Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Sign in to follow this  
Cihandar

İslâm Ve Mûsikî

Recommended Posts

İslâm ve Mûsikî

 

İnsanı yaratan Allah'tır. Bütün Peygamberlerin veya Hz. Muhammed'in tebliğ ettiği din anlamına İslâm Dini'ni insanlar için iman ve hayat düzeni kılan da Allah'tır.

 

Bu sebeple insanlığın genel eğilimleriyle İslâm'ın evrensel prensipleri arasında tam bir örtüşme vardır. Örneğin ilim, sanat, ekonomi, cinsellik ve mûsikî gibi insanlığın ilgi alanlarıyla İslâm arasında mükemmel bir ahenk mevcuttur.

 

İslâm, insanlığın yaşam alanlarını kuşatır ve düzenler. Yaratılış çizgisinden sapmaları önler ve gelişimi engelleyici yasaklar koyar. İnsan ve enstrüman sesine dayalı musikî de böyledir. O da düzenleyici ölçülerle ve yozlaştırılmasını engelleyici kurallarla çevrilerek özgürlükler alanı içine alınmıştır.

 

a- İnsana ve ırzına yönelik atılımlar bir tarafa bütün varlıklarda asıl olan yapabilirlik ve kullanabilirlikdir. Bu sebeple Kurân-ı Kerimde musikî ile irtibatlandırılabilir onaylayıcı âyetler bulabiliyorsak da doğrudan yasaklayıcı hiç bir âyet göremiyoruz.*

 

Yasaklayıcı ilgi kurulmaya çalışılan Mekkî Lukman Sûresinin 6. âyeti ve içerdiği lehv** sözcüğü mûsikiyi değil, İslâm Dini'nden saptırmayı ve onun çağlar üstü düstûrlarını basite indirgeyip alaya almayı amaçlayan söz, felsefî görüş, var sayım ve fikrî akımları içine alır. Âyetin değil orijinali, sunulacak tercümesi bile bu gerçeği kanıtlayıcıdır:

 

"İnsanlardan öyleleri vardır ki, hiçbir ilmî bilgiye dayanmaksızın insanları Allah'ın yolundan saptırmak ve bu yolu belirleyen ilâhi buyrukları alaya almak için Lehvül-hadîsi: (boş sözler-felsefî cambazlıklar-teoriler...) benimserler. Böylelerini alçaltıcı bir azab beklemektedir."

 

Alaka kurulmaya çalışılan Kasas sûresinin 55. âytinde* geçen "Leğiv" kelimesi ise mûsikiyi değil, mûsikinin bazı türleri de dahil faydasız her türlü söz, davranış, iş, yasa, kurum ve benzeri olguları kapsar. Kaldı ki manevi gelişimi yavaşlatıcı olmakla beraber leğiv haram değildir. Çünkü Allah, yeminlerimizdeki leğivleri bile sorgulamayacağını bildirmektedir.**

 

b- Mûsikiyi, mûsikî olduğu için yasaklayan bir âyet belirleyemediğimiz gibi Hz. Peygambere âidiyeti Usûl-ü Hadis ilminin kurallarına göre kanıtlanmış Nebevî bir Sünnet de tesbit edemiyoruz.1 Bu sebeple bazı İslâm bilginleri tarafından ileri sürülen fakat delil niteliği taşımayan temelsiz rivayetlere dayanılarak verilmiş bulunan genel vasıflı yasaklayıcı hükümlerin evrensel dinimizle bağlantısı ve de müminleri bağlayıcılığı yoktur.2

 

Soyut mûsikî ile ilgili doğrudan bir Kur'ân ve Sünnet buyruğu olmamakla birlikte hiç şüphesiz kendisine katılan ârizî unsurlar sebebiyle mûsikinin bazı türlerinin haram olarak nitelenmesini gerektirecek Kur'ân ve Sünnet kaynaklı İslâmî ölçüler vardır. Gerçeği ifade etmek gerekirse mûsikinin bu ârizi unsurlardan bağımsız olarak değerlendirilemeyeceği de bir hakikattir. Değinilen ölçüler ışığında mûsikinin haram olarak vasfedilebilecek nevilerini şöylece özetleyebiliriz.

