Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Sign in to follow this  
görünmez

Midemi Bulandıran Bir Hatıra

Recommended Posts

Çağdaşlaşmanın erişilmez boyutlarını bile aşacağımızı 400 yıl önce bana haber vermiş olsalardı doğrusu şaşırır,'hadi ordan' der, güneşe bakıp, geceye daha çok var diye sevinir-içerlerdim.Geri vitese takmış hızlı tren...Batılıya şirin gözükme;onun gibi bir hayat sürme kaygısı.Aman Allahım...Batılı kim?Havada uçuşan toz zerrecikleri.Bunlara benzemeye çalışana ne denir acep?..

 

Geçenlerde (Birkaç sene olmuştur belki) bir olaya şahit oldum ki sormayın.Nasıl ifade etsem.Kara,kapkara bir gün...Bir arkadaşımla beraber yürüyoruz.Etraf kalabalık.Okul çıkışı olduğu için her yer talebe.Tam önümüzde bir kız grubu yürüyor.Biz de onları dinliyoruz.Neden mi dinliyoruz?Halka açık konferans verdikleri için.Bu ne ses mübarek.Tam o anda kulağımdan içeri süzülen bir cümle beynime varıp beni sendelettikten sonra kalbime inip onu hüzün,nefret ve acıma duygularıyla baş başa bırakarak mideme indi.O zavallıyı da bir hayli bulandırdı.Evet.Bir küfür...Bir kızın ettiği küfür...Ben bu olayı yaşamadan önce de buna benzer şeyler duymuştum birkaç kişiden.Ağzım açık,ufkum kapalı dinlemiştim hep.(Üzülerek sevinmliyim ki anlatılanlar,benim duyduğumdan daha beterdi.)Önümüzdeki o kız kafilesi yüksek sesle konuşup hızlı adımlarla giderken,biz adımlarımızı yavaşlatmış,onların gerisinde kalmıştık.O an arkadaşıma dönüp: 'Çağdaş bir kızın vardığı nokta' gibisinden şeyler söyledim diye hatırlıyorum.Çok kızmıştım.Kızdığım şeylerin başında 'aile' geliyordu.Aile mi?O yıkılmış bir bina ki enkazlar ortada.Nasıl bir baba,nasıl bir anne ki,evladına vermediği terbiye onu rahatsız etmez.Neden vermiyor,kendisinde olmadığı için mi?..Hmğk!..

 

O an kendim de dahil kızdığım şeylerden biri de, çağdaşlık,bireye ve kızlara özgürlük,geçmişimden utanıyorum,maymunlaşmak istiyorum,mümkünse şempanze olsun tarzı teranelerdi.Alında başınıza çalın şimdi.Çağdaş kurabiyeler.Tarihi geçmiş unlu mamulleri.

 

Hakkınız yok efendim!..Ben alışık değilim öyle şeylere.Yani alışık olmadığım küfür duymak değil; bunu bir kızdan duymak.Yoksa erkekler bu konuda kulaklarımızı bir an bile yalnız bırakmıyorlar sağ olsunlar.Su içmek gibi onlar için.Nefes almak gibi.Dokuz kelimelik bir cümlenin yarısından çoğu...Hadi onlar bir tarafa.Sana ne oluyor be kuzum?..Allahın yarattığı o güzel dudaklarda bu ne pislik?..Yani (Allah göstermesin) böyle bir kızı sevsem,ona yazacağım şiirin ilk dizesi: ''Ey midemi bulandıran güzellik!..'' mi olacaktı?..Cık cık.

 

Üstadın ‘Edebiyat Mahkemeleri’ adlı eserinde bir şairin şöyle bir cümlesi vardı:’Hamamda gezenleri çıplak oldukları için ayıplıyorlar.Keşke tek suçları bu olsa.’

Evet.Oldukça güzel bir cümle.Peki bu söz,şu kapkara hatıramın başrol oyuncusu için de geçerli mi?Sanmam.Üstadın şöyle bir cümlesi var: ‘Evvela ahlak bozulur sonra da ona bağlı her şey.’

