Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]

NFK_NKŞİ

Üye
  • Content Count

    30
  • Joined

  • Last visited

Posts posted by NFK_NKŞİ


  1. Bu ülke dünyanın bütün mazlumları için emin bir belde haline gelinceye kadar mücadelemiz sürecektir. Biz ölümsüzlüğe yürüyor ve Hakkın yolunda olan bütün yeryüzü davacılarını selamlıyoruz…

     

    Ve aleyküm selam kardeşim. Kim olursan ol, bu yazıyı yazdığın için kardeşimsin.İman ve hak kardeşliği....


  2. Aynı terane bir ileri iki geri... Bir defa bir iş yapacaksanız ortalığı toza dumana katmadan, sağlam kayalar üzerinden yürüyerek, en büyük hamleyle yapacaksınız.Önleminizi alacaksınız.YÖK e karar aldırırsanız böyle olur. Meclisten adamakıllı bir yasa geçirirsiniz üstüne bide yök kanunlarını değiştirirsiniz gıkda diyemezler. Deseler bile bir halt edemezler. Yoksa başörtüsü, katsayı,.... hepsini sırayla çözülmesi dahada zor bir hale getirirsiniz ve değişmezliğini tasdiklettirirsiniz. Kürt ve ermeni açılımlarındaki inanılmaz cesaretinizi ve cinnete eş muhteşem inadınızı(ki ne katsayı ne başörtüsü bunun onda biri kadar tepki toplayamaz.) müslüman açlımıyla göstermenizi dilerdik. Yeri geldiğinde "biz kefenlerimizle çıktık buraya" dediğiniz meclis kürsülerinde, mesele gerçek manada kangrenleşmiş acil islam meselelerine gelince; "işte yapıyozda olmuyo, bırakmıyorlar efendim" gibi işi gevşekten almalar aklımıza başka şeyler getiriyor.

     

    ABnin bilmem ne tarihi belli oldu diye parti teşkilatlarının çalışması sonucu; gece yarıları memleketi ayağa kaldıran meydan okuyucu kitleleri, adam gibi meselelerde niye göremiyoruz. Kararınız redmi edildi mecliste? Şovlar için büyük bir şevkle topladığınız kitleleri dökün sokağa, ortalık bir ayağa kalksın. Madem savaşıyorsunuz, düşmanınıza kararlılığınızı gösterin. Ondan sonra da kürsüden deyin ki; "biz kefenlerimizi giyipde geldik buraya, ölümüne bu işlerin peşindeyiz! İşte şimdide cephelerimizden, küskün çocuk edasıyla değil gerçek bir cengaver tavrıyla SİNE-İ MİLLETE gidiyoruz!!!

    Bakın bakiim o zaman miillet nerde? Dahası İlahi yardımı cezbetmek yeterde artar inş.


  3. Göz

     

    Görmemek için bakan, mavi, siyah, ela, göz!

    Köre görünse şaşmam sana görünmeyen öz!

     

    1977

     

    Bakmak ve görmek.... Görmek; salt madde mükemmeliği olan gözle değil, onu İlahi hikmetlerin ve mucizelerin mihraklaştığı, kul-insan ruhundan dışarıyı müşahade eden ve içeriyi dışarıya fısıldayan, sebepler halkasından bir inci, bir nimet. Hani "gözünün nuru söndü" derler ya, avam bunu tersinden kullanır. Aslında o nur yoktur ve kazanılmaya muhtaçtır. İşte "Köre görünse şaşmam sana görünmeyen öz!" dediği; misal aleminde kör görünen gözün bile görebileceğine rağmen, açık olan gözün -hayretle- körlüğüdür.