 

Haram mûsikî türleri

 

1- Güftesinde İslâm ilâhiyatına aykırılık bulunan mûsiki eserlerinin icrası ve onaylanarak dinlenilmesi haramdır, yasaktır. Aslında bu tür nesir ve manzum eserlerin tasvip edilerek okunması ve dinlenilmesi de haramdır.

 

Kur'ân-ı Kerîm'in, İslâmın iman sistemini örgüleyen ilgili âyetleri bu yasağın delilleri olarak görülebilirse de, Peygamberimiz yasaklığa tam bir açıklık getirmektedir.

 

Kadın sahâbi Rubeyyi' bint-i Muavviz anlatıyor:

 

Kendisinin düğününün yapıldığı gün Sevgili Peygamberimiz, yanına gelerek oturur. Bu sırada genç kızlar def çalmakta ve şarkılar söylemektedirler. Kızlardan biri şarkının güftesine, "Aramızda yarınları bilen Peygamber vardır." sözlerini katınca Hz. Peygamber müdahale eder ve şöyle buyurur:

 

- Bu gibi sözleri söyleme. Önceki sözlerinin benzerlerini söyle. Yarın ne olacağını yalnızca Allah bilir.3

 

Bilindiği gibi Kur'ânımızın açıklamalarına göre geleceğin bilgisi anlamına Ğayb'ı da yalnızca Allah bilir.

 

Mûsikinin bu haram türünü, "Kendisi sorgulayacak fakat sorgulanamayacak olan" Rabbimizi sorgulamaya ve yönlendirmeye kalkışan şu şarkının sözleriyle örneklendirebiliriz:

 

Gülmeyecek bu yüzü neden verdin bana ya Rab Ya birazcık neşe ver ya beni baştan yarat Ayırdı zalim felek Derde bağladı beni

 

2- İçki ve zina gibi haram fiillere yönlendiren veya cinsellik öğelerini sağ duyunun çirkinlik olarak niteleyebileceği şekilde kullanan güftelerin omurgasını oluşturduğu mûsiki eserleri de haramdır. Haram fiillere yönlendirmede, dinin ve aklın red ettiği çirkinliklere (Münker-Fehşa) onay verme de haram kılınan işlerdir. Çünkü Kur'ân zinaya yaklaştırıcı işleri ve cinsellik içi ve dışı çirkinlileri Fâhişe/Fehşa başlığı altında yasaklamaktadır:

 

"(Ey Peygamber!) De ki: Doğrusu, Rabbim yalnızca, Fevahişi; açık veya gizli utanç verici çirkinlikleri ve (bildirilen) her çeşit günah işleri... yasaklamıştır."4

 

Nebevî Sünnet de içki, faiz ve rüşvet fiillerinde örneklendirildiği üzere haramlara aracılık edici eylemleri yasaklamaktadır.5

 

Harama yönlendirici güfteleri de şu şarkının sözleriyle misallendirebiliriz:

 

Patlat bir şarkı, koy bir kadeh / İçiyoruz yine bu gece

 

Her şeyi boş ver, çal bu gece / İçiyoruz yine bu gece

 

3- Beraberinde alköllü içkiler alınan veya kadın erkek karmaşıklığı içinde bedensel temasları içeren oyunlar oynanan mûsiki de haramdır. Çünkü burada haramlığı açık olan işlere mûsiki yoluyla onay, katılım ve de yardımlaşma vardır. Günahlarda yardımlaşma ise Kur'ânımızda şöylece yasaklanmaktadır:

 

"Ey İman Edenler! ... Günahlığı ve tecavüz niteliği apaçık olan işlerde yardımlaşmayın. Allah'ın emirleri ve yasaklarına aykırılıktan korunun. Hiç şüphesiz Allah'ın cezası çetindir."

 

Kaldı ki Aziz Peygamberimiz, örnek olarak sunacağımız hadislerinde mûsikiyi içeren içkili eğlencelerin haramlılığını da şöylece açıklamışlardır.6

 

"Ümmetimden bir kısım insanların yanı başlarında çalgılar çalınır, (cinselliklerini sergileyen) kadın oyuncular şarkılar-türküler söylerken haramlılığını yansıtan asıl adlarından başka, halâlleştirici isimler vererek alkollü içkileri içecekler. Ne var ki Allah da onları aşağılaştıracak, iç duygularını hayvanlaştıracaktır."

