Muvazene 190 Report post Posted September 21, 2010 Erzurumlu İbrahim Hakkı hazretlerinin torunlarından olan, Türk Edebiyatı Vakfı ve Dergisi'nde görevlerde bulunmuş Belkıs İbrahimhakkıoğlu'ndan Üstad'la ilgili bir hatıra. Kendisiyle yapılan bir röportajın içinde geçen hatırayı buraya iktibas ederken, röportajın tamamını okumak isteyenler için de ilgili linki en aşağıya ekliyorum: Allah gani gani rahmet eylesin Necip Fazıl’a. Bir gün Ahmet (Kabaklı) Hoca beni ve Ayla (Ağabegüm) Ablayı Necip Fazıl Kısakürek’le röportaja yolladı. Bizde de teknik malzemeler eksik tabii. Ben Almanya’dan bir teyp getirmişim, onu aldık. Sonra bir yerden de pil aldık. Neyse gittik, biraz da geç kaldık tabii. Röportaja başladık, üstad uzun uzun konuştu. Röportaj bitti. Eve geldik, bir baktık ki meğer kaydetmemişiz konuşmayı. Eyvah, oturdum saatlerce ağladım. Ne yapalım ne edelim. Ahmet Hocaya durumu anlattık. O da, çok üzüldüğümüzü görünce, “aklınızda kaldığı kadarıyla yazın yayınlayalım” dedi. Yayınladık ama o kadar uyduruktu ki, düşünün Necip Fazıl o kadar konuşmuş, siz iki genç, aklınızda kalanları yazıyorsunuz. Neyse, Necip Fazıl aradı vakfı, telefonu kaldırdım. “Siz” dedi, “ne yaptığınızı sanıyorsunuz? Zaten gelişiniz rezillikti, şimdi de yayınladığınız şeye bakın.” O kadar dolmuştum ki, “valla hocam siz bana ne kadar kızsanız da dün benim yaşadığım üzüntünün binde biri kadar üzemezsiniz beni” dedim. Necip Fazıl’ın sesi yumuşadı, “evladım” dedi, “niye bu kadar üzdün kendini, telafisi olmayan bir şey mi sanki.” İnanın şaşkınlıktan donup kaldım, ne diyeceğimi bilemedim o merhametli ses karşısında.. Zaten 1 hafta sonra da üstad vefat etti. Ne kadar öfkeli gözükseler de riyasız, duru dupduru insanlardı onlar. *Kaynak: http://www.dunyabizim.com/news_detail.php?id=4537 Quote Share this post Link to post Share on other sites