 

13 kişinin bir araya gelip,birbirlerinin omuzlarına basıp kule yaptıklarını düşünelim.6 kişi en altta,4’ü onların üstünde,sonra 2 ve en son zirvede 1. En üsttekini sinek ısırsa veya hızla uçan bir kırlangıç o nahif vücuduna çarpsa yada güneş başına düşse(çarpsa demiyorum direk güneş düşse) ne bileyim böyle her zaman olabilecek şeylerden biri olsa ve üstteki adam düşse.Bu sadece kulenin parçalarından biri için geçerlidir,o da en üstte olupta düşen…Fakat en alttaki 6 kişiden biri pantolonuna konan kelebeğin zarif görüntüsüyle geçmiş günlerini düşünüp kederle yere düşerse ne olur?Ne olacak,bütün kule kelebek olup uçar.Ahlakta böyle işte.Hayatın en özel köşelerinden birinde durur.Bir bakıma hayatın bir dengesidir.O,yere düştüğünde ayakta ne kalır?.. Ahlak…Önce ahlakımız bozuldu sonra ona bağlı her şeyimiz.İnsanın küfür duymaması için,ya evden çıkmaması yada kulaklarını 8 kilo pamukla tıkaması lazım.

 

(Aşağıdaki satırlar 2060 yılında gerçekleşmesi mümkün bir senaryonun 2010 yılında görünmez tarafından n-f-k.com’da gösterime sunulmasıdır)

 

Babası- Kızım sana ne oldu böyle? Eski crazy’liklerinden bizi çok uzak bıraktın.Sorun ne?

 

Kızı- Sorma foterciğim.(Father demek istiyor olabilir.)Boyfriend’imden ayrıldım.Beni bıraktı.

 

Babası- Hani şu geçen bize gelen,hatta bizde kalan,hatta haftalarca bizde kalması için kendisine ricada bulunduğum çocuk mu?

 

Kızı- Ay evet babiş.Yaşlısın maşlısın ama hafızan hala yerinde.

 

Babası- Seni neden bıraktı?

 

Kızı- İyi öpüşemediğimi söyledi…Buna inanamıyorum..Sence de öylemi foter.Ben iyi öpüşemiyor muyum?Ay intiharım geldi birden.

 

Babası- Ojelerine kurban olduğum…Bu söyleyeceklerim rimellerini daha fazla akıtacak belki ama söylemeliyim.Çocuk seni bırakmakta haksız sayılmaz.Daha geçen gün sizi izlemiştim öpüşürken,o gün bile demiştim kendime bu kız erkek arkadaşlarıyla öpüşmeyi beceremiyor diye.Halbuki bu konuda seni en muteber okullara gönderdim ta küçüklüğünden itibaren.Hata nerde hala anlamıyorum.

 

Kızı- Ben şimdi ne yapacağım babiş.Bu lekeyle yaşayamam.

 

Babası- Üzülme crazy’im.3 gün içinde bir erkek arkadaş bulur,sanatını onun üzerinde icra edersin.Bu denemelik olacağı için sokakta gördüğün ilk erkeğe çıkma teklif et.Ay bu çıkma teklif etme lafı da çok eskidi ama neyse.Bu sınavı başarıyla geçtikten sonra asıl arkadaşınla,yani en az birkaç ay çıkacağın erkekle tanışır,onu eve davet edersin.Bende ona aylarca bizde kalmasını tembih ederim.

 

Kızı- Böyle bir hayat ne kadar romantik ve güzel foterciğim.Keşke hiç ölmesek.Bu hayat hep devam etse.

 

Babası- Kapat gözünü ve yaşamaya devam et.Bu mantıkla ölüm bir araya gelemez.Sana bir nasihat edeyim.

 

Kızı- Nasihat?..

 

Babası- Sen bu kelimeyi bilmezsin kızım.Eskiler kullanırdı.Bu kelime de onlar kadar eski.Evet,sana bir nasihat ediyorum: Bol bol makyaj yap ki tanınmayasın.

