Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
kosem

Yaşamak Istediğiniz Şehir Hangisi

Recommended Posts

Şam-ı Şerif...

 

Lâkin, İstanbul'umdan ayrı kalmamak kaydı ile.. Giderken yanımda götürmek gibi bir alternatifim olmadığı için, Şam-ı Şerif, hayallerimi süslemek için dahi, Eyüb'ümden, Süleymaniye'mden, Üsküdar'ım dan izin almak zorunda.

Share this post


Link to post
Share on other sites
İmkansız bir şehirde yaşamak isterdim.. Her ferdinin Allahtan korktuğu, birazcıkta olsa korktuğu, hiç olmadı korkmaya namzet olduğu bir cemiyeti içinde barındıran; yakınlıktan ötürü kaçıp gitmiş yakınlığın kanıtı koca ve bomboş apartmanların yerine, ölçülü uzaklıktaki yakın beraberliklerin kilit noktası, camlarından kızıl biberlerin sarktığı evlerle dolu bir şehir..

 

Cinayetlerin, kavgaların, küfürlerin, ahlaksızlıkların, hırsızlıkların, dedikoduların, kıskançlıkların değil de; bir ipe art arda dizilmiş boncuk taneleri gibi bütün güzelliklerin yan yana muhteşem bir bütün oluşturduğu; merkezinden belki de hiçbir seyyahın geçmediği harikulade bir şehir..

 

 

öyle bir şehir adı şanı çoğrafi konumu iklimi yaşam şartları nasıl olursa olsun gözüme gelmez billahi

hatta ne şehri ilçe kasaba köy

yahu 10-15 dairelik bir apartman bile olur

Share this post


Link to post
Share on other sites

Bir şehrin dış plandaki güzelliğinin, sevimliliğinin, insanı cezbeden, tesiri altına alan müşahhas sahadaki dokusunun yanında bir de ruhu vardır, ki o ruh, o şehirde yaşayan insanlardan teşekkül eder. Üstad'ın tabiriyle o ruhlar mamur ise, şehrin insana derinden derine huzur veren ruhu her köşede, her sokakta adım adım hissedilir. Özellikle yaşamak istediğim bir şehir var mı? A şehri, B şehri, hangisinde Üstad'ın aşağıdaki tasviri tam yerini bulmuşsa o şehir:

 

"Nerede o diyar ki, geniş, hayâl âlemi kadar geniş ve düz, cam sırtı gibi düz ve temiz, güvercin kanadı derecesinde temiz yollarında uzun boylu, nur yüzlü, sade kılıklı, maddeleri ve ruhları mamur insanlar dolaşır. Bu insanlar, maddî ve manevî manâda birbiriyle kakışmaz, çekişmez, söğüşmez. Bu insanlar, birbirini kıskanmaz, birbirinin zararına beslenmez, birbirine faydasız gözle bakmaz. Bu insanlar, aynı şeye inanır, tesbih taneleri gibi aynı dizide sıralanır, duvar tuğlaları gibi aynı yükselişe omuz verir.[*]"

[*]Çerçeve 1 - s.171

Share this post


Link to post
Share on other sites
Elazığ'da yaşamak ister miydim? Evet isterdim.. Bilen insan için farklı ve manevi havası solunacak bir yer orası kanımca. Tahribatlar olsada, güzel ve özel bir şehirdir Elazığ.

 

Türkiye dışındaysa, Bosna'da yaşamak isterdim..

 

Nerede yaşadığınızı bilmiyorum ama ben elazığda yaşıyorum 2.5 yıldır ve 1.5 yıl daha yaşayacağım Allah kısmet ederse..Bilmiyorum Elazığ'ı gördünüz mü öyle söylüyosunuz yoksa görmediniz mi ama aslında Elazığ'ın pek de manevi bir havası yok ben burada genel anlamda maneviyata dair çok şey görmedim..Aslında "babalar diyarı" olarak da anılıyo..Oldukça fazla sayıda türbe var çünkü Harput dolaylarında.O mibareklerin ruhu belki biraz manevi hava katsa da genel anlamda en azından bir üniversite öğrencisi için yaşanılır bir şehir sayılmaz..Tabii ki kişisel görüşlerimdir..Kimsenin düşüncelerini bağlamaz..smile.gif)

