Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
vasifsiz

Üstad Necip Fazıl Ve Hocaefendi

Recommended Posts

İbretlik Hatıralar (23) Vuslat Rehberi

 

Fethullah Gülen Hocaefendi, Kırklareli'nde vaiz olarak vazife yaptığı dönemde, birkaç arkadaşıyla beraber merhum Necip Fazıl'ı konferansa davet etmişti. Çile Şairi, kendisini ve yanındaki talebelerini arabasıyla alarak konuşma yapacağı yere bırakan bir hizmet erinin tavır ve davranışlarından çok etkilenmişti. Hazreti Bediüzzaman'a büyük hürmet duyan ve onun eserleriyle beslenmiş olan hâlis mihmandar, hal ve hareketlerine yansıyan iç güzelliğiyle adeta o kıymetli misafirin gönlünü fethetmişti.

 

"Hâlimiz, Yolumuz, Çaremiz" başlıklı konferansın akabindeki akşam yemeği esnasında, rahmetlik Necip Fazıl, hayran kaldığı o Kur'an hizmetkârını anmadan edememiş; onun hakkındaki takdirlerini dile getirirken, Hazreti Bediüzzaman'dan da bahis açmıştı. Ayrıca, Hocaefendi'nin konferansın düzenlenmesiyle bizzat ilgilenmesinden, kendisine karşı çok saygılı davranmasından ve konuşulan mevzulardaki vukufundan da memnun kalan ve şahit olduğu samimiyetten cesaret alan Necip Fazıl,

 

_"Bediüzzaman hazretleri, Sultan Ahmet Camii azametinde eserler ortaya koymuş büyük bir fikir mimarıdır; o yüce kâmetin çok kıymetli düşünceleri vardır. Sadece iyi eğitimliler değil, köprünün altında, dubalarda yaşayan insanlar da ondan yararlanmalıdır. Fakat, bugün çokları Bediüzzaman gibi büyük bir beyin yapıcının sözlerini anlayamazlar. Keşke, bana müsaade edilse de, onun eserlerini dubalarda yaşayan o insanların diline göre sadeleştirsem!" demişti.

 

Muhterem Hocaefendi, merhum Necip Fazıl'ın bu kabulünü büyük bir tevazu ve mahviyet ifadesi olarak değerlendirmiş, onun samimiyetine gönülden inanmış ve ona şöyle mukabele etmişti:

 

_"Üstadım, çok isabetli bir iş yapılmış olurdu ama bu mesele beni aşar. O büyük zata birinci safta hizmet etmiş; onun kitaplarını yazmış, basmış, çoğaltmış ve dağıtmış insanlar var. Takdir edersiniz ki, bu mevzuda söz onlarındır. Bana sadece bir elçilik düşer; ben de üzerime düşeni yaparım."

 

Hüzmeler ve İktibaslar

 

Aziz Hocamız, Necip Fazıl gibi hem halk nezdinde kredisi hem de kendine has üslubu olan bir insanın Risaleler üzerine çalışma yapmasını çok önemli bulmuş ve hemen ona bir takım kitap göndermek için teşebbüse geçmişti. Bu arada, Risaleler hakkında söz sahibi olan bazı büyüklere de bu mevzuyu açmış; fakat, Nur Müellifi için seve seve canını feda edebilecek bir ağabeyin itabına uğramıştı. Bazılarına göre, Üstad'ın eserleri asla sadeleştirilmemeliydi; aksi halde, onların ruhuna dokunulmuş olurdu. Bu düşünce ağır basınca, Necip Fazıl'ın çalışması da akim kalmıştı.

 

...

 

Yazan: Osman Şimşek

Kaynak: www.herkul.org

 

Yazı, Sızıntı dergisinde Risale-i Nur'un bazı bölümlerinin sadeleştirilerek neşri; Üstat Said-Nursi'nin talebelerinin buna tenkitleri üzerine devam ediyor. Üstatla alakası açısından, eklemeye lüzum hissetmedim.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Allah hepsinden razı olsun,herkes onların hayatları hakkında bilgilenir ve eselerinden istifade eder inallah...