 

 

Senaryo konusunda biraz ileri gittiğimi düşünüyorum.Evet, kesinlikle biraz ileri gittim.Bu yüzden 2060 değil de tarihi 2030 olarak değiştiriyorum.Bu nedir muhterem,nereye kadar gider bu kervan?..

Bugün böyle bir senaryonun yaşanmadığını kim iddia edebilir!..Bütünü kaplamış olmasa bile,insan vücudundaki ben'ler gibi,etrafa dağınık bir halde yayılmış olmalılar.Her yerinde değil,fakat birçok yerinde.Bu senaryonun biraz hafifletilmiş hali ise tüm vücudu işgal etmiş çoktan.

 

Bir kız küfretmiş.Bir erkek bunu duyunca utanmış ve yüzü kızarmış.Tersine dön ey dünya!..Bir erkeğin küfredipte bir milyon kızın utancından başını yere eğdiği günler artık geride kaldı muhterem!..Kafanı kaldır da etrafına bak.Haya...Kimbilir nerede?..

 

(Edebiyat Mahkemeleri'nden)

-Ey Süleyman'ın oğlu Ebul'ala!..Körlüğün sana bir iyiliği dokunmuştur.Eğer senin gözlerin bu alemi görmüş olsaydı,göz bebeklerin,hakiki manasıyla tek bir insan görmeyecekti. (El-Maarri)

 

Biçare ben...Bir çare arasam...Bir çare var:

-Hiç bir sahada,ne iman,ne vicdan,ne devlet,ne anane,ne kanun,ne süngü,ne kasa,ne kilit,ne aile,ne terbiye,hiçbir müeyyide ve korkuluğa yer kalmamıştır.

Öyle bir ana-baba günündeyiz ki,buna ilahi ceza demekten ve kurtarıcmızı re'sen gökten zembille indirmesi için Hakka yalvarmaktan başka çaremiz kalmamıştır. (Rapor 4/6 Üstad Necip Fazıl)

 

Efendim,ne diyeceğimi bilemiyorum.Halimiz çok x çok kötü.Bütün bu olup biten şeylere bakıyorum da…Ne iğrençlikler,ne yalanlar,ne iftiralar,ne isyanlar var ortalıkta.Kendi halime bakıyorum…Geçmişime…Sonra yine etrafıma…Sonra yine tüm insanlığa…Allah’a her gün her saat isyan ediliyor.Yarattığı kul Allah’ı (haşa) kabul etmiyor.Evet.Biz de kim oluyoruz,asıl sabreden Allah.O’nun gazabından hangimiz emin olabiliriz ki…İhya’da okumuştum,insanlar yağmur duası etmesi için Malik B. Dinar’ın huzuruna gelirler.O muhteşem Allah dostu onlara şöyle der: İşlediğiniz fiillerden dolayı başınıza taş yağmadığına şaşıyorum, siz benden yağmur duası etmemi istiyorsunuz.

 

İnsanı dehşete düşürecek kadar ibretlik.Bir de bu olayın enteresan bir tarafı var.Malik B. Dinar bu sözleri peygamberimizden 1 asır sonra söyledi etrafındaki Müslümanlara.Yani bize yakın bir tarih değil.Koca evliya bu cümleyi ta o zamanlarda söylemişse…Allahım…Bugünü düşünmek bile…

Konusu açılmışken Malik B. Dinar’la ilgili İhya’da geçen şu hüzünlü olayı da paylaşmak isterim:

Malik B. Dinar kardeşinin cenazesinin peşinden giderken hem ağlıyor hem de şunları söylüyordu:

-Allah’a yemin ederim ki senin nereye vardığını bilmedikçe gözyaşlarım dinmeyecek; ve yine Allah’a kasem ederim ki ben hayatta oldukça bunu bilemeyeceğim.

