Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
yunuscoskun

Hangi Dizileri İzlediniz ? Ya da İzliyorsunuz? Neden?

Recommended Posts

Dört gözle yolunu bekliyoruz inşallah vakit ayırdığımız zaman

ilmimiz irfanımız artar eksiklerimizi gideririz

hayırlısı olsun

 

 

amin...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Şu beyin yıkayan tv dizilerini izlemeyin de... Yok beşinci boyut yok onuncu boyut. Yok boyut üstü, yok buud altı diye diye insanda düşünecek aklı iyice boyutsuz hale getirdiler. Hani diğer dizilerin saçmalığını veya zararını görüyoruz da "dini" objeleri kullanarak işi cozutanları zararlı görmüyoruz. Dini obje kullananların çoğu, ele oje sürerken ojeyi kına diye gösteren tavuk beyinlilerdir, bunlara kanmamak lazım... Tek ülke, çifte vatan vs vs. Yok çifte kavrulmuş fıstık deseydin. Tv dizileri izleyeni olduğu için vardır. Ama herşeyde daima kaliteyi aramak lazım. Fikir ve fiil içerikli olmalı ve hayatın önemli noktalarında bize 6. his ve tecrübe kazandıracak cinsten... Etmeyi hemen buldurma dünyası dizileri değil...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Diziler şu anda izlenebilecek bir dizi yok bakmayın alışkanlık olmuş mecburen izliyoruz .sonunda da hepsi reyting namına konuyu uzattikça uzatıyor bir şeyin bir yerde bitmesi gerekiyorsa o anda bitirmek lazım bitirmeyince sonunda bütün güzellik gidiyor ve sonunda mecburen kendileri bitiriyorlar mecbur olmasalar devam edecekler bakıyorlar ki gitmiyor bitiriyorlar.Fakat Sinema çok farklı üstadın dediği gibi atom bombasından daha tesirli bir silah bu konu üzerinde çok düşünmek lazım öyle bir sinema eseri düşünün ki diğerlerinin onun karşısında dura bilecek gücü kalmasın güneşin önünde eriyen kardan adam gibi erisin.Üstadın esrleri içinde öyle eserler var nerde onu sinemaya çevirecek cengaver yönetmenler.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Dizi izlemiyorum.Zaman kaybı diye hatta tv de izlediğim yok.

Hep deniyorya istediğim diziyi izliyorum.Her zaman çok saçma bulmuşumdur bu bahsi.

Yahu istediğimiz dizi nasıl olabilir ki?

Adamlar kendi tercih ettiklerini yayınlıyorlar, bizim tercih hakkımız hangisi olabilir?

Share this post


Link to post
Share on other sites

Efendim bu başlığı atmamdaki asıl sebep insanlar bu tvde ne buluyorlar bizim içimizde bile ona mahkumlar varsa onları kurtarmanın yolu nedir bunu bulmaktır... saygılarımla

Share this post


Link to post
Share on other sites

Vakti zamanında bu başlığı açarken gençlere yönelik açmıştım fakat kendi evimde şahit olduğum bir olay beni bir hayli şaşırttı... Tarih bu hafta... sahnede rol alanlar... Normal ev ahalisi artı 2 büyüğümüz anneanne ve dede... yaşları 70 - 75 anneannem pek tv sevmez... fakat uzun süredir görmediğim dedemde bir gariplik sezdim... Kanal D nin sapkın dizileri (malum sapkın ilişkilerin vuku bulduğu dizileri) kişileri ve senaryoları en ince ayrıntısına kadar bilecek kadar sıkı takip etmiş olması... Ayrıntıya girmeme lüzum yok bir kaç ufak uyarıma rağmen (torunsun kim takar hele benim gibisini) işlem aynen devam ediyor... Hacılık sıfatıyla gezen bir insanın böyle bir harekti beni çok üzdü... Aklıma üstadın gençliğe hitabesinde geçen... Markaaaaaaaaaaaa Müslümanıııııııııııı yaftası geldi.... İşte evimde bir aile büyüğü olarak böyle bir örnek olunca vay geçen yıllara diyorum... vah ki ne vah