 

 

 

 

 

 

 

Mehmed'im sevinin başlar yüksekte!

Ölsekte sevinin, eve dönsek de!

Sanma bu teker kalır tümsekte!

Yarın, elbet bizim, elbet bizimdir!

Gün doğmuş, gün batmış, ebed bizimdir!

Share this post


Link to post
Share on other sites

Bu yazının noktası virgülüne kadar hiç bir noktasına inanmıyorum, üstadı yakından tanıyanlar böyle bir konuşmanın üstad tarafından yapılmasının imkansız olduğunu bilirler....

Share this post


Link to post
Share on other sites
Bu yazının noktası virgülüne kadar hiç bir noktasına inanmıyorum, üstadı yakından tanıyanlar böyle bir konuşmanın üstad tarafından yapılmasının imkansız olduğunu bilirler....

size katılıyorum bayım.. ustadın bu hususta fasih gorusunu SON DEVRIN DIN MAZLUMLARI eserınde gorebılırler.. vesselam

Share this post


Link to post
Share on other sites

Bu konuşma neden imkansız olsun? Üstad, Said Nursi için hüsnüzan sahibi değil miydi? Risale-i Nur'un, imansızlık çemberinde kavrulan Anadolu gencine birçok faydası olacağını düşünmüş olamaz mı? Yahut, böyle bir sadeleştirme ve neşir çalışması, zihnimizdeki üstat profilini mi zedeler? Bunda nasıl bir beis olabilir ki?

 

Bilmem yanlış mı düşünüyorum; Son Devrin Din Mazlumları'nda görüldüğü gibi, üstat İslam adına çile çekmiş kimselerin Anadolu genci tarafından tanınmasını arzu ediyor.

 

 

Ayrıca şunu öğrendim ki, Üstat ve Hocaefendi arasında geçen diyalog, yanlızca Osman Şimşek tarafından nakledilmemiş, bizzat Hocaefendi de bir röportajında bu konuşmayı aktarmış. Hatta üstad Necip Fazıl'a külliyatın verilmesi neticesinde 'ağabeyler'den azar işitildiği dahi nakledilmiş.

 

Röportaj: 'Necip Fazıl Nurları Sadeleştirmek İstedi'

 

Ahmet Turan Alkan da bir makalesinde bu diyaloğu aktarmış: "Said Nursi Türkçesi" Üzerine Bir Tenkid

 

Ben, yalanın yanına yaklaşmayacağına inandığım bir müslüman hakkında suizan etmekten haya ederim.

Share this post


Link to post
Share on other sites
Bu konuşma neden imkansız olsun? Üstad, Said Nursi için hüsnüzan sahibi değil miydi? Risale-i Nur'un, imansızlık çemberinde kavrulan Anadolu gencine birçok faydası olacağını düşünmüş olamaz mı? Yahut, böyle bir sadeleştirme ve neşir çalışması, zihnimizdeki üstat profilini mi zedeler? Bunda nasıl bir beis olabilir ki?

 

Bilmem yanlış mı düşünüyorum; Son Devrin Din Mazlumları'nda görüldüğü gibi, üstat İslam adına çile çekmiş kimselerin Anadolu genci tarafından tanınmasını arzu ediyor.

 

 

Ayrıca şunu öğrendim ki, Üstat ve Hocaefendi arasında geçen diyalog, yanlızca Osman Şimşek tarafından nakledilmemiş, bizzat Hocaefendi de bir röportajında bu konuşmayı aktarmış. Hatta üstad Necip Fazıl'a külliyatın verilmesi neticesinde 'ağabeyler'den azar işitildiği dahi nakledilmiş.