Share this post


Link to post
Share on other sites
Trabzon-Erzurum-Elazığ birbirlerine çok yakın iller. En fazla 5 saatlik bir yolculuk söz konusu. İstendiği takdirde bu illerde oturan arkadaşlar kemmiyeti az keyfiyeti bol bir toplantı yapabilirler. Hayır bu fikri niye öne sörüyorum. Erzurum benimde göz bebeğim. Buz tutmuş olan sosyal ve kültürel hayatı siz değerli gönüldaşlarla ısıtmak pek bi hoş olsa gerek. Fakat batı illerindeki gönüldaşlarda üzülmesin! İstanbul'dan Erzurum 1 saat 45 dk uçakla. İzmir, Antalya dan da uçak var. Yeterki isteyelim :)

 

Evet katılıyorum bir toplantı düzenlenebilir..Biz de çok isteriz bunu..Hep büyük şehirlerde toplanılacak diye bişey yok ya biraz da küçük şehirler tanınmış olur hem..:)Elazığ..

 

Ayrıca ben geçen yaza kadar nedenini bilmiyorum ama hep İzmir de yaşamayı isterdim ama İstanbul'u gördükten sonra orasının bambaşka bir dünya olduğuna bizzat şahit oldum..Ve ömrüm boyunca olmasa da İstanbul'da yaşamayı isterdim...İzmir i de asla yabana atamam bu arada:))

Share this post


Link to post
Share on other sites

Reyhan adminimizin alıntısı ile paralel olarak Üstad, Batı Tefekkürü ve İslam Tasavvufu Adlı Eserinin son kısmında cemiyete yönelik fikirlerini beyan etmiş ki bunları özümsememek ve böyle insanların bulunmuş olduğu şehri aramamak mümkün değil. Aynen kopyalayalım:

 

"Eski bir tabirimdir; fildişi kaldırımlarda, fildişi sokaklarda giden, hiç birbirine çarpmayan, herbiri birbirinin emrinde ve Allah korkusu altında, her biri bugün ölecekmiş gibi iki büklüm ve yine her biri hiç ölmeyecekmiş gibi dimdik insanların cemiyetini kurmak..."

 

Batı Tefekkürü ve İslam Tasavvufu, s.211. (15. Basım)

Share this post


Link to post
Share on other sites
Nerede yaşadığınızı bilmiyorum ama ben elazığda yaşıyorum 2.5 yıldır ve 1.5 yıl daha yaşayacağım Allah kısmet ederse..Bilmiyorum Elazığ'ı gördünüz mü öyle söylüyosunuz yoksa görmediniz mi ama aslında Elazığ'ın pek de manevi bir havası yok ben burada genel anlamda maneviyata dair çok şey görmedim..Aslında "babalar diyarı" olarak da anılıyo..Oldukça fazla sayıda türbe var çünkü Harput dolaylarında.O mibareklerin ruhu belki biraz manevi hava katsa da genel anlamda en azından bir üniversite öğrencisi için yaşanılır bir şehir sayılmaz..Tabii ki kişisel görüşlerimdir..Kimsenin düşüncelerini bağlamaz..smile.gif)

 

Elazığ'da okumuştum (2 sene). Manevi havası solunucak bir yer derken, ''kanımca'' ifadesi kullanmıştım zaten. Yani tamamen kişisel bir tanımlama. Bunu deme sebebine gelince; Harput'a çıktığım vakitlerden, İzzet Paşa Camisinin avlusunda arada sırada muhabbet ettiğim ihtiyarlardan ve insanlarının genel anlamda cana yakın/misafirperver olduklarından dolayı olabilir.

 

Fakat üniversite öğrencisi gözüyle bakarsak, elbette pek iç açıcı bir şehir sayılmaz. (Öğrenciler ne ister, onuda bilmiyorum?) Unutmamak gerek; sonuçta orası bir Doğu kenti ve hem fiziki, hem de sosyal anlamda bunu yansıtıyor Elazığ.

