Kalemdar 293 Report post Posted July 24, 2010 Necip Fazıl KISAKÜREK Dedem’e dair hüzünlü bir anı Tarih ve Düşünce dergisinde çalıştığım yıllardı. Dergide dört kişi çalışıyorduk. O zamanlar elli yaşlarında olan bir Bekir ağabeyimiz vardı. Bekir ağabey gençliğinde gazetecilik yapmış, birçok gazetede çalışmış, çeşitli kültür ortamlarında bulunmuş, çelebi meşrep bir ağabeyimizdi. Yedi yıl öncesinden bahsediyorum; bu sebeple Bekir ağabeyin soyadını hatırlayamadım; eğer bu yazıyı okursa beni bağışlasın; soyadını hatırlayamadığım için.Bekir ağabey, bir Necip Fazıl hayranıydı. Çok iyi bir Müslüman'dı. Onca yaşına rağmen, hem bekâr kalmış hem de iffetini korumuş ender insanlardan biriydi. Türk matbuat tarihini iyi bilirdi. Türk edebiyatının önemli simaları ile çeşitli anıları vardı. Zaman zaman bana, "dinle şair" der söze başlar, uzun uzun anlatırdı. Çelebi meşrebinin verdiği nükteli konuşmalarıyla Bekir ağabey, anlatmaya başladığı zaman biz ağzına bakardık. Ben gider birer demli çay getirir ki ben gelene kadar konuşmasının kaldığı yere bir virgül atar bekler, diğer arkadaşlarla Bekir ağabeyin başına çöreklenir o hoşsohbet bilge adamı dinlemeye doyamazdık. Konuşmalarının arasında mutlaka birkaç şiir okurdu. Necip Fazıl'la ilgili anılarını anlatırken benim dinlememi özellikle ister, ihtimam gösterirdi. Ben, Necip Fazıl'a kökeninin Maraşlı olması hasebiyle dedem derdim. Bekir ağabey Necip Fazıl'la ilgili anılarını anlatırken "gel şair, dedenle ilgili" der, benim bu hassasiyetimi bilge derinliğiyle onaylardı. Bekir ağabey bir şair değildi ama bir şairde olması gereken ya da beklenen bütün özellikler vardı. Şiir yazıyor muydu; sanıyorum yazmıyordu; yazsa bana getirirdi. Çünkü herhangi bir dergide dikkatini çeken bir şiir gördüğünde getirir bana okur ve "nasıl" diye sorardı. Okuduğu şiirler de genelde özgün, iyi şiir olurdu. Bazen, bu şiir değil dediğimde, niye şiir olmadığını sorar, ben de tafsilatlı anlatırdım. Bazen de "ağabey sen benden daha iyi biliyorsun şiiri, sen dururken bana açıklamak düşmez" derdim; "bak bak mütevazılığe bak, şair mütevazı olmaz kardeşim, senden bunun niye şiir olduğunu ve niye şiir olmadığını öğrenmek istiyoruz; bırak şimdi bu mütevazılıği de anlat bakalım" derdi. Belleğim beni yanıltmıyorsa; Bekir ağabeyin sevdiği edebi şahsiyetler; başta Necip Fazıl olmak üzere, Neyzen Tevfik, Osman Yüksel Serdengeçti, Ahmet Kabaklı, Sezai Karakoç ve Yavuz Bülent Bakiler vb gibi belli bir merhale kaydetmiş isimlerden oluşuyordu. Bekir ağabey Mayıs aylarından bir gün (demek ki 25 Mayıs imiş) geldi, bana, "dinle şair" dedi ve Necip Fazıl'ın Vasiyet şiirini ezbere okudu; "Son gün olmasın dostum, çelengim, top arabam; / Alıp beni götürsün, tam dört inanmış adam..." Sonra, o beni çok etkileyen, beni ağlatan anısını anlattı. Bekir ağabey şöyle anlatmıştı; "Üstadın cenazesi çok olaylı geçti. Hakkında tutuklama kararı bulunuyordu. Cenazesinde bulunan o büyük kalabalığın arasında yürüyorum; birden polis müdahale etti; herkes bir yana kaçıştı. Ben de kaçtım. Kaçtım kaçtım, bir ara dedim ki ne olacaksa olsun, nereye kaçıyorum böyle, üstad için beni tutuklayacaklarsa tutuklasınlar. Durdum. Eyüp sırtlarındayım; geçtim bir kayanın üzerine çömeldim. Bir de baktım ki ne göreyim; üstadın tabutunu sadece dört adam taşıyor. Sadece dört kişi var; diğerleri benim gibi kaçmış, zaten kaçmayanı da polis tutup götürüyor. Ben kaçtığım için polis beni götüremedi, o yüzden orada duruyorum ve bakıyorum; tabutu sadece dört adam taşıyor. Tabutunu sadece dört adam taşıdığını görünce, o an bu şiiri aklıma geldi; oturdum ağladım. Epey bir zaman ağladıktan sonra kalktım defnedileceği şimdiki mezarının yakınına geldim. Üstad'ın gerçek bir veli olduğunu anladım. Alıp beni götürsün tam dört inanmış adam mısrası aynen çıkmıştı. Hayatta yaşıyorken sonunun ne olacağını bilmek kadar büyük bir şey var mı güzel kardeşim Keklikçi" demişti. Ben o an ağladığım için Bekir ağabeyi sadece başımla onaylamıştım. Bu yaşıma kadar, Necip Fazıl Kısakürek'le ilgili binlerce ilginç anekdot dinledim veya okudum. Ama beni, Bekir ağabeyin gördüğü ve yaşadığı olay kadar etkileyeni olmadı. Her 25 Mayıs günü bu 'yaşanmış ve bana anlatılan olay' gelir aklıma. Geçtiğimiz 25 Mayıs günü de, yine geldi aklıma, yine hüzünlendim. Bu dünyadan Necip Fazıl geçti dedim. Yalnız başıma andım. Ruhuna bir fatiha okudum. Dileğim o ki bu yazıyı okuyanlar da bir fatiha okusun Kaynak: Milli Gazete Cafer KEKLİKÇİ Quote Share this post Link to post Share on other sites