 

4- Cinsel duyguları kamçılayan giysiler içinde ve rakslar eşliğinde kadın icracılar tarafından sunulan mûsiki de hiç şüphesiz haramdır. Çünkü İslâm, Kurân diliyle kadın sesinin cinsel mesajlar verecek şekilde cezbedici kılınmasını, Peygamber eşlerinin şahsında bütün müslüman kadınlara yasaklamaktadır. Ahzab suresinin 32. âyetinde şöyle buyurulmaktadır:

 

"....Eğer Allah'ın emirleri ve yasaklarına aykırılıktan korunmak istiyorsanız cinsel mesajlar verircesine edalı konuşmayın ki kalbinde cinsel nitelikli hastalıklar bulunan kişi size karşı bir arzuya kapılmasın. (Her zaman ve her yerde) ciddi ve mantıklı konuşun."

 

Erotik giysilerin haramlığı bir tarafa, cinsellik öğeleri ağır basan mûsikinin, "dilin zinasının söz, kulakların zinasının dinlemek" olduğunu açıklayan Peygamberî hadisin yasak kapsamına gireceği de şüphesizdir.7

 

- En doğrusunu Allah bilir.- Yukarıda dört madde halinde sunulan çerçevede icra olunan ve dinlenen mûsikinin yasaklığı, beyan edilmeye çalışıldığı üzere Kur'ân ve Sünnet'le delillendirilebilir mûsiki türleridir. Peygamberimizin "Mûsikî kalpte nifak doğurur." şeklindeki hadîsleriyle işaret buyurdukları üzere bu tür haram Mûsikilerin kalblerde imanî ve ahlâkî zaaflar doğuracağı da şüphesizdir.8

 

Yasaklı türlere ilaveler yapılabilirse de bu İslâm'ı değil bu ilaveleri yapanları ve onları izleyenleri bağlar. Biz helâlleri haramlaştırmaktan Allah'a sığınırız.

 

Helâl mûsikî türleri

 

Açıklanan yasak türleri dışındaki mûsiki helâldir; icra edilebilir ve dinlenilebilir.

 

Mûsikinin helâl türlerinin düğün ve bayram günlerinde, karşılama ve uğurlama merasimlerinde, ağır işleri yapmaya yüreklendirmede, uzun yolculukları neşeyle aşmada... icra edilmesi ise aşağıda açıklanacağı üzere Peygamberimizin sünnetini izlemektir ve mubah işler niyetlerimize göre ibâdetleştirilebileceği için de sevaplanabileceğimiz ameldir.

 

Düğünler

 

Şanlı Peygamberimiz düğünlerde mûsikiye yer verilmesini teşvik buyurmuştur. Eşi Hz. Âişe annemize, Medinelilerin sevdiği gerekçesiyle, himayesi altında evlendirdiği kızın düğününe def çalıp bir şeyler mırıldanacak kızlar göndermesini öğütlemiştir.9 O'nun, sahâbilerinin eğlenceye yer verilen düğünlerine bizzat katıldığını yukarıda örneklendirmiştik.* - Salât ve Selâm üzerine olsun - o, bu konuda uygulanacak ilkeyi şöylece belirlemiştir:

 

- Evlilikle zina arasını ayırıcı fark, (düğünlerde) def vurup ezgiler söylemektir.10

 

Bu terbiyeyi alan bazı sahâbiler de düğün eğlencelerine katılmışlardır.

 

Âmir b. Sa'd anlatıyor:

 

Hz. Peygamberin sahâbileri Kureze b. Kâ'b ve Ebû Mesud el-Ensari'yi bir düğünde mûsiki dinlerken görünce, ‘Sizler, Bedir harbine de katılmış sahâbilerin önünde mûsiki icra ediliyor öyle mi?' dedim. Onlardan biri bana şöyle deyiverdi:

 

- Bize düğünlerde eğlence izni verildi. Artık istersen bizimle beraber dinle. Dilersen çekip gidiver.11

 

Bayramlar

 

