kurşunkalem 56 Report post Posted October 15, 2010 SABAHAT HASTAOĞLU İntihar Mektubu; Hiç tak ettiği oldu mu canınıza bir şeylerin? Kendinizi şu şehirden ya da dünyadan hatta evrenden dışarı atmak istediğiniz,yapayalnız hissettiğiniz benliğinizi kimsesiz bir sokak kedisi gibi? Ya da izbe bir parkın bankında çiseleyen bir yağmurun altında geceyi geçirmek istediniz mi?Hayatı hergün değişen... ve karmaşıklaşan dertler yumağı olarak gördüğünüz,sabahlara kadar gözünüzü hiç kırpmadan efkarlı ve çaresiz bir vefasızı düşündüğünüz?Ahh keşke diye umutsuzca iç çektiğiniz?Sonra ağladığınız,yorulana kadar bitiverir diye... Kahrolası aşk masalını bir kalemde silmek istediğiniz oldu mu? Her geçen gün biraz daha umudunuz kırıldı mı yarınları düşünürken bir başınıza? Sonra bir dost aradınız mı hep sadık,güvenilir ve samimi... Uzaklara bakıp derin derin daldınız mı mutsuz ve umutsuzca? Uçan kuşlara imrendiniz mi ne kadar özgür,temiz ve saflar diye... Geçmiş günler canlandığında gözünüzde,neden diye sordunuz mu hiç kendinize? Şimdi için kaygılandınız mı? Ve gelecek içinse,satmışım anasını diyip boşverdiniz mi herşeye? Sizi bilmem ama ben bunların hepsini yaptım,Anlayacağınız HAYATI DENEDİM...Ama olmadı,olamadı...Gönlümdeki öksüz çiçeği büyütemedim,soldu gitti,ruhumdaki mistik melodi sustu gitti.. Açıkçası ben beceremedim galiba umarsızca yaşamayı... Mutluluğu bir çocuğun gözlerinde aramayı bilemedim,kuşların cıvıltısındaki o dinmez coşkuyu duyamadım.. Korkarım ben hiç kimseyi ölümüne sevmedim,sevemedim.O yüreği görmedim kendimde,kahretsin göremedim... Önemli değil nasılsa artık bunların hiçbiri... Biraz sonra dinecek bu feryatların hepsi,hayatını bitirecek bu şanssız,bahtsız kişi.. Yalan dünya;SONSUZA DEK ELVEDA... BEŞİR FUAD İntihar Mektubu; 5 Şubat 1887:''Ameliyatımı icra ettim,hiçbir ağrı duymadım.Kan aktıkça biraz sızlıyor.Kanım akarken baldızım aşağıya indi.Yazı yazıyorum,kapıyı kapadım,diyerek geri savdım.Bereket versin içeri girmedi.Bundan daha tatlı bir ölüm tasavvur edemiyorum.Kan aksın diye hiddetle kolumu kaldırdım.Baygınlık gelmeye başladı''... CESARE PAVESE Günlüğünün son sayfası: 18 Ağustos 1950 Gizlice en çok korkulan hep gerçekleşir sonunda. Yazıyorum: Ey, Sen, acı! Peki sonra? Bütün gerekli olan biraz cesaret. Acı ne kadar ortaya çıkar ve kesinleşirse, yaşama içgüdüsü o kadar ağır basıyor ve intihar düşüncesi o kadar zayıflıyor. Kolay sanmıştım ilk düşündüğümde. Zayıf kadınlar yapmıştı bu işi. Alçakgönüllülük istiyor, kendini beğenmişlik değil. Tiksiniyorum bütün bunlardan. Sözler değil. Eylem! Artık yazmayacağım… PAUL CELAN Toplama kamplarından kurtulmuş ünlü şair Paul Celan,kendini Seine nehrine atarak canına kıyar.Celan'ın ölüm havası şiirinden: Siyah sütünü içiyoruz,sabahın akşam saatlerinde Onu içiyoruz,öğle sabah demeden hep onu Geceleri içiyoruz,habire içiyoruz Bir mezar kazıyoruz gökyüzüne rahatça yatmak için Adamın teki,bir evde yılanlarla oynuyor,yazıp çiziyor Almanya'ya yazıyor karanlık çöktüğü vakit altın saçın Margarate Onu yazıp evin önüne çıkıyor Islıkla köpeklerini çağırıyor Yıldızlar ışıyınca Yahudilerini çağırıyor toprağa Bir mezar kazsınlar diye Ve bize buyruklar yağdırıyor Oyun havaları çalmamız için........ ATİLLA JOZSEF ''Raylarda çırpınır kanlarım sıcak'' dedikten sonra kendisini trenin altına bırakır... 1 Quote Share this post Link to post Share on other sites
HİÇ 542 Report post Posted October 15, 2010 Allah muhafaza buyursun...Kötü bir ölüm... İslamiyetten uzak kalmanın sonu... hiçbirşeyin kendilerini manevi olarak tatmin etmemesinin neticesidir.. müslümanlar da intihar ediyor derseniz bu da cehaletten ve yine İslamı bilmemekten... Quote Share this post Link to post Share on other sites
mumin 414 Report post Posted December 17, 2011 Çok farklı kafaları olan adamlar malesef asıl mecradan uzaklık neticeyi böyle yapıyor. Çok tuhaf oldum okurken. Ruhun ilahi bir güce doyumsuzluğudur buna iten, arayıştır, ince ıstıraptır bu. Ama çözüm elinle ölümü öne çekmek olamaz. Ama yine de cesaret işidir, ölümü elinle tutmak cesaret işidir. Mesela Goethe "Genç Wertherin Acıları" eserini kendini intihardan kurtarmak için yazmıştır. Yalnız toplu intiharlara sebep olmuştur, aşık gençlerin intiharını tetiklemiştir. Öte yandan Knut Hamsun'un Açlık eseri vardı, ama durunuz orada ölüm yoktu ama sefil bir yazarın hayatı, dedim öldürseydii iyiydi, intihar daha güzel son olurdu o karakter için. Ya da en hafifinden yıllardır yazdığın şiir defterini yak, ne bileyim mesela Tarancı'nın yaptığı gibi kendi kendine mektuplar gönder, kendini kandır. Arkadaşlarının yanında sesli sesli okur kendini onure edermiş. Bu da kötü canım. Çirkinmiş mübarek, öylü der kendi için yani. Hep geceleri çıkmayı tercih edermiş dışarıya, Ahmet Haşim de öyledir; Akşam, yine akşam, yine akşam, Göllerde bu dem bir kamış olsam! Bunlar böyle tuhaf bir ruhun adamları. Mesela Mai ve Siyah' da Ahmet Cemil'i çok beğenirdim. Edebiyatla ilgilenen, edepli bir genç. Rabia zengin subayla evlenince, şiir defterini yakmıştı. Bu bence ölümden yani intihardan daha acınaklı bir plan. Gecelerce sayfalara döşediğin göz nuru karalamaları bir anda yakıyorsun, uzun süreç bir anda yok oluyor. Tüm yaşanmışlıkları bir anda ateşin kül ettiğini görmek acı olmalı. Ama ölüm öyle mi? Yabancı şairlerden biri ölümü merak etmiş, yani ölümün vereceği ilhamı. Bileğini kesmiş, kalemi eline almış. Yavaş yavaş takatten düşmüş. Sırf şu kelimeyi yazabilmiş; _Iıhhh! Olay budur işte, tüm mesele budur. Gidip anormal anormal hislere muptela olacağına gel benim nur topu islamıma, sonra bir güzel tasavvuf kitaplarını devir, sonra bir de tarik ehli birini bul, bağla gözünü gönlünü ona. O zama ııhhh mıhh demezsin kuzum. Neymiş, nasipten öteye kasaba yokmuş. Quote Share this post Link to post Share on other sites