 

Röportaj: 'Necip Fazıl Nurları Sadeleştirmek İstedi'

 

Ahmet Turan Alkan da bir makalesinde bu diyaloğu aktarmış: "Said Nursi Türkçesi" Üzerine Bir Tenkid

 

Ben, yalanın yanına yaklaşmayacağına inandığım bir müslüman hakkında suizan etmekten haya ederim.

ustadın bediuzzaman hazretlerıne takdiri vardır.adını verdıgım eserınde de bunu zıkretmıstır ama fakat hocaefendı ve cemaat adına aynı fıkırde degildir. bedıuzzaman hazretlerı cemaate ıstırakını ıstemıstır fakat ustad reddetmıstır.eger Son Devrın Dın Mazlumları'nı okuduysanız soru ısaretlerını luzumsuz yere kullanmıs oldunuz. eger kabullenmek ıstemedıysenız orasını bılemem.. saygılarımla

Share this post


Link to post
Share on other sites
bedıuzzaman hazretlerı cemaate ıstırakını ıstemıstır fakat ustad reddetmıstır. eger Son Devrın Dın Mazlumları'nı okuduysanız soru ısaretlerını luzumsuz yere kullanmıs oldunuz. eger kabullenmek ıstemedıysenız orasını bılemem..

Üstadın Risale-i Nur'u sadeleştirilip yeniden neşretme temennisini, neden cemaate dahil olma olmama şeklinde algıladığınızı anlamadım. Bu yazı, üstadı cemaate mi dahil etmiş oluyor ki 'kabullenmek' kabullenmemek söz konusu olsun? Rica ederim..

 

Yorumunuz; üstadın, Said Nursi hakkında bize nakledilen sözlerinin üstat tarafından sarfedilmeyeceği tezi üzerine kurulu. Yani bu sözlerin ve bahis mevzuu teşebbüsün üstada yakışmayacağı, üstadın zihninizdeki büyüklüğüne gölge düşüreceği zannı üzerine...

 

Hayır efendim, bilakis bu, üstadın tevazu ve alçak gönüllülüğünün ucu revaklara değen örneğini gözlerimiz önüne seriyor. İslam adına çile çekmiş bir merhum için beslediği ve ortaya koyduğu bu muhabbet; onun, şeytanın enaniyet ve cemaat taassubu tuzağına takılıp kalan nicelerinden farkını bir serlevha gibi önümüze çıkartıyor. Ve bu benim gibi bir cücenin gözünde, üstadı daha da devleştiriyor.

 

Bence mevzuya bu zaviyeden bakmalı, avamın "-cı, -ci, -cu, -cü" tasnifleriyle girdiği tartışmalardaki taassuba meydan vermemeli.

 

ustadın bediuzzaman hazretlerıne takdiri vardır.adını verdıgım eserınde de bunu zıkretmıstır ama fakat hocaefendı ve cemaat adına aynı fıkırde degildir.

Mesele Hocaefendi ve cemaati ile ilgili değil. Bunu ne için belirtme ihtiyacı duyduğunuzu ve üstadın Hocaefendi ve cemaati hakkındaki fikrini nasıl öğrendiğinizi merak ettim doğrusu.

Share this post


Link to post
Share on other sites
Üstadın Risale-i Nur'u sadeleştirilip yeniden neşretme temennisini, neden cemaate dahil olma olmama şeklinde algıladığınızı anlamadım. Bu yazı, üstadı cemaate mi dahil etmiş oluyor ki 'kabullenmek' kabullenmemek söz konusu olsun? Rica ederim..

 

Yorumunuz; üstadın, Said Nursi hakkında bize nakledilen sözlerinin üstat tarafından sarfedilmeyeceği tezi üzerine kurulu. Yani bu sözlerin ve bahis mevzuu teşebbüsün üstada yakışmayacağı, üstadın zihninizdeki büyüklüğüne gölge düşüreceği zannı üzerine...