Share this post


Link to post
Share on other sites

Zamanında TGRT'de Bizim Ev isimli bir dizi vardı. Başrollerini Cüneyt Arkın ve pek çok daha kaliteli oyuncunun paylaştığı, senaristliğini merhum Ömer Lütfi Mete'nin üstlendiği ve yönetmen koltuğunda da İsmail Güneş gibi kaliteli bir ismin olduğu çok güzel bir diziydi. Bu dizinin bende bıraktığı izler çok derindir. Nedenini hâlâ anlayabilmiş değilim. Fakat çözmek için senelerdir gayret sarfediyorum. O kocaman ev, evin birbirinden garip mizaçtaki ahalisi (Denizbey Ailesi), Salih Hoca'nı huzur veren karakteri, Doktor Kemal ile Ece arasındaki efsunlu aşk hikayesi, dizide çalan ve beni çok ama çok derin vadilere sürükleyen o tılsımlı müzik... Hepsi ama hepsi bir muamma.

 

Bu kadar dizi ismi zikredilmiş ama Bizim Ev'den kimse dem vurmamış. Hiç kimse seyretmedi mi bu diziyi kardeşim? :confused1:

Share this post


Link to post
Share on other sites
Trtde bir ay kadar önce İskender Pala Su Kasidesi mütalaası yapıyordu, takip etmeye çalışıyordum fırsat buldukça. Ha bir de Ülke'de, Meksika Sınırı vardı, şimdi noldu bilmiyorum. Sosyalist Sırrı kendine müptela ediyordu gençleri ya, söndürdüler mi bilemiyorum onu... Avrasya'da hoşuma giden şeyler var.

 

Stv; uçan kaçan zıplayan konan, hayal gücü geniş bir kanal. Öteki taraftan haber alıyor olmalılar. Kanal 7'den de Ahmet'cim gidince olayın tüm ekşını bitti. Şimdi de Mehmet Ali Birand'ın mimiklerine bakmak için Kanal D habere takılıyorum :) ııııı, ııııı...

 

Dizi ismi bulamayınca boş kalmasın elim dedim.

 

:)Hakikaten öyle..Çok güzel teşhisler bunlar..:)Hazır söze girmişken diziler konusundaki fikirlerimi de belirtmeden geçmeyeyim ne olur ne olmaz alimallah:)

 

Adı lazım değil malum kanallardaki sözde safiyane deli gibi seven insanların aşk hikayesini anlattığını iddia eden dizilerin konularının ardındaki fikirlerin empoze edilmesi akımı çığırından çıktı..Hele hele "Türk edebiyatının ünlü yazarlarının başyapıtlarından esinlenerek" adı altında yaptıkları dizilerde sapıklıktan öte tarafa geçmiş durumdalar..

 

Evet benim yazdığım bu yazıyı okurken eminim hepinizde bir kulak aşinalığı ya da bir fikir aşinalığı oluşacaktır..Yani hepiniz bunları duymuş ya da düşünmüşsünüzdür..Göz ardı edilecek gibi değil zatenAma asıl önemli olan insanların bunların yanlışlığını bile bile bunlara müptela olmaları..İnsanoğlu alışmaya meyilli bir yaratıktır..İlk gördüğümüzde hepimizin nutkunun tutulduğu aşağılık olayları zaman içinde kanıksar hale geldiğimiziz inanın ki kendimiz bile farkında olamıyoruz..Zaten bu insanların bizde oluşturmaya çalıştıkları şey de bu..İslam ahlakından uzak,kimin eli kimin cebinde tabiri caizse hayvani hatta daha aşağı bir hayat tarzı...

 

Şimdi başa dönecek olursak asıl önemli olan bu dizileri seyredip seyretmemek değildir dostlarım..Bu gibi empoze faailyetlerinin savunmasız insanlarda oluşturacağı tahribatları önleyecek anti-tahribat harekerleridir..Bunların yanlışlığını bizde oluşturdukalarını hayatımızın her alanında bizim üzerimize sinen olumsuz etkilerini gidermek için anti-harekata geçmektir...