  4. Hem arvasilerin hem Ercişli emrahın bir hemşerisi olarak; bizzat yaşayarak şahidim ki doğuda kürtçülerin ayrımcı-kürtçü tavırlarından gayri bir problem yoktu. Bölgesel sorunlarda yine kürt aşiretlerinin kendi aralarında; 3 tavuk yada 2 karpuza, bir günde onlarca insanın katline sebep olmaları, islamın dış kabuk şekilciliğine bütün bağlılıklarına rağmen hikmet nedir bilmeyenlerin, kafalarından namus uydurup; aleni ALLAH adına ALLAH'a meydan okuyan zulümleri, birçoğunun ancak ve ancak kaba kuvvet gördüklerinde ıslah olmaları, birbirinin karısına kızına malına ilk fırsatta saldırmaları ve öz dünyalarında orman kanunlarının geçerli olması sebebiyle şehirli has kürtlerin bile diğerlerinden tiksinmelerine ve bir çok yerde kıymet görmemelerine sebep olmuştur.

    Doğuda Arvasiler, Seyyitler, Evliyalar olmasaydı o bölge teksastan bin kat daha beter bir yer olurdu. Şahsi düşüncem; "kürdüm" diyenlerin büyük bir kısmının bilinçli yada cahillikten dolayı kürtçülük iddiasında bulunmalarıdır. Gerek dedelerimizin birebir şahitlikleri gerekse tarihi kaynaklar bize(sadece ERCİŞ yada VAN için söylersek) birçok parça -pınçık ırkın kendine "kürt " dediğini ortaya koyuyor. Evet biz ERCİŞLİLER aslen KARAKOYUNLU Türküyüz ve öz Türkçeye çok yakın bir ağızla konuşuruz.(örn: men özüme gidiyem toya). ERCİŞin dağı taşı Karakoyunlu eserleriyle doludur.Bunun yanında özellikle Selçuklu eserleride fazladır. 1980 öncesi ERCİŞTE sol-sağ meselesi vardı ama merkezde asla kürtçülük furyası yoktu.

    Son 10 yılda ise hızlı bir nüfus değişimiyle ercişte Türk nüfusu hızla değişti ve yerini kürtlere bıraktı.Adam "ERCİŞLİYİM" diyor. Soruyorsunuz; kimlerdensin nerelisin? Ben 2 (3,4,5,6)yıl önce geldim diyor. Yani aslında ERCİŞ eşrafından değil.

    Bundan daha 6 yıl evvel ERCİŞTE kimse alenen kürtçüyüm yada pkk lıyım diyemezken bugün şehir pkk ya teslim oldu olacak. Böyle giderse bir kaçyıl içinde Türk Bayrağı asmak bile tehlikeli olacak. İşte bir kaç çizgisiyle ERCİŞ. Biraz farklılıklar dışında doğunun numunesi.....

     

    Seyyit Ahmet Arvasiden ALLAH Razı Olsun....


  5. Kardeşim Allah razı olsun....

    Emeğini ve başarını gölgelendirmeden şöyle diyorum:

    Nasıl olurda ana mesajlarını kaybetmeden Büyük doğuyu dahada "bayağı dil" e yaklaştırabiliriz?

    Nacizane; "anladım" diyebilenlerin bile aslını, derinini anlayamadıklarını düşünüyorum.

    Yoksa diyorum, gerçektende ancak anlaması gerekenler mi anlamalıda, üstad yine geniş halk kitlelerinin sevgisi muhafazalı olarak; ancak az bi kesim tarafından anlaşılmalı?

     

    Belkide nefsidir.Fikrin nefse hoş gelmemesi ve yorucu, girift, çileli hatta öz nefsini kurtarmak isteyenlerin tabiri: boş iş, olmasından dolayı talep azdır.

    En kolayı değil mi bahsi geçince: "aaaaa üstad mıııııı" tavrı yada bir iki dörtlük patlatma hevesi.....

    Kaptınız işte bakiyeyi...

    Fikir diyosunuz siyasete gidiyor, fikir diyorsunuz ticarete gidiyor, fantastik şiirlere.....

    Sadece "fikrin" ne olduğunu anlatmak bile mesele....

     

    Anladım iddiasında bulunan nefsime de.....