 

Hayır efendim, bilakis bu, üstadın tevazu ve alçak gönüllülüğünün ucu revaklara değen örneğini gözlerimiz önüne seriyor. İslam adına çile çekmiş bir merhum için beslediği ve ortaya koyduğu bu muhabbet; onun, şeytanın enaniyet ve cemaat taassubu tuzağına takılıp kalan nicelerinden farkını bir serlevha gibi önümüze çıkartıyor. Ve bu benim gibi bir cücenin gözünde, üstadı daha da devleştiriyor.

 

Bence mevzuya bu zaviyeden bakmalı, avamın "-cı, -ci, -cu, -cü" tasnifleriyle girdiği tartışmalardaki taassuba meydan vermemeli.

 

 

Mesele Hocaefendi ve cemaati ile ilgili değil. Bunu ne için belirtme ihtiyacı duyduğunuzu ve üstadın Hocaefendi ve cemaati hakkındaki fikrini nasıl öğrendiğinizi merak ettim doğrusu.

Siz benim yazdıklarımı okumuyorsunuz sanırım. bahsettiginiz -cı-lar ya da -cu-lar hususunda bır vehim degıldır bu. ben okudugumu ve anladıgımı dıle getırdım.bahsettıgınız rısaleı nuru serh etme hususunda neden bır takım abıler karsı cıktılar acaba bunu dusundunuz mu?cunku ustadın kendıler hakkında dusuncelerını bılıyorlardı. tekrar edıyorum SON DEVRIN DIN MAZLUMLARI eserının Bediuzzaman Hazretlerı'ne aıt olan kısmını yenıden gozden gecırınız. tabıı kı ustadı cemaate mal etmemeye calısmak gıbı bır gayretım yok yanlıs anlamayınız fakat ben ustadın bıldıgım dusuncelerını buraya naklettım bu sahsı fıkrım degıldır..

Share this post


Link to post
Share on other sites

Bu cemaatin böyle konularda kendi büyüklüklerini gösterme amacıyla tabiri caizse hikayeler anlatması, gözlerinde caizdir.. Hocaefendilerinide aynı Üstad gibi hapislerde, yokluklarda davayı yürüttüğüne bizlere de çok inandırmak istemişlerdi.. Ancak kendisinin topu topu sadece 3 günlük bir hapis cezasıyla bunu yapmaya çalışmaları kötü niyettir.. Bir keresinde de Ali Bulaç kişisinin cemaat için yazdığı kitabın tanıtımı için konferansında kendisini takdim eden cemaat üyeleri, zamanın yazarlarından Necip Fazıl Kısakürek'i tartışmaktan bayıltarak hastanelik eden değerli Ali Bulaç anonsuna şahit olmuştum.. Ali Bulaç nere, Üstad nere..

 

Madem konu açılmış konuşalım.. Mevzuu bahis olan cemaatin dünyanın en büyük cemaatiyiz demelerine rağmen hala kendi içlerinde elle tutulur bir entellektüel, yarımda olsa bir aydın yetiştirememeleri Üstad'ın mesafeli durmasının en büyük kerametlerinden biri değil midir.. Kemmiyetlere mi ihtiyacı vardı bu ümmetin, yoksa 1400 yıllık din-i mübini sokaklara kaldırımlara nakşşettirecek, şu topraklarda bir şeyler tesis edebilecek, bunu eserleriyle ve yaşantısıyla nakkaş gibi işleyecek kahramanlara mı? Son tahlilde yıkılmayan son kale olarak Nakşi büyüklerinin eteklerinin dibinden ayrılmamak ve fikri kavgamızı Üstad'a layık bir şekilde vermek bir çok şeyleri aşmamıza yetecektir diye düşünüyorum..

 

Baki selam

Share this post


Link to post
Share on other sites

Yorulmaya değmez...

Hazreti Hocaefendi Hazretleri bu sitede defalarca konuşulmuş muhasebe edilmiştir. Cemaatten yana bir şey getirmeye çalışanlar hoşgörü gülücüklerinden başka birşey getiremedi. Şer'i meselelere gelmeye lüzum bile görmüyorum.