 

Tabi bütün bunlar şahsi düşüncelerim ve bunun aksini savunabilirsiniz smile.gif

 

İlaveten:

1) Sizin şu anda Elazığ'da ne hissettiğinizi ve nasıl bir durumda olduğunuzu (öğrenci olarak) çok iyi anlıyorum. Aynı duyguları yakın arkadaşlarımda yaşıyor ve benle anlaşamıyorlardı Elazığ konusunda.

 

2) Hazar Şiir Akşamları gibi güzel bir etkinliğe sahiplik yapan şehirde olduğunuzu da anımsatırım.

Share this post


Link to post
Share on other sites

bu şehr i istanbul ki bimislü bahadır

bir sengine yekpare acem mülkü fedadır.

BAKİ

 

İstanbul gönlümün,gözümün,ecdadımın başkenti ve tabi diğer yasamak istedigim sehirde Bursa

Share this post


Link to post
Share on other sites

Gücüm yetseydi hiç düşünmeksizin Medine'yi seçerdim. Küf tutmuş ruhuma belki efendimizin gezindiği, iz bıraktığı, anı bıraktığı belde kalbimi biraz daha çabuk temizlerdi.

O'nun mescidinde vakit namazlarını eda etmenin hazzını ifade edecek kelimeleri dahi seçmekten acizim. Çok başka olurdu herşey diye geçiyor içimden. Havası başka tadı başka kokusu başka.Herşey bambaşka.

Gözden uzak olan gönülden uzak olmaz elbette.O yüreğimizde olsa da yanıbaşında olmanın da ayrı bir nasip olduğunu bilmek ruhu şad ediyor doğrusu.

 

Geçtiğimiz salıya kadar Türkiye'nin Avrupa başkenti İstanbul'daydım ( :D ) İlk kez doyamadan ayrıldığımı hissettim.Tadı damağımda kaldı derler ya biraz öyle oldu.Meşkini nasıl hissettim anlatamam. Acaba burda mı kalsam diye düşünceler geçiverince aklımdan, kovmak zorunda kaldım.

 

Ve gelelim doğup büyüdüğüm herşeye rağmen vazgeçemediğim il'e "Ankara'nın taşına bak,Gözlerimin yaşına bak" demiş olsalarda.Buranın da başka bir havasının olduğuna inanıyorum.Doğup büyümüş olmanın etkisi belki de diyordum eskiden ama artık öyle söylemiyorum. İnsan nerde anı biriktirmişse ve nerede ruhuna ruh katmışsa dış yapı güzelliklerine bakmadan başka bir anlam katıveriyor işte.

 

Bir sacın 3 ayağı gibi oldu birini çıkarsam yıkılacak gibiyim :)

Share this post


Link to post
Share on other sites
Antepli'yim ben, Elazığ'da okumuştum (2 sene). Manevi havası solunucak bir yer derken, ''kanımca'' ifadesi kullanmıştım zaten. Yani tamamen kişisel bir tanımlama. Bunu deme sebebine gelince; Harput'a çıktığım vakitlerden, İzzet Paşa Camisinin avlusunda arada sırada muhabbet ettiğim ihtiyarlardan ve insanlarının genel anlamda cana yakın/misafirperver/samimi olduklarından dolayı olabilir.

 

Fakat üniversite öğrencisi gözüyle bakarsak, elbette pek iç açıcı bir şehir sayılmaz. (Öğrenciler ne ister, onuda bilmiyorum?) Unutmamak gerek; sonuçta orası bir Doğu kenti ve hem fiziki, hem de sosyal anlamda bunu yansıtıyor Elazığ.

 

Tabi bütün bunlar şahsi düşüncelerim ve bunun aksini söyleyebilirsiniz/savunabilirsiniz smile.gif

 

İlaveten:

1-) Sizin şu anda Elazığ'da ne hissettiğinizi ve nasıl bir durumda olduğunuzu (öğrenci olarak) çok iyi anlıyorum. Aynı duyguları yakın arkadaşlarımda yaşıyor ve benle anlaşamıyorlardı Elazığ konusunda.

 

2-) Hazar Şiir Akşamları gibi güzel bir etkinliğe sahiplik yapan şehirde olduğunuzu da anımsatırım.