Kalemdar 293 Report post Posted July 25, 2010 Üstadımıza ait bu manidar anıyı okuduğumda bende gözyaşlarıma hakim olamadım çok mütessir oldum ve paylaşma luzümunu gördüm. Firaseti, basireti ile akıbetini gören mübarek Üstadımız kim bilir dünyaya dair daha neleri müşahede ettide bizlerle paylaşmadı yahut paylaştığı hakikatlere biz müdrik olamadık. Doğru, hikmetli söz odur ki zamanı ve zemini elverdiğinde mecrasını bulsun ve yüklendiği mana tecelli etsin. Bu hal fevkalade bir haldir zira bu hal Velilere münhasır bir haldir avamın ıslahı ve irşadı için Allah' ın (c.c) izni ile vuku bulur.Esasen Üstadımız cenazesinin bu şekilde taşınmasını şifahen istemiş, şahit olduğu şatafatlı, şaşaalı bir cenaze merasiminin ardından rahatsızlık duymuş ve şu mısraları terennüm etmiştir. Bana gelince, belki bu adam bir iki şiir karaladı, bir kaç lâf etti diye bir gün tabutumun önünde nebat taşırlar ve kanto oynarlar korkusuyle şu mısraları noktaladım: Son gün olmasın dostum, çelengim, top arabam; Alıp beni götürsün tam dört inanmış adam... 26 Kasım 1943 (23 Ağustos 1946'da değişikliklerle yeniden yayınlanmıştır.) Quote Share this post Link to post Share on other sites
buyukdogu 529 Report post Posted July 25, 2010 Azda olsa, bugüne ulaşan resimlerde ciddi bir kitle görünüyor Üstad'ın cenazesinde. Hatta merhum Turgut Özal var bir fotoğrafta. (Yazıda da belirtilmiş kalabalık olduğu) Sadece dört kişinin olduğu/olması durumu daha sonra mı meydana geliyor, yoksa başka birşey mi söz konusu? Defnetmezden kısa bir süre önce mi oluyor acaba? Quote Share this post Link to post Share on other sites
Kalemdar 293 Report post Posted July 26, 2010 "Üstadın cenazesi çok olaylı geçti. Hakkında tutuklama kararı bulunuyordu. Cenazesinde bulunan o büyük kalabalığın arasında yürüyorum; birden polis müdahale etti; herkes bir yana kaçıştı. Ben de kaçtım. Kaçtım kaçtım, bir ara dedim ki ne olacaksa olsun, nereye kaçıyorum böyle, üstad için beni tutuklayacaklarsa tutuklasınlar. Durdum. Eyüp sırtlarındayım; geçtim bir kayanın üzerine çömeldim. Bir de baktım ki ne göreyim; üstadın tabutunu sadece dört adam taşıyor. Sadece dört kişi var; diğerleri benim gibi kaçmış, zaten kaçmayanı da polis tutup götürüyor. Ben kaçtığım için polis beni götüremedi, o yüzden orada duruyorum ve bakıyorum; tabutu sadece dört adam taşıyor. Tabutunu sadece dört adam taşıdığını görünce, o an bu şiiri aklıma geldi; oturdum ağladım. Epey bir zaman ağladıktan sonra kalktım defnedileceği şimdiki mezarının yakınına geldim. Üstad'ın gerçek bir veli olduğunu anladım. Alıp beni götürsün tam dört inanmış adam mısrası aynen çıkmıştı. Hayatta yaşıyorken sonunun ne olacağını bilmek kadar büyük bir şey var mı güzel kardeşim Keklikçi" demişti. Ben o an ağladığım için Bekir ağabeyi sadece başımla onaylamıştım. Kanaatimce, naaşın taşınması sırasında bir kalabalık meydana geliyor Eyüp mevkiine yaklaşınca polisler müdahale ediyorlar tutuklanma endişesi ile ortada kimse kalmıyor ta ki Epey bir zaman ağladıktan sonra kalktım defnedileceği şimdiki mezarının yakınına geldim. diyen Bekir beyin ifade ettiği gibi aradan uzun bir zamanın geçmesine müteakiben dağılan kalabalık Eyüp sırtlarında bir araya geliyorlar. Yanılma ihtimalim de olabilir tabi kardeşim. Quote Share this post Link to post Share on other sites
buyukdogu 529 Report post Posted July 26, 2010 Evet, definden önce ve kabristana yaklaşırken... O arada gerçekleşmiş olabilir. Gerçi önemli değil; inanmış yüzbin adam da olsa, dört adam da olsa, defnedilmiştir Koca Üstad. Allah tekrar rahmet eylesin. Quote Share this post Link to post Share on other sites
hamal 1 Report post Posted July 26, 2010 Bu manidar beytin yazılmasına kanaklık eden şey bir hadisi şeriftir.Ozanımız Uğur Işılak bakın bunu nasıl anlatıyor. http://www.facebook.com/video/video.php?v=...0033&ref=mf Quote Share this post Link to post Share on other sites
Kalemdar 293 Report post Posted August 13, 2010 Uğur Işılak beyfendide üstadımızdan bir çok yerde bahsetmiştir, Üstadımızdan etkilenen ve eserlerini takip eden ender sanatçılardan biridir. Quote Share this post Link to post Share on other sites