  6. İslam dünyası.... Ben yıllar öncesinin gazetelerini de karıştırdığımda benzer tarz haberlere rastlıyorum. Bu bahsedilenler bana göre hiçde dişe tırnağa gelir şeyler değil.İslam(!) devletlerinin hiçbirisinin iyi niyetine yada sadakatine güvenmiyorum.Benim nazarımda yenişafakla zaman gazetesi, müslüman mücahidler meselesinde sınıfta kaldı.Vakit gazetesini ise hala affedemiyorum.(hatırlarsınız manşetten üstada demokrat demişti).

    Hiç filistin meselesini temelden derinden ele alan yok.Hep satıh, hep göstermelik makyajlar.Filistine şu kadar kamyon bu kadar ambulans gitmesi sevindirici ama, güya şahlanmış müslüman ağebeylerini düşününce çok komik duruyor. Biz yine pireleri deve yapıp sevinirken; İsrail hiçte umursamadan adım adım işine bakıyor.Hem bizi hallediyor hem ortadoğuyu. Biz sınırı anca kaldırmışız(ruhlarımızdaki sınır kalkmadan maddi sınır bir hiçtir.Maddi sınırlar açılırkende ruhlarımızdaki birikmiş potansiyel patlama dahada zayıflıyor sanki.

    "....Önce kendimizi içten ve dıştan tamamlığa erdirmeli… Ötesi, olduktan sonra…

    Yani Büyük Doğu, çizmeli ayaklarla dışımızdaki iklimlere doğru kaba ve nefsanî bir yürüyüşten ziyade, rüzgârdan hafif topuklarla içimizdeki iklimlere doğru ince ve ruhani bir sefer…") ama adamlar büyük bir hızla bizi heryanımızdan neredeyse tamamen yakalamışlar.

     

    Böyle yüzeysel rutuşlarla tatmin olduğumuz(belki bu yapılan büyüklerine gebedir diye düşünebilirsiniz ama ben aksini düşünüyorum) sürece gerçek inkılap gelmeyecek gelemeyecek.

    Ya ben zor tatmin oluyorum, yada siz kolay.

     

     

    "BAŞYÜCELİK DEVLETİ -Yeni Dünya Düzeni-

     

     

    TAKDİM

     

    Mümin, beş türlü şiddet arasındadır: Müslüman kardeşi onu çekemez. Münafık ona buğz eder ve sevmez. Kâfir onun canına kasteder. Kendi nefsi onunla uğraşır. Şeytan onu şaşırtmaya çalışır.

     

    ·

     

    Yukarıdaki hadîs'in çerçevelediği beş şiddetin her birinden ayrı ayrı pay sahibi olarak sürdüğüm ömür, ilk üçüyle şahsımda Büyük Doğu-İbda erlerine mahsus bir hakikati tecelli ettiriyor ki, şükrün izhârı hâlinde belirtmeliyim:

     

    -"Aslan meclise geldiği zaman, tavşan, çakal ve köpek titreşme müşterekliğinde bir olur!"

     

    Herkes kendi zaviyesinden ayrı ayrı görüyor ki, biz bu işin ne fikir ve ne de fiil olarak şakasında değiliz... "Boşgörü"yü "hoşgörü" adı altında pazarlayan "mamacı" tipi değiliz... "Cek" ve "cak" gibi nisbet ekleriyle ıslâm davasının "fikir" ve "aksiyon" cephesini daima uzak istikbâle ısmarlayan ve daima "çile" ve "risk"ten kaçan "teyze adam" tipinin tersine, idealizmin ne demek olduğunu kaskatı bir vakıa hâlinde meydan yerine dikeniz... Gözümüz, büyük ıslâm inkılâbında... Başyücelik Devleti?..

