Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Muvazene

Güç Mutluluk Getirir Mi?

Recommended Posts

Norveç, nüfusu 4,5 milyon olan refah düzeyi çok yüksek bir ülke. Ülkede iki kişiye bir otomobil düşüyor, ülkenin bütçesi fazla veriyor. Yılda 4,5 milyon kitap satılıyor, günlük gazetelerin toplam tirajı 3 milyon civarında. Yani onca az nüfusa rağmen Türkiye'ye eşit. Fakat insanlar mutlu değiller. 100 aileden 50'si boşanma yaşamış. Çocukların % 52'si evlilik dışı doğuyor, adî suçlar, cinayetler, uyuşturucu kullanımı gittikçe artıyor, insanlar ekonomik anlamda refah içindeler ama mutlu değiller. Norveç meclisi bu duruma çare olarak, Manevî Değerler Komitesi kuruyor. Komiteye papaz kökenli bir başkan seçiyor.

Bu veriler sadece Norveç'te değil bütün batıda dikkat çekiyor. Batı medeniyeti bu noktaya nasıl geldi? Batılı insan maddî alanda büyük başarılar kazandı, madde ve teknoloji imparatorluğu kuruldu. Madde ve teknoloji bir amaç gibi sunuldu, insanlar hedef ve menfaat olarak maddesel zenginlikleri amaçladılar.

 

Descartes'ın Rolü

 

Batının bu noktaya gelmesinde Descartes'ın düşünceyi dogmalaştırmasının önemli rolü vardır. Descartes'tan sonra, düşünce ile duygunun arası açıldı ve duygusal yaşantı akıldışı ilan edilerek reddedilmeye çalışıldı. Düşüncenin ürünü olan maddesel başarı ve teknoloji kutsallaştı.

 

Akıl insanoğluna has, çok kıymetli bir alettir. Ama insanın daha az insan ya da daha çok insan olması, daha az akıllı ya da daha çok akıllı olmasına paralel değildir. Madde ve teknolojinin birincil özelliği tarafsızlıktır. Bunlar, insanı yüceltmeye ve canavarlaştırmaya hizmet edebilir. Kendi ırkını yüceltmek için diğer ırkları yutan Hitler batı medeniyetinin acı meyvesi değil midir? Hitler'in inandığı gibi "kuvvet istilanın haklı sebebi" değildir.

 

Machiavelli'nin Etkisi

 

Machiavelli 16. yüzyılda İtalya'da yaşayan bir diplomattı, İtalya'nın iç karışıklıklardan ve huzursuzluktan kurtulmasını istiyordu. Bunun için "Hükümdar" isimli bir kitap yazdı. Bu kitaba göre tanımladığı lider tipi İtalya'yı kurtaracaktı.

 

Machiavelli'nin meşhur öngörüleri:

"Gaye, vasıtayı meşru kılar. Devletin menfaati uğruna her şey mubahtır ve devlet hayatı ile özel hayatın ahlak ölçüleri birbirinden farklıdır."

"Unutulmamalıdır ki kalabalıklar karakter bakımından kaypak olur, onları bir şeye inandırmak kolaydır ama aynı inançta tutmak zordur. Bu sebeple işler öyle düzenlenmelidir ki, insanlar artık bir şeye kendi gönülleriyle inanmaz hale geldikleri zaman onları zor kullanarak inandırmak mümkün olsun."

"Faydalı işler azar azar yapılmalı ki halk bunların daha çok farkına varsın. Cömertlik kadar insanın kendi kendisini yıkan bir özellik yoktur. Kendi kesenizden cömertlik yapmayınız, yoksul olursunuz. Yoksulluktan kurtulmak için de tamahkâr davranırsanız, herkes sizden nefret eder."

 

Bakın, Machiavelli zalimlik konusunda ne diyor: "Zalimlik, bir hükümdarın tebaasını birlik halinde ve itaatkâr tutabilmek için kullanacağı silahlardan biridir. Bir iki ibretli örnekle düzeni yeniden sağlayan hükümdar, neticede işleri kendi haline bırakacak ve sonunda kan dökülmesine yol açacak kadar yumuşaklık gösteren birinden daha merhametli olacaktır. Çünkü hükümdarın şiddeti sadece fertlere zarar verdiği halde, onların gereksiz yumuşaklığı bütün devlete zarar verir."

 

Machiavelli, "Hükümdar"ın on sekizinci bölümünde dürüstlüğün övgüye değer olduğunu kabul etse de siyasî iktidarın muhafazası için hile, ikiyüzlülük ve yalan yere yemin etme gibi yanlış davranışlara başvurulmasını zorunlu addeder.