 

Aslında söylenecek daha çok söz var..Ama her şeyi söylemek de mümkün olmuyor maalesef..:D

Share this post


Link to post
Share on other sites
Zamanında TGRT'de Bizim Ev isimli bir dizi vardı. Başrollerini Cüneyt Arkın ve pek çok daha kaliteli oyuncunun paylaştığı, senaristliğini merhum Ömer Lütfi Mete'nin üstlendiği ve yönetmen koltuğunda da İsmail Güneş gibi kaliteli bir ismin olduğu çok güzel bir diziydi. Bu dizinin bende bıraktığı izler çok derindir. Nedenini hâlâ anlayabilmiş değilim. Fakat çözmek için senelerdir gayret sarfediyorum. O kocaman ev, evin birbirinden garip mizaçtaki ahalisi (Denizbey Ailesi), Salih Hoca'nı huzur veren karakteri, Doktor Kemal ile Ece arasındaki efsunlu aşk hikayesi, dizide çalan ve beni çok ama çok derin vadilere sürükleyen o tılsımlı müzik... Hepsi ama hepsi bir muamma.

 

Bu kadar dizi ismi zikredilmiş ama Bizim Ev'den kimse dem vurmamış. Hiç kimse seyretmedi mi bu diziyi kardeşim? :)

 

Bizim Ev..Evet bir önceki mesajımda bahsettiğim dizi furyasından oldukça uzak hakikaten hoş bir diziydi..Hatta o diziyle alakalı olarak komik ama trajik bir hatıram var..

 

Bizim Ev dizisinin ilk kez yayınlandığı zamanlarda daha çocuktum ve annemler büyük bir ilgiyle izlerken bende sadece ılımlı bir etkisi vardı..Başörtülü kadınlar filan..:D

 

Bir kaç yıl sonra aynı kanalda tekrarı verilirken bu diziye müptela oldum ve gerçekten müptela olunası bir diziydi de nasıl unutmuşum..İnsanların ahlaki yapılarına gıpta ile bakardık..İnanın şimdi o diziyi izlesek bu ne seramoni kardeşim.insan yemek yemek için bile izizn ister mi filan diye güleriz eminim..İşte günümüz dizilerinin bizde oluşturdukları tahribatların etkisiyle...Neyse konuyu dağıtmayayım..Bir gün biz ablamlarla büyük bir heyecanla saat 12:50 de başlamasını beklerken Beyaz Zehir adlı dizinin başlamasıyla ..aman Allah'ım çıldırmıştıkkkk deliye dönmüştükkk:)

Ama acı gerçek o dizi bitmiş yerine aynı saatte Beyaz Zehir adlı bir dizi konmuştu..ama bu diziyi unutmam çok zor oldu.. hakiketan uzun zaman etkisini üzerimden atamadığım bir diziydi..

 

Bir de çok beğendiğim bir dizi daha vardı bilmiyorum izleyeniniz veya rastlayanınız var mı..TRT de bir kaç yıl önce Hisarbuselik diye bir dizi vardı hakikaten hoştu ...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ezel'in müziği çok hoşuma gidiyor. E zaten Kenan İmirzalıoğlu'nu Deli Yürek'ten beridir seviyorum. Fakat yine de izlemiyorum Ezel'i. Şu an sadece müziğini dinliyorum :)

 

Tabi benimde izlediğim diziler oldu. Daha önce söylemiştim bunları. Bir tane daha eklemek istiyorum. Belki izleyenleriniz vardır (çok düşük bir ihtimal). TRT-1'de ben lisedeyken birkaç hafta gösterimde kalan yabancı bir dizi vardı. "Mc Leod'un Kızları"ydı ismi. Sade, sakin, Farmville gibi bir diziydi... Yine olsun yine izlerim :D

Share this post


Link to post
Share on other sites

Seyrettiğim tek türk dizisi vadi.O da ailem müptelası olduğu için onlarla beraber bakarsam eğer,her sahnesinde gülme krizine girdiğimi de atlamamak gerek.Yabancı olarak birkaç tane seneler öncesinden kalmalar vardı.Vakit olmadığı ve olduğu zamanlarda uğraşmak istemediğim için teke indirgedim.Şu anda son sezonu yeni başlamış olan Lost dizisine takılıyorum.Zaten onu zar zor takip etmeyi başarırken, şaşıyorum birkaç tane birden takip edip seyredebilen insanlara.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Evet bi de yabancılar vardı ..Çok güzel bir Kore dizisiydi TRT de yayınlamışlardı ..Düşlerimin Prensi..Çok eğlenceliydi hakikaten..