     

    ·

     

    Dünyada bugünkü siyasî ve içtimaî ihtilaçların bütün illet ve müessirlerini tartarak, tanıyarak, anlayarak ve bütün tarih seyri boyunca kendi nefs muhasebemizi dibine kadar yapmış, kendimizi bütün zaaflarımız ve kuvvetlerimizi tespit etmiş olarak, yepyeni bir ruh, mefkûre ve nizâm yekpâreliği içinde yeniden doğmamız lâzım... Dünya ne oluyor ve biz ne olacağız? Boşlukta mekân işgal etmek hakkımızı hangi şahsiyetli dünya görüşüne istinad ettireceğiz ve manevî "Ortak Pazar"a hangi öz malımızı sürebileceğiz? Sovyetler Birliği'nin çökmesinden sonra "Yeni Dünya Düzeni" adı altında rakipsiz olarak pazarlanan eski liberalizm ve demokrasi nizamı, başta Amerika ve yamacında Avrupa'nın patronluğunu tescil mahiyetinde hükmünü hâkim kılmaya çalışırken, kâfirlerin gönüllü alçaklığı bir yana, "onu babam da bilir!" hesabı kuru kuru "İslâm!" demek yeter mi? Elbette İslâm; ama "nasıl" ve "niçin"ini göstermek şartıyla!..

     

    ·

     

    İdeal, eşya ve hadiseler üzerinde kendi nakşını görmek isteyen bir fikrin belirttiği hasret, iştiyak, hayâl ve plândır; ve eğer ideolocya bir beyin ise, ideal de bir kalbdir... Küçük ve miskin fikre dayanan hiçbir arzu, heves, merak ve davranış, ideal olamaz. Bir şeyin ideal olabilmesi için, mutlaka cemiyet plânında ulvî bir oluş ve erişe göz dikmesi lâzımdır... Her ideal bir gayedir; fakat her gaye ideal değildir. Gayeler aşağılara düşebilir, idealler düşemez... Sözkonusu hikmetlerin toplamı hâlinde biz, beyin ve kalb bir arada, İslâm davasının eşya ve hadiselere nakşı işini "nasıl" ve "niçin"i ile sistem bütünlüğünde göstereniz... Dünyada tek örneğiz... Biz: Büyük Doğu-İbda... Bu çerçeve içinde eserimi takdim ederim: Başyücelik Devleti... Ve, Yeni Dünya Düzeni!..

     

    ·

     

    Aslında "Başyücelik Devleti" bahsi, Büyük Doğu İdeolocya Örgüsü'nün işleniş gayesi ve bütün mevzularını toplayan ana sütunu; yani İdeolocya Örgüsünün tâ kendisi... Ne var ki, gözönünde duran eşyanın kayıp olması gibi, etrafında işlenen mevzuların içinde gaib oldu ve uyudu kaldı... Bahsi alıyorum ve malûmu meçhullükten kurtarmak ve elbette kullanılmak üzere yapılmış bombayı cemiyet meydanında patlatmak şeklinde, işliyorum... Umulur ki, meselelerin seyri ve ıslâmcı mücadelenin müşahhas hedef ve gayelerinin tesbiti hususunda yepyeni bir bakış getirilmiş olsun!..

     

    ·

     

    Demokrasi ve liberalizmden, Birleşmiş Milletler Teşkilâtı ve Avrupa Ortak Pazarı'na kadar; fikir ve kuruluşlar plânında içiçe bir yumak olarak şekillendirilen "Yeni Dünya Düzeni", Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa'nın birbirleriyle rekabet ortamı içinde de olsa bizim gibi ülkelere biçtikleri parya statüsünde müşterek, bir hegemonya sistemidir... Elbette "hayır!" diyoruz: Ülkemizden başlayarak teklif ettiğimiz "Yeni Dünya Düzeni"miz ile!.. " Hoşuma giden bir yazı...


  7. İslam davasında çile çekip ezilenler, buna mukabilde duruşlarını hiçbir zaman kaybetmeyenler, iki iki daha dört eder kattiyetinde, her zaman hem dünyada hem ahirette kazanmışlardır.Siz ALLAH için mücadele ederseniz, ALLAH'ta dünyada da size şan-şeref nasip eder.