 

Evet Elazığ da okuyup da fazla seven kimse yoktur takdir edersiniz ki. ben de bu şehirden nefret etmiyorum en azından ilk senelerimdeki gibi ama hala da yaşanılası bir maneviyatı olduğunu düşünmüyorum.Yine tekrarlıyorum bu benim kişisel görüşüm..smile.gif

 

İzzet paşa camisinin avlusunda ihtiyar amcalarla hiç sohbet etmedim ama evet sıcak bir havası var orasının...

 

İlaveten:

1-)Öğrencilerin istediği bir çok aktivite aslında yok. Kendimi bunların bir kısmından tenzih ederek söylüyorum ki ben de aradığımı çok fazla bulamadım belki de arayış şekil farklılığındn kaynaklanabilir ...

 

2-)Hazar Şiir Akşamları'nı isim olarak dahi hiç duymadım..Böyle bir etkinliğin varlığından haberdar olmamı sağladığınız için de teşekkür ederim.Ama bir çiçekle bahar gelmez:)

Share this post


Link to post
Share on other sites

Elazığ'da etkinlikler bulamayanlara şaşırıyorum arkadaş.

 

Hiç bir şey yapamıyorsanız, çekirdek çitleyin :)

Share this post


Link to post
Share on other sites
Elazığ'da etkinlikler bulamayanlara şaşırıyorum arkadaş.

 

Hiç bir şey yapamıyorsanız, çekirdek çitleyin :)

 

Hakikaten yaa bu benim aklıma neden gelmemişti e tabi insan "Dervish" olunca...Ee "dervish"in fikri neyse zikri de o olurmuş..Sizin oralarda çekirdek çitlenilmiyo galiba :D

Share this post


Link to post
Share on other sites

Şehirleri bizler için önemli yapan unsurlar; içinde barındırdığı sevdiğimiz insanlarla doğru orantıdadır.İsterlerse İstanbul'un gerdanlığı boğazda, dünyanın en nadide yalılarını önüme açsalar sevdiklerim olmadan benim için hiçbir mana ifade etmez.

İstanbul şüphesiz içinde yaşamayanlar veyahut içinde yaşayıp da yaşamayanlar için en büyük hayallerden bir tanesi.Yaz tatilini geçirdiğim Akdeniz'in birkaç küçük şehrinde de gördüm bunu.İstanbul inkar edilemeyecek ölçülerde olan büyüklüğü,kalabalığı,tarihi ve manevi bakımdan zenginliğiyle Türkiye'nin baş tacı.Ama ne yazık ki bütün metropollerde olduğu gibi her güzellikte başı çeken özellikleri, içinde barındırdığı tezatlarla da başı çekiyor.Hergün bu tezatları görmek,işitmek,koklamak,hissetmek ayrı bir acı veriyor içinde yaşattıklarına.Bir yandan dikilen dev rezidanslar diğer yandan onların gölgesi ile ışığı kesilmiş gecekondular,kafesli pencerelerinin önünde çekirdek çitleyen kızlar,eşiklere oturup örgü örerek onun bunun dedikodusunu yapan teyzeler,ellerine geçirdikleri tahta parçasıyla hayal güçlerinin sınırlarını zorlayarak oyunlar oynayan üstleri başları dökülen yüzleri kirli,burunları akan çocuklar. Diğer yandan ise son model, havuzlu,yüksek güvenlikli sitelerde yüzüne hangi kremi süreceğine karar veremeyen kadınlar,onlarca çeşit teknolojik aletin arasında kaybolmuş çocuklar,gençler.Bütün bunlar maddi boyutu.Bir de manevi boyutu var ki düşünmesi kadar yazması da acı veriyor insana.Geçen sene gittiğim Beşiktaşlı Yahya Efendi hazretlerinin huzur veren bambaşka bir atmosferin içine çeken türbesi,ve yanıbaşında insanların her türlü rezaleti yapmak için güruh güruh aktıkları Yıldız Parkı.Aynı şehir altında toplanmış milyonlarca farklı insancıklar.Bu insancıkların oluşturduğu kimine göre renk, bana göre ise tezatlar şehri İstanbul.