Üstadıma, Üstadımın tiksindiği fikir ve herifler yamanamaz. Biri dağ biri uçurum.

Dediğim gibi yorulmaya değmez!..

 

Bu arada o kadar tiksiniyorum ki bazı mesele ve dönmelerden aklıma geldikçe bir fena oluyorum. Son bir yumurtlama hadisesine daha şahit oldum. Güzel bir röntgen filmi olduğu için aktarayım.

 

İsmailağa Cemaatinden bir ağabeyime lavuğun, puştun, eşşeğin, şerefsizin, münafığın, zındığın biri demiş ki -sakal,cübbe ve sarığından ötürü- ''ulan sizin islama yaptığınız tahripleri biz düzeltiyoruz!'' Yoruma ne gerek tam da Faruk sıfatının kullanılacağı bir tip. Siz ve Biz kimler mi?

 

Meramımız anlaşıldı...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ezberden gazeller... Çap meselesi bu, çap !.. Büyüklerde büyüklüğün ve küçüklerde küçüklüğün alameti/alametleri bellidir. Anlamaz, görmez, bilmez, okumaz ve düşünmezlerin aynı ve aynısının tıpkısı etiketlenmiş hücum atraksiyonları inanın hiç ciddiyet estirmiyor. Analizin varsa, delilin varsa, tespitlerini ve teşhislerini ortaya koyacaksan/ız eyvallah. Yoksa gerisi merhum Üstad'ın hoşça deyimiyle: Kabuk işidir, posadır.

 

Bize düşen (bizcesi yani) şudur:

 

Büyüklerimizin ve enginliğine/samimiyetine kalben kefil ve itimat duyduklarımızın arasında ayrım yapılmaz. Şiar budur, yol budur, olması ve oldurulan budur.

...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Sayın 'Faruk', bir densizliği bütün bir cemaate mâletmekle bahis mevzuu tipten ne farkınızın kaldığının farkında mısınız?

 

Giran geliyor arkadaş. Çilesiz dudakların istihzai sözleri, küçümseyici bakışları, diş kovuğunu doldurmaz kulaktan dolma zanları ve rahat koltuklardan savrulan lakırtıları...

 

Vakti zamanında Hocaefendi'nin; koltuğunun altında Büyük Doğu, sokak sokak dolaşıp, okunsun diye banklara umuma açık yerlere bıraktığını da duymuş muydunuz?

 

"Konu" açılmamış arkadaş. Konuşmayalım. Çiçeği burnunda bu güzel konuya kilit vurulmasına sebep olmayalım.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Kargaların gakladığı yerde bülbüller susar...

Devam edin, pek çileli nefs ve cemiyet muhasebenize.

Vesselam.

 

Düzeltme:

sizin islama yaptığınız tahripleri biz düzeltiyoruz! değil;

''Sizin pisliğinizi biz temizliyoruz'' olacaktı.

Share this post


Link to post
Share on other sites
Ezberden gazeller... Çap meselesi bu, çap !.. Büyüklerde büyüklüğün ve küçüklerde küçüklüğün alameti/alametleri bellidir. Anlamaz, görmez, bilmez, okumaz ve düşünmezlerin aynı ve aynısının tıpkısı etiketlenmiş hücum atraksiyonları inanın hiç ciddiyet estirmiyor. Analizin varsa, delilin varsa, tespitlerini ve teşhislerini ortaya koyacaksan/ız eyvallah. Yoksa gerisi merhum Üstad'ın hoşça deyimiyle: Kabuk işidir, posadır.

 

Bize düşen (bizcesi yani) şudur:

 

Büyüklerimizin ve enginliğine/samimiyetine kalben kefil ve itimat duyduklarımızın arasında ayrım yapılmaz. Şiar budur, yol budur, olması ve oldurulan budur.

...