Share this post


Link to post
Share on other sites

Çok şükür, izlediğim bir dizi yok fakat size bomba bir haberim var. Bu topraklarda yaşıyor olmaları sebebiyle gurur duyduğumuz sanatçılarımızdan biri olan Şekavet Vın (adı böyleydi değil mi?) çok yakın bir tarihte, milletçe hasretini duyduğumuz bir programla ekranlarımıza şey yapacak, gelecek. Bir takım gericilerin! duydukları anda “höstttt, oha ulan” diyecekleri bu programın içeriği gayet çağdaş motiflerle süslü olarak şu : Madam Şekavet ve kocası, evlerine yerleştirilen kameralarla, onları izlememize fırsat sağlayarak, mahremiyet denilen, toprağın yedi kat dibine gömülmüş ölüyü bile şaşırtıp, çağdaşlık diye diye “hu” çektiğimiz mefhumun boğazını sıkıp, göbeğinden dışarı fırlayan mide kusmuklarını, bir kanalizasyon çukuru olarak evimizin baş köşesinde duran tv’lerimizden bize yansıtacaklar. (Adını vermek istemeyen Hulusi isimli bir magazinperverden aldığım bilgiye göre, yansıtmaya başlamışlar bile. Müjdemi isterim.)

 

Bugüne kadar bu türden sanatçılarımızdan gelen türlü türlü ihsanlarla ayakta duran bizler; iyiliğin, fedakarlığın, samimiyetin, edep, haya, ar, bilumum ahlak prensiplerinin bu kadarına layık mıyız acaba? Heyecanlıyım… Orada, o ekranda Madam Şekavet gibi bir fikri otoritenin, ilmi gezegenin, edebi kara parçasının evini, içindekileri, hayat arkadaşını, herhangi bir şeyle olan münasebetini, hadiselere karşı tutumunu, kısaca insana ait mahrem ne varsa alayını seyretme lütfunun ihtimaline karşı heyecanlıyım. Hepimiz heyecanlıyız. Bize de böyle şeyler lazım zaten. Şarkıcı, manken, sevgilisi, çapkınlıkları, kim kiminle, kimin göbeği sarkık, vs… Tarihte hiçbir “basit” olayın kenarından geçemeyeceği onca basitlik, adilik, 20 cent etmezlik, bir halta yaramazlık gibi öyle önemli şeylerle bir aradayız ki; sadece bu yüzden geleceğe umutla bakmalı, kapıları çakmalı, orta kata çıkmalı ve camdan aşağı atlamalıyız.

 

Madam Şekavet için “edebi kara parçası” demiştik. Kanıtlayalım. Şu edebi cümlelerin, derinlere kulaç attıran anlamlarına bir bakın :

 

Üzgünüm ama ilk kez tanıştığım birine telefonumu veremem

Yanlış anlama sorun sen değil biraz aşk tecrübem var

Zaten içmişim biraz sarhoşum daha yeni ayrılmışım

Kendini biraz rahat bırak ve etrafına bak

 

Kadeh kadeh içkiler

Şıkır şıkır giysiler

Açık seçik cümleler

Yanıyor yine geceler

 

Durma dans et

Durma dans et

Durma dans et

Durma dans et...

 

Aman Allahım. Eriyip, kaybolup, yitip gider insan bu cümlelerde. İntiharlara yol açmaması için yasaklanması gereken bu sözlerin yazarını hangi rütbeye malik görmeliyiz? Ah be Şekavet! Evine kurulan kameranın merceğindeki toz parçası bile olmaktan aciz bizlere, bu ne büyük bir lütuftur. Ceketimi çıkarıp sana versem, karanlıkta dokununca beyazlaşan Japon balığı gibi bembeyaz olur inan! Sen ve bir parçası olduğun tür, bizi süper çağa götürecek kadar donanımlısınız. Neslinizin kesilmeyeceğine olan inancımız, gün geçtikçe çoğalırken; şüphe edilmez samimiyetiniz de bizi iliklerimize kadar donduruyor. İlk kez tanıştığı birine telefonunu vermemeyi, bu millet senden öğrendi be Şekavet!

