Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Sign in to follow this  
Muvazene

Kötüye Katlanmak

Recommended Posts

Vaktiyle Ankara'da, birkaç maarifçi, parlak bir ilkbahar günü, bir temiz hava safası yapalım demiş ve kırlara dökülmüştük. Yanımızda bir de Fransız profesör... Yalçın bir step zemini üzerinde yol alırken birdenbire kulağımızda sert ve iç çekici bir ses... Merkep anırması... Gayet neş'eli ve hayatiyetli...

Şöyle mırıldanmıştım:

- Bahar münâdisi, kuraklık içinde yeşile hasretini ilân ediyor!

Biraz ilerleyip merkebin bulunduğu yere gelince ne görsek iyi?.. İskeletinin üstüne tek tek kıl ekilmiş gibi, bir deri, bir kemikten ibaret bir hayvan... Kuru kafasını bile kıpırdatamayacak bir zayıflık halindeyken ensesini kabartmış ve kulaklarını dikmiş, hayat şevkini haykırıyor.

Fransız profesör manzaraya hayretle baktı ve dedi:

- Ayol; sizin bütün harikanız, Allah'ın bir mahlûkunu adetâ zorla yaşatmanın dehâsına ermenizdir. Şu gördüğünüz hayvan, bizde, bu hale gelmeden çok evvel ölür. Çünkü ondan önce öyle bir bakımdan gelir ki, bu şartlara tahammül gücünü yitirir.

Bu sözde müthiş bir gerçek vardı. Bahis mevzuu da hayvan değil, belki insandı.

Demek istiyordu ki:

- Siz insanları yaşamanın gereklerine göre değil de katlanmanın şartlarına göre yetiştiriyorsunuz! Marifet, insanı sefalet ve felâket rejimlerine alıştırma yerine üstün hayata hazırlamadadır.

İkinci Dünya Harbi'nde bir İsviçre gazetesi, harbe girmediğimiz halde geçirdiğimiz iktisadî, içtimaî ve ahlâkî buhranlara bakıp şöyle yazmıştı:

"- Türkiye'de bir ihtilâlin bütün şartları hazırdır. Fakat öyle bir katlanma ruhu vardır ki, orada, herkes her baskıya boyun eğer ve kimse yerinden kıpırdamaz!"

Dinimizin emrettiği tevekküle tamamiyle zıt olan, bu, şerre katlanma tabiatı bize, iman, aşk ve ahlâkımızın gölgelenmesiyle beraber musallat olmuştur.

14 Şubat 1978

 

(Necip Fazıl Kısakürek - Çerçeve 4 kitabından iktibas edilmiştir)

Share this post


Link to post
Share on other sites

Trablusgarp Savaşı, Balkan Savaşları, ardından 1. Dünya Savaşı ve son olarak da Kurtuluş Savaşı ile külfeti çok ağır olan bir savaşlar silsilesini göğüslemek durumunda kalan Osmanlı Devleti, vârisi olan Türkiye Cumhuriyetinin bin yıllık mâzisini, kültürünü, medeniyetini ihtiva eden kök olmasına rağmen; garplılık davasını kabuktan öteye götüremeyen, yelek, ceket, şapkadan başka garptan bir şey alamayan mukallitler eliyle yok edilmeye çalışılmış ve başıboş, köksüz, imansız, şahsiyetsiz olarak yetişmeye başlayan yani ruhî muhtevadan yoksun bir neslin zuhuruna kapı açmıştır. Mücerret sahadaki kuraklık, müşahhas âlemin imar edilmesi için elzem olan hak ve hakikat zemininin de berhava olmasına sebep teşkil ettiği için, kılığından kıyafetine, şehir mimarisinden köy meydanına, kümeste beslenen tavuğundan çayırda otlayan merkebine, hâl-tavır-davranış-düşünüş iklimine kadar bir fakirlik, bitkinlik, dikiş tutmazlık, avarelik, bitap düşmüşlük hâkim olmuştur.

Fransız profesörün müşahede ettiği manzara karşısındaki yorumu ve Üstadın yapmış olduğu muhasebe; beşikten mezara kadar inceliği, zerafeti, güzeli, sanatı, keyfiyeti kurmayı emir buyuran, tüm alanlarda nezih, rakik, şuurlu, müşfik, daima ilerleyen bir yolu işaret eden dinimizin terk edilmeye başlanmasıyla birlikte ne hâle geldiğimizi görmek açısından önem taşıyor.

Üstad bir sözünde: dünya gösterdiğiniz, istikbal karattığınız, hayat yaşattığınız gibi değildir, der. Dünyayı Batı medeniyetinden ibaret gören, istikbali o taklitçilerden birinin izinde gitmekte bulan, hayatı ise şahsiyetine kavuşamadığı için bâtıl da olsa- şahsiyetini koruyan eller tarafından idame ettirmekte karar kılan bir zümrenin; insanından hayvanına kadar getirdiği nokta, Üstadın bu hatırasında net bir şekilde ortaya çıkıyor.

Vatanı kurtarma naraları atarken aslında milletin ruh kökünü nasıl kuruttuklarını bir çok yazısında anlatan ve bu hale nasıl geldiğimizin şuuruna ermemizi ve bu şuura erdikten sonra da hakiki kurtuluş yolunda ilerlememizi-

isteyen Üstad, En Kötü Patron isimli senaryo romanında da mekan olarak yukarıda bahsi geçen merkebe ev sahipliği yapabilecek köhne bir köy seçmiş ve milletin içinde bulunduğu duruma ayna tutmuştur.

 

En Kötü Patron Senaryo Romanını okumak için tıklayınız: http://www.n-f-k.com/nfkforum/index.php?showtopic=2302

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...
Sign in to follow this  

×
×
  • Create New...