rabia BDG 18 Report post Posted December 17, 2009 Bir bilge vardı. Bir gün bir dervişine keramet göstermek için onu aldı, tenha bir yere götürdü. orada yüksek bir yere, kayanın başına çıktı, oradan bedenini boşluğa bıraktı, kuş gibi havada süzüldü. Yere inince, dervişine ; “sen de uçmak ister misin ?” diye sordu. Dervişin gözleri parladı, “elbette sultanım” dedi. Bunun üzerine bilge, “istediğin için uçamazsın” dedi, “eğer istiğna gösterip geri dursaydın uçabilirdin, ama şimdi bu hâlin, bu melâlinle uçamazsın, sendeki benlik bu bedeni taşımaz.” Derviş, “istiğnadan kastınız nedir efendim ?” diye sordu. Bilge , “kulluktan başka bir şeye tâlip olmamaktır” dedi... (... Sadık Yalsızuçanlar, “Anka” kitâbından iktibâs yapılmıştır...) ................................................................... "Ben" dedi , "Rabbimden, kalkış günü, kör olarak beni diriltmesini dilerim." Abdullah ,"Niçin ?" diye sordu, "Niçin böyle bir şey diliyorsunuz ?" "Rabbimi" diye konuştu, "Görmüş olanı görmeyeyim, diye." ( Sadık Yalsızuçanlar -Gezgin kitâbından 119 sayf. iktibâs ) ..................................................................... 'Sen olmasaydın felekleri yaratmazdım' seslenişini duyan Peygamber şöyle buyurur: "Benim yoluma atıldığı kadar kimsenin yoluna kahır dikeni serpilmemiştir.İbrahim'in ateşe atılması,onun için bela değildi.Zekeriyya'yı paramparça etmeleri bir eziyet sayılmaz.Bela ve sıkıntı benim başıma sarılanlardır.Bizi yeryüzünde ve gökte oturanlara kılavuz yaptılar ve insanoğlunun en küçük günahını bizim şefaat eteğimize bağladılar.Yolunu yitirenin izini bizim bulmamızı,günahkârların özrünü bizim dilememizi istediler.Tembellerin işlerini bizim görmemiz gerekiyor.Bazen bizi,varlığın sınırına kondururlar,bazen Ebu Cehil'in cefa dolu kapısına gönderirler.Bazen,gören,görünen,müjdeleyen ve müjdelenen lakabı verirler,bazen büyücü ve deli diye nitelerler.Bazen Cebrail'i bize yoldaş olarak gönderirler,bazen destursuz Mekke'ye sokmazlar.Bazen öte âlemlerin hazinelerinin anahtarlarını kapımıza getirirler,bazen bir avuç arpa için Ebu Şahme'nin kapısına gönderirler.Bazen Hayber'in kapısını bir yoldaşımızın kılıcıyla açarlar,bazen inanmayan birinin taşıyla dişimizi kırarlar.İnsanlar bilsin ki bizim yolumuz,bela ve eziyetle doludur.Eğer bu yolun sırrını bilirsen,ayağını baştan kes at.Yoksa çekeceğin zahmeti bir kenara koy.Çünkü bu yolda bu ayaklarla yürünmez ..." (Sadık Yalsızuçanlar Bey'in Cam ve Elmas adlı kitabının 131-132. sayfalarından iktibas yapılmıştır) Quote Share this post Link to post Share on other sites