Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Sign in to follow this  
kırkgeçit

Eegemliğimizi Teslim Ettik Kobay Olduk!

Recommended Posts

EGEMENLİĞİMİZİ TESLİM ETTİK... KOBAY OLDUK!...

 

10.08.2010

--------------------------------------------------------------------------------

 

«1970'li yılların sonunda Yunanistan tam üyelik için AB'ye başvurduğunda biz de bu fırsatı değerlendirseydik, bugün tam üyelik konusunda başımız bu kadar ağrımazdı. 1981'de Yunanistan AB üyesi olduğunda milli geliri kaç bin dolardı ki? Oysa bugün en azından üç katı... AB'ye giren zenginleşiyor. Oysa biz hala yerimizde sayıyoruz! Artık sınırların kalktığı bir dünyada yaşıyoruz. AB geleceğin dünyasıdır. Bulgaristan'dan yola çıkan biri Belçika'ya, Portekiz'e, İngiltere'ye kadar elini kolunu sallayarak gidebilir. Ulus devletin egemenliği sona eriyor artık. Egemenlik paylaşımına hazırlanmalıyız. AB; özgürlük, refah, mutluluk, bolluk, zenginlik demektir. AB sosyal adalettir, piyasanın düzenleyici rolünün nasıl başarılı olduğunun somut kanıtıdır. Kısacası, AB bir uygarlık projesidir. Keşke biz de üye olabilsek...»

 

«Uygarlık projesi» etiketiyle damgalanan emperyalist AB, Türkiye'de yıllar boyunca yukarıdaki sözlerle pazarlandı. Bu palavralar mandacı-liboş takımının dillinden düşmüyordu! Hatta bırakın mandacı vatan satıcılarını, bu ülkenin «solcu», «yurtsever», «ulusalcı» bilinen kişileri, partileri de AB aşkıyla yanıp tutuşmuyor muydu?

 

Örneğin «Cumhuriyet AB'ye girmekten yanadır; bu fikir çeşitli zamanlarda dile getirilmiştir.» (Cumhuriyet, 21.12.2005) diyen İlhan Selçuk, nasıl savunuyordu bu tercihini:

«AB'nin durumu daha ilginç! Bu örgütün laik ve demokratik kurallar temelinde bir uygarlık oluşumunu simgelediği kesindir; Türkiye bu uygarlık hedefine yönelik pusulayı Atatürk'ten beri benimsemiştir; yol haritamızı değiştirecek değiliz...» (Cumhuriyet, 29.10.2004)

Ya da Türk Silahlı Kuvvetleri'nin AB konusundaki tavrını açıklayan eski Genelkurmay Başkanı Org. Yaşar Büyükanıt ne diyordu?

«Bu konudaki Silahlı Kuvvetleri'nin görüşlerini büyük harflerle tekrar ifade ediyorum: TSK, AB karşıtı olamaz. Çünkü AB, Mustafa Kemal Atatürk'ün Türk toplumuna gösterdiği çağdaşlaşma hedefinin jeopolitik ve jeostratejik açıdan zorunluluğudur. Bu zorunluluk, aynı zamanda Türkiye'nin sosyal, politik, ekonomik ve güvenlik hedefleriyle de tam olarak örtüşmektedir. Türkiye Avrupa'nın bir parçasıdır ve Avrupa Birliği'ne girecektir. Bu yargı, bazı çevrelerin düşüncesi ile çelişse bile, Türkiye'nin ve TSK'nin kesin kararlığının açık bir ifadesidir...» (Hürriyet, 29.5.2003)

Dahası bunlar, Org. Büyükanıt'ın kişisel görüşleri değildi, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin AB konusundaki resmî tavrıydı. Bugün de hâlâ aynı görüş egemendir. Büyükanıt'tan önceki Genelkurmay Başkanı Org. Özkök de, sonraki Genelkurmay Başkanı Org. Başbuğ da bu yaklaşımın izleyicisi olmuşlardır. Hatta Org. Başbuğ AB hedefine o derece kilitlenmiştir ki,

«21. yüzyılın ilişkileri ağında TAM BAĞIMSIZLIK kavramı üzerine düşünmek zorundayız... ULUSLARIN EGEMENLİK HAKLARININ BELİRLİ BİR ALANINI, kendi arzusu ve kendi iradesiyle, o kuruluşun karar mekanizmalarında yer alması kaydıyla ve o kuruluştan kendi arzusuyla çekilebilmesi mümkün olduğu sürece, ULUSLARARASI BİR KURULUŞA DEVRETMESİ ACABA TAM BAĞIMSIZLIĞI ZEDELER Mİ? Sanırım bu soruyu tartışmalı ve bir uzlaşmaya varmalıyız.»

diyerek egemenlik ve bağımsızlığın tartışmaya açılmasını bile önermiştir!

 

Sadece askerler değil, hükümet başta olmak üzere Meclis'teki tüm siyasi partiler de AB aşkı ile yanıp tutuşmuyor muydu?

 

Bu bağlamda AKP'nin görüşlerini dile getirmeye gerek bile yok! AB masalı ile Türkiye'nin bir uçuruma doğru sürüklenmesinin en büyük sorumlularından biri, 2002'den beri izlediği politikalarla AKP'dir.

 

AB hayali için çırpınmada AKP böyledir de CHP farklı mıdır peki?

 

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal değil miydi,

«Biz bu projeyi başından beri istiyoruz. Türkiye'nin tam üyeliği için AB'de irade var mı, yok mu? Asıl mesele bu. Tam üye olacaksak 20 yıl da 30 yıl da bekleriz, ama tam üye yapılacağımızı bilirsek daha iyi motive oluruz.» (Milliyet, 11.4.2008)

şeklinde konuşan?