"Sizin nasıl göründüğünüzü herkes görür, ama nasıl olduğunuzu pek az kişi bilir, ihtiyatlı bir hükümdar sözünde durmakla zarar göreceğinde veya söz vermesine yol açan sebepler ortadan kalktığında dürüstlük yapamaz, yapması da gerekmez. Bütün insanlar iyi olsaydı benim bu söylediklerim iyi bir nasihat olmazdı. Ama insanlar dürüst olmadıklarına, size verdikleri söze sadık kalmadıklarına göre siz de onlara sadık kalmak ihtiyacında değilsiniz. Bir hükümdar her zaman, sözünde durmayışını izah edecek makul bir sebep bulabilir."

Yukarıdaki örneklerde görülen dünya görüşünün benzeri birçok örneği, Machiavelli'nin eserlerinde görebiliriz. Machiavelli'yi savunanlar, onun olması gerekeni değil, olanı ele aldığını öne sürerler. Batı siyasî düşünce tarihinde Machiavelli'nin izleri çok derindir. Fransa kralları 3. Henry ve 4. Henry öldürüldüklerinde yanlarında bu kitabın nüshaları vardı. Büyük Frederik, Prusya politikasını çizerken ondan ilham aldı. 14. Louis'nin en sevdiği başucu kitabı "Hükümdar" idi. Napoleon Bonaparte'ın Waterloo'daki arabasında "Hükümdar"in bir özet kopyası bulundu. Adolf Hitler, kendi beyanına göre, "Hükümdar"ı yatağının başucunda tutuyordu. Mussolini "Onun doktrini bugün de canlıdır, çünkü geçen dört yüzyıl boyunca insanların kafalarında ve milletlerin davranışlarında hiçbir değişiklik olmadı" diyordu.

 

Machiavelli'yi anlatırken yanlışı çok tasvir etmek zorunda kaldığımızın farkındayız, ama karanlık olmadan güneşin kıymeti de anlaşılmıyor. Aynı yıllarda Osmanlı'da neler oluyordu?

 

Her dinden ve etnik kökenden vatandaşlar hayatlarından memnun ve adaletle yaşıyordu. Sultan Fatih, bir hatası nedeniyle Rum mimarla birlikte yargılanıyordu. Çünkü iyiler çoğunluktaydı, böylece insanları yönetenler de iyi oluyordu. İnsanların elinde doğru rehberler vardı. Batıdaki "Milletin, devletin, vatanın kurtuluşu için fertler feda edilir" prensibi, bir canî yüzünden bir kasabayı yakma sonucunu doğuruyordu. Semavî düsturları rehber alan toplumlarda ise çok daha adilane bir düzen kurulmuştu.

Eğer yöneticiler siyaseten doğruyu gerçek doğruya yaklaştırmazlarsa yeni Hitler'ler ortaya çıkacaktır. Devlet adamının amacı, ne pahasına olursa olsun iktidarda kalmak değil, iyi örnek olmaktır.

Bir kişinin hatasından başkalarını sorumlu tutan siyasî düşünce, bir gün gelir yangın çıkmasın diye bütün kibritleri yasaklayabilir.

 

(Nevzat Tarhan - Kendinizle Barışık Olmak, s.118-121)

Share this post


Link to post
Share on other sites

Yazı için teşekkür ediyorum. Güç elbetteki mutluluk getirmez. Olaylara sadece materyalist bakış açısıyla baktığı için batıda şu an bir "ruhi bir buhran" yaşanmaktadır. Üstad Necip Fazıl Kısakürek bunu yazılarında defalarca belirtmiştir. Eğer bir kişi hayata sadece materyalist açıdan bakarsa zengin olduğu zaman mutlu olacağı kanaatine kapılır. Bunun içinde zengin olmak için gerekirse gayri meşru yollara sapar. Örneğin nasıl ki, şuanki batı dünyasının zenginliğin temeli büyük oranda sömürgeciliğe dayanıyorsa, bu sömürgecilğin temel noktasıda başta söylediğim maddi zenginliğin, gelişmişliğin insanlara mutluluk getirceği düşüncesidir. Batı bunu malesef acı bir şekilde öğrendi. Şuan maddi anlamda belki sorunsuz olabilirler fakat ruhi anlamda tamamen iflas etmiş durumdadırlar. Öyle ki, bugün dünya intihar oranlarına baktığımız zaman, bunun ekonomik bakımdan üst düzeyde olan Batı Avrup ülkelernden olan İskandinav ülkelerinde oranın dünya ortalamasının çok çok üzerinde olduğunu görürüz. Bütün ekonomik gelişmişlikerine ragmen ruhi bunalımı atlatamıyorlar. Malesef bu gidişlede daha da kötüye gidecekler ve onları takip eden bizlerde hiç iyi yolda değiliz.

 

Sevgi ve Saygılarımla

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...

×
×
  • Create New...