarşafın çok pratik ve basit olmasına rağmen tesettürün tüm şartlarını sağladığıdır.Meselâ yazmıştım, tesettürün bir şartıda dâfî' olmasıdır.Hatta Hz.Ayşe Aleyharrıdvan validemiz yeni bir örtü giymiş bir tanıdğının örtüsünü almış, eski bir örtü vermiştir.Üstelik o örtüde şimdikiler gibi süsde yoktur.

    Elbetteki tesettürün şartlarını yerine getiren her örtüye dinimiz izin vermiştir.

     

    ibness kardeşim çarşaf'ın sahabe annelerimiz aleyharrıdvan tarafından giyilip giyilmediğini bir incele istersen.Arap yarımadasında giysiler çabuk değişmiyor.Şuan Bedevîler ta 5000 sene evvelki Sâmî lerin kullandığı ifâdeleri kullanıyorlar.Meselâ Efendimizinde nâdir Cubbe-i Rûmî dediğimiz şuanki cübbeyi giydiği ma'lum.Genelde giydiği cübbe şuan Arab yarımadasında giyilen entariye benziyordu.Topuğa kadardı ve önü kapalıydı.


  9. Ben dini konulara hiç girmeden bir düzeltme yapmak istiyorum izninizle.

    2.Abdülhamit han çarşafı yasaklamıştır demişsiniz,evet yasaklamıştır lakin sizin sandığınız sebepten ötürü değil,kendisine yapılması muhtemel bir suikastin,dışarıda böyle bir kılıkla çok rahat yapılabileceğini düşünmesinden ötürüdür.

    Selametle..

    Sağol Kardeşim.

     

     

     

    Çarşaf bir zorluk değil tam tersi bir kolaylıktır, pardesü yarım saatte kuşanılır.

    Mesela şuan hangi bayan kardeşimizin nefsi bu sıcakta pardesü giymek isterki?Tek bir üzere geçirmeyle çarşaf giyilmiş olur.Üstelik her tür şartı yerine getirir.Hanım kardeşimiz süslü mü giyinmek istiyor, evinde mahreminin yanında bu caiz, çarşafta bunada kolaylık var, o bir buçuk metrelik örtü tek geçirmeyle her tür süsü kapatıyor.Ama pardesüde öylemi, süslü eteği herşeyi meydanda oluyor.Ha uzunsa birşey demem yalnız.

    Bizim burda neneler hala Çarşafın mensub olduğu Cilbab ailesinden atkıyı kuşanırlar.


  10. buradan gerisi, naciz fikriyatımıza girer ki ben yokum.. daha fazla bir şey yazamam...

     

    allah bilginizi, ilminizi daim ve sabit eylesin..

     

    vesselam

    Amin kardeşim,

    Selametle.

    Anlatmak istediğim bunun bid'at falan olmadığı en pratik ve en doğru örtü olduğu, Hüseyin Hilmi Işık hocanın ifadesiyle İslâmın Remzi olduğu(bkz:Tam İlmihal)


  11. yok efendim.. çarşafı.. din büyükleri adette bidat görürler.. www.dinimizislam.com a giriniz görünüz... abdulhakim arvasi ahzretlerinin talebesi hüseyin hilmi ışık efendi nin kitabı nın net halidir...

    Hayır Efendim, Tam İlmihal başucu kitaplarımdandır.

    Orada çarşafa bid'at denmiyor.Tek yer var çarşaf hakkında.Abdullah-ı Dehlevi hzlerinin İngiliz işgali sonrası yazdığı bir yazı.

    Orada Eskiden İslam memleketlerinde Cübbe-Sarık-Şalvar ve Çarşaf-Peçe kkulanılır bunlar islam milletinin remzi olarak bilinirdi, bu devirde çarşaf kullanılırsa islâm remzine hakarete neden olucağından kullanmamalıdır yazıyor.Burunuz bakınız tam ilmihale.

    Mehmet Ali hoca geçenki yazısında belli kesime çatıcam diye işi abarttı.

    Allah Huseyin Hilmi Efendiden Razı Olsun.

    Çarşaf giyilmemelidir lafzını onun İslâm remzi olduğu eğer giyilirse islâm remzine hakarete neden olucağından söylediğini Tam İlmihalde açıkça belirtiyor.

    Fakat ben diyorumki zaman Tam İlmihalin yazıldığı zaman değil.Ozaman Çarşaf giyene tecavüz dahi ediliyordu.Celal Bayar müzesinde bir ganimet edasında çarşaflı nenenin zorla alınmış çarşafı gururla sergileniyor, ankaranın son çarşafı diye.