 

İslam tarihinde ne hazineler var da haberimiz yok…Beş para etmez adamları tanıtıyorlar bize…Bu yüzden beş para etmiyor konuştuklarımız…Hayatımız…Ne gaflet…

 

Ey beni kulaklarıma inanamayacak hale getiren; şu kötü hatıramın başrolünde oynayan şuursuz yakut!.. Sana sesleniyorum.Kulak dersem çık,ağız dersem çıkma…Kulaklarını aç,fakat ağzını açma.Sen ağzını açtığında rengarenk çiçekli bahçenin gizli çamurları yağıyor nazarlara.Kulaklarını aç ve dinle:Kadın bir edep timsalidir.Ahlaki güzelliklere temayülü olmayan bir kadın;görünmez’in gözünde sinekten farksızdır.(görünmez kim mi?Kim olacak. Sivrisinek)Nasıl ki güzel yaratılmış bir yüzün süse ihtiyacı yoktur; yüreğinde ahlak gülü biten bir kadının da gösterişli bir bahçeye…O zaten ihtişamlı bir saraydır.Haya perdesiyle örttüğü gözleri (daha doğrusu inci taneleri) bir nazarıyla taşı deler.Ha bu arada unutmadan;seni bir daha küfrederken duymak istemiyor,erkekler tarafından her zaman antrenmanlı olan kulaklarım.Bunca sözden sonra yine o kötü cümleleri söyleyecek olursan,saçını başını yolarım senin.Şunu da unutma ki; bahar çiçekleri daima tomurcuk halindeyken içlerine kurt düşer.Ofelya’nın abisi gerçekten ince bir noktaya dikkat çekmiş.

 

Dinazorlar türedi

Tükenenlere nispet.

Bu nasıl trajedi?

Delirdi yine Hamlet.

 

Zirvedekiler yerde

Tiyatro allak-bullak.

Küfürbazlar sahnede

Neredesin ey ahlak!..

 

Ne güzeldik eskiden

Şimdi neye dönüştük?

Dudaklar kirli,neden?

Şeytanla mı öpüştük?..

 

Ay ne iğrenç bir tablo!

Düşünsene muhterem!..

Kesin kesildi kablo

Bozuldu muvazenem.

 

Ne kadar huzurlular

Kuşlar yuvalarında.

Zikre dair bir şey var

Sanki dudaklarında.

 

Ey topuklarım gazla

Uzaklaş uzaklardan.

Yetin, yetin ki az'la

Ecrin olsun fazladan.

 

Ve herkes küfretsede

Sen sus, şu haline yan.

Ömür bin yıl sürse de

Dayan birazcık dayan...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Annesi gül koklasa ağzı gül kokan çocuk,

Annesi artık küfrettiği için ağzından kenef kusmaya hazır bir tomurcuk.

 

Ruhundaki irini ağzından kusan bir cemiyet. Bu dünya sokakta, gözler önünde zina yapacak kadar alçalan belhüm edallere de müşahit olacak. Bunlar ise onların büyük büyük büyük ataları. Gelecektekilere nispetle bugünküler ancak bir sinek ısırığı, lakin mâzideki gül kokulu, iman nefesli beşere kıyasla da bir kazurat çukuru.

Üstad'ın bir şiirinde geçer ki, üretimin yeri ya rahimdir ya barsak. Bu (insan demeye dil varmıyor) canlı türü, dimağ cihazını iptal ederek kafasına bir barsak yerleştiren ve o barsağın çıktısını azından alan bir yaratık. Eyvah ki ne eyvah, mide bulandıran bu hatıranın farklı bir versiyonuna şahid olma bedbahtlığına ben de düştüm. Küfreden kızın karşısında, küfrü büyük bir iştahla yiyen erkek, ve erkek, sevdalısından en latif sevda sözlerini duyuyormuşçasına mesud bir gerzek.

 

"Haya güzeldir lakin kadınlarda daha güzeldir."

Buna muvazi: ahlaksızlık çirkindir, lakin edeb timsali olması gereken kadınlarda daha da çirkindir.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...
Sign in to follow this  

×
×
  • Create New...