Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]

cevdetsami

Üye
  • Content Count

    1
  • Joined

  • Last visited

Posts posted by cevdetsami


  1. HAKİKİ MISRALAR ŞAİRİ

     

    Geceyi yazdı, geceye gizlenen fikir güruhlarını sözcüklerin ışığıyla çevirdi… Kara bulutlardan bembeyaz dökülen, döküldükçe insana farklı duygular işleyen yağmuru yazdı, yağmur hasretlerini, yağmurdan kaçışları anlattı… Aynaları yazdı, aynalardaki yansımaları, yansımalardaki sevinçleri, hüzünleri, kaygıları, korkuları, aynaya bakışları, aynanın insana bakışını anlattı… Perdeleri yazdı, bilinmeyenin üzerine çekilen perdeleri, perdelerin ardındaki hakikati anlattı… Türküler söyledi, Sakarya’nın türküsünü, ülkesinin türküsünü, dünyanın türküsünü söyledi, türkülere nice anlamlar yükledi… Çocuk oldu, çocuğu anlattı, İstanbul’u çocuk gibi sevdi… Zifiri karanlıkta ve yapayalnız, zihninde yüzlerce düşünceyle kaldırımlarda yürüdü, kaldırımlara dökülen hayat kırıntılarını yazdı, kaldırım taşlarının boşluklarına hapsedilmiş gölgelerin hesabını sordu… Çile çekti, çilenin çetrefilli, çetin gövdesiyle yüzleşti, çileye karşı sabretti, çile çekenlerle dost oldu… Yanlış fikirlere savaş açtı, savaşını anlattı… Tertemiz kelimelerden evren büyüklüğünde düşünce iklimlerine erişti O. Dizeleri nakış gibi işleyen, şairler şairi, şiarımız Necip Fazıl!

     

    “Vatanımda sular akar, başıboş; / Herkes, birbirini kakar, başıboş.”. Tarihin en güzide sayfalarında kendine yer bulan Türk milleti kimi zaman çözülme, kendi kendine zarar verme temayülü göstermiştir. İnsanlar faydalı birtakım işlerle meşgul olacaklarına gereksiz ve amaçsız davranışlar sergilemiştir. Böyle anları çok iyi gören, analiz eden Necip Fazıl, içine düştüğümüz kaosu, bilinçsizlik kuyularını enikonu gözler önüne sererek gerçek bir sanatçı, yol gösterici vasfı taşıdığını tüm millete kanıtlamıştır.

     

    Necip Fazıl İstanbul’a: “İçimde tüten bir şey; hava, renk, edâ, iklim; / O benim zaman, mekân aşıp geçmiş sevgilim.” diye seslenir. Pek çok şair İstanbul’u anlatır, dizelerinde İstanbul’un eşsiz duruşundan bahseder. Fakat Necip Fazıl İstanbul’a apayrı bir görüntü yükler. Onun İstanbul imgelerinde tarihi, sanatı, bu şehrin insana verdiği duygu birikimlerini, şehirle insanın iç içe geçişini görürüz.

     

    “Öteler, öteler, gâyemin malı; / Mesafe ekinim, zaman madenim.”. Hep detayları, görünenin arkasındaki manaları, kavramların kuvvetlenip derinleştiği hususları arayan Necip Fazıl, zaman mefhumunun önem ve azameti üzerinde durdu. Geçmişin yüceliğini en manidar düşüncelerle besleyip zamanın ötesine geçti. Ve bir şeylere hep mesafe koydu: Korkuya, kötülüğe, acımasızlığa, endişeye, bilinçsizliğe… Bu mesafelerin üzerine sözcük denizinin maviliğini örtüp aydınlık ufuklara ulaşmaya çabaladı.

     

    Su… Huzurun, mutluluğun simgesi. Toprağa, tabiata can veren aşk. “Yaşam” sözcüğü; içindeki “ş” harfi ile vardır ve işte oradaki “ş” suyun şarıl şarıl akışından gelir. Su, etrafındaki her şeyi engin bir refaha taşıyarak akar, çıktığı ve ulaştığı yer ile bu ikisi arasındaki mesafeyi berrak kılar. Suyun içinde beyaz vardır, mavinin eşsiz akisleri vardır, pürüzsüzlük, bazen de gözü dinlendiren kıvrılmalar vardır suda. Üstat suyla beslemiştir dizelerini, sözcükleri su gibi akıtarak… “Su duadır, yakarış, ayna, berraklık, saffet; / Onu madeni gökte altınlar gibi sarfet!”. Ve Necip Fazıl esasında suyun ta kendisidir. Gaflet yangınlarını inatla söndürür, susuzluktan çatlayan çorak topraklara saadet verir, kurumaya yüz tutmuş ağaçların yapraklarına yeşil hayatlar sunar… Keskin dizeleri, suya hasret taş kalpleri yumuşatır, bu kalplerin doğruya ulaşmasını sağlar. Su gibi sessizdir Üstat. Fakat bu sessizlik, hata karşısında susmak değildir asla. İçinde büyük dalgalar, fırtınalar barındırır. İnsanlığa zulmeden cahil mihrakları su olup boğar… Dört tarafı sıkıntı duvarıyla çevrilmiş gönüller, üstadın ferahlatıcı düşünce ve mısralarıyla yaşama katılır, gözlere vurulan perdeler birer birer açılır…