    Artık devir değişti.Çarşaf-Ferace-Atkı her türü yaygınca kullanılabilir.


  12. şu an çıkmak zorunda olduğumdan sadece şunu söyleyeyim.. bir mezhepteki bir farz dahi başka mezhepte sünnet olabiliyor.. örnek vereyim.. maliki de başın tamamını mesh farz iken, hanifi de sünnet olmaktadır..

     

    vehbe zuhayli nin, islam fıkhı ansiklopedisini inceleyiniz.. kaynaklarla birlikte göreceksinz..

    yok karşılaştırmam öyle değildi kardeşim, yani birinde vacib diğerindeyse yapımamalı, yani birinde emirken birinde yapılmaması gerekiyor.

    İkinciside sen beni yanlış anladın.Çarşafın üzerine fitne fesad diyerek gidilmemesi gerektiğini anlatmak için onun bid'at olmadığını tam tersi olduğunu anlatmaya çalıştım.Çarşaf şuan örtüler gibi 2 satte kuşanılmıyor.bir kıyafetin üzerine 5 snde atılıyor.İslamın istediği üssüz ve dâfî(def' eden) tesettür gerçekleşiyor.Böyle pratik ve her tür bozulmaya mani olan bir örtüye karşı olmayı anlıyamıyorum.Tamam uzunluğundan ötürüyse ferace kullanılsın.

    Gerçi o zmanda bizim bayanlar altına pantalon giymeğe kalkarlar.

    Neyse Allah Razı olsun.


  13. efendim yüzün görünmesinin mekruh olduğu hüküm.. şafi mezhebindedir.. o yüzden onlarda peçe vardır.. imam ı hanifi hazretlerini yüzün görünmesinde bir beyis yktur hükmü vermiştir.. o yüzden peçe kullanmaz hanifi bayanları

    Sevgili kardeşim, delilinizi sorabilir miyim?Bende böyle delillsiz bana söyliyen ne derse kabul ediyordum.Deliliniz nedir?

    İmam-ı Birgivi Radıyallahu Teala anh hangi mezhebtedir?Hanefi.

    Vasıyyetnamesinde vâcib yazıyor ama.Üstelik bir mezhebte vâcib bir mezhebteyse asla kullanılmaz nasıl bir hüküm oluyor?Fıkıhta böyle birşey var mı?4 mezhebten birinde haram olan şeyi yapmamak esas değil midir?

    Birşeyin vâcib olması için icmâ gerekmektedir.Buharide bile Hz.Ayşe validemizin Aleyharrıdvan peçe taktığı hakkında rivâyet var.Bunun için vâcib demişlerdir.İslâm tarihine bakalım, 250 sene evvel Mısır'ın ingiliz işgalinden önce Peçesiz bir bayan varmıdır?

    Yazımı okursanız iyi olur.

    Allah razı olsun cümlemizden.


  14. çarşaf gösteren kardeşim....

     

    sahabe hanımları ki onlar da sahabeydi, ve validelerimizin hiç biri çarşaf giymemiştir.

     

    çarşaf bidattır.. yani dinde olmayan bir şeyin dinde imiş gibi österilmesi.....

     

    lakin adette bidat olduğu için günah sayılmaz... çünkü giyim tarzı müslümanın yaşadığı toplumun adetlerine bırakılmıştır...

     

    şeriatın izin verdiği boyutta tabi..

     

    hatta ikinci abdülhamit han.. çarşafı yasaklamıştır zamanında...

     

    herhangi bir kıyafet ile, eel yüz ve ayaklar dışında vücudunu teşhir etmeycek bir şekilde örtmek tesettürdür..

     

    ister etek, türban, ve bir (ne dendiğini bilemiyeceğim) bluz tarzında olsun, ister iki parça kıyafetle olsun...

    Evet Dediğiniz gibi farz tesettür böyledir.Benimde eskiden bulunduğum cemaat bunun dışındakine karşıydı.Ama onların kaynak olarak bildirdikleri İmam-ı Birgivi Radıyallahu Anh'ın Vasiyetnamesinde Peçenin vacib olduğu yazıyor.Bunu görünce akıllandık.Evet Osmanlıda şuanki Çarşaf önceleri kullanılmıyordu.

    Ne kullanılıyordu?Çarşaf gibi belin altına inmeyen fakat bele kadar inen beyaz renkli bir örtü ve yine beyaz bir peçe...Ferace yani.Bizim burdada neneler atkı denilen örtü kullanılır.Ferace gibi bel altına kadar iner.