 

Bu programın ve bu türden programların (diziler de dahil) şifrelerinden biri de : Hani şu sürekli ahlaktan bahsedip “evlilik kutsaldır”, “karı-koca arasında ne varsa, dışarısı için sırdır” diyen kesim var ya (ki hala böyle insanlar kaldı mı acaba? Az olmakla beraber yine de vardır.) işte onlara da ders verecek olmasıdır şüphesiz. Ve bu kesime şunları söylemesidir : “Mahremi deliyor, utanma duygusunu kırıyor, ahlakı parçalıyor, kutsal saydığınız her şeyle alay ediyorum. “ Genel olarak topluma hitap etmesidir : “Beni buraya siz getirdiniz. Fakat beni sizin gözünüze sokanlardan ve maksatlarından hiç haberiniz olmadı. Bende gerizekalının teki olduğumdan, işin bu kısmına değil de, ruhumu satarak cebime indirdiklerime odaklandım. Ruhumun pay sahiplerinden biri de sizsiniz. Boyalı dudaklarımdan aldığınız bir öpücüğün, sizi kanser ettiğinden aman haberiniz olmasın. Siz en iyisi, anlamlı tek bir cümle kurmasam da, beni izlemeye devam edin. Bu arada dininiz İslam’dı değil mi? Hani, mukaddes diye nitelediği her şeyle alay ettiğim din. Ben, İslami prensipleri, bir domuz gibi alaya alırken, siz bana kıs kıs gülüyordunuz. Çamur banyomun robotlaşmış müşterileri!.. Lütfen izlemeye ve görmemeye devam edin. Öpüldünüz.”

 

Bunların ettiği istifralarla, yüzünü yıkar mı insan? aa, gerici miyim ne?

Share this post


Link to post
Share on other sites
semerkand tv geliyor inşallah..alem tv görsün be :D

 

 

Dizi izlemek bir zaruret mi izlemesek kaybımız olurmu bilemem ama

semerkand tvnin yayına başlamasını merakla bekliyordum ama endişelerimde vardı acaba nasıl bir çizgisi olacaktı nasıl bir anlayışla karşımıza çıkacaklardı tasavvuf hayatını benimsemiş insaların tefekkür dünyasına ve akidelerine karşın nasıl bir duruş sergileyeceklerdi ı benim için merak konusu idi ama çok şükür bizlere hayal kırıklığı yaşatmadı.

Share this post


Link to post
Share on other sites
Dizi izlemek bir zaruret mi izlemesek kaybımız olurmu bilemem ama

semerkand tvnin yayına başlamasını merakla bekliyordum ama endişelerimde vardı acaba nasıl bir çizgisi olacaktı nasıl bir anlayışla karşımıza çıkacaklardı tasavvuf hayatını benimsemiş insaların tefekkür dünyasına ve akidelerine karşın nasıl bir duruş sergileyeceklerdi ı benim için merak konusu idi ama çok şükür bizlere hayal kırıklığı yaşatmadı.

 

 

Yayınlanan programlar büyüklerimize izlettirilip onların onayını alanlar yayınlanıyormuş bildiğim kadarıyla. Şuan harıl harıl abiler yeni program fikirleri arıyorlar. Eğer aklınıza birşeyler gelirse mail olarak atabilirsiniz.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Evet!Böylesine muhteşem bir müjdeyi özellikle de Rus halkına nasıl verebiliriz bilemiyorum.Ama Dostoyevskiyi mezarından kaldırıpVay be ben ne yazmışım böylededirtecek bir haberim var.Efendim malumunuz Dostoyevskinin son uzmanlık eserim diye adlandırdığı ve kendisini Teolojiye verdiği yıllarda ortaya çıkardığı Karamazov Kardeşler isimli eseri dizi oluyormuş.Tabi memleketimizde Aşk-ı Memnu dizisinin yokluğundan kaynaklanacak olan derin boşluğu dolduracak önemli bir dizi arayışları muhakkak ki başlamıştı.Son kurban kim,hangi yazar olacak diye düşünürken karşıma hiç ama hiç beklemediğim bir eser çıktı.Kitabı okuyup da sonra izlemeye başlayacakların dimağlarında büyük sarsıntılara yol açabilecek dizimizin adı da Karabulutlular.

