kırkgeçit 0 Report post Posted January 20, 2010 Beyaz Rusyalı annelerimiz bile bilmez nasıl doğduğumuzu bacaklarını ayırıp dışarıya nasıl sürünerek çıktığımızı bombalandıktan sonra yıkıntıların arasından sürünmen gibi hangimizin kız ya da erkek olduğunu söylemek zordu ekmek olduğunu farzederek pisliği tıka basa yedik ve geleceğimiz ufukta ince bir iplik üzerinde bir jimnaktikçi gibi şov yapıyordu en yüksek mevkide orospu gibi biz kapısı önce tebeşirle vurulan bir ülkede büyüdük sonra karanlıkta bir savaş arabası gelirdi ve seni kimseler görmezdi artık ama o arabalarda ne silahlı adamlar ne de tırpanlı göçebeler olurdu aşk severdi böyle ziyaretleri bizi gizlice yakalardı biraz bozuk para için ne yaptığımızı kimsenin umursamadığı umumi helâlarda özgürdük sadece yazın sıcağıyla kışın karıyla dövüştük dilin kendisi olduğumuzu öğrendiğimiz zaman ve gözlerimizle konuştuğumuzda dilimiz sökülürdü ellerimizle konuştuğumuzda gözlerimiz dürtüklendi ellerimiz kesildiğinde ayak parmaklarımızla söyleştik bacaklarımız vurulduğunda başımızı evet anlamında salladık ve hayır anlamında salladık başımızı canlı canlı yediklerinde geri süründük uyuyan annelerimizin karınlarına bir bomba sığınağına girer gibi tekrar doğmak için ve işte ufukta geleceğimizin jimnastikçisi güneşin kızgın çemberinde zıplıyordu. Valzhyna Mort Çeviri: Mustafa Burak Sezer 25 Ekim 09 / İstanbul Quote Share this post Link to post Share on other sites