    Cilbâba giren herşey yani.

    Çarşaf Arap Yarımadasının cilbabıdır.Burka Afganların.Asla bid'at değildir.Cilbaba girmesi önemlidir.Harameynden gelmiştir bize zâten.İlk zamanlarda Anadoluda bid'at denmesinin sebebi Anadolu halkının o zamanki şartlardan hacca pek gidemediğinden tek cilbâbı giydikleri ferace sanmasıdır.Abdulhamid Hanın yasaklama sebebide açıkça yazıyor etrafta dolaşan ajanlar sebebiyle olduğu.Deminki yazımda delilleriyle mevcût sahabe annelerimiz zamanındaki tesettürün nasıl olduğu.

    Okursanız sevinirim.

    Siteden ayrılma sebebimde emek verip 15 sayfa yazdığım yazımıjn yine okunmaması direk olmaz-yalandır denmesiydi.

    Napalım.


  15. Gerçekler neden bukadar insanların içini acıtır anlamam? Halbuki özeleştiri olarak pay çıkarabilirsiniz.

     

    Gerçekleri Kur'an ve Sünnet'ten görüyoruz dimi ... daha kimin ne söylediği önemlimi ?

     

    "Minareyi çal, kılıfını hazırla" bu mantıkla bir adım ilerlenmez..

    Ah o Kur'an ve Sünnetin gerçeklerinden kadının konumu gerçeğinin âyet olmasına rağmen kabûl etseler.

    Hep bu bâtınî teviller işte, ümmeti bu hâle getiren.


  16. Kaynaklarımız Delillerimiz Fi Sebilillahi Tekaddes

    "Ümmü Seleme radıyallahu anha dedi ki; "Ahzab suresi 59. ayetinin nüzulünden sonra Ensar kadınları siyah çarşaflarına büründüler. Sanki hepsinin başlarında birer karga vardı." [Ebu Davud(4101-4); Beyhaki(2/234); Cessas(3/372); İbnu Katan, Kitabun Nazar(s175); Cemül Fevaid(5730); Mecmaut Tefasir(5/138); Tac(4/315); Hakim(2/397); Suyuti, Dürü Mensur(5/221); Ahkamul Avret(48); Razi, Tefsiri Kebir(17/48); Nihaye(3/352); Taberi(22/29); İbni Kesir(3/1610); Kayrevani, Cami(210); Beyhaki(7/88); Hamidullah, İslam Peygamberi(1857); Ahmed(6/30);Belazuri(1/574)]

     

    Aişe radıyallahu anha’dan gelen rivayette; “ALLAH ilk muhacir hanımlara rahmet eylesin. Hicab emri gelince elbiselerinin bir parçası ile yüzlerini örttüler.” [İbnu Katan, Kitabun Nazar(s173); Buhari(6/13); Fethul Bari(8/489); Ebu Davud(4102); Taberi(18/94); İbni Habib, Gaye ve Nihaye(s213)]

     

    Müslüman bir kadın Beni Kaynuka pazarında örtülü bir halde zaruri alışverişini yaparken Yahudilerden biri kadının örtüsü ile alay ederek yüzünü açmaya çalıştı. Kadın yüzünü açmayınca elbisesinin eteğini bir yere tutturdular ve avretini açtılar.

     

    "yüzünü örtüyor, avretini açıyor" diye alay ettiler. Duruma şahit olan bir Müslüman o yahudiyi öldürdü. Yahudiler de toplanıp bu müslüman'ı öldürdüler. Bu olay üzerine Beni Kaynuka savaşı çıkmıştır"

     

     

     

    [belazuri, Ensab(309); Süheyli, Ravdul Ünf(5/392); El Buti, Fıkhus Siyra(240); İbni Hişam(2/47); Taberi Tarih(2/480); Mahmud Şakir, Siyer(264); Muinüddin Nedvi, Asrı Seadet(1/87); İbni İshak(295); Kastalani, Mevahibu Ledüniye(1/102); İbni Esir, Kamil(2/65); Cevad Ali, Tarihu Kablel İslam(6/144); İbni Kesir, Bidaye(4/11); İbni Sa'd(8/321); Kettani, Teratibul İdariyye(2/4); Üsdül Gabe(7/245); Vakıdi(3/67)]

     

     