     

    Karanlığın saltanatını hercümerç eden bir güneştir Necip Fazıl… Tıpkı güneş gibi bütün dünyayı aydınlık temennileriyle kucaklamış; yeryüzünde korkunun, kederin, acının, güvensizliğin Allah’ın işaret ettiği güzel hislere galebe çalmaması için benzersiz bir gayret göstermiştir. Güneş yüzlü, parmak uçlarında güneşten parçalar taşıyan, nasırlanmış kalplere şifa veren mümtaz şair; İslam’ı çevreleyen uğursuzluk zincirlerini koparıp atmış, akılları, yürekleri, özgürlüğüne kavuşturmuştur.

     

    “Ustada kalırsa bu öksüz yapı, / Onu sürdürmeyen çırak utansın!”. Daima gelişmeyi, kendini yenilemeyi arzu eden, hedef gösteren Necip Fazıl, durağanlığı, durağan, yenileşme adına gayret göstermeyen kimseleri eleştirir. Toplumun kalkınmasını iyilik, doğruluk niyeti ışığında gerçekleştirilen, oluşturulan fikir ve eylemlerde arar. Hareketsiz kalmaya, bilginin hızlı temposundan kaçmaya, cehalet karşısında inzivaya çekilmeye, şuursuz bir eylemsizlik içine düşmeye asla tahammül edemez.

     

    Allah’ın varlığını bütün bedeninde, ruhunda, fikirlerinde, duygularında hisseder… Her yerde O’nu görür: “Sana daha yakın şah damarından; / O var!”. Baharda, çiçekte, umutta, sevgide, yıldızlarda, zemheride, zemherinin uysallığında, kuşların kanadında, denizin maviliğinde, sözde, sanatta, sükûtta, gelecekte, gelecek düşlerinde, renklerde, renklere doymuş ebemkuşağında, insana hayat veren kanda, kanın kırmızılığında… Her yerde Allah’ın kudretini idrak eder, daima bu kudretin yanında yer alır. İnsanlığın ancak Allah yolunda kendini tanıyıp terakki sağlayacağı düşüncesini benimser. “Yıkılmaz dayanak, kırılmaz destek; / O var!”. İnsanlar daima güvenecekleri birini ararlar, bir sıkıntıyla karşılaştıkları zaman kendilerine yardımcı olmaya çalışacak dostlara ihtiyaç duyarlar. Üstadın dediği gibi bu dostların en güvenilir olanıdır Allah. Bizi asla yalnız bırakmaz, içimize sonsuz huzur, güven tohumları saçar, can-ı gönülden yakarışlarımız mutlaka karşılık bulur.

     

    Sınırları olmayan engin bir okyanus, okyanusla gökyüzünün kusursuzca birleşme görüntüsüdür Necip Fazıl. Sevgiye hasret, bilgi peşinde, hakikat peşinde koşan herkes, bu okyanusun berrak damlacıklarına sığınır, damlacıkların şeffaflığına hayran kalır. Fakat görünen damlacıkların her biri zaten başlı başına bir okyanustur. O’nun dile getirdiği her ifade, insanlığa yeni ufuklar açar, fikirler, yıldızların gökyüzüne dağılması gibi insanların zihinlerine sirayet eder.

     

    Keskin mısraların müellifi, tesirli düşüncelerin mimarı… Bizim için gözyaşı döken, bizleri anlam dünyasına çekerek hakikatlere ulaşmamızı sağlayan, şiirimiz, şevkimiz, doğruluk adresimiz… Baharımız, baharda açan badem çiçeğimiz, çalışkanlığımız, gayretimiz… Seni tanıdığımız, senin eşsiz birikimlerinden istifade etme imkânı yakaladığımız için sonsuz mutluluk duyuyoruz.

     

    Yolumuzu çizdiğin, hayatımıza yön verdiğin, doğruluğa güç kattığın için teşekkürler. Yüreğimiz her daim seninle!

     

    cevdetsami

×
×
  • Create New...