Sevgili Peygamberimiz, bayramlarda da mûsikili eğlenceye onay vermiş, üstelik huzurlarında icrasını da tasvip buyurmuşlardır. Hz. Âişe annemiz şöyle anlatıyor:

 

Bir bayram günüydü. Yanımda bulunan iki genç kız def çalıyor, Buas günü ile alakalı ezgiler söylüyorlardı. Hz. Peygamber geldi, yatağa ilişti ve yüzünü çevirdi. Bir süre sonra babam Ebû Bekir geldi. Peygamberin huzurunda - Şeytânî enstrümanlı mûsiki ha! diyerek beni azarladı. Sevgililer sevgilisi Peygamberimiz, Ebû Bekir'e dönerek onu şöylece uyardı:

 

- Ya Eba Bekir! Kızları kendi haline bırak. Her toplumun bir bayramı vardır. Bu da bizim bayramımızdır.12

 

Karşılama törenleri

 

Tabii veya düzenlemeli karşılama ve uğurlama kutlamalarının mûsikiyle yapılması da Nebevî Sünnet'in olurunu almıştır.

 

Biricik hayat önderimiz Peygamberimiz Medine'ye hicret ettiklerinde defler vurularak, şarkılar söylenerek karşılanmışlardır. Bu şekilde karşılanışlarını engellemeye çalışan Hz. Ebû Bekir'e Peygamberimiz söyle buyurmuştur:

 

- Onları tabii hallerine bırak! Yahûdiler de dinimizde genişlik olduğunu öğrensinler.13

 

Bir askerî sefer dönüşünde siyahî bir kadın gelerek, ‘Ey Allah'ın Peygamberi! Sağ ve sihhatli bir şekilde dönmeniz halinde huzurlarınızda def çalmayı adamıştım.' deyince güzeller güzeli Peygamberimiz derin bir rûh inceliği içinde ona da şöyle deyivermiştir:

 

- Eğer böyle adamışsan adağını yerine getir.14

 

Ve diğerleri

 

Hz. Peygamberin, Mescid-i Nebi'nin inşası sırasında çalışılırken bizzat kendisinin ve de sahâbilerinin içten duygularla söyledikleri ezgileri ve yine onun yolculuk sırasında develerin seyrini coşkulandırıcı şarkıları tasvip buyurduklarını gösterir örnekleri de helâl tür mûsikiyi tasvip ve teşvik eden Sahih Sünnet örnekleri olarak değerlendirebiliriz.15

 

Peygambere itâat Allah'a itâat olduğundan Hz. Peygamberi izleme amacıyla açıklanan zamanlar ve mekânlarda icra olunacak meşrû mûsiki, hiç şüphesiz ibâdettir. Ama her zaman için de yapılabilir ameldir.

 

Sunacağımız hadis bu hakikati pekiştirmektedir:

 

Def çalar, şarkı söylerlerken karşılaştığı kızlar, Hz. Peygamberi görünce şarkılarını şöylece renklendirirler:

 

Biz Neccar Oğullarının kızlarıyız.

 

Ne güzel komşudur Muhammed.

 

Dinlediklerinden ötürü mutluluk duyan Peygamberimiz de onlara şöyle der:

 

- Allah biliyor ki ben de sizleri çok seviyorum.16

 

Mûsiki ortak eğilimdir

 

Mûsiki insanlığın ortak eğilimi ve ihtiyacıdır. Onun dinlendirici, neşelendirici, atılımları kamçılayıcı ve hatta bazı hastalık türlerini tedavi edici özellikleri zahirdir. Irkları, renkleri, dilleri, dinleri ve yaşadıkları coğrafi bölgeleri farklı da olsa mûsikinin, Peygamberlerin yaşadığı topluluklar dahil bütün insan topluluklarında yeşerip geliştiği bir vakıadır. Mûsikiye karşı çıkmak insan fıtratıyla çatışmak; fıtrat düzeni olan İslâm'la çelişmektir.