 

Bahsi gecen konuda bir kac pasaj benım kalemimden sadır olduğu için koyacaksan/IZ kısmından ustume alınıyor ve beyefendiyi rahatlatmak adına siddetle istediği analizi,delili,tespiti ortaya koyuyorum! sunu acıklama gereği duyuyorum ki biz burada seyh ya da mursid cemaat ya da cemiyet yarıstırmıyoruz!kımseyı kımseden ustun tutma cabasında da defılım..zaten yarıstırılamazlar da!yollar farklı. şöyle ki SON DEVRİN DİN MAZLUMLARI eserinde:

Share this post


Link to post
Share on other sites
Bahsi gecen konuda bir kac pasaj benım kalemimden sadır olduğu için koyacaksan/IZ kısmından ustume alınıyor ve beyefendiyi rahatlatmak adına siddetle istediği analizi,delili,tespiti ortaya koyuyorum! sunu acıklama gereği duyuyorum ki biz burada seyh ya da mursid cemaat ya da cemiyet yarıstırmıyoruz!kımseyı kımseden ustun tutma cabasında da defılım..zaten yarıstırılamazlar da!yollar farklı. şöyle ki SON DEVRİN DİN MAZLUMLARI eserinde:

KENDİSİYLE GORÜŞTÜM :Bediuzzamanın İstanbul muhakemesi sırasında,ben de kendilerini yakından gormek ve İslam mucahidi göz ve kulak planında tanımak arzusu dogdu.otel kapısından itibaren nur talebeleri doluydu.kendımı haber verdım.benı yukarı kata cıkardılar.o katta da hızmetıne bakan talebeler.. bu genclerın yuzlerınde ziyaretımden memnunluk duyduklarını ılan eden manalar.... benı ıcınde dar ve tek kısılık bır karyola bulunan bır odaya aldılar ve;'' işte Necip Fazıl!'' der gibi bır eda ıle huzuruna cıkardılar. Derinlerden bakan hummalı gözlerin hakim olduğu sakalsız bir çehrede, içine kapanık bir hal... Heybet hissinden ziyade, davasına teslim olmuş çilekeş bir insan intibaını aldım. Beni Büyük Doğu faaliyetimle tanıyorlar ve o tarihte henüz başlarında olduğum hapislerimi biliyorlardı. Bana iltifat ettiler ve aynen şu kelimeleri söylediler:

 

SENİ NUR RİSALESİNE 40 YIL HİZMET ETMİŞ KABUL EDİYORUM!

Share this post


Link to post
Share on other sites

Kendi kıymet hükümlerine gore bu gayet cömert iltifata teşekkürle mukabele edip huzurlarından ayrıldım ve ondan sonta kendilerini bir kere daha görmek fırsatına eremedım. İtiraf edeyım ki, beni yırmi veya kırk yıl nur risalesine hizmet etmiş kabul etmelerındekı tevcıh bıraz garıbime gıtmıstı. BEN NUR TALEBESİ DEĞİLDİM VE OLMAMA İMKAN YOKTU. BENIM KENDİSİNDE TAKDİR ETTIGIM TEK NOKTA KÜFRE KARŞI MÜCADELESİ VE DÜŞMAN KUTUPLAR ÜZERINDEKI İŞTİRAKİMİZDİ. İSLAMI KEMAL DAVASI AYRI MESELE...

Share this post


Link to post
Share on other sites

ayrıca yıne Son Devrin Din Mazlumalrı esrinde sayfa 265.266 ve 267'nın de bır kısmı yıne geniş acıklamalar içermektedir. ama derseniz kı bizde eser mevcut degıldır,o zaman yıne yazarım. umarın aydınlatıcı olmustur.biz askıda kalan laflar etmeyiz ve asla kendı goruslerımızı baskasının/baskalarının kımlıklerıne yaftalamayız! Anlarım,görürüm,bilirim,okurum,düşünürüm,seri malı etıketlerden hazzetmem ve ciddiyetsiz işe tenezzul etmem.. hala soru ısaretı olanlar buyursunlar.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Üstad'ın Bediüzzaman'a olan muhabbeti malumdur.Lakin Fethullah Hoca'ya böyle bir alakasın geçelim muhabbeti olduğunu zannetmiyorum. Filistine haklı olarak giden heyet için işgalci İsrailden izin alınmalıydı diyen birini Üstad yaşasaydı Doğru Yolun Sapkın Kolları'na ek bir kitabda açıklardı.