    Aişe radıyallahu anha der ki; "Peygamber aleyhis selam’ın hanımları sabah namazını mescidde kılarlar, sonra da karanlık sebebiyle tanınmadan önce çarşaflarına bürünmüş olarak evlerine dönerlerdi" [buhari(6/13); Müslim(mesacid 230); Malik(1/5); Beyhaki(7/88); Şafii, El-Ümm(7/170); Humeydi(174); Nesei(1/271); İbni Huzeyme(350); Tahavi(1/176); İbni Hibban(1496); Ebu Davud(423); Tirmizi(153); İbni Mace(669); Darimi(1219); Ahmed(6/33); Cemül Fevaid(1014)]

     

     

    İfk hadisesi de yüzü örtmenin vacip oluşuna delildir; "Aişe ra dedi ki; "Safvan'ın istirca'ı ile uyandım. Hemen çarşafım ile yüzümü örttüm. Safvan, hicab emredilmezden önce beni gördüğü için tanıdı…" [buhari(megazi 34); Müslim(tevbe 58); Tirmizi(3180); İbni Kesir(3/1584); Cemül Fevaid(7104); Taberi(2/111); İbni Hişam(4/10); Vakıdi(2/426); Dürrü Mensur(190); İbni Seyyidin Nas, Uyunül Eser(2/128); Zadul Mead(3/1223); İbni Mace(1970); Beyhaki, Delail(4/64); İbni Sad(2/65)]

     

    "Halbuki çarşaf dafi [def'eden] olacak calib [celbeden,çekici] olmayacak ki çarşaftan maksat hasıl olsun."

     

     

    Konyalı Mehmed Vehbi,Hulasat-ül Beyan Tefsiri,Syf:4427

     

    Bediüzzaman Hazretleri 24. Lem’anın 1. hikmetinde, kadının tesettüründen bahsederken, ‘Ve bir siperi ve kalesi, çarşafı olduğunu gösteriyor’

    buyuruyor.O zaman için söylendi diyenlere deriz ki:

    Üstad yeni gelişen örfe itibar etmeksizin evvelki örfün yani çarşafın muhafazasına itina etmişdir, "örfe bağlı kalarak çarşaf dedi" görüşü kanaatimizce yanlışdır. zira Üstadın hayatının son otuzbeş yılı zorba hükümetlerce bu çarşafa ilişilip mantonun yaygınlaştırılmaya çalışıldığı zamandır. Onun zamanında biri kadim ve aslî, diğeri yeni ve sûnî her iki örfde mevcuttu. Yani Üstad manto ile çarşafı birlikde idrak etti. Risalelerde radyo şimendifer gibi çok yeni şeylerden bahseden O Zat, kadının örtüsünde çarşafı ba husus ala ilmin tercih etmesi gerekdir. Risalenin kelimelerinin özenle seçlildiği ve bu sebeple sadeleştirilmeye gidilmediği hususu bu manayı destekler.

    Mantoya çendan bazı hocalar fetva verdiler, ancak isabet edemediklerini şurdan anlamalıdır: Çarşafa mukabil giyilen bu pardösü ve mantonun zaman içinde uğradığı değişiklikler neticesi bugün kadın tesettüründe gelinen nokta vahimdir; setrin ruhuna aykırı dar kısa ve gösterişli.. Ve Cilbab olacağı iddasıyla giyilen manto ve pardösü setri avret ve setri zinete hizmet etmekten ziyade, modacıların elinde kadını daha müzeyyen ve alımlı kılmanın, yani fitnenin aleti olma durumuna düşmüşdür.

    Manto ve pardesünün avrupalı gayrimüslim kadınların kıyafeti olması ise meselenin diğer vahim tarafıdır, malum bu uğursuz mantolar çarşafa taarruz edildiği ilk yıllarda avrupadan vagon vagon ithal edilerek haremimizin bağrına sokulmuşdur. Ne acıdırki aradan daha yüz sene geçmeden İslam Şeriatına yapılan bunca hakaret ve taarruzlar unutulmuş ve bir zaman cebren giyidirilen bu asbap şimdilerde vazgeçilmez görülüyor ve hatta ecdadının nurlu kıyafeti çarşafa cephe alınıyor, el insaf.


  17. Tamam, resim güzel de, Ali NFK'nın da dediği gibi iş biraz fena...

    Hani şu bilmem ne konserde kapalı kızlarımızın o çok fena hllaerini bu malum medya nasıl kullanmıştı günlerce...

    Ama, gerçekten bu işin hakkını veren tesettürlü hanımlarımız her şeyin üstündedir.

    Hemen şunu da belirtmek istiyorum, bu resimden başı açık samimi hanımlarımız alınabilirler. Hani böyle başlarına sinek konuyor filan... Ama onlarda bizden... Alınmasınlar...