 

MHP değil miydi, programına

«Milliyetçi Hareket Partisi, devlet politikası mahiyeti kazanmış olan Avrupa Birliğine tam üyeliği ilke olarak benimsemekte, ilişkilere karşılıklı iş birliği ve anlayışın hâkim olması gerektiğine inanmaktadır.»

diye yazan?

 

Sonuçta bütün bunlar zaten bilinen gerçeklerdir. Bu gerçekleri dile getiren, AB'nin egemenlik ve bağımsızlığın yitirilmesi demek olacağını ve Türkiye Cumhuriyeti'ni bitireceğini ileri sürenler ise alayla karşılandı; «dinozor», «çağdışı» gibi sıfatlarla damgalanmaya çalışıldı, horlandı! Hele AB masalını halkın gözünde kabul edilir kılmak için Atatürk'ü kullanmaya kalkanlar; AB'yi bir «uygarlık projesi» olarak cilalayıp « Mustafa Kemal Atatürk'ün Türk toplumuna gösterdiği çağdaşlaşma hedefi» olarak sunanların tarih önünde sorumluğu büyüktür ve özellikle son 8 yılda Türkiye'nin verdiği ödünler yüzünden uğradığı zarardan bu kişiler ve kesimler de birinci derecede sorumludur!

 

Peki, bütün bunları yeniden neden gündeme getiriyoruz?

 

Yazıya mandacı liboş takımının Türkiye'de AB'yi, Yunanistan'ı örnek göstererek pazarlamasını anlatarak başlamıştık, yine Yunanistan'dan güncel bir örnek vererek bitirelim o zaman...

 

Borç krizinden kurtulmak için Avrupa ülkelerinden destek arayışına giren Yunanistan Başbakanı Yorgo Papandreu'nun sözleri AB hayalinin ne gibi sonuçlar doğurabileceğinin somut kanıtıdır:

 

«Egemenliğimizi teslim ettik... Ülkenin bugünkü durumundan en çok AB sorumlu... AB ile uluslararası pazarlar arasındaki mücadelede kobay olarak kullanıldık» (Milliyet, 13.02.2010)

 

Dahası, Yunan basını Başbakan Papandreu'nun çıkışını

«Uluslararası denetim altındayız» manşetleriyle desteklemektir. Örneğin Makedonya gazetesi «Sömürge olduk. Yunanistan kısmi egemen...»

başlığını atmıştır!

 

Sonuç olarak Türkiye AB macerasının sonunu görmek istiyorsa, bugün Yunanistan'ın durumuna bakmalıdır. Ege'nin öte yakası toz duman!

 

Bir Alman atasözü, «danaların aptalı kasabını kendi seçer» diyor. 1981'de «kasabını» kendi seçen Yunanistan'ın şimdi acı acı böğürmesinden alınacak bir ders yok mu, ne dersiniz?

 

19 Şubat 2010

 

Serdar ANT

 

www.buyukasya.net

Share this post


Link to post
Share on other sites

Türk milleti hiçbir zaman egemenliğini teslim etmedi ve etmeyecektir. isnat olarak ve kaynak belirttiğiniz gazete isimlerinin sağlamlığı(!) malumdur. ayrıca sankı AKP hükümetinin AB kapısında adeta nöbetlediği gibi bir yorum çıkıyor. bunca israra ben de tepkili yaklaşmıyor değilim fakat politika nasıl bir meret bilirsiniz. sırtınızı sağlam yere dayamak zorundasınız. diyeceksiniz ki yuyanistan'ın hali nicedir o zaman? artık herşeyi kapital bir ruhla bakan AB için yuyanistan bir kurbandır, yitirilmiştir. parası olmayanın adı,sanı da olmaz mantığıyla kaba tabirle postaladılar. ama yuyanistan ile Türkiye'yi karşılaştırmak hata olur. Yunanistan parça devlettir. Türkiye'nin asırlara dayanan ve bütün zenginliğiyle vucudiyeti batının bile hala hayretindedir. mukayese başta yanlış. Allah'ın izniyle öyle bir mağduriyete düşmemiz muhal!

Eğer merhum Turgut Özal'ın İslam Birliği projesi tamam olsa idi AB'ne lüzum kalmaz idi. ama bir paktta yer almak, bir koalisyon kurmak,mutabık olmak zoru altındasınız.. aksi takdirde yem olmaya davetiye çıkarmış olursunuz.. geçtiğimiz zamanlarda şahit olduğumuz olay görüntüyü netleştiriyor. İsrail'in Mavi Marmara neferlerini rehin tutma meselesinde. duruşma başlatmaktan, mahkemeden bahseden İsrail'in gözünü ne korkuttu acaba? inanın başımızdaki hükümet Türkiye'nin iyiliğinden başkasını düşünmüyor! politika,siyaset halkın ya da bizim gördüğümüzden çok daha fazlası.. Bakın Türkiye hem sağı hem solu idame ediyor tabiri caizse.. bir yandan ABD ya da AB ile dost(!) olmak zorundasınız. bir gerçektir ki dunyanın merkezleri ve de kutupları bunlardır. öte yandan da özellikle İran ile giriştiği uranyum takası.. Türkiye Allah'ın izniyle gelecek vaad eden bir konuma geliyor,gelecektir! ama evvela şu içimizdeki akrepleri bir temizleyebilsek.. ve de Üstadın dediği gibi; ''size öyle bir tohum bırakmak nasip etti ki Allah,mutlaka ağacını yetiştirmek borcu altındasınız?!'' sözüne kendimizi muhattap hissedebilsek! olay bizde başlayacak ve de bizde bitecek!!kafasında kulağı olanlara tabi bu hitap..

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...
Sign in to follow this  

×
×
  • Create New...