 

İletişim ve de ulaşım imkânlarının geliştiği ve mûsiki eğitimi ve ticaretinin yerel ve uluslar arası düzeyde devleşerek cinsellik sömürüsünün aracısı ve de merkezi haline dönüştüğü zamanımızda mûsiki ilgi alanımız dışında tutulamaz.*

 

Müslüman aydınların mûsiki ile ilgilenmeleri ve ortaklaşa yapacakları ilmî çalışmalarla bir çerçeve belirlemelerinin zarûret olduğu inancındayız. Tarihimizde olduğu gibi mûsiki ile alakalanılmalı, helâl türlerine onay verilir düzenleyici atılımlar yapılırken haram nevilerine karşı da savaş açılmalıdır.

 

Aksi taktirde kültür dünyamızın karşıtları vasıtasıyla değil, İslâmî olarak nitelenen radyolarımız ve televizyonlarımız aracılığıyla ve kendi çocuklarımızın eliyle yozlaştırılmamız ve âhiret hayatımıza zarar verecek şekilde haram türden mûsikilere mahkûmiyetimiz kaçınılmaz olacaktır.

 

Öneminden ötürü bir daha vurgulamak isteriz ki, mûsiki dahil insan hayatı ile ilgili alanlarda helâlleri haramlaştırmak yaratılış düzenimizle çatışmaktır; haramlara kapı açmaktır; yıkıma uğratacak aşırılıklara düşmektir.

 

Peygamberimiz bizleri bakınız nasıl uyarmaktadır:

 

"(Helâl olan işleri kendinize haramlaştırarak) dinî yaşantınızda aşırılığa gitmeyin. Sizden önceki bazı toplulukları dinde aşırılık yıkma uğratmıştır."

 

"İslâm kolaylık dinidir. Onu zorlaştırmak isteyenler ona yenik düşer. Aşırılıktan korununuz ve doğru yolu izleyiniz. Geleceğiniz için de ümitli ve sevinçli olunuz. Güzel ameller yapabilmek için günün başlangıcından, sonundan ve bir mikdar da geceden faydalanınız.

 

...Böylece dengeli olununuz ki amacınıza ulaşasınız."17

 

İncelememizi, Yüce Rabbimizden bizleri Cennetliklere verilecek mûsiki ziyafetleriyle nimetlendirmesini isteyerek bir hadîsle bitiriyorum.18

 

"(Ey mü'minler! Haram nitelikli) mûsikî dinleyen kişiye, Cennet'te rûhanîleri dinleme izni verilmez.

 

Sahabiler tarafından soruldu:

 

- Rûhanîler kimlerdir Ya Resûlella!

 

- Cennet'liklere mûsikî ziyafeti çekecek okuyuculardır."

 

kaynak: http://www.alirizademircan.net/makaleler/d...dGO4DiduA%3d%3d

Share this post


Link to post
Share on other sites
İslâm ve Mûsikî

İnsan ve enstrüman sesine dayalı musikî de böyledir. O da düzenleyici ölçülerle ve yozlaştırılmasını engelleyici kurallarla çevrilerek özgürlükler alanı içine alınmıştır.

 

a- İnsana ve ırzına yönelik atılımlar bir tarafa bütün varlıklarda asıl olan yapabilirlik ve kullanabilirlikdir. Bu sebeple Kurân-ı Kerimde musikî ile irtibatlandırılabilir onaylayıcı âyetler bulabiliyorsak da doğrudan yasaklayıcı hiç bir âyet göremiyoruz.*

millet neyle uğraşacağını saşırmıs heralde. nekadar saçmalayabilirim diye soluksuz yazılmıştır belki. , sonrada cihandar tarafından paylaşımımıza sunulmuştur!!

 

 

bir insan baştan kötü etkileneceğini bilmiyorsa bu durumda musikî dinlemesine cevaz veriyoruz, demektir. İş böyle olunca da bir amelin hükmü o amelin yapılmasına bağlanmış oluyor. Oysa amelin yapılıp yapılmaması için hükmünün önceden bilinmesi ve ona göre yapılıp yapılamayacağına karar verilmesi gerekir. Peki aynı kimse dinledikten sonra kötü duygu hissettiğini fark etse bu durumda ne olacak? Verilen fetvaya göre bu kimsenin başından beri musikî dinlemesi haram olmuş olacak. Bu durumda o haramın vebalini kim üstlenecek? nabersiniz?

bırakın bu boş işleriyaw

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...
Sign in to follow this  

×
×
  • Create New...