    Formül basit: yalnız Allah'tan kork, yalnız ondan iste ve bekle, yalnız onun rızasını gözet, karşılığını hem burda hem ahirette kat be kat al.

    Allah için dik durabilmek ve korkmadan Hakkı haykırabilmek;kıvırmadan, yamulmadan....Allah; "er oğlu erler" diyorya.....

     

    Er oğlu er olabilmek duasıyla....


  8. VALLAHİ BENİM İÇİN HANGİSİ GELİRSE GELSİN,ÜLKEM İÇİN,HALKIM İÇİN İYİSİ GELSİN,BAŞTAKİLER GİBİ HEPSİ KENDİNİ DÜŞÜNMESİN,OĞULCUKLARI BURDUR'DA PARALI ASKERLİK YAPMASIN,NORMAL HALK ÇOCUKLARI GİBİ EŞŞEK GİBİ 15 AY DAĞ TEPE SÜRÜNE SÜRÜNE ASKERLİK YAPSIN,BİR ASIR KAPATIP,YENİSİNİ AÇAN YENİ FATİH SULTAN MEHMET HANLAR GİBİ KOMUTANLAR GELSİN...

    Yani arkadaşımız diyorki:

    Adı şu olsun bu olsun fark etmez; iman gelsin, vicdan gelsin, hak gelsin, dürüstlük gelsin,...... adından ziyade özü gelsin şeriatın. Fatihler, Yavuzlar,....... yani gerçek delikanlılar gelsin.Boş markalar, sahte sloganlar, yalancı liderler gelmesin.

     

    Bekliyoruz kardeşim bekliyoruz..... Gerçek kahramanlarımızı bekliyoruz.....


  9. İnanın bana gerçekten hak şeriat gelecek olsa, önce sağ-mütedeyyin kesim itiraz eder.Hiç birimizin işine gelmez.Birbirimizi boşuna kandırmayalım! Şeriattan evvel aklımızın ve imanımızın yerine gelmesi gerekir.Muhafazakarım diyenlerin, Allahualem yüzde 99'u kapitalist-çıkarcı bir anlayışla hayat sürmekte ve daha kötüsü; birde buna nefslerde biçilen çok güzel islami kılıflar dikilmektedir.Evvela özümüzdeki kaynayan mikropları temizleyelim. Yoksa din düşmanı diye tanımladığımız sözü geçer kesim, belki yüzde 5 bile değildir.

    Biz biz olabilsek, zaten piyasada bizden gayrı kimse kalamazdı.


  10. Maşallah Mehmed kardeşim, diline sağlık.

    "Ey orospuya el haya çektiren, fahişe ruhlu, fahişe duruşlu hayasızlar,

    Ey kırk kocaya karılık eden kaltaklar,

    Ey düzenin borusuna üfleyen, düzenbazın çanağından yalayan şahsiyet yoksunları,

    Ey Allah(cc)’sız İslam, İslamsız Türk, Türksüz Anadolu hayali kuran budalalar,

    Ey milleti dinsiz, vatanı milletsiz, devleti sahipsiz koymaya kalkan ahmaklar,

    Ey Allah(cc)’sız, vatansız, dinsiz, imansız beynelminel soysuzlar,"


  11. Bu kadar adi bir tabakhane mahiyetindeki bu "piç" kurumların, en şiddetli savunucularının veya güya fikir liderlerinin, bu gün ne diye gönülleri alınmak ister gibi bazı tavırlarla, hiçte gerek olmadığı zamanlarda ve tehlikeli bir şekilde, dillendirilip ve hatta ödülllendiriliyor? bunu bir türlü hiçbir stratejik plana uyarlayamıyorum.

     

    Son olarak; son öğretmenler gününde, nazım hikmetlerin afişlerini Milli(!) Eğitim Müdürlüklerinde görmek, beni gerçekten çok derinden etkiledi.