Bediüzzaman Üstadı talebeliğe kabul etmiştir, Fethullah Güleni değil

Share this post


Link to post
Share on other sites

Hatıra ortadadır. İnanan inanır, inanmayan inanmaz. Şunu da söyleyeyim, böyle alakanın varlığını reddetmek, alelen bir müslümana yalan isnat etmektir.

 

Bu hatıra, Üstadın; bugünün şartlarında Hocaefendi ve cemaatinin hizmetleri hakkındaki mütealalarını ortaya koymuyor. Bu sebeple kimse Üstat adına konuşmasın.

 

Ehli Sünnet'e sımsıkı bağlı geniş bir cemaatin, imanlı bir gençliğin Anadolu'da çiçek açıp dünyaya yayılmasına sebep olan muhterem bir zata, tıpkı ETÖ cülerin dilinden "sapıklık" iftirasında bulunulması, ve müslümanın da kafa yormadan, tartmadan bu hezeyanlara alet olması ne hazin..

Share this post


Link to post
Share on other sites

Yahu insanlar bu cevapları oruçluyken mi yazıyor anlamıyorum. Bu ne cevvallik, asabiyet arkadaş ? Sen ne ara o ilmi tahsil ettin de hatrı sayılır derecede kalabalık bir zümreyi sapık ilan edebiliyorsun? Burda yazdıklarımızdan hesaba çekilmeyecez galiba (:

 

Berat kadar nezih bir üslubu beceremesem de kimse kendini Necip Fazıl sanmasa, birbirimize karşı alçak gönüllü ve nazik olsak, bu asabiyeti, kesincilik tavrını da dışarıya karşı takınabilsek, herkes buna inansa hayat bayram olsa.. vs vs

Share this post


Link to post
Share on other sites

Arkadaşlar kimsenin kendini dev aynasında gördüğü ve de Üstad falan sandığı yok. Biz burada paylaşılan demeçi, hatırayı yok saymıyoruz. yalnız bu yazının üstad nurcu idi ya da bu cemiyete hayrandı gibi cümlelere kadar çarptırılmasını önlemek adına ufak bir müdafaa yapıyoruz. zira yazdığım Üstad'ın eserinden bir kaç iktibas bunu meşru kılıyor. tekrar okuyunuz. sapıklık ithamına gelince, kabul görülür bir gerçektir ki forumikra nickli üyemiz biraz sivri çıkış yapmış. Fetullah Hocaefendi'yi bu şekilde vasıflandırmak bizim harcımız değil. nitekim kendisinin bir cümlesi; ''herkes diyor ki, papazın ayağına gitti, islamiyetin namına gölge düşürdü. ben bir müslüman olarak bir hristiyanın ayağına gittiğimde ne kadar eziliyorum, kimse bunu bilmiyor.'' şeklindedir. bir emeli var, saygı duymak mecburiyetindeyiz. ha kabul etmezsin orası sana kalmış. ben de yazdığım mesajlarda ters bir çizgi tutturmuşum ve de arkasındayım, ama çerçeveyi aştığımı düşünmüyorum. bu hamur çok su kaldırır. ne biz lafımızdan döneriz ne de sizler kabul edersiniz. herkes kabul gördüğü ideolojisinde ve de gönlüne sindirdiği şahsiyette hürriyete sahiptir. vesselam

Share this post


Link to post
Share on other sites
Guest
This topic is now closed to further replies.

×
×
  • Create New...