 

Tadına doyamayacağınız çok noktaları var ama aynı zamanda kulaklarınızı tıkayarak kaçıp gitmenizi istetecek de çok noktası.Yaşamak için ideal bir yer mi bana göre belki,içinde doğmama ondan hiçbir şekilde kopmama rağmen belki.Peki ya hayallerinde oluşturdukları İstanbul portresi ile bir bilinmeze aşık olup gelenler bu şehre.Hayal kırıklıkları ile karşılaşmaya ne kadar hazırlar acaba?

Share this post


Link to post
Share on other sites
bu şehr i istanbul ki bimislü bahadır

bir sengine yekpare acem mülkü fedadır.

BAKİ

 

Kaside Nedim'in değil miydi yaa. Ben mi yanlış hatırladım yoksam.

Share this post


Link to post
Share on other sites
Şehirleri bizler için önemli yapan unsurlar; içinde barındırdığı sevdiğimiz insanlarla doğru orantıdadır.İsterlerse İstanbul'un gerdanlığı boğazda, dünyanın en nadide yalılarını önüme açsalar sevdiklerim olmadan benim için hiçbir mana ifade etmez.

İstanbul şüphesiz içinde yaşamayanlar veyahut içinde yaşayıp da yaşamayanlar için en büyük hayallerden bir tanesi.Yaz tatilini geçirdiğim Akdeniz'in birkaç küçük şehrinde de gördüm bunu.İstanbul inkar edilemeyecek ölçülerde olan büyüklüğü,kalabalığı,tarihi ve manevi bakımdan zenginliğiyle Türkiye'nin baş tacı.Ama ne yazık ki bütün metropollerde olduğu gibi her güzellikte başı çeken özellikleri, içinde barındırdığı tezatlarla da başı çekiyor.Hergün bu tezatları görmek,işitmek,koklamak,hissetmek ayrı bir acı veriyor içinde yaşattıklarına.Bir yandan dikilen dev rezidanslar diğer yandan onların gölgesi ile ışığı kesilmiş gecekondular,kafesli pencerelerinin önünde çekirdek çitleyen kızlar,eşiklere oturup örgü örerek onun bunun dedikodusunu yapan teyzeler,ellerine geçirdikleri tahta parçasıyla hayal güçlerinin sınırlarını zorlayarak oyunlar oynayan üstleri başları dökülen yüzleri kirli,burunları akan çocuklar. Diğer yandan ise son model, havuzlu,yüksek güvenlikli sitelerde yüzüne hangi kremi süreceğine karar veremeyen kadınlar,onlarca çeşit teknolojik aletin arasında kaybolmuş çocuklar,gençler.Bütün bunlar maddi boyutu.Bir de manevi boyutu var ki düşünmesi kadar yazması da acı veriyor insana.Geçen sene gittiğim Beşiktaşlı Yahya Efendi hazretlerinin huzur veren bambaşka bir atmosferin içine çeken türbesi,ve yanıbaşında insanların her türlü rezaleti yapmak için güruh güruh aktıkları Yıldız Parkı.Aynı şehir altında toplanmış milyonlarca farklı insancıklar.Bu insancıkların oluşturduğu kimine göre renk, bana göre ise tezatlar şehri İstanbul.

 

Tadına doyamayacağınız çok noktaları var ama aynı zamanda kulaklarınızı tıkayarak kaçıp gitmenizi istetecek de çok noktası.Yaşamak için ideal bir yer mi bana göre belki,içinde doğmama ondan hiçbir şekilde kopmama rağmen belki.Peki ya hayallerinde oluşturdukları İstanbul portresi ile bir bilinmeze aşık olup gelenler bu şehre.Hayal kırıklıkları ile karşılaşmaya ne kadar hazırlar acaba?

 

KESİNLİKLE KATILIYORUM ÇOK GÜZEL ANALİZ OLMUŞ

Share this post


Link to post
Share on other sites
Evet Elazığ da okuyup da fazla seven kimse yoktur takdir edersiniz ki. ben de bu şehirden nefret etmiyorum en azından ilk senelerimdeki gibi ama hala da yaşanılası bir maneviyatı olduğunu düşünmüyorum.Yine tekrarlıyorum bu benim kişisel görüşüm..smile.gif

 

İzzet paşa camisinin avlusunda ihtiyar amcalarla hiç sohbet etmedim ama evet sıcak bir havası var orasının...