  12. Akrep, nokta nokta ruhumu sokmuş,

    Mevsimden mevsime girdim böylece.

    Gördüm ki, ateşte, cımbızda yokmuş,

    Fikir çilesinden büyük işkence.

     

     

     

     

     

    Ben

    Ben, kimsesiz seyyahı, mechuller caddesinin;

    Ben, yankısından kaçan çoçuk, kendi sesinin.

     

    Ben, sırtında taşıyan işlenmedik günahı;

    Allah'ın körebesi, cinlerin padişahı.

     

    Ben, usanmaz bekçisi, yolcu inmez hanların;

    Ben, tükenmez ormanı, ısınmaz külhanların.

     

    Ben kutup yelkenlisi, buz tutmuş kayalarda;

    Öksüzün altın bahtı, yıldızdan mahyalarda.

     

    Ben başı ağır gelmiş, boşlukta düşen fikir;

    Benliğin dolabında, kör ve çilekeş beygir.

     

    Ben, Allah diyenlerin boyunlarında vebal;

    Ben bugünküne mazi, yarınkine istikbal.

     

    Ben, ben, ben; haritada deniz görmüş, boğulmuş;

    Dokuz köyün sahibi, dokuz köyden kovulmuş.

     

    Hep ben, ayna ve hayal; hep ben, pervane ve mum;

    Ölü ve Münker-Nekir; baş dönmesi uçurum...


  13. Yürü altın nesli, o tunç Oğuz'un!

    Adet küçük, zaman çabuk, yol uzun.

    Nur yolu izinden git, KILAVUZ'un!

    Fethine çık, doğru, güzel, sonsuzun!

     

     

    Aynası ufkumun, ateşten bayrak!

    Babamın külleri, sen, kara toprak!

    Şahit ol, ey-kılıç, kalem ve orak!

    Doğsun BÜYÜK DOĞU, benden doğarak!

     

    Harika ifadeler, net bişekilde marş havası estiriryor.Ama ben İstiklal marşımızla BD marşını karşılaştırmamak gerektiği kanaatindeyim.Şöyle olmuş böyle olmuş üstadda o niyetle yazmış.Ama bu kadar, bize düşen BD marşınında hangi niyetlerle nasip olduğunu tefekkür etmek.


  14. Üstadın her cümlesini hassas bir teraziden geçirip söylediğini hesaba katarsak, ne demek istediğini ve ölçülerini daha iyi anlarız.chp siyah DP simsiyah değil derken üstad, millet chp siyah DP beyaz anlamıştır.Hatta bizzat üstadıda, efsaneleştirdikleri DP(menderese ayrı bir alan açmıştır üstad- birde bir kaç vekile-) hükümetine kaharamanlık delili görmüşlerdir.Burdaki hassasiyeti anlayamayan avam ne yazıkki burdan sonraki iktidarlarıda gerçek yerine oturtamamıştır.Önce ışık kaynağının açısı, keyfiyeti, duruşu bilinmeli ki ışık vurduğu yer daha net anlaşılabilsin ve bu ışık kaynağı başka yerleride aydınlatmada kullanılabilsin.


  15. İdeolocya Örgüsü üstadın zirve eseridir benim nazarımda.Çünkü bu eserinde üstad davayı çöplüğünden sarayına uygulama sahasına dökmüştür.Nasıl oluna bileceğini, olmazsa ne oluru ispat dünyasına belgelemiştir.

     

    Ama Üstadın davasına hakim olmak iddiasındaki kimi çevrelerin gitgide dahada demokrasi avukatı olmaları hatta buna birde üstadı alet etmeleride beni çok üzmektedir.İnce siyaset falan değil, artık hakikaten inanır olmuşlarki; islamıda demokrasinin içinde arama yada islamın içinden demokrasiye ehliyet alma derdine ve savunmasına düşmüşlerdir.

     

    Kim ne yaparasa yapsında bari "el insaf" üstadıda demokratlıkla anmasınlar.

×
×
  • Create New...