 

Şimdi illa ki Dostoyevskiden bir eser alınacaksa; bu bizim senaristlerimizin değiştirmek için zekalarını bu kadar ileri raddelere getirmek zorunda kalmayacakları bir eser olabilirdi.Ne istediniz adamcağızın özene bezene tam da Hristiyanlık aşkına tutulduğu yıllarda büyük bir dindarlık içerisinde yazdığı kitabından.Hadi kadın düşkünü babanın,nihilist ve materyalist olan büyük ve ortanca kardeşlerin senaryoya eklenmesinde çok zorluk çıkmadı diyelim.Malum bizim halkımız ve senaristlerimiz severler böyle tiplemeleri.

 

Peki romanın en önemli karakterlerinden birisi olarak karakterize edilmiş;sonuna kadar inançlı ve bu inancına bağlı olarak da bütün güzel ahlakları kendisinde toplamış pırıl pırıl genç bir papaz olan en küçük kardeş Alyoşa.İnanıyor musunuz ülkemizde çekilen bir dizide böyle bir tiplemenin asıl oğlan rolünü üstleneceğini.Ben inanmıyorum olursa şaşırırım.Kitap üzerinde bazı küçük(!)değişiklikler yapılacakmış.Bu yapılacak değişiklikler de muhtemelen Alyoşanın üzerinde olacaktır.Eh kilise ve papaz temaları işlenemeyeceğine göre.Koskoca Dostoyevskinin eserindeki en önemli unsurları değiştirmeye içleri nasıl elversin. Nasıl bir papazı senaryoda imam olarak değiştirebilsinler.Rus halkı ne der di mi efendim.Onun yerine kitabın yaklaşık üçte birlik (ki daha da çok olabilir) kısmını atlayıverirler.Böylelikle hem halkımıza hem de dünyaya/ağızları açık filmlerimizi bekleyen ve en büyük hayranlarımız olan doğu ülkelerine gururla gösterebileceğimiz yepyeni taptaze bir dizi çıkartırlar ortaya.Bravo doğrusu böyle yeni havadisleri okudukça insanın gözleri yaşarıyor ne diyim.(!)

Share this post


Link to post
Share on other sites

Aşk-ı memnu devam etmeyecek mi? Ah. Kınına gir ey kılıç! Biri beni çimdiklesin yahu. Hem kendim hem de halkım için üzülüyorum. Gelecek seçimde… Ne diyordum, evet; böylesi üstün dizilerin! akışına nokta koymak, zaten damla damla gelen suyun musluğunu kapatmak değil midir a dostlar? Protesto ediyorum. Artık açmiycim televizyonu.

Share this post


Link to post
Share on other sites
Aşk-ı memnu devam etmeyecek mi? Ah. Kınına gir ey kılıç! Biri beni çimdiklesin yahu. Hem kendim hem de halkım için üzülüyorum. Gelecek seçimde… Ne diyordum, evet; böylesi üstün dizilerin! akışına nokta koymak, zaten damla damla gelen suyun musluğunu kapatmak değil midir a dostlar? Protesto ediyorum. Artık açmiycim televizyonu.

Yaprak Dökümü nün, her bahar, " bu bahar son baharımız olacak" demogojisiyle sezonu başlatmasına rağmen bir türlü bitememesiyle, bir nebze olsun teselli olabilirsiniz belki de...

Share this post


Link to post
Share on other sites

İçinde, ahlaki prensiplerin kurşuna dizildiği bir dizi ise bu yaprak dökümü; teselli dediğimiz dağın zirvelerinde çadır kurup, bir ömür mutlu, mesut, özil, bahtiyar ve mesrur olsam yeridir efendim. Bilgilendirdiğiniz için çok teşekkür ederim. Konusu hiç önemli değil. Örgüsü umrumda olmaz. İçinde bir nebze yasak aşk olsun kafi. Kaale almamak lazım onların, 'bu bizim son baharımız, bitiyorum bak ona göre, kapat şu ilahi kanalını, değiştirme kırarım ağzını, hehe bu son bölümüm…' demelerini. Biri biter biri başlar. Düşman orduları gibi işgal eder, çorap söküğü gibi gelirler maazallah.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...

×
×
  • Create New...