 

İlaveten:

1-)Öğrencilerin istediği bir çok aktivite aslında yok. Kendimi bunların bir kısmından tenzih ederek söylüyorum ki ben de aradığımı çok fazla bulamadım belki de arayış şekil farklılığındn kaynaklanabilir ...

 

2-)Hazar Şiir Akşamları'nı isim olarak dahi hiç duymadım..Böyle bir etkinliğin varlığından haberdar olmamı sağladığınız için de teşekkür ederim.Ama bir çiçekle bahar gelmez:)

 

Evet, her insana farklı duygular yaşatır şehirler. İzzet Paşa konusunda hem fikiriz o zaman. Zaten demiştim: genel anlamda öğrencilerin beklentilerini karşılayan bir yer değil Elazığ.

 

Meşhur Hazar Şiir Akşamları... Her sene düzenlenen bir etkinlik; yurt içinden ve yurt dışından yoğun katılımla gerçekleşir. İlgilenmenizi ve bilgilenmenizi tavsiye ederim smile.gif

Share this post


Link to post
Share on other sites

Geometri de muhteşem üçlü kuralı varsa benim de muhteşem üçlü şehrim var :)

 

İstanbul, Konya, Bursa...

 

İstanbul, vatanım, vatanım da vatanım...

Ruhumu eritip de bir kalıpta dondurmuşlar

Onu İstanbul diye toprağa kondurmuşlar...

 

NFK`dan, var mı dahası :)

Share this post


Link to post
Share on other sites
Kaside Nedim'in değil miydi yaa. Ben mi yanlış hatırladım yoksam.

Evet arkadaşlar bende sonradan farkettim kusura bakmayın.Kendisini ne kadar sevmesemde bu kasidesi herzaman hoşuma gitmiştir.O yüzden oraya yazmıştım.Saygılarımla...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Üstad "Güleni şöyle dursun ağlayanı bahtiyar" demiş. İstanbul için evet bu müjdelenmiş memleketi seviyorum yalnız ben ağlayan kesimdenim.

 

Doğduğum biricik memleketim BAYBURT yada KONYA da yaşamak isterdim. KONYA diyince içimden bir ses gel gel diyor adeta...

Share this post


Link to post
Share on other sites

İmamı Malik şehirler içerisinde hangisi daha hayırlıdır mevzusunun konuşulduğu bir mecliste bulunuyormuş. İleri gelenler demiş ki Mekke ve Medine şehirler içerisinde önemine binaen baştaki gözler gibidir demişler. Bunu duyan imam Malik o zaman Medine sağ göz demiş. Allah Rasulu sav in şehri olan Medine, yaşanacak en güzel şehir bence. Üstad "Gönlüm uçmak isterken semavi ülkelere, Ayağım takılıyor yerdeki gölgelere" derken acaba neyi kastetti bilemem ama bu beyit benim gözümün önüne hep Medineyi getirdi. Dünyada ve ahirette en büyük komşuluk şüphesiz ki Rasulullah sav e olan komşuluktur. Allahu Teala bu düşüncede bana samimi olmayı nasip eylesin ve son nefesi Medine de verip cennetül bakiye defnedilebilmeyi nasip eylesin...

 

İstanbulun yeri de ayrıdır, öğrenciliğim orada geçti lakin geldik yine memleketimize Konyaya...

 

Allah sonumuzu hayr etsin...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Medine kutlu şehir Medine... İmam Gazali (Rahmetullahi Bari) hazretlerinin ihyasında "Medine öyle şehirdirki layık olmayan oradan çıkartılır" buyurduğu Peygamber beldesi Medine'de yaşamak isterdim.

 

Dua ve muhabbetle...

Share this post


Link to post
Share on other sites

İstanbul da yaşamak isterdim;kargaşasına,kalabalığına vs.

Ama ikinci seçeneğim de Erzincan olurdu üniversiteyi okumak istediğim yer. :rolleyes:

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...

×
×
  • Create New...