    Bir dînî kıyâfetin modernize edilmesinden ve İslâma feminzm sokulup "Elbetteki Akıl dini olan dinimizde kadınlar...." şeklinde başta Bediuzzemandan tutunda onca âlimin savunmak için cânını koyduğu Şer'i Şerîfe taban tabana zıt konuşmalar sebeb olmuş olabilir mi?

    O bayanların bizzat fetvası var.İki konuyada!Flörte fetvaları dahi var kimisinin!

    Dînî bir kıyafet nasıl modernize edilebilir?Fosforlu takke takmak gibi birşey değil midir bu?Üzerinede grafiti atalım haşa.

    Bu resmide eleştiriyorum, resim tek başı kastettiyse yanlış.

    Tesettür emrinden önce ve eğer tesettür emri şeriatinde olmayan bir nebînin ümmetinden kadına hakarete kaçar gibi geliyor.

    Ama islâmda tesettür bellidir, baştan ayağa gizlenmek, açalım; genelde ev içinde bulunmak(âyet-i kerime vardır aksi söylenirse batınilik olur) karşı cinsle aynı binada bile olmamak, süse ait hiçbirşeyin olmaması, isteğe bağlı olarakta(koca isterse farz olur) sünnet olan(bazı alimlere göre vacibdir) peçeyi kullanmak.

    Hz.Öer evinde def çalıp şarkı söylediğini sokaktan duyduğu için bir kadının evine yeterli şlahidle girip kadına kamçı vurdu.Kadının başı açıldı,"Arı gitmiştir artık câriye hükmündedir zarûreten görülmesi haram olmaz" dedi.

    Umarım birşey anlatabildim.


  18. Türk Okullarının açılması birçok şeyi birbirine katar.

    Fakat bunun yanı sıra olumlu şeylere de sebebiyet verebilir.

    Bakış açılarını artırır Türk Okulları.

    Söylemek istediklerim çok ama açık konuşmak istemiyorum bu konuda.

    YA Rahman Ya Rahıym, O Okulların Doğu Türkistanda açılmasına mani ol!Afganyadaki gibi kaya parçaları duvarı olan, ama her zerresi ihlâsla hakiki doğru Ehli Sünnet itikadıyla dolu ellerce, senin dîninden ta'viz vermemek, kâfirlerle dost olmayın emrine karşı gelmemek için orman içlerinde, dağ tepelerinde kurulmuş medreseler ihsân eyle!

    Halka Hakiki İslâm bilinci Ehli Sünnet bilinci Cihâd bilinci ver! Biz bilirizki İslâmda normal zamanda Cihâd farz-ı kifâye İşgaldeyse farz-ı ayndır, biz bilirizki bir taş dahi atmıyan fasık ölümştür, bu farzı yerine getirenlere rahmet eyle, onları bize şefaatçi eyle!40 yıldır yardımlarını Uygur kardeşlerinden zerre eksik etmeyen Afgan kardeşlerinede güçler ver, Biz bilirizki Doğu Türkistana hiçbir devlet-millet grup yardı metmezken seneler önce Molla Muhammed Ömer oraya silâh gönderdi, tebliğci gönderdi,Şu Mücâhidlerin eliyle Doğu Türkistanı Kurtar!

    Amin Ya Afüvvü Ya Kerim!


  19. Üfürünce Arif, Hak Pîr, Rûha sûr

    Sudayken yükseldi göğe Üstadım!

    Doğunca Tan, söndü ten, kaldı tek nûr

    Lisânıyla "Taş!" der dağa Üstadım!

     

     

     

    Dursa an, dursa cân, "ne olur ne?"der

    Cân "Hayy" der, "et" Hayber, rûh Hayder!

    Zikrindeyken fikrindeyken bu haber

    Öldü kaldı mı ki doğa Üstadım!

     

     

     

    Ordu gene girdi akıl şehrine

    Akıl şehri dönüştü "hîç"nehrine

    "Hîç" nehride döküldü "Yok" bahrine

    Takılmış ummânda ağa Üstadım! (bahr=deniz umman=okyanus)

     

     

     

    Yoktu atı ne devleti serhadı

    Hayâtı, duyurmaktı kadîm yâdı

    O gönlünün şâdı idi feryâdı

    "Yakındır!" derdi uzağa Üstadım!

     

     

     

    "Körken öz, nasıl görürki göz?" desem

    Seslenir:"Sır değil insân sır Âdem,

    Şu iki ayaklıyaysa Aşk mâdem,"

    Der:"İnsânı sor dileğe!" Üstadım....